Daldım hülyalar iklimine yine
Aldığım her nefes kalbim için acizliğime bahaneyse
Sinem serdettiğim her katrede makûstur eleme, dilim bigane, zihnim avare
Gıptayı nazar ettiğim solan yaprağın hüznüyle, çıktım şöyle bir hicran seyrine


Neyleyim ki yol ediyor divane
Temaşa ettiğim her ibret, idrakim için süruru sahife
Hevesim sudur ettikçe, gönlüme hüzün çöküyor yine, sessizliğim bu halime
Bahtım için ruhumu neler beklemekteyse, ram olayım o açılan meftunum çileye


Gün açarken, bülbül şakıyor
Gecenin haşmeti ruhuma bilmem ki neleri aktarıyor
Haşyet kalbimi titretiyor, vicdanım hesabın derdiyle yüreğimi ağlatıyor
Uzandığım ufuklar umudu, mahzun başağın timsaliyle kalbime aşkı bırakıyor


Sevda dağlıyorsa aşk nurdur
Kul sine-i dirliğinde ihlâsa erişiyorsa nar sürurdur
Tevazuu için kar her manasıyla ibretamiz kefendir, edeptir, muhabbettir
Sadakat edebi nispette kaidedir, feda olabildiğin ölçüde izanın vuslata tabiidir


Kabir hissiyatımda aşkı demdir
Zevk ise bilincim ile nispettir, kültür idrake tabiidir
Nefes rasgele tevdi edilen bir hüccet değildir, aşk için ziyadedir, kul içindir
İradeyi seçim mizan için en ibretli gerekçedir, aşk tensellikten arî izzette aittir


Arif, ruhun ve kalbin bahtıdır
Dervişlik, azimetin ve takvanın sadrında ahenktir
Kul olabilmek, gülü dikeniyle terennüm ederek nefeslenmek nefsi merhaledir
Gönlü ihata eden har, müddeti nefeste aşikâr olan ar, insan için vuslat ne bahar


Suyun sükûnetin aşk edeptir
Karın letafetinde ruhuma sudur eden sevda nardır
Dil ihsandır, kelime anlamdır, kalbim sahibine iltica ettikçe gam bühtandır
Yaşamak bu anlam içinde farkı farkıyla aklayan sanatı, ahirim için koklamaktır



Mustafa CİLASUN