İlâç Gibi Bir Bitki: Havuç
Selim MUTLU
Lise son sınıfta okuyan Ahmet, bilgi bakımından donanımlı bir talebeydi. Anne-babasının kâinatta cereyan eden hâdiselere tefekkürle yaklaşmasını örnek almaya çalışırdı. Hâdiselerin perde arkasında insanlara fısıldanan bazı mesajların olduğunu babasından öğrenmişti. Kendini alâkadar eden bu mesajlara bîgane kalamazdı. Ahmet, kâinatta cereyan eden hâdiselerdeki mesajları zaman zaman anlamaya ve yorumlamaya çalışıyor; tefekkür ufkunu ailesinden aldığı yardımlarla genişletiyordu.
O gün yine sıcak bir aile ortamında akşam yemeğine oturmuşlardı. Havucu çok seven Ahmet'in gözü, rengiyle sofraya ayrı bir güzellik katan havuç salatasına takıldı. Tam bu sırada doktor olan babası, Ahmet'i fark etmişçesine havuçla alâkalı konuşmaya başladı: "Şu havucun güzelliğine bakar mısınız? Cenab-ı Hakk'ın ihsan ettiği nimetler, insanın göz zevkine de hitap ediyor. Ayrıca her nimetin sağlığımızın korunmasında önemli vazifeleri var. İnsanlar tabiî gıdalarla beslenseydi, hastanelerimiz dolup taşmazdı. Bize sağlıklı bir vücut bahşeden, hayatımızı idame ettirmemiz ve sağlığımızı korumamız için gerekli besinlerle yeryüzünü donatan Allah'a ne kadar şükretsek azdır. Gerektiği gibi faydalandığımızda sağlığımızı korumamıza vesile olabilecek sayısız nimetlerden sadece biridir havuç. Özellikle kansere yakalanma riskinin azaltılması ve kalb sağlığı açısından faydalıdır. Oğlum Ahmet, yemekten sonra istersen dergide okuduğum havuçla alâkalı yazıya bakalım."
Yemekten sonra baba-oğul yazıyı okumaya başladılar:
Havuç, köklerinde gıda maddelerinin depolandığı bir bitkidir. Havuç, normal yenebileceği gibi, suyu sıkılarak ve rendelenerek de tüketilebilir. Kullanıldığı salata ve yemeklere farklı bir lezzet katar. Lâtince ismi Daucus carota olan havuç; rezene, kimyon, dereotu, kereviz ve maydanoz gibi sebzelerle aynı ailedendir. Genellikle turuncu olarak bilinen havucun yeşil, kırmızı, beyaz ve mor renklileri de vardır. İlk olarak Orta Asya ve Orta Doğu'da yetiştirilen ve mor rengin hâkim olduğu havuçlar, günümüzdekilerden tat olarak da farklıdır.
Havuçtaki karotenoidin sağlık açısından faydaları
A vitamini karoteni açısından zengin yaratılmış olan havuç, kansere karşı mükemmel bir antioksidan kaynağıdır ve kalb-damar hastalıklarından korunmaya, gözlerin gelişmesine ve özellikle gece görüşünün iyi olmasına yardımcı olur. 1.300 hasta üzerinde yapılan bir araştırma; havuç veya kabak gibi karotenoid bakımından zengin besinlerden günde en az bir porsiyon yiyen kişilerin, bu miktardan daha az yiyenlere göre kalb krizi geçirme riskinin % 60 az olduğunu göstermiştir.
Düzenli karotenoid tüketimi, menopoz sonrası göğüs kanseri riskinin % 20; yemek borusu mesane, rahim, prostat, kolon (kalın bağırsak), gırtlak ve akciğer kanseri riskinin de % 50 nispetinde azalmasına vesile olmaktadır. Havucun muhtevasında bulunan beta-karoten, sentetik olarak da üretilebilmektedir. Ancak sentetik beta-karotenin, havuca dercedilene biyo-kimyevî yönden eşit olmadığı unutulmamalıdır. Ayrıca bilim adamları, havucun kanser riskini azaltıcı tesirinin sadece beta-karotenle değil, havuçtaki alfa-karoten ve diğer bazı maddeler vesilesiyle olduğunu belirtmektedir. Havuç gibi karotenoid bakımından zengin besinlerin tüketilmesi, kan şekerinin ayarlanmasında da çeşitli faydalara vesile olmaktadır.
