İslam'da MEZHEP

Bismillahirrahmanirrahim. Alemlerin Rabbi olan Allah'a hamd, Son Peygamberi olan Muhammed (sav)'e, onun ailesine ve ashabına selam olsun. Allah'ın yardmıyla, bugün insanların çoğunun kafasında büyük bir soru işareti olan mezhepler meselesine ...


Ağaç Şeklinde Aç1Beğeni
  • 1 gönderen Beyyine

  1. Alt 06-28-2009, 21:12 #1
    Beyyine Mesajlar: 57
    Bismillahirrahmanirrahim.
    Alemlerin Rabbi olan Allah'a hamd, Son Peygamberi olan Muhammed (sav)'e, onun ailesine ve ashabına selam olsun.

    Allah'ın yardmıyla, bugün insanların çoğunun kafasında büyük bir soru işareti olan mezhepler meselesine değinmek istiyorum. '' Mezhepler ve Meşrepler'' Başlığında ki konuları inceledim ve böyle bir yazının gerekli olduğunu düşündüm. Allah'tan bu yazıyı faydalı kılmasını diliyorum. Yazının doğruları Allah'tan, yanlışları ise nefsimden ve şeytandandır.

    Birçoğumuzun bidliği gibi Mezhep: Gidilen yol. Takip edilen yol. Anlamına gelir.
    İnsanların bugün taklid ettikleri mezhepler ise: Alimlerin ictihatları ve görüşleridir.

    Mezhep imamları, kendi çağlarında, kendilerine ulaşan hadisler üzerinde ictihat edip, bunlardan hüküm çıkarmışlardır. Bu vesileyle de her imam'ın kendine ulaştığı hadislerle yaptığı ictihatlar neticesinde kendi görüşü ortaya çıkmıştır.

    BİR MEZHEBİ TAKLİD ETMEK GEREKLİMİDİR?

    Öncelikle söylemeliyiz ki Bu 4 mezheb'in imamları '' Beni taklid edin, benim ictihadlarımı taklid edin, benim mezhebime uyun.'' gibi birşey söylememişlerdir. Zaten onlar'ın zamanında mezhep diye birşey yoktu. Mezhep, onlardan sonra gelen insanların islam'ı araştırmayı bir kenara bırakıp, bu alimlerin ictihatlarına sıkı sıkıya sarılmalarıyla ortaya çıkmıştır. Özellikle bu alimler, Ebu hanife, İmam şafii, imam malik, Ahmed bin hanbel, Bir kimsenin islamdaki delilini bilmeden bir alimi taklid etmenin ''Caiz Olmadığını'' bildirmişlerdir.

    İmam Ebu Hanife Şöyle demiştir: ''Bir kimsenin, görüşümüzü nereden aldığımızı bilmediği halde onu kabul etmesi veya bizim görüşümüzle fetva vermesi helal olmaz.” (el-İntika s.145. İbni Abdilber; İ’lamü’l-Muvakkıîn. 2/309. )

    Yine İmam şafii meşhur sözünde : “Bir söz söylediğimiz vakit onu Allah’ın kitabi ve Rasûlullah’ın sünnetine arzediniz. Eğer onlara uyuyorsa kabul ediniz, uymuyursa reddediniz ve sözümüzü duvara çalınız.” (el-Mecmı, 1/63: İ’lamül-Muvakiîn, 2/361, İbnü’l-Kayyim.)

    Bu alimlerin buna benzer onlarca sözü vardır.

    Bu imamlar özellikle '' Benim mezhebim hadistir'' Demişlerdir ve insanları hadisleri öğrenmeye teşvik etmişlerdir.

    Bugün bazı insanların çıkıpta: '' Mezhepsizlik Dinsizliktir. 4 hak mezhepten biirine uymamak bidattır'' gibi sözlere ne demeli acaba?!

