Ekolojik Tarım   Konuyu açan: kipchak   İlk Mesaj: 06-03-2008 (21:58)   Son Mesaj: 06-03-2008 (21:58)    Cevap: 0    Gösterim: 1182  

Ağaç Şeklinde Aç1Beğeni
  • 1 gönderen kipchak

    06-03-2008

    Ekolojik Tarım

    Ekolojik Tarım
    Prof.Dr. Harun AVCI


    * Ekolojik tarım anlayışıyla, kimyevî maddelerin kullanıldığı modern tarım faalxiyetler hangi hususlarda birbirinden ayrılmaktadır?
    * Tarımda kimyevi maddelerin aşın kullanılması, toprakta ne gibi menfi durumların ortaya çıkmasına zemin hazırlamaktadır?
    * Böcek ilâçları ve kimyevî gübrelerle sürekli temas hâlinde olan çiftçilerde beyin, mide, prostat, bağ dokusu kanseri ve lösemiye yakalanma riski daha mı yüksektir?
    * Ekolojik ürünlerle, kimyevî gübre ve ilâçlar kullanılarak üretilen ürünler arasında gıda değeri bakımından bir farklılık var mıdır?
    * Ekolojik tarımda verimliliği koruma ve zararlılarla mücadele metotları... * Ekolojik ürünlerin tercih edilme sebepleri..


    Günümüzde yaygın olarak uygulanmakta olan ziraat (tarım) sistemi, sentetik kimyevî madde (ziraî ilâç, kimyevî gübre ve hormon) kullanımına dayanmaktadır. Bunun esas sebebi, birim alan başına daha fazla verim almaktır. Ancak bu sistemde kimyevî maddeler çoğunlukla bilinçsizce ve aşırı kullanılmaktadır. Bu da, toprakları, yeraltı ve yerüstü sularını kirletmekte ve ekolojik dengeyi bozmaktadır. İçindeki mikroorganizmalar, böcekler ve solucanlarla canlı bir ekosistem olarak yaratılan topraktaki dengenin kimyevî maddeler ve erozyonla bozulması, onu gittikçe verimsiz hâle getirmektedir. Âdeta yumuşak bir döşek gibi yeryüzüne serilip bütün canlıların istifadesine sunulan ve insanoğlu için en önemli üretim kaynaklarından biri olan toprak, maalesef kendi elimizle dinamik canlılığını ve bu canlılar vasıtasıyla sağlanan verimliliğini kaybetmekte, âdeta yarı ölü bir yığın hâline dönüştürülmektedir. Yapılan her yanlış müdahale, onun kendine gelmesine ve üretken canlılığını yeniden kazanmasına mâni olmaktadır. Bu yanlışlığa son verilmez, verimliliği artırmak için daha fazla gübre ve üzerindeki bitkiler hastalandıkça daha fazla ilâç kullanılırsa, gelecek nesiller bu yarı ölü toprağa da hasret kalabilecektir.

    Diğer yandan hormon, kimyevî ilâç ve gübre kullanılarak üretilen ürünler, insan sağlığı için de bir tehdit hâline gelmiştir. Dünya Sağlık Teşkilâtı (WHO), gelişmekte olan ülkelerde her yıl yaklaşık 500 bin kişinin ziraat ilâçlarından zehirlendiğini ve beş bin kişinin hayatını kaybettiğini bildirmektedir. Kimyevî ilâç ve gübrelerin zehirlenme gibi kısa dönemli tesirleri yanında; kanserojen, mutajen (genlerde tahribat yaparak canlıyı genetik değişime uğratan), teratojen (anne karnındaki yavruda anormalliğe sebep olan) ve alerjen tesirleri de görülmektedir. Özellikle organoklorlu ziraat ilâçlarının kullanımı birçok canlı türünün giderek yok olmasına yol açmaktadır. Bunun yanısıra, aşırı dozdaki azot ve azotlu bileşikler insanlarda solunum yolu hastalıklarına ve çocuk hastalıklarına sebep olmaktadır. Yapılan araştırmalar, sanayileşmiş ülkelerdeki çiftçilerin, rahat hayat şartlarına rağmen, bazı kanser türlerine yakalanma riskinin daha fazla olduğunu göstermiştir. Böcek ilâçları ve kimyevî gübrelerle sürekli iç içe ve temas hâlinde olan çiftçilerin beyin, mide, prostat, bağ dokusu kanserine ve lösemiye yakalanma riski daha yüksektir.

