Ne kadar an gelip yüreğimi titreterek geçmişse
Ruhum idrakin mukaşefetinde, sinem umman derinliğinde,kal kime ne söyler dinle
Bir ömür geçti, ne mızrap sustu, ne gönül mahzunluğu bıraktı, evet an ve an arandı
Ne bekliyordum çaresizlikten...
Dilin sabrın merdanesinde soluk soluğa kalışından, yüreğimin aczi burukluğundan
Niye söz dinlemez, melalim sükutu istemez, gözlerim şimdi kimseyi gözmez
İçimin yanıklığı dinmez, nefesim ney üflemeye yetmez,titremelerim söyle geçmez
Çevherdir özün, halime nakşeden sözün...
Edebin rahlesinde, ülfetin payesinde nefeslenmen sinemi dağlayan sükutu közün
Aklım ermez, iradem azimet için ruhumun sesini dinlemez, kalbim niye erişmez
Kalan nefesim feyzin için sineme serinlik vermez, dilim edebe hakkıyla bürünmez
Gün açıyor her an hasretin bağrında...
Sımsıkı birşekilde sarıldığım umudum olmasa,çilenin rahmeti kalbimde yaşamasa
Hazan ibretim için şakısa, zemheri idrakim için hakikatin aşkını sürurla anlatsa
Müddeti nefesim ne kaldıysa, kanaat ruhum için en zarif mübadele feyzi olacaksa
Kitabı celil ve hasretin dili gül anlaşılınca...
Çekiliyorum sükutun sayfalarına, sessiz çığlığım hiç duyulmadan ruh çıkacak sa
Başlıyor yine hıçkırıklarım durmuyor umudun cenahında, nidam vicdan lahzasına
Diriliş senfonisi vuslatın tınısında bir hesabı mizansa, korkma aşkı hakça anla
Kim çıkarsa çıksın karşına, bel bağlama...
Önce kalbin sesini, ruhunun yetisini, aklın ve irfanın irşadı çehresini halinde yaşa
Dile gelen tutkuyu bir sevda sanma, heves aşkı öldürür, keyfiyet nefse tabidir anla
Hakikat sedası etrafında ve iradeyi akıl muhakemende koşulsuz başlıyor umursa
Mustafa CİLASUN