Bir damla düşüyor,
Hüznün orta yerine…
Ve bir yemin dökülüyor,
Titreyen dudaklardan…
Bir yemin ki kanat takıyor,
Allah’ım sen şahit ol’lardan…
Bir damla düşüyor,
Acının orta yerine…
Bir yemin ulaşıyor Arş-ı Ala’ya…
Boş bir sayfada titriyor kalem.
Hüzün damıtılmış bakışlar,
Kaleme hükümran,
Ellere baskı kuruyor.
Yeminin belgesi hazır…
Bir damla düşüyor,
Mahzun gönlün üzerine…
Ve bir isyan vuruyor.
Kalem susmuş,
Gönül pusmuş, çaresiz,
Yaralığı yüreğin esareti kapıda…
Yeminin zincirli kelepçeleri uzanıyor,
Bir ucu Hak’ta…
O en güzel Yar’da…
Vakit ahde vefa vakti…
Vakit Hak’ka teslimiyet vakti…
Vakit can’ı sahibine emanet vakti…
Bir çok damla düşüyor,
Yalnızlığın üzerine…
Yemin yıkıyor,
Yemin yakıyor çaresizliği,
Sabır en zor direnmelerde…
Mükafat ise beklemede…
Bir damla düşüyor,
Kaybedilen huzurun orta yerine…
Ve bir yemin daha,
Kanatlanıyor Arş-ı Ala’ya…
Teslimiyet mükafatıyla sarhoş gönül,
Esaretten özgürlüğe uyanıyor…
Bir damla düşüyor,
Ayrılığın orta yerine…
Bir yemin binlerce ah oluyor,
Yalnızlıkla vedalaşmada…
Üşüyen ellerde titreyen kalem,
Sayfadaki boşlukları dolduruyor…
İhanet, yalnızlık ve gözyaşı…
Yeminin prangaları çözülüyor…
Bir ses uzanıyor Arş-ı Ala’dan…
Bir ses ki kanayan yaralara merhem,
Sel olan damlalara set,
Ve esareti sonra erdiren…
Bir damla düşüyor,
Toprağını çatlatan ümidin üzerine…
Bir damla ki can veriyor,
Taze filizlere…
H.A
[SES]http://www.fileupyours.com/view/252551/Mulk-i_Beka.mp3[/SES]