    Ziraatta bu kötüye gidiş 1960-70'li yıllarda başlamıştır. Sentetik kimyevî ilâç ve gübrelerin icadı ve özellikle Batı'da sadece verim artışının hedeflenmiş olması, ziraatta menfî yöndeki değişimi hızlandırmıştır. Daha sonra bu sistem hemen hemen bütün dünyaya yayılmıştır. Bununla beraber, ilk olumsuz tesirler de yine bu girdilerin ilk andan itibaren yoğun olarak kullanıldığı gelişmiş ülkelerde görülmüştür. Bu yanlışlığın fark edilmesiyle birlikte alternatif ziraat yöntemi arayışları da başlamıştır.

    Ekolojik tarım gerçekten ekolojik mi?
    Bu arayış sonunda bulunan metodun adı "ekolojik tarım"dır. "Organik tarım" veya "biyolojik tarım" adı da verilen bu metot, çeşitli şekillerde tanımlanmaktadır. Basit olarak, ekolojik tarım, sun'î gübre ve ziraî ilâç kullanmaksızın nebatî (bitkisel) ve hayvanî mahsül üretimidir. Ekolojik tarımda gaye; toprağı, su kaynaklarını ve havayı kirletmeden bitki, hayvan ve insan sağlığını korumaktır.

    Dünyada insan müdahalesi olmadan da çok geniş alanlarda otlar ve ağaçlar yetişmektedir. Hatta pek çok orman arazisi, ziraat topraklarından daha verimlidir. Çünkü oralarda Yaratıcı'nın kurduğu ekolojik denge bozulmamış, solucanlar, böcekler ve toprak mikroorganizmaları kendilerine verilen vazifeleri şevkle yerine getirmekte, âdeta bitkiler için çalışmaktadırlar. Meselâ toprak mikroorganizmaları onlar için şu vazifeleri yapmaktadırlar: Atmosfer azotunu fikse etmek (bağlamak), organik atıklar ve kalıntıları parçalamak, toprak menşeli patojenleri baskılamak, bitki besin maddelerinin yarayışlılığını artırmak ve dönüşümlerini sağlamak, pestisitler de dahil olmak üzere toksik bileşikleri bozmak, antibiyotikleri, biyoaktif maddeleri ve bitkilerin alabileceği basit organik molekülleri üretmek, ağır metal iyonlarını bağlayarak bitkilerce daha az alımını sağlamak, çözünemeyen besin kaynaklarını çözünür hâle getirmek, polisakkarit üreterek toprak agregasyonunu artırmak.

    Solucanlar ve toprakta yaşayan böcekler ise; toprağın karıştırılması, havalandırması ve agregasyonun sağlanması gibi vazifeleri yerine getirirler.

    Toprağa verilen kimyevî ilâç ve gübreler, hem mikroorganizmalara, hem de solucan ve
    böceklere zarar vermekte, onların ölüp azalmasına ve böylece vazifelerinin aksamasına yol açmaktadır. Bu da toprağın verimsizleşmesi demektir.

    Ekolojik tarım anlayışında bu hatadan dönülmekte, toprağa sentetik gübre yerine, hayvan gübresi, bitki artıkları, deniz yosunu, yeşil gübre gibi organik maddeler verilerek toprak içindeki biyolojik aktivitenin artmasına ve bu sayede verimliliğin korunmasına çalışılmaktadır. Bunlara ek olarak tabiî fosfat, potasyum, kalsiyum, kireç, magnezyum kayaçları ile bakır, demir, mangan, molibden, çinko, bor gibi mikro besin maddeleri ve kükürt içeren tabiî maddeler de ihtiyaç duyulması hâlinde kullanılabilmektedir.

