Ağaç Şeklinde Aç1Beğeni
  • 1 gönderen N u M a N

  1. Alt 01-13-2008, 20:09 #1
    N u M a N Mesajlar: 492
    Sevr Antlaşması'nı Türklere kabul ettirmeyi gaye edinen İngilizler, Sakarya'dan sonra başlattıkları diplomatik girişimleri bir süre daha devam ettirmişlerdir. Ancak TBMM Hükümeti Misak-ı Milli'den ödün vermek niyetinde değildirler. Sakarya yenilgisinden sonra müdafaa durumuna geçmek zorunda kalan Yunan ordusu, Eskişehir-Afyonkarahisar hattına geri çekilerek, gerekli korunma tedbirlerini alırken, Türk Genel Kurmayı Yunanlılar toparlanmadan taarruza geçilmesi düşüncesindedir.

    14-15 Eylül 1921 tarihinden geçerli olmak üzere seferberlik ilan edilerek, 1899, 1900,1901 doğumlular silah altına alınmış, ordunun asker eksiği tamamlanmıştır. Türk kuvvetlerinin araç ve malzeme eksikleri de çeşitli kaynaklardan tamamlanmaya çalışılmıştır. Başta İstanbul'daki silah depolarından büyük fedakarlıklarla kaçırılan silahlar, İnebolu üzerinden Anadolu'ya nakledilmiştir.

    İtilaf Devletlerinden kamaları alınarak işe yaramaz hale getirilen Türk topları, ilkel aletlerle kullanılır hale getirilmiştir. Sıkıntısı çekilen bazı silahlar da Ruslardan, İtalyanlardan ve Fransızlardan satın alınarak karşılanmaya çalışılmıştır. 6 Mayıs 1922'de başkomutanlık süresi uzatılan M. Kemal Paşa, artık taaruza geçilmesi düşüncesindedir. M. Kemal bu düşüncesini Haziran ortalarında Genel Kurmay Başkanı Fevzi Paşa, Savunma Bakanı Kazım Özalp ve Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşalara açmış ve 15 Ağustosa kadar hazırlıkların tamamlanması kararlaştırılmıştır.

    TBMM bu hazırlıkları yürütürken, barışı engelleyen taraf durumuna düşmemek için, diplomatik çabaları sürdürmüş ve Fethi Okyar'ı Avrupa'ya göndermiştir. İngiltere'nin barış yolunu tamamen kapatması, şimdiye kadar ertelenen taarruz kararının uygulamaya konmasını kaçınılmaz kılmıştır. 26 Ağustosta Türk topçusunun başlattığı taarruzda Türk ordusu, Yunan kuvvetlerinin büyük bölümünü yok etmiş, kaçabilenler de 1 eylül 1922 günü Atatürk'ün verdiği "Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz'dir, ileri!" emriyle, Türk kuvvetlerinin takibi altına alınmıştır.

    9 Eylülde Yunanlılar İzmir'den çıkarılmış, 9 Eylülden 18 Eylüle kadar da Batı Anadolu'nun Yunan istilasından temizlenmesi işlemi gerçekleşmiştir. Böylece 26 Ağustosta başlayan Büyük Taarruz, 15-20 gün gibi kısa bir sürede 200.000 kişilik Yunan ordusunun yok edilmesi ile sonuçlanmıştır.

    Bu zafer, İslam dünyasında Hıristiyanlığa karşı bir başarı olarak değerlendirilmiştir. Asırlardan beri Batılıların "Şark Meselesi" adı altında, Müslüman Türkleri Anadolu'dan atmaya yönelik hedefleri bu zaferle sonuçsuz bırakılmıştır.

    Güney Cephesi ve Fransızlarla Savaşlar

    Mütarekeden sonra İtilaf Devletleri, Güney Anadolu'da askeri harekatlarını durdurmamışlardır. İngilizler önce; Musul, İskenderun, Kilis ve Antep'i ardından da Maraş ve Urfa'yı işgal etmişlerdir. Fransızlar ise Adana, Mersin ve Osmaniye'yi işgal etmişlerdir.

    Fransız işgali altında yaşayan Ermenilerin Türklere yönelik taşkınlıları bölge halkını derinden yaralamıştır. 15 eylül 1919'da İngiltere ve Fransa arasında Ortadoğu'nun paylaşımı konusunda yeni bir anlaşma yapılmış, bu anlaşma ile İngilizler daha önce işgal ettikleri Antep, Urfa ve Maraş'tan çekilerek, buraları da Fransız işgaline terk etmişlerdir. Antep, Urfa ve Maraş'ta da Fransızların Ermenileri Türklere karşı kullanma politikası uygulamaları, bu bölgelerde halkı galeyana itmiştir.

