Bu anlar benimde okadar çok ki işte böyle zamanlarda kendime gömülüyorum.
Hareketlerim sanki kısıtlanmış gibi.
Yaşadığımı hissetmek için kendimi kalabalıkların arasına atıyorum.
Yürüdükçe dağılacağımı sanıyorum ama bitmiyo özlemlerin gelmeyen zamanı.
hep beklemek ve gelmeyeceğini bildiğin bi sevgili gibi....
aramak boşuna bırakıyorum kendimi istiklal' in kalabalığının arasına.yürüyorum..
tanımadığım binlerce yüzde hep bildik ifadeleri görüyorum ve bu yüzden garip bir hisle onları tanıdığımı sanıyorum içimde onlarla konuşma hissi uyanıyo.
belki diyorum anlatsam kendimi onlarda bende kendilerinden bir şeyler bulur.
diyorum ya garip bi his,bir bulut gibi dağılıp gidiyo.
sonra yine kendimle baş başayım.
ışıklı vitrinlerin önünden geçiyorum beni içeri davet etmek isteyen bir sürü yüz gözlerimin önünde nasılda sıradanlaşıp kayboluyo ve nerden çıkıyo bilmem birden yine çoğalıp üzerime geliyo sanki.
birden onlarla kavga etmek gibi histerik bi duyguya kapilıyorum.
hadi gelin diyorum kendi kendime bunun sorumlusu sizlersiniz.
sizin yüzünüzden acı çekiyorum.
sizin yüzlerinizdeki o boş bakışlardan kaynaklanıyo yaşama olan kayıtsızlığım.
benide kendinize benzettiniz.
belki yeldeğirmenlerine karşı bi şavaşta olsa sizin gibi olmamayı başaracağım deyip oradan uzaklaşıyorum..
galatanın dar sokaklarıdan aşağı bırakıyorum kendimi boğazın serinliğine.
haliçe doğru yürüyorum belki balıkçılar beni anlar.
onlarla beraber denizin derinliklerine bakıyorum oradan çıkabilecek bi şeyler beni kurtarabilir belki yeniden hayata bağlayabilir.
ama bekleyişim boşuna deniz benimle paylaşmaya yanaşmıyo bilgeliğini.
derinliğinde saklıyo kimselere vermiyo sırrını.
kendi kendime söz veriyorum: bir gün haliçten kendimi denizin serin kollarına bırakacağıma.
onun benimle paylaşmadını almaya........
sonra kalabalığın arasına karışıp tekrar hayata izimi kaybettirip yoluma devam ediyorum yokluğuna inat..............