Havuç görüş kalitesine nasıl tesir eder?
Beta-karoten, görüş sağlığının -bilhassa gece görüş kabiliyetinin- korunmasına vesile olur. Beta-karoten, karaciğerde A vitaminine dönüştürüldükten sonra, gece görüşü için gerekli bir pigment olan rodopsine çevrilmek üzere gözün retina tabakasına taşınır. Az ışıklı ortamlarda görme hâdisesi bu pigment vasıtasıyla mümkün olabilmektedir. Bu yüzden A vitamini eksikliğinde, gece görüş kabiliyetinde azalma ortaya çıkmaktadır. Beta-karotendeki antioksidana; görme merkezi rahatsızlığına (macular degeneration) ve yaşlılıkla gelişen katarakta karşı koruyucu bir rol verilmiştir.
Havuçta bulunan falkarinol ile kalın bağırsak sağlığı desteklenir
Journal of Agricultural and Food Chemistry dergisinde yayımlanan bir araştırmaya göre, zengin bir beta-karoten kaynağı olarak bilinen havuçta bulunan tabiî bir zehir (falkarinol), düzenli olarak bu sebzenin yenmesi durumunda kanser riskinin azalmasına vesile olmaktadır. Bu araştırmaya göre, kanser öncesi (pre-kanseroz) kolon yarası olan üç grup lâboratuvar hayvanından birinci grup, standart bir diyetle; ikinci grup, tabiî olarak falkarinol ihtiva eden dondurulmuş havuçla; üçüncü grup ise, sadece falkarinol usaresiyle (özü) beslenmiştir. 18. hafta sonunda, havuçla veya falkarinol özüyle beslenen hayvanların kanserleşme ihtimali yüksek olan yaralarındaki büyümenin birinci gruptakilere göre çok daha az olduğu ve bu hayvanlarda daha az yaranın tümöre dönüştüğü gözlenmiştir.
Akciğerlerimizin korunmasına vesile olur
A vitamini ile akciğer iltihabı ve amfizem (akciğer dokusunun harap olması neticesi fonksiyon görmeyen büyük hava boşluklarının oluşması) arasındaki münasebeti araştıran bilim adamları, sigaradaki temel kanserojen benzo(a)pyrenenin A vitamini eksikliğine sebep olduğunu ortaya çıkarmışlardır. Daha önce yapılan araştırmalara göre, A vitamini bakımından eksik bir beslenme, amfizeme sebebiyet vermektedir. Daha sonraki araştırmalar, bu hastalığın A vitamini bakımından zengin bir diyetle azaltılabileceğini göstermiştir. Bilhassa erken yaşta sigaraya başlamak, A vitamini bakımından fakir bir beslenme ile birleşince kanser, amfizem gibi hastalıklara daha fazla sebep olabilmektedir. A vitamini bakımından zengin bir diyetle beslenme, sigaranın bu zararlı tesirlerini azaltabilir.
Uzmanlar; mide ve bağırsağın yakın dostu olan havucun, süratle kan yapıcı, kuvvetlendirici, ishal kesici, kabızlık giderici, safra akıtıcı ve karaciğeri kuvvetlendirici hususiyetleri dolayısıyla yeri doldurulamayacak bir sebze olduğunu belirtmektedir.
Babası yazıyı okumayı tamamladığında, Ahmet hayretle; "Havuç hakkında bilmediğimiz ne kadar çok şey varmış!" dedi ve babasına teşekkür etti. Babası bunun üzerine, Ahmet'e; "De ki: ?Sizi gökten ve yerden kim rızıklandırıyor?" (Yunus/31) ilâhî beyanını hatırlattı ve Kur'ân'da bahsi geçen bitkilerle alâkalı âyetleri bu zâviyeden tekrar okumasını tavsiye etti. Yeryüzünü bir eczane gibi yaratan Rabb'imizin binlerce bitkiye dercettiği bilemediğimiz daha nice şifa vesilesi hususiyet olduğunu söyledi.
