NuRullAH GeNç ŞİİRLERİ

Yağmur Vareden'in adıyla insanlığa inen Nur Bir gece yansıyınca kente Sibir dağından Toprağı kirlerinden arındırır bir Yağmur Kutlu bir zaferdir bu ebabil dudağından Rahmet vadilerinden boşanır ab-ı hayat En müstesna ...


Ağaç Şeklinde Aç10Beğeni
  • 4 gönderen Henna
  • 3 gönderen zeynep_hearty
  • 1 gönderen Henna
  • 2 gönderen Henna

  1. Alt 01-29-2009, 09:12 #1
    Ziyaretci
    Henna Mesajlar: n/a
    NuRullAH GeNç ŞİİRLERİ
    Yağmur

    Vareden'in adıyla insanlığa inen Nur
    Bir gece yansıyınca kente Sibir dağından
    Toprağı kirlerinden arındırır bir Yağmur
    Kutlu bir zaferdir bu ebabil dudağından
    Rahmet vadilerinden boşanır ab-ı hayat
    En müstesna doğuşa hamiledir kainat


    Yıllardır boz bulanık suları yudumladım
    Bir pelikan hüznüyle yürüdüm kumsalları
    Yağmur, seni bekleyen bir taş da ben olsaydım

    Hasretin alev alev içime bir an düştü
    Değişti hayel köşküm, gözümde viran düştü
    Sonsuzluk çiçeklerle donandı yüreğimde
    Yağmalanmış ruhuma yeni bir devran düştü

    İhtiyar cübbesinden kan süzülür Nebi'nin
    Gökyüzü dalgalanır ipekten kanatlarla
    Mehtabını düşlerken o mühür sahibinin
    Sarsılır Ebu Kubeys kovulmuş feryatlarla
    Evlerin arasına dikilir yesil bayrak
    Yeryüzü avaredir, yapayalnız ve kurak

    Zaman, ayaklarımda tükendi adım adım
    Heyûla, bir ağ gibi ördü rüyalarımı
    Çölde seni özleyen bir kuş da ben olsaydim

    Yağmur, gülsenimize sensiz, baldiran düştü
    Düşmanlik içimizde; dostluklar yaban düştü
    Yenilgi, ilmek ilmek düğümlendi tarihe
    Her sayfaya talihsiz binlerce kurban düştü

    Bir güzide mektuptur, çağlarin ötesinden
    Ulaşır intizarın yaldızlı sabahına
    Yayılır o en büyük mustu, pazartesinden
    Beyazlik dokunmuştur gecenin siyahina
    Susuzluktan dudağı çatlayan gönüllerin
    Sükutu yar, sevinci dualar kadar derin

    Çaresiz bir takvimden yalnızlığa gün saydım
    Bir cezir yaşadım ki, yaşanmamiş, mazide
    Dokunduğun küçük bir nakış da ben olsaydim
    NuRullAH GeNç ŞİİRLERİ
    Sensiz, kaldırımlara nice güzel can düştü
    Yarılan göğsümüzden umutlar bican düştü
    Yağmur, kaybettik bütün hazinesini ceddin
    En son, avucumuzdan inci ve mercan düştü

    Melekler sağnak sağnak gülümser maveradan
    Gümüş ibrik taşıyan zümrüt gagalı kuşlar
    Mutluluk nağmeleri işitirler Hiradan
    Bir devrim korkusuyla halkalanır yokuşlar
    Bir bebeğin secdeye uzanırken elleri
    Paramparça, ateşler sahinin hayalleri

    Keşke bir gölge kadar yakınında dursaydım
    O mücella çehreni izleseydim ebedi
    Sana sırılsıklam bir bakış da ben olsaydım

    Sarardı yeşil yaprak; dal koptu; fidan düştü
    Baykuşa çifte yalı; bülbüle zindan düştü
    Katil sinekler deldi hicabın perdesini
    İstiklal boşluğunda arılar nadan düştü
    Dolaşan ben olsaydım Save'nin damarında
    Tablosunu yapardim yıkılan her kulenin
    Ebedi aşka giden esrarlı yollarında
    Senden bir kıvılcımın, süreyya bir şulenin
    Tarasaydım bengisu fışkıran kakülünü
    On asırlık ocağın savururdum külünü

    Bazen kendine aşık deli bir fırtınaydım
    Fırtınalar önünde bazen bir kuru yaprak
    Uğrunda koparılan bir baş da ben olsaydım

    Sensizlik depremiyle hancı düştü; han düştü
    Mazluma sürgün evi; zalime cihan düştü
    Sana meftun ve hayran, sana ram olanlara
    Bir bela tünelinde ağır imtihan düştü

    Badiye yaylasında koklasaydım izini
    Kefenimi biçseydi Ebva'da esen rüzgar
    Seninle yıkasaydım acılar dehlizini
    Ne kaderi suçlamak kalırdı ne intihar
    Üstüne pırıl pırıl damladığın bir kaya
    Bir hurma çekirdeği tercihimdir dünyaya

    Suskunluğa dönüştü sokaklarda feryadım
    Tereddüt oymak oymak kemirdi gururumu
    Bahira'dan süzülen bir yaş da ben olsaydım

