Sinem hülyalar sağanağında bilmem ki neler arar
Çilenin sayafalarını yudumlayarak ibretle aralar ve bahtını birkez daha tarar
Ne kadar atılması gereken adım varsa, velakin durduran vicdansa hesabı koklar
Yumuşak bir şekilde tenime dokunmuştu katre
Felsefi düşünceler alıp başını gitti, lakin temayül tefekkür içindi
Mütefekkirler gözümün önünden bir bir geçti, içim titreyerek nefesi tüketti
Gözlerim yaprağın sessiz çırpınışlarını seyretti, bastığım toprak ruhuma nazar etti
Çemberin yavaş yavaş daraldığını hissediyordum
Nereye temaşa ettimse ayetlerin, kalbime sökün ettiğine bağlıyordum
Aklıma şaşıyordum, ne kadar ötelenmiş hakikat varsa bizarlığıma hayıflanıyordum
Sinemde fevkalade bir vurgun yaşayarak, mavera haşyetini ruhuma ibretle taşıyordum
Yıllara sari suskun kalmış bir kuyu dikkatimi celbetti
Hazinlik kalbimi titretti, mütteti zaman içime işledi, hesap halin demiydeydi
Hevesler bir bir kenara çekilerek, idrakim için edebi yüreğime bir tebessümle hasretti
Bin bir hüzünle sessizlik aklımı çeldi, düşünmek için vesileleri ibretle yine sevk etmişti
Sevdanın çileli yollarından bir buket sunarak gönlümü aldı
Ha sabah, ha akşam olmuş ne farkı vardı, vakit akıl için aşka amade bir senaydı
Tevdi edilen ulufeler, kalp için ne kadar anlamlıydı, payeler nefisler için bir şandı
Hesabi olmak, ruhun yetisiyle mücerret olan bir irfandı, yoksa can her canlı için hayattı
Mustafa CİLASUN