    Örneğin: Namazda Rükuya giderken ve rükudan kalkarken ellerin kaldırılması.
    Hanefi mezhebinden başka bunu yapmayan yoktur. Buharinin '' Namazda Elleri Kaldırma Risalesi'' adında 200 küsür rivayetten oluşan bir eseri vardır. Bu hadisler olmasına rağmen, kişinin Ebu hanifeyi taklid etmesi ne kadar doğrudur? Ebu hanife acaba etrafındaki insanlara '' Size hadis ulaşırsa amel etmeyin benim mezhebimi taklid edin'' mi demiştir? Hayır! Kesinlikle böyle değil. Onlar'ın ortak görüşü: ''Eğer bir hadis size ulaşırsa o bizim görüşümüze aykırı bile olsa onu alın, bizim görüşümüzü ise bırakın'' dır. Ama gel gelelim bugün islam adına cüretkar fetvalar veren bazı insanlar '' Mezhepsizlik bidattır, dinsizliğe giden köprüdür'' gibi Cahilane sözler söylemektedirler.

    Bu Mezhep fanatikliği öylesine artmış ki: artık aralarında savaşmaya, birbirini tekfir etmeye ve kendi mezhep imamlarını öven hadisler uydurmaya başlamışlardır.

    ”Benden sonra bir adam gelecek, ona Numan bin Sabit denir, künyesi de Ebu Hanefe’dir. Allah’ın dini ve benim sünnetim onun eliyle ihya olunacaktır.”

    ”Ümmetimden Muhammed bin İdris [Şafii] adında bir adam çıkacaktır, o ümmetime iblisten daha zararlıdır.

    “Yine ümmetimde bir adam bulunacaktır ona Ebu Hanife denilir, ümmetimin kandili odur.”

    Bugünün sözde alimleri bile bu uydurma sözleri hadis diye kullanmaktadırlar.

    Hîdaye sahibinden rivayet edilmiştir: “Ebu Hanife (r.a.)’ye:

    Söylediğiniz söz Allah’ın kitabına muhalefet ediyorsa ne yapalım, diye sordular. O:
    Allah’ın kitabı için benim sözümü terkedin, dedi.

    Rasûlullah’ın haberine muhalefet ediyorsa, diye sordular. O:
    Rasûlullah’ın haberi için benim sözümü terkedin, dedi.

    Sahabenin sözüne muhalefet ediyorsa, diye sordular. O:
    Sahabenin sözü için benim görüşümü terkedin, dedi.”

    Beyhakî’nin Sünen’inde el-İmta’ adlı kitapta yer alan bir rivayette imam Şafiî şöyle der: “Bir görüş ortaya attığımda, Rasûlullah’tan benim görüşüme aykırı bir rivayet varsa, Rasûlullah’ın sözünün doğru olması daha evlâdır. O halde beni taklid etmeyiniz.”


    Ebu Davud der ki:
    “Ahmed b. Hanbel’e; Evzaî’ye mi yoksa imam Malik’e (r.a.) mi uyayım? Diye sordum. Bana:
    Dîni hiç kimseden taklid etme. Rasûlullah(s.a.v.} ve ashabından (r.a.) rivayet edilen şeylere sarıl, sonra tabiînden gelen şeyleri almada muhayyersin” dedi.

    Ne beni, ne imam Malik’i, ne imam Ebu Hanife’yi, ne Şafiî’yi, ne Evzaî’yi ne de imam es-Sevrî’yi taklid et. Onların aldıkları kaynaklardan al. Dinini öğrenmede insanları taklid etmek, insanın fıkhının (anlayışının) kıt olmasındandır
    (Ebu Davud: İmam Ahmed’in Meseleleri adlı eseri s. 277)

    İmam Abdurrahman el-Evzaî (r.a.) şöyle demiştir: “insanlar seni terketse bile selefin rivayet ettikleri haberlere uy. Sana güzel, süslü, yaldızlı sözler söyleseler de kişilerin re’y ve görüşlerinden kaçın.”