    Haritanın en beyaz noktasına kan düştü
    Kırıldı adaletin kılıcı; kalkan düştü
    Mahkumlar yargılıyor; hakimler mahkum şimdi
    Hakların temeline sanki bir volkan düştü

    Firakınla kavrulur çölde kum taneleri
    Ahuların içinde sevdan akkor gibidir
    Erdemin, bereketin doldurur haneleri
    Sensiz hayat toprağın sırtında ur gibidir
    Şemsiyesi altında yürürsün bulutların
    Sensiz, yükü zehirdir en güzel imbatların

    Devlerin esrarını aynalara sorsaydım
    Çözülürdü zihnimde buzlanmış düşünceler
    Okşadığın bir parça kumaş da ben olsaydım

    Sensiz, tutunduğumuz dallardan yılan düştü
    İlkin karardı yollar, sonra heyelan düştü
    Güvenilen dağlara kar yağdi birer birer
    Sensizlik diyarından püsküllü yalan düştü

    Yağmur, duysam içimin göklerinden sesini
    Yağarsın; taşlar bile yemyeşil filizlenir
    Yıldırımlar parçalar çirkefin gövdesini
    Sel gider ve zulmetin çöplüğü temizlenir
    Yağmur, bir gün kurtulup çağın kundaklarından


    Alsam, ölümsüzlüğü billur dudaklarından

    Madeni arzuların ardında seyre daldım
    Küflü bir manzaranın çürüyen güllerini
    Senin için görülen bir düş de ben olsaydim
    NuRullAH GeNç ŞİİRLERİ
    Şehirler kabus dolu; köylere duman düştü
    Tersine döndü her şey sanki; asuman düştü
    Kırık bir kayık kaldı elimizde, hayali
    Hazindir ki; dertleri asmaya umman düştü

    Ayrılığın bağrımda büyüyen bir yaradır
    Seni hissetmeyen kalp, kapısız zindan olur
    Sensiz doğrular eğri; beyaz bile karadır
    Sesini duymayanlar girdabında boğulur
    Ana rahminde ölür sensizlikten bir cenin
    Şaşkınlığa açılır gözleri, görmeyenin

    Saatlerin ardında hep kendimi aradim
    Bir melal zincirine takıldı parmaklarım
    Yeryüzünde seni bir görmüş de ben olsaydım

    Sensiz, ufuklarıma yalancı bir tan düştü
    Sensiz kıtalar boyu uzayan vatan düştü
    Bir kölelik ruhuna mahkum olunca gönül
    Yüzyıllardır dorukta bekleyen sultan düştü

    Ay gibisin; güneşler parlıyor gözlerinde
    Senin tutkunla mecnun geziyor güneş ve ay
    Her damla bir yıldızı süslüyor göklerinde
    Sümeyra'yı arıyor her damlada bir saray
    Tohumlar ve iklimler senindir; mevsim senin
    Mekanın fırçasında solmayan resim senin

    Yağmur, birgün elimi ellerinde bulsaydım
    Güzellik şahikası gülümserdi yüzüme
    Senin visalinle bir gülmüş de ben olsaydım

    Tavanı çöktü aşkın; duvarlar üryan düştü
    Toplumun gündemine koyu bir isyan düştü
    İniltiler geliyor doğudan ve batıdan
    Sensizlikten bozulan dengeye ziyan düştü

    Islaklığı sanadır ahımın, efgahımın
    İçimde hicranınla tutuşuyor nağmeler
    Sendendir eskimeyen cevheri efkarımın
    Nazarın ok misali karanlıkları deler
    Bu değirmen seninle dönüyor; ahenk senin
    Renkleri birbirinden ayıran mihenk senin

    Bir hüzün ülkesine gömülüp kaldı adım
    Kapanıyor yüzüme aralanan kapılar
    Sana hicret eden bir Kureyş de ben olsaydım

    Yağmur, sayrılığıma seninle derman düştü
    Beynimin merkezine ölümsüz ferman düştü
    Silindi hayalimden bütün efsunu ömrün
    Bir dönüm noktasında aklıma Rahman düştü

    Nefsinle yeniden çizilecek desenler
    Çehreler yepyeni bir degişim geçirecek
    Aydınlığa nurunla kavuşacak mahzenler
    Anneler çocuklara hep seni içirecek
    Yağmur, seninle biter susuzluğu evrenin
    Sana mü'mindir sema; sana muhtaçtır zemin

    Damar damar seninle, hep seninle dolsaydım
    Batılı yıkmak için kuşandığın kılıcın
    Kabzasında bir dirhem gümüş de ben olsaydım

    Kardeşler arasında heyhat, su-i zan düştü
    Zedelendi sağduyu; körleşen iz'an düştü
    Şarrkısıyla yaşadık yıllar yılı baharın
    İnsanlık bahçemize sensizlik hazan düştü
    NuRullAH GeNç ŞİİRLERİ