    Bu gelişme Milli Mücadele'de Güney Cephesi'nin oluşmasına zemin oluşturmuştur. Maraş, Urfa, Antep ve Adana'da Kuva-yı Milliye, Fransızlara ağır darbe indirmiş ve Fransızlardan yüz bulan Ermenilerin bu darbelerle yöredeki hayalleri sonuçsuz kalmıştır.

    Sakarya zaferinden sonra şanslarını fazla zorlamak istemeyen Fransızlar, Ankara Hükümeti ile anlaşmaya karar vermiştir. Bu doğrultuda Fransızlarla yapılan Ankara İtilafnamesi ile Fransızlar; İşgalleri altında bulundurdukları Türk topraklarından (Antakya hariç) çekileceklerdir. İkinci olarak da İskenderun ve Antakya'da özel bir idare kurulacak, buradaki Türkler, kültürlerini geliştirme konusunda serbest kalacaklar ve burada resmi dil Türkçe olacaktır.

    Fransızlarla 30 Mayıs 1920'de yapılan 20 günlük ateşkes anlaşmasından sonra, 20 Ekim 1921'de imzalanan Ankara İtilafnamesi ile Fransızlar artık Misak-ı Milli'yi kabul etmişlerdir. Ankara İtilafnamesi'yle Türkler ve Fransızlar arasındaki savaşlar sona ermiş, Türkiye'nin Batı dünyası nazarında yeri daha da güçlenmiştir.

    Bu antlaşmadan sonra Fransızlar gizlice Milli Mücadele'yi destekledikleri için, Türkiye'yi silah bulma bakımından Sovyetlerin tekelinden kurtarmıştır. Güneyde serbest kalan Türk ordularının Batı'ya kaydırılması ve özellikle Büyük Taarruz'da kullanılması, Anakara İtilafnamesi ile mümkün olmuştur.

    alptraum bunu beğendi.
  2. Alt 01-23-2012, 05:37 #2
    alptraum Mesajlar: 38.107
    Blog Başlıkları: 28
    Büyük Taarruz

    Büyük taarruz tarihi

    Büyük Taarruz (ya da Büyük Saldırı), Türk Kurtuluş Savaşı sırasında Türk ordularının Yunan Krallığı kuvvetlerine karşı başlattığı genel saldırıdır. 21 Ağustos 1922'de saldırı emri verilmiş, 26 Ağustos'ta saldırı başlamış ve 18 Eylül'de de Yunan ordularının İzmir'i terketmesiyle saldırı sona ermiştir.

    Saldırı öncesi Hazırlıklar

    Türk ordusu Sakarya Meydan Muharebesi'ni kazanmış olsa da Yunan ordularını savaşa zorlayarak yok edecek bir durumda değildi. Türk ordusunun büyük bir saldırıya girişmesi için büyük eksikleri vardı.

    Bunların giderilmesi için halktan son bir kez özveride bulunması istendi. Bütün mâli kaynaklar son sınıra kadar zorlandı ve hemen hazırlıklara başlandı; subaylar ve askerler saldırı için eğitilmeye başlandı. Ülkenin tüm kaynakları ordunun emrine verildi. Kapanan Doğu ve Güney cephesindeki birlikler de Batı cephesine kaydırıldı.
    Öte yandan İstanbul'da da Türk kurtuluş mücadelesine destek veren dernekler İtilaf devletlerinin silah depolarından kaçırdıkları silahları Ankara'ya gönderdiler. Türk ordusu ilk kez saldırıya geçecekti ve bu yüzden sayıca Yunan birliklerinden üstün olmak zorundaydı.

    Anadolu'da bu dönemde yaklaşık 200 bin Yunan askeri vardı. Türk ordusu da bir yıllık hazırlık sonucunda ordudaki asker sayısını 186 bine yükselterek Yunan birliklerine yaklaştı. Ancak Türk ordusu tüm bu çabalara rağmen süvari birlikleri dışında Yunan birliklerine bir üstünlük sağlanamamış, ancak bir denge kurulabilmişti.


    Saldırı zamanı yaklaştıkça 1 sene önce Sakarya Meydan Muharebesi'nden önce çıkartılan ve üç defa süresi uzatılan ve süresi 4 Ağustos'ta sona erecek olan başkomutanlık yasasının süresinin yeniden uzatılması gündeme geldi. Bunun için Mustafa Kemal Paşa 20 Temmuz'da Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde Ordunun maddi ve manevi gücü milli gayeyi tam bir güvenle gerçekleştirecek düzeye ulaşmıştır. diyerek yasanın uzatılmamasını talep etti, yasa meclisten geçti ve başkomutanlık yasası süresiz uzatıldı.

Kullanıcı isminiz: Giriş yapmak için Buraya tıklayın

Bu soru sistemi, zararlı botlara karşı güvenlik için uygulamaya sunulmuştur. Bundan dolayı bu kısımı doldurmak zorunludur.