    Dehlevî (r.a.), : “Taklid etmek haramdır. Hiç bir kimse için, delil olmadan, peygamberden başkasının sözünü alması Cenab-ı Hakk’ın şu âyeti kerîmeleriyle haramdır;

    “Rabbinizin indirdiğine uyunuz, O’ndan başka kimselere tabi olmayınız.” (A’raf 3)

    “Allah’dan inen ayetlere uyunuz, denildiği zaman; biz babalarımızın bulundukları yola tabi oluruz derler.” (Bakara 170)

    (Huccetullahi’l-Baliğa kitabında (1/153)


    Kemal b. el-Hümâm, Hanefî fıkhının usul kitabı et-Tahrîr adlı eserinde şunları zikreder:

    “Belirli bir mezhebe intisab etmenin gerekliliği, sahih görüşe göre gereksizdir. Ne Allah ne de Rasûlü, bîr kimseye, imamlardan birinin mezhebine intisabını dinin her hususunda onu taklid edipte diğerlerini gözardı etmeyi farz kılmadı. Faziletli devirler, mukallidlerin çoğunun; İmamının metodu hakkında bir bilgisi olmadığı halde “Ben Hanefîyim veya Şafiîyim” demelerine rağmen, belirli bir mezhebe intisab etmenin gerekliliği görüşü olmadan geçti. Somut bir sözle Şafiî veya Hanefî olunmaz. Birisi “Ben fakihim” veya “Ben katibim” demekle fakih ve katip olamayacağı gibi, imamının metodundan uzak olmakla ve sadece lafla o mezhebe girilmiş olmayınca, somut iddia, anlamsız ve boş sözlerle o mezhebe intisab etmek nasıl doğru olabilir?”

    Allame Murtaza ez-Zebidî İhyau Ulumi’d-din’e yazdığı şerhinde şöyle der: “Taklid’etmemiz gereken kişi bize söylediği ve emrettiği şeylerle şeriatın sahibi Hz. Muhammed’dir. Eğer yaptıkları Rasûlullah’tan duydukları ve gördüklerine dayanıyorsa sahabeye de uyulabilir. İşte bu uymakla emrolunduğumuz tek şeydir. Bunun için İbn-i Abbas şöyle der “Rasûlullah’tan başka herkesin görüşü alınır veya terkedilir.” el-İrakîder ki: Bunu Taberanî, Mu’cemu’l-Kebîr adlı eserinde rivayet etmiştir. İsnadı hasendir.”

    İşte size Alimlerin Taklid hakında ki Sözleri . Artık Bu meseleyi Allah'ın izniyle anlaman gerekir . Bir kişinin kaynağını bilmeden Bir alimi taklid etmesinin haram olduğunuda bu vesileyle öğrenmiş olduk. Allah Kur'anda bir çok ayette Rasulullah bize ne verdiyse onu almamızı, neyden de men ettiyle onu yapmamızı emretmiştir.

    Abdullah b. Ömer’in rivayet ettiği hadiste Rasulullah(sav):
    “islâm beş esas üzerine kurulmuştur: Allah’tan başka ilah olmadığına, Rasûlullah’ın O’nun elçisi olduğuna şehadet getirmek, namaz kılmak, zekât vermek, oruç tutmak, gücü yetenler için hac yapmak.”
    (Buharî 1/49′ Müslim (1/176-177). Nesaî (8/107-108), Tirmizî (5/5-6), Ahmed. Musned’inde (1/78)

    Ömer ra. Şöyle der: “Sünnet (yol), Allah ve Rasûlü’nün gösterdiği yoldur, Re’yin (görüşün) hatasını bu ümmete yol olarak göstermeyin.

    Kim bu İslam'a bir şey eksiltir veya ona bir şey eklerse '' İslamda Mezhep farzdır, veya 4 mezhepten brine uymak vaciptir'' derse o kimse icma ile kafir olur. Kimsenin Allah'ın dinine şart koşma hakkı yoktur.!

    Sonuç olarak tüm müslümanların, babalarından gördükleri dini bir tarafa bırakıp, kur'ana ve sünnete sarılmaları gerekir. Bu müslümanlar üzerine farzdır. Delilsiz mesnedsiz ilmihal kitaplarını bir kenara bırakıp, hadis kitapları okumalı, dinimizi Rasulullah(sav)'den gelen rivayetlerde öğrenmeliyiz. Kim Rasulullah(sav)'ın hadislerine rağmen kişilerin görüşlerine sarılıp, '' Ben Bu mezheptenim bunu yaparım'' Derse o kişinin islamdan hiçbir nasibi yoktur.

