Kıpırdarsam döküleceğim..Kalırsamda esaretim...
..İki arada bir derede yüreğim..
Ağaç gölgesinde gölgelenip yoluna devam eden BİR YOLCU gibi olmak vardı
O'nun gibi olmak vardı
***
Ey Nefsim; beni dinle
Yan diyorum sana, ateşlerin içinde yanan gibi yan
Can diyorum O'na anla beni, canımında içinde canan gibi can
Yüzümün en güleç haliydi gördüğün!
Ve ruhumun en acıyan haliydi aslında...
Sorular kördüğüm beynimde raksederken,
İpin ucunu bırakıp gidişin beni derde düşüren!
Çözemediğim sürece, dolanacak dilime, yüreğime..
Dönmediğin sürece, dinmeyecek gözümün yaşı,
Ağlayacağım...
hep yürümek istiyor canım durmadan gitmek istiyor
alabildiğince uzaklara.....kurtulmak istiyor kirli düşüncelerden
düşünmek istemiyor hiç birşey.....!!!
iltica...
Mülteci bir cocuk olup senin topraklarına sığınmak istiyordu içimdeki aşk .Sen ise endişeliydin.Beraberimde sarı humma yahut cüzzam gibi unutulmuş coğrafyalara ait bir hastalığı sana getireceğimden.Ve sen korkuyordun,ruhuna iltica etmiş bir yabancı ile ölmekten...
Ey ölüm
yüce kaptan
haydi vakit gelsin
demir alalım
bu ülke sıkıyor beni
yola çıkalım...
Pencerem Açılmıyorsa Bil Ki; Sonsuzluğa Gitmişimdir Ben..
En acı umursamazlığımı insanın, yoksa çaresizliğimi susanın..
-Serde
gitmek var
anne-
Bir
Güvercin
Konar
Bakışlarıma
Telaşı başlar
Yolculuğumun
İnşALLAH derse yakaran
inşa eder Yaradan!
şeb-i yeldâyı müneccimle muvakkit ne bilir
Mübtelâ-yı gama sor kim geceler kaç saat?
En uzun gecenin hangisi olduğunu ne müneccim, ne de takvim yapanlar bilir...
Gam tutkunlarına sor ki geceler kaç saattir!...
Ve sen yine denendiğinde
ve yine kalbin daraldığında
ve yine bütün kapılar yüzüne kapandığında
ve yine ne yapman gerektiðini bilemediğinde...
Uzun uzun düşün
ve hatırla yaratanını!
ALLAH kuluna kâfi değil mi?
(Zümer/36)
...söz .. gümüş .. sükût ..altın ...
...Bir yıldızla konuşurum, susmuşum Meryem gibi...
...Söz işlemez yüreklere, sükûtum dağlar gibi...
Bir gül; parmak uçlarınla dokunduğun
Çeşm-i siyahınla suladığın
Sevsen bir gam
Sevmesen bin
İncecikten dolan sızı
Yüreği yakan
Yarını beklerken
Açsa bir gam
Açmasa bin..
Suya anlat derler derdini
gördüğün kötü rüyayı suya anlat
anlat ki, akıp gitsin suyla
su dinlesin
aksın
gitsin
bitsin
...
Gözü ile gördüğü güzelliği
Gönlü ile sevebilmek
Gerçek sahibine teşekkür etmek...
Ve...
Sonunda çiçek gibi olabilmek...
Derdi bal olanın
Sabrı dağ olmalı
...
Hadi yaramı sarmaya merhemin yok
yalandan da olsa gönül alamaz mısın?
MEVLANA
Ben Yıldızlarımı Sayamasamda,
Dileğimi kabul Eder mi Yağmur?
Aksın Gözyaşlarım Artık!
Yüreğime Değil,Toprağına....
Yağmur Siler misin Gözyaşlarımı?
Alıp Götürür müsün Onu Yüreğimden...
Varolsun Damlalarına Karışarak,
Sevgim Dünyada Emanet Kalsın...
Ve kalemim bile uslandı aşk yazmayalı..
Uzat eLini ..
YaLnizLik yaLniz kaLsin .. !
Dilleri yoktur...Sesleri çıkmaz ama yeniden hayata yeniden "o dala" bağlanmak ve can kazanmak isterler Dallarından ayrılığa savrulan yapraklar....
Babamdan öğrendim
Yerde ekmek bulunca
Yüksek bir yere koymayı
Kuşlar yer derdi
Hiç yiyeni görmedim
Seni gördüğüm an
Ulaşabileceğim en yüksek yere koydum
Sevgilim..
Şimdi nerdesin?
Kuşlar mı yedi dersin?
Çocukca bir heyecan, Çocukca bir mutluluk, Çocukca Bir Hüzün ..
Hep böyle kalmak isterdim Ömrüm!...
Anılar Defterinde Gül Yaprağı
Gibi Unutuldum Kurudum
Başıma Düştü Sevda Ağı
Bir Başıma Tenhalarda Kahroldum.
Sen Kimbilir Rüzgarlı Eteklerinle Kimbilir
Hangi İklimdesin
Ben Sensiz Bu Sessizlikle
Deliler Gibiyim
Sensiz Bu Sessizlikle.
Ayrılıkla Başım Belada
Gözlerini Çevir Gözlerime
Yoksa Ben
Sensiz Bu Sessizlikle
Deli Gibiyim
Sensiz Bu Sensizlikle.
Hafif acılar konuşabilir ama derin acılar dilsizdir.
.
.
.
B a z e n a n ı l a r a e n ç o k y a k ı ş a n e l b i s e,
b i r k a ç d a m l a g ö z y a ş ı d ı r u n u t m a...
. . .