[SES]http://www.sizinti.com.tr/dosyalar/sesler/64kbps/346/3898.mp3[/SES]
Selim MUTLU
Lise son sınıfta okuyan Ahmet, bilgi bakımından donanımlı bir talebeydi. Anne-babasının kâinatta cereyan eden hâdiselere tefekkürle yaklaşmasını örnek almaya çalışırdı. Hâdiselerin perde arkasında insanlara fısıldanan bazı mesajların olduğunu babasından öğrenmişti. Kendini alâkadar eden bu mesajlara bîgane kalamazdı. Ahmet, kâinatta cereyan eden hâdiselerdeki mesajları zaman zaman anlamaya ve yorumlamaya çalışıyor; tefekkür ufkunu ailesinden aldığı yardımlarla genişletiyordu.
O gün yine sıcak bir aile ortamında akşam yemeğine oturmuşlardı. Havucu çok seven Ahmet'in gözü, rengiyle sofraya ayrı bir güzellik katan havuç salatasına takıldı. Tam bu sırada doktor olan babası, Ahmet'i fark etmişçesine havuçla alâkalı konuşmaya başladı: "Şu havucun güzelliğine bakar mısınız? Cenab-ı Hakk'ın ihsan ettiği nimetler, insanın göz zevkine de hitap ediyor. Ayrıca her nimetin sağlığımızın korunmasında önemli vazifeleri var. İnsanlar tabiî gıdalarla beslenseydi, hastanelerimiz dolup taşmazdı. Bize sağlıklı bir vücut bahşeden, hayatımızı idame ettirmemiz ve sağlığımızı korumamız için gerekli besinlerle yeryüzünü donatan Allah'a ne kadar şükretsek azdır. Gerektiği gibi faydalandığımızda sağlığımızı korumamıza vesile olabilecek sayısız nimetlerden sadece biridir havuç. Özellikle kansere yakalanma riskinin azaltılması ve kalb sağlığı açısından faydalıdır. Oğlum Ahmet, yemekten sonra istersen dergide okuduğum havuçla alâkalı yazıya bakalım."
Yemekten sonra baba-oğul yazıyı okumaya başladılar:
Havuç, köklerinde gıda maddelerinin depolandığı bir bitkidir. Havuç, normal yenebileceği gibi, suyu sıkılarak ve rendelenerek de tüketilebilir. Kullanıldığı salata ve yemeklere farklı bir lezzet katar. Lâtince ismi Daucus carota olan havuç; rezene, kimyon, dereotu, kereviz ve maydanoz gibi sebzelerle aynı ailedendir. Genellikle turuncu olarak bilinen havucun yeşil, kırmızı, beyaz ve mor renklileri de vardır. İlk olarak Orta Asya ve Orta Doğu'da yetiştirilen ve mor rengin hâkim olduğu havuçlar, günümüzdekilerden tat olarak da farklıdır.
Havuçtaki karotenoidin sağlık açısından faydaları
A vitamini karoteni açısından zengin yaratılmış olan havuç, kansere karşı mükemmel bir antioksidan kaynağıdır ve kalb-damar hastalıklarından korunmaya, gözlerin gelişmesine ve özellikle gece görüşünün iyi olmasına yardımcı olur. 1.300 hasta üzerinde yapılan bir araştırma; havuç veya kabak gibi karotenoid bakımından zengin besinlerden günde en az bir porsiyon yiyen kişilerin, bu miktardan daha az yiyenlere göre kalb krizi geçirme riskinin % 60 az olduğunu göstermiştir.
Düzenli karotenoid tüketimi, menopoz sonrası göğüs kanseri riskinin % 20; yemek borusu mesane, rahim, prostat, kolon (kalın bağırsak), gırtlak ve akciğer kanseri riskinin de % 50 nispetinde azalmasına vesile olmaktadır. Havucun muhtevasında bulunan beta-karoten, sentetik olarak da üretilebilmektedir. Ancak sentetik beta-karotenin, havuca dercedilene biyo-kimyevî yönden eşit olmadığı unutulmamalıdır. Ayrıca bilim adamları, havucun kanser riskini azaltıcı tesirinin sadece beta-karotenle değil, havuçtaki alfa-karoten ve diğer bazı maddeler vesilesiyle olduğunu belirtmektedir. Havuç gibi karotenoid bakımından zengin besinlerin tüketilmesi, kan şekerinin ayarlanmasında da çeşitli faydalara vesile olmaktadır.
