Mecidiye, Hıdiv Kasrı ve pek çok eserleri ile geçmişten bugüne tarihi ve kültürel bir zenginliktir Beykoz. Bu anlattıklarımız Beykoz’un yakın geçmişi... Peki ya daha öncesi... Beykoz’un tarihi gelişimi M.Ö. 700’lü yıllara dayandırılıyor. Bu tarihte bölgeye deniz yolu ile gelen Traklar’ın Bebrik adı ile kurdukları devletin bulunduğu köyün kısa zamanda gelişmesi ile Kral Amikos bu köye kendi adını veriyor. Traklar’dan sonra Amikos pek çok kültüre ev sahipliği yapıyordu ve arkasından Persler, Abbasiler geliyor. Beykoz İstanbul’un fethinden çok önce 1402 yıllarında Yıldırım Beyazıt tarafından Osmanlı İmparatorluğu topraklarına katılıyor. Bundan sonra AMİKOS olan adı BEYKOZ’A dönüştürülüyor. Kocaeli Beyleri’nin ikametgahına ayrılan BEYKOZ; “BEY” hecesini bu yöneticilerden, “KOZ” hecesini de Farsça’da köy anlamına gelen “KOZ” kelimesinden almıştır. BEYLERİN KÖYÜ... BEYKOZ... Zengin ormanlık alanları ile o dönemde padişahlar tarafından av sahası olarak kullanılmaktaydı... Fatih Sultan Mehmet avlanırken Beykoz’da Tokat Kalesi’nin fethi müjdesini aldığı söylenir. Bu müjdeyi aldığı yerde bu zaferin anısına Tokat kalesi’ne benzer bir av köşkü yapılır ve buraya “TOKAT BAHÇESİ” adını verir. Günümüzde bu köşkün bulunduğu yer “TOKATKÖY MAHALLESİ” olarak adlandırılmaktadır.
Beykoz’un Günümüze Gelen Bir Çok Tarihi Eseri Mevcuttur.
Kaymakdonduran Çeşmesi (Kanije Beylerbeyi Ahmet Paşa tarafından yaptırılmıştır.)
İshak Ağa Çeşmesi (On çeşmeler) (Mimar Sinan tarafından yaptırılmıştır)
Hıdiv Kasrı (Mısır Hıdivi Abbas Hilmi Paşa yaptırmıştır)
İskender Paşa Camii (Mimar Sinan tarafından yapılmıştır.)
Anadolu Hisarı (Yıldırım Beyazıt yaptırmıştır)
Küçüksu Kasrı (Sultan I. Mahmut’a hediye olarak yaptırılmıştır) vb. diye uzar gider.