Suallerim olacak sana, ha ne olur biraz dinlen yavaş yavaş
Ta uzaklardan geliyorsun ve hayli yorgunsundur be hey arkadaş
Niye bu kadar efkarlısın, mecalsiz ve hatta bizarsın, haydi anlat biraz
Şu görünen dağlar ve yalçın kayalara ne denir
Suya hasret gönüller bu sahralarda hali nicedir, değil mi epey çilelidir
Ne gelen ses verir, ne giden bir heves içindedir, niye acep böyledir
Ne dert hakkıyla bilinir, ne çileler yürekten hepten silinir
Niye susarsın, mahzun bir şekilde etrafına bakarsın
Sanki mezarı hikaye eden bir simasın, kalbinde hiç şevk bulundurmazsın
Umutlarınla nasılsın, hiç kanatlananlardan haberdar mısın, yoksa sende sırmısın
Evliyalar diyarı diyorlardı, kalbi letafetten bahsediryorlardı, sen inanmaz mısın
Ey arkadaş, aklım karıştı ve gözlerim karardı kaldı
Kani nasibi hikmet için sabırla nefeslenmek en kalbi maslahattı, şimdi nerde kaldı
Kanaat niye vardı, müddeti nefes kim için en ulvi bir hakikatti, kim yolda kaldı
Hani aşk, kul olmak için eşiklerden geçiren en kutsi felahtı, takva ile imtihandı
Ne oldu sana, her bir yanında ve hatta halinde vardır yara
Nerde koptun, sanki vurgun yemiş bir soluktun, niye bu kadar korkuyla uyudun anla
Aklın yolu birdir derler amma, birlik içinde nitelik ve nicelik vakidir amme içinde sakla
Her akıl kar değildir, ancak nasibi terakki için payedir, ihsan ile şahanedir hiç korkma
Ölüm ne açlığın, ne yokluğun ve hatta ne de suyun inhisarındadır
Ölüm bizzat yaşayan ve fakat müddeti nefesin hikmetini anlamayan için çok yakındır
Maddi vemanevi bakımdan farkı fark ettiren kalptir, ancak oda aşka meftun olan haldir
Ne ağlamak, ne de yanmak kar işidir vehakkıyla kul olabilmek ancak sevda sezişidir
Mustafa CİLASUN