    Çünkü Allah Ahzap Suresinin 36. ayetinde :''Allah ve Resulü bir işe hükmettiği zaman, gerek mümin bir erkek ve gerekse mümin bir kadın için, o işlerinde başka bir tercih hakkı yoktur. Her kim de Allah ve Resulüne asi olursa açık bir sapıklık etmiş olur'' buyurmaktadır.

    Başka bir ayette yine Allah :Aralarında hüküm verilmesi için Allah'a ve Resûl'üne davet edildiklerinde mü'minlerin sözü ancak, 'İşittik ve itaat ettik' demeleridir. İşte asıl bunlar kurtuluşa erenlerdir." (Nur, 24/51)

    Bu mesele hakkında yazılacak birçok nakil olmasına rağmen, hem okuyanlar sıkılmasın hemde kafasında soru işareti olan arkadaşlar varsa onların sorularıyla bir münazara şeklinde geçmesini istediğimden dolayı kısa bir yazıyla yetindim.

    ElhamdulillahiRabbinalemin.

    el_feta bunu beğendi.
  2. Alt 06-28-2009, 22:09 #2
    alptraum Mesajlar: 38.107
    Blog Başlıkları: 28
    Mezhepsizlerin harekati bana göre heleki bu nesilde yeni mezhep harekatidir. Simdi durum sadece namaz kilmakla alakali ya da ibaret degil. Acikcasi kolaylastirirken zorlastirma ya da farkliligin bir ürünü ve nice konularda sapikligin getirisi olabiliyor. Buradaki kavramlar her ne kadar mezhep kabul edenler icin olsada daha az hataya meyle sebebiyet verebiliyor. Ayni yukaridada tanimlandigi gibi ;

    İmam Ebu Hanife Şöyle demiştir: ''Bir kimsenin, görüşümüzü nereden aldığımızı bilmediği halde onu kabul etmesi veya bizim görüşümüzle fetva vermesi helal olmaz.” (el-İntika s.145. İbni Abdilber; İ’lamü’l-Muvakkıîn. 2/309. )

    Yine İmam şafii meşhur sözünde : “Bir söz söylediğimiz vakit onu Allah’ın kitabi ve Rasûlullah’ın sünnetine arzediniz. Eğer onlara uyuyorsa kabul ediniz, uymuyursa reddediniz ve sözümüzü duvara çalınız.” (el-Mecmı, 1/63: İ’lamül-Muvakiîn, 2/361, İbnü’l-Kayyim.)



    Iste burdaki hususu tümüyle reddedip bu insanlari Allaha ortak kostuklarini iddia edersem ve Kuran ayetlerini siyak ve sibak bütünlügü icerisinde degerlendirmeden kendi cikarimlarimla hareket edersem bir cok geri dönüsü olmayacak yanilgilara sebebiyet vermis olabilirim. Sünnet anlayisida iher nedense farklilasiyor ve ben bu gibi farklilasmalari internetle tanidigimi söylesem yalan olmaz. Namazin Türkce kilinamayacagi belli bir ichtihad ile kabul edilmistir fakat ben bunu Kuranda tam anlamiyla acik görmez isem ve hadis kabul etmez isem sünnet anlayisim farkli ise durum degisir. Ben maymun etinin de bu durumda yenebileceginin fetvasini veririm ve ben bu durumda cinsel iliskileri farkli boyutlarda degerlendirebilirim ve ben acikcasi yeni bir yol cizmis olurum. Bu durum tehlikelidir. Nasil ne deniliyorsa kabulümdür sözü gibi günümüzde tembellik tehlikeli ise bu durumda her ne kadar aarstirmaci gibi gözüksede tehlikelidir.

  3. Alt 06-28-2009, 22:26 #3
    Beyyine Mesajlar: 57
    Allah ayetlerde Rasulullah(sav)'a itaat etmemizi emretmiştir. Ve O'nun sözününde vahiyden başka birşey olmadığını bildirmiş.
    Rasulullah(sav) yaşadığı dönemde insanlar Allaha imana ve kendisinide kabul etmelerine çağırmış, onlara doğruyu yanlışı öğretmiş, bunlarda hadis yoluