Karanlık ve cehalet içindeyken bütün bir yarımada
Doğumunla nura gark olmuştu yer ve gök dünyada
Kainat aşık gördüğü gelmiş geçmiş en güzel simâya
Bu Asır, Asr-ı Saadet’ti rûya gibi yaşanmıştı hülasa
En zor sıkıntılara sabırla katlanmıştın dinin uğruna
Örnek olmak için yaşamıştın tüm insanlık yurduna
Hani bir seher vakti sarılmıştın ya bu günahkâra da
Aslında hiç layık olamamıştım ben sevsem de sana
Bir damla su verdin ağzı günahla kurumuş kullara
Ne çok yol göstermiştin yolda kalmış sefil ruhlara
Cömerttin yardım etmek şiarındı darda kalmışlara
Cennet’i vaat etmiştin Allah yolunda da savaşana
Ahireti hatırlatıyordun gaflete dalıp onu unutanlara
Ab-ı Hayat mı serpiyordun bağrı hasretle yananlara
Varlığın emniyetle güven telkin ediyordu inananlara
Kim silebilir ki nurla yazılmış adın yedi kat semaya
Kutup yıldızları yetiştirerek miras bıraktın ümmete
Gülümser misin gönülden bağlılara senin sünnetine
Değer verirdin Lailahe illallah diyebilen her sineye
Seni arayan aşıkların bulduğunu söylüyor her yerde
Hamdolsun Rabbime düşürdü böyle kutsi bir derde
Bu derdi kaldırabilecek yiğitler koşmalı yine hicrete
Haritaya bile bakmadan bu gidiş peki hangi ülkeye
Çünkü gönülden inanmış ve adanmışlardı bu ülküye
Hizmet ederek Allah yolunda rızası için seve seve
İlahi takdire razı olur bilir ki bu vazife müttakilere
Arkasından Dünya bağırır nereye, der ona güle güle
Allah’ım senin davan ne mukaddes ne yüce bir çile
Ezelden ebede yaşayacaktır ilahi kelam ki o Furkan
Her an kalbimizde zikr ediyoruz Sen’i ismi Sübhan
Lazım değil ki bize ne makam-mevki, şan ne de han
Ayırma Allah’ım müminleri iman, ihlas ve takvadan
Allah ve Rasulü’nün o adıdır yeryüzünde miras kalan
SAİD TOPRAK