Havuç görüş kalitesine nasıl tesir eder?
Beta-karoten, görüş sağlığının -bilhassa gece görüş kabiliyetinin- korunmasına vesile olur. Beta-karoten, karaciğerde A vitaminine dönüştürüldükten sonra, gece görüşü için gerekli bir pigment olan rodopsine çevrilmek üzere gözün retina tabakasına taşınır. Az ışıklı ortamlarda görme hâdisesi bu pigment vasıtasıyla mümkün olabilmektedir. Bu yüzden A vitamini eksikliğinde, gece görüş kabiliyetinde azalma ortaya çıkmaktadır. Beta-karotendeki antioksidana; görme merkezi rahatsızlığına (macular degeneration) ve yaşlılıkla gelişen katarakta karşı koruyucu bir rol verilmiştir.
Havuçta bulunan falkarinol ile kalın bağırsak sağlığı desteklenir
Journal of Agricultural and Food Chemistry dergisinde yayımlanan bir araştırmaya göre, zengin bir beta-karoten kaynağı olarak bilinen havuçta bulunan tabiî bir zehir (falkarinol), düzenli olarak bu sebzenin yenmesi durumunda kanser riskinin azalmasına vesile olmaktadır. Bu araştırmaya göre, kanser öncesi (pre-kanseroz) kolon yarası olan üç grup lâboratuvar hayvanından birinci grup, standart bir diyetle; ikinci grup, tabiî olarak falkarinol ihtiva eden dondurulmuş havuçla; üçüncü grup ise, sadece falkarinol usaresiyle (özü) beslenmiştir. 18. hafta sonunda, havuçla veya falkarinol özüyle beslenen hayvanların kanserleşme ihtimali yüksek olan yaralarındaki büyümenin birinci gruptakilere göre çok daha az olduğu ve bu hayvanlarda daha az yaranın tümöre dönüştüğü gözlenmiştir.
Akciğerlerimizin korunmasına vesile olur
A vitamini ile akciğer iltihabı ve amfizem (akciğer dokusunun harap olması neticesi fonksiyon görmeyen büyük hava boşluklarının oluşması) arasındaki münasebeti araştıran bilim adamları, sigaradaki temel kanserojen benzo(a)pyrenenin A vitamini eksikliğine sebep olduğunu ortaya çıkarmışlardır. Daha önce yapılan araştırmalara göre, A vitamini bakımından eksik bir beslenme, amfizeme sebebiyet vermektedir. Daha sonraki araştırmalar, bu hastalığın A vitamini bakımından zengin bir diyetle azaltılabileceğini göstermiştir. Bilhassa erken yaşta sigaraya başlamak, A vitamini bakımından fakir bir beslenme ile birleşince kanser, amfizem gibi hastalıklara daha fazla sebep olabilmektedir. A vitamini bakımından zengin bir diyetle beslenme, sigaranın bu zararlı tesirlerini azaltabilir.
Uzmanlar; mide ve bağırsağın yakın dostu olan havucun, süratle kan yapıcı, kuvvetlendirici, ishal kesici, kabızlık giderici, safra akıtıcı ve karaciğeri kuvvetlendirici hususiyetleri dolayısıyla yeri doldurulamayacak bir sebze olduğunu belirtmektedir.
Babası yazıyı okumayı tamamladığında, Ahmet hayretle; "Havuç hakkında bilmediğimiz ne kadar çok şey varmış!" dedi ve babasına teşekkür etti. Babası bunun üzerine, Ahmet'e; "De ki: ?Sizi gökten ve yerden kim rızıklandırıyor?" (Yunus/31) ilâhî beyanını hatırlattı ve Kur'ân'da bahsi geçen bitkilerle alâkalı âyetleri bu zâviyeden tekrar okumasını tavsiye etti. Yeryüzünü bir eczane gibi yaratan Rabb'imizin binlerce bitkiye dercettiği bilemediğimiz daha nice şifa vesilesi hususiyet olduğunu söyledi.
[SES]http://www.sizinti.com.tr/dosyalar/sesler/64kbps/346/3898.mp3[/SES]