***
Yoruldum işte...
Yoruldum...
Hani kuyuya düşmüştük, bende yorgunluktan yüreğim ve zihnim durunca Yusuf?a seslenmiştim ya; Yoruldum Yusuf yoruldum yaşamaktan, Bu bilmecenin sonu nedir ? Bu kardeşlerin attığı kuyu mu yoksa , O?nun kafesi mi?
Sahi sabır nedir Meryem?
Sabır biter mi?
Nereye kadardır yürek ve akıldaki sabrın yolculuğu?
Aklın durma noktası mı?
Çıldırmak mı?
Acıdan bağıramayacak kadar mecalsiz kalmak mi?
Meryem sabrı içmek mi zor?
Acıyı doğurmak mı?
Yalnızlığının farkında olmak mı?
Yalnızlığını çoğaltamamak mı?
Sabır nedir Meryem?
Dağa çekilmek mi?
İnsanın ?Keşke hiç yaşamasaydım, unutulup gitseydim? demesi mi?
Meryem senin çekilecek bir dağın vardı.
Sahi ben nereye çekileceğim ?
Sancı nedir Meryem?
Acı ile doğum yapmak mı?
Acıyı doğurmak mı?
Doğururken yalnız olmak mı?
Masumken insanlar tarafından taşlanmak mı?
Taşlar mı ağırdı?
Taşlaşmış yüreklerin sözleri mi?
Bir yıldızla konuşurum Susmuşum Meryem gibi..
Söz işlemez yüreklere Sükutum dağlar gibi...
Şimdi bana MERYEM gibi suskunluk orucu tutmak düştü..