ding dong..
-kimsen girme içeri halim yok ağırlamaya..
-ağırlık vermem sana,aksine huzur benim adım..huzur vermeye geldim hadi aç..
-açamam yinede açamam..
-neden?
-korkuyorum.!beni ya yarı yolda bırakırsan,alışırsam sana..
ya yine hüzün girerse kapıma..açmasam bile anahtarı var giriyor bir şekilde
hem biliyorum sen kelebek gibisin iyisin huzur ama sen ölünce ben daha çok yıkılırım en iyisi seni hiç tanımamak.
-ama tanımadan anlayamaz sın ki
-anladığım kadarı bana yetiyor..huzur senle konuşmak bile bana huzur veriyor
-evet beni herkes çok ister..çok sever çokta arar.
-o zaman neden istenmediğin yerdesin?
-her şeyden çok istiyorsun beni..
-senin ömrün bu kadar kısayken açamam kapıyı yapamam anla
neden bu kadar çabuk ölüyorsun?
-ben ölmüyorum ki
-o halde neden tam gelmişken yok oluyorsun neden
-çünkü ben bu dünyaya ait değilim..
-anlayamıyorum,bu dünyaya ait değilsen neden bize gösteriyorsun kendini sonrada bırakıyorsun
-beni tanıyın bilin diye.sonra gidiyorum bu dünyada huzur olmaz anlayın diye
ben güzelliğe saf ve temizliğe aidim kalmak istesem de bu dünyanın kötülükler beni kurutur
oysa benim kaynağım saflıktır nurdur
-o zaman bize nasıl görünüyorsun...
-zor oluyor gelmem ama yüreğinizdeki saflık ve nurdan güç alarak geliyorum..
-o halde hep böyle güç al ve kal..
-olmaz... ait olmadığım yerde kururum kötülüğün kokusu her yerde.
hem bu dünya huzur yeri değil.
ben sana haber vermeye geldim seni beklediğimi bil diye..
-peki o halde artık biliyorum bana huzur verdin şimdi neden hala buradasın
-çünkü ben seninleyim artık.
-ama sen duramazsın burada
-durmayacağım seni alıp giideceğim..ölüm de yanımda..
kapı açılır..
ölüm ne kadar huzurluymuş..
ölümün yanında huzur varsa güzeldir..
ya yoksa..?
-kimsen girme içeri halim yok ağırlamaya..
-ağırlık vermem sana,aksine huzur benim adım..huzur vermeye geldim hadi aç..
-açamam yinede açamam..
-neden?
-korkuyorum.!beni ya yarı yolda bırakırsan,alışırsam sana..
ya yine hüzün girerse kapıma..açmasam bile anahtarı var giriyor bir şekilde
hem biliyorum sen kelebek gibisin iyisin huzur ama sen ölünce ben daha çok yıkılırım en iyisi seni hiç tanımamak.
-ama tanımadan anlayamaz sın ki
-anladığım kadarı bana yetiyor..huzur senle konuşmak bile bana huzur veriyor
-evet beni herkes çok ister..çok sever çokta arar.
-o zaman neden istenmediğin yerdesin?
-her şeyden çok istiyorsun beni..
-senin ömrün bu kadar kısayken açamam kapıyı yapamam anla
neden bu kadar çabuk ölüyorsun?
-ben ölmüyorum ki
-o halde neden tam gelmişken yok oluyorsun neden
-çünkü ben bu dünyaya ait değilim..
-anlayamıyorum,bu dünyaya ait değilsen neden bize gösteriyorsun kendini sonrada bırakıyorsun
-beni tanıyın bilin diye.sonra gidiyorum bu dünyada huzur olmaz anlayın diye
ben güzelliğe saf ve temizliğe aidim kalmak istesem de bu dünyanın kötülükler beni kurutur
oysa benim kaynağım saflıktır nurdur
-o zaman bize nasıl görünüyorsun...
-zor oluyor gelmem ama yüreğinizdeki saflık ve nurdan güç alarak geliyorum..
-o halde hep böyle güç al ve kal..
-olmaz... ait olmadığım yerde kururum kötülüğün kokusu her yerde.
hem bu dünya huzur yeri değil.
ben sana haber vermeye geldim seni beklediğimi bil diye..
-peki o halde artık biliyorum bana huzur verdin şimdi neden hala buradasın
-çünkü ben seninleyim artık.
-ama sen duramazsın burada
-durmayacağım seni alıp giideceğim..ölüm de yanımda..
kapı açılır..
ölüm ne kadar huzurluymuş..
ölümün yanında huzur varsa güzeldir..
ya yoksa..?
ஐTuba