    Yağmur, seni bekleyen bir taş da ben olsaydım
    Çölde seni özleyen bir kuş da ben olsaydım
    Dokunduğun küçük bir nakiş da ben olsaydım
    Sana sırılsıklam bir bakiş da ben olsaydım
    Uğrunda koparılan bir baş da ben olsaydım
    Bahira'dan süzülen bir yaş da ben olsaydım
    Okşadığın bir parça kumaş da ben olsaydım
    Senin için görülen bir düş de ben olsaydım
    Yeryüzünde seni bir görmüş de ben olsaydım
    Senin visalinle bir gülmüş de ben olsaydım
    Sana hicret eden bir Kureyş de ben olsaydım
    Damar damar seninle, hep seninle dolsaydım
    Batılı yıkmak için kuşandığın kılıcın
    Kabzasında bir dirhem gümüş de ben olsaydım
    [ses]http://Parkingmusic.com/files/sonbaharinrengi.mp3[/ses]

    Konu Henna tarafından (01-29-2009 Saat 09:19 ) değiştirilmiştir.
    oguzhan, el_feta, emirahmedyasin ve 1 diğerleri bunu beğendiler..
  2. Alt 01-30-2009, 03:58 #2
    Ziyaretci
    zeynep_hearty Mesajlar: n/a
    Sensiz, ufuklarıma yalancı bir tan düştü
    Sensiz kıtalar boyu uzayan vatan düştü
    Bir kölelik ruhuna mahkum olunca gönül
    Yüzyıllardır dorukta bekleyen sultan düştü

    Nurullah Genç ten şiirin oluşum aşamasını dinlemiştim alıntı yapmış olduğum bölümde Osmanlıya işaret ettiğini izahında anlamıştım üzerinde düşünülmesi gereken bir şiir...Şiirin bir yolculuk sırasında hac dönüşünde yazıldığını hatırlıyorum fevkalede bir kalem emeğinize sağlık rabbim kez kere razı olsun ...selam ve dua ile...

    oguzhan, Henna ve merve bunu beğendiler.
  3. Alt 01-31-2009, 00:57 #3
    Ziyaretci
    Henna Mesajlar: n/a
    Ölüm Noktürnü


    seninle karşılaşıp solduğum andı ölüm
    yüzüne baktığında tutuşup yandı ölüm


    çoğaldıkça çoğalan bir sevda ülkesinde
    ellerine dokundun; sana inandı ölüm


    o efsunlu, yağmurlu, hercai gözlerinden
    uçan kelebekleri mutluluk sandı ölüm


    akkor dudaklarından ağı düştü içime
    yollarında yürürken sanki insandı ölüm


    viran eylediğin gün yorgun hayallerini
    ayrılıkla, hüzünle, aşkla sınandı ölüm


    bir ömür vuslatını bekledi boynu bükük
    bilmem ki aşk uğrunda neden kınandı ölüm


    süründü yıllar yılı karanlık köşelerde
    benim gibi kıvrandı, kahra dayandı ölüm


    her akşam tufanında harap oldu güneşim
    gece baygın bir rüya, gündüz hülyandı ölüm


    sensizliğin en ağır fermanıydı içimde
    dudaklarımdan sızan bir damla kandı ölüm


    ölüm seni sevmektir bir celladın elinde
    bilmem hangi yürekte böyle sultandı ölüm




    Nurullah Genç

    Konu Henna tarafından (01-31-2009 Saat 01:00 ) değiştirilmiştir.
    oguzhan bunu beğendi.
  4. Alt 01-31-2009, 00:59 #4
    Ziyaretci
    Henna Mesajlar: n/a
    AY'IN GÜLE SERENADI

    l
    ey imtiyazlı güzel, uyan derin uykudan
    hatırla bülbüllerin divane olduğunu
    dün sabah seni görüp çarpılmış gökte güneş
    önce anlayamamış ona ne olduğunu
    gönderince kalbime ışığını bu gece
    bildim bütün aşkların bahane olduğunu
    şimdi ben de garip bir haldeyim, biçareyim
    şaşırdım ayın kime pervane olduğunu
    ll
    rüzgarı senin için öpüyor dudaklarım
    bal rengine boyuyor yolları senin için
    dehlizlerin dumanlı, küflü karanlığından
    aydınlığa çekiyor kulları senin için
    misk-ü amber kokuyor çölün kalbinde zaman
    sim-ü zerle süslüyor kumları senin için
    senin için ırmağa karışıyor denizler
    can meyvesi kırıyor dalları senin için
    lll
    bülbül yine mey’ustu; vatan virandı gülüm
    uğrunda hayallerim bile yıprandı gülüm
    Mecnun dahi Leyla’yı anmaz oldu yürekten
    güzeller güzeliydi; hani sultandı gülüm
    yaşamak, sonsuzluğu tattı avuçlarından
    ölüm tomurcuklandı; kabir uyandı gülüm
    bir kafdağı kalmıştı varlığından bihaber
    seni görünce, o da tutuşup yandı gülüm

    -Nurullah Genç-


    oguzhan ve merve bunu beğendiler.
Kullanıcı isminiz: Giriş yapmak için Buraya tıklayın

Bu soru sistemi, zararlı botlara karşı güvenlik için uygulamaya sunulmuştur. Bundan dolayı bu kısımı doldurmak zorunludur.