    Ekolojik tarım anlayışında uyulması gereken diğer önemli bir husus, hastalık ve zararlılara karşı kimyevî ilâç kullanılmamasıdır. Bunun yerine, hastalık şartlarının meydana gelmesi baştan alınan tedbirlerle önlenmeye çalışılır. Buna rağmen bir hastalık veya zararlı musallat olursa, bunların önüne biyolojik mücadeleyle veya organik menşeli ilâçlarla geçilir. Ekolojik tarımda mücadele metodu olarak şunlar sayılabilir: zararlıların bulaşmasının önlenmesi, sağlıklı bitki yetiştirilmesi, araziye uygun bitkilerin seçilmesi, toprağın uygun şekilde işlenmesi, gübrelenmesi ve sulanması, gençleştirme ve budama yapılması, dayanıklı türlerin seçilmesi, ekim, dikim ve hasat zamanının ayarlanması, bitki artıkları ve yabancı otların temizlenmesi, böceklere tuzak kurulması ve zararlılara karşı diğer canlıların kullanılması. Zararlı ve hastalıklarla mücadelede, bunlara ek olarak ekolojik denge üzerinde olumsuz bir tesir meydana getirmeyen balmumu, kaya tuzu, kükürt, bordo bulamacı, sodyum silikat, sodyum bikarbonat, potasyum sabunu (arap sabunu), bitki ve hayvan yağları ile parafin yağı kullanılabilir.

    Ekolojik tarımda verimliliği koruma ve zaralılarla mücadele etmede başvurulan diğer bir yol ekim nöbetidir (münavebe). Bitki yetiştiriciliğinde ekim nöbeti; toprak sağlığını artırmak, verimli ve kaliteli ürün elde etmek gâyesiyle aynı tarlada farklı tür bitkilerin sırayla yetiştirilmesidir. Yetiştiriciliği birbirini takip edecek bitki türleri bir plân ve program dahilinde seçilir. Bir üretim alanında ekim nöbeti izlenmediğinde; toprak menşeli hastalıklar ve nematodlar artar, topraktaki organik madde miktarı sürekli olarak azalır ve mineral elementlerin dengesi bozulur. Meselâ; şekerpancarının topraktan dekar başına aldığı besin maddesi ile yoncanın aldığı besin maddesi farklıdır. Şeker pancarı besin maddesi olarak ortalama 15 kg N ve 17,5 kg K2O kaldırırken, yonca 25 kg N ve 14,5 kg K2O kaldırır. Bu tarlaya her yıl yonca ekilirse azot eksikliği, şekerpancarı ekilirse potasyum eksikliği meydana gelir. Ama bunlar münavebeli ekilirse, besin maddesi alınması dengelenir. Ayrıca; aynı familyaya ait bitki türleri, aynı hastalık ve zararlılara hassas olurlar. Meselâ, fusarium; fasulye ve bezelyeyi de içine alan birçok sebze türüne önemli ölçüde zarar veren bir hastalıktır. Aynı tarlaya iki-üç yıl bu bitkiler ekilmezse, bu hastalıkla başa çıkılabilmektedir. Ekim nöbetinde arka arkaya dikilecek bitkilerin sıralamasında kök derinliği, toprağa bıraktığı organik madde miktarı, hassas olduğu hastalık veya zararlı çeşidi, topraktan kaldırdığı besin maddesi çeşidi gibi hususlar dikkate alınır.

    Ekolojik ürün farklı mıdır?
    Ekolojik ürünler, kimyevî gübre ve ilâç kullanılarak üretilenlere göre gıda değeri bakımından daha kaliteli ürün elde etmek için üretilmezler. Ekolojik ürünlerin tüketicilerce tercih edilmesinin en önemli sebebi sağlık, özellikle çocukların sağlığıdır. ABD'de, 0-2 yaş çocuk mamalarının ekolojik ürünlerden yapılma zorunluluğunun getirilmesi bu bakımdan oldukça dikkat çekicidir. Alışılmış metotlarla üretilen ürünlerdeki ilâç kalıntıları büyükler için de zararlı olmakla birlikte, bunların bebekler üzerindeki tesirinin daha fazla olduğu düşünülmektedir. Ekolojik ürünlerin tercih edilmesin diğer sebepleri arasında, bu ürünlerin çevreye zarar ve hayvanlara eziyet vermeden üretilmesi, lezzet ve aroma bakımından insana daha hoş gelmesi önemli bir yer tutmaktadır.

    Ekolojik tarım daha fazla işgücü gerektirir ve birim alandan daha az verim alınır, bundan dolayı bu metotla elde edilen ürünler pahalıdır. Buna rağmen ekolojik üretim miktarı hızla artmaktadır. Şu an OECD ülkelerindeki ziraî üretimin yaklaşık % 2'si ekolojik ürün iken, bu oran ABD'de % 0,2 gibi oldukça düşük bir sevide bulunmakta, AB ülkelerinde ise % 10'a kadar çıkmaktadır. Ekolojik üretim yapanlar genelde küçük aile işletmeleridir. Bu işletmelerde hem bitki, hem de hayvan yetiştiriciliğinin yapılması, ekolojik tarım anlayışına da uymaktadır. Ekolojik tarım uygulamalarının çoğalması için, ekolojik üretimin standartlarının belirlenmesi, resmî kontrol ve sertifikasyon sistemi ile devlet garantisini simgeleyen etiket sisteminin geliştirilmesi, araştırma, eğitim ve pazarlama konularında maddî destek sağlanması gerekmektedir.

    Ülkemizde üretilen ekolojik ürünler büyük ölçüde yurt dışı pazarlara gönderildiğinden, ekolojik mahsul üretim miktarı ve çeşitliliği yurt dışından gelen taleplere göre değişmektedir. İhracatın bir gereği olarak, üretim, ihracatçı firmalar ile çiftçiler arasında yapılan sözleşmeye göre yapılmaktadır. Sözleşmede fiyat ve satış garantisi olması çiftçilere avantaj sağlamaktadır. Diğer yandan firma, üretimde ekolojik tarım için konan yasaklara uyulup uyulmadığını kontrol ettirmektedir. Kontrol ve sertifikasyon, ekolojik tarımın önemli basamaklarından biridir. İç ve dış piyasalarda bir ürünün ekolojik olarak satılabilmesi için ekolojik ürün sertifikasına sahip olması gerekmektedir. Sertifika sistemi ürünlerin ekolojik standartlara göre üretildiğinin, işlendiğinin, paketlendiğinin garantisidir. Bu da tüketiciye güvence vermenin yanında üreticileri ve firmaları da haksız rekabete karşı korumaktadır.

    Meyve ve sebzeler, taze kümes hayvanı ve yumurta, taze süt, tereyağı ve peynir piyasada
    bulunan başlıca ekolojik ürünlerdir. Bütün dünyada hızla artan ekolojik tarımda genellikle ülkelerin eskiden beri yetiştirmekte oldukları ürünleri ön sıralarda yer almaktadır. Meselâ Hindistan'da çay, Danimarka'da süt ve ürünleri, Arjantin'de et ve mamulleri, Afrika ve Orta Amerika ülkelerinde muz, Tunus'ta hurma, zeytin yağı ekolojik olarak üretilen ilk ürünlerdir. Türkiye'de ise ekolojik ürün olarak üretilen ve ihraç edilen ürünlerin başında, kurutulmuş meyveler ve sert kabuklu meyveler, yaş meyve ve sebzeler, tahıllar ve tıbbî bitkiler gelmektedir.

    Ülkemizdeki ziraat arazilerinin çoğu sanayiden uzak, suyu ve toprağı az kirlenmiş durumdadır. Diğer yandan çiftçi başına düşen arazi miktarı Batılı ülkelerdekine göre oldukça küçüktür. Bunlar şu an için ekolojik üretime geçişi kolaylaştıran önemli iki faktördür. Türkiye bunu değerlendirebilirse, küçük ziraî işletme yapısıyla ekolojik tarımda hızlı bir ilerleme sağlayabilir. Bu ise hem çiftçi kesiminin gelirinde bir iyileşmeye, hem de çevreye ve insan sağlığına zararlı ziraî üretim sisteminden vazgeçmeye vesile olur.

    [SES]http://www.sizinti.com.tr/dosyalar/sesler/64kbps/319/1256.mp3[/SES]



    themadwarrior bunu beğendi.



    Ekolojik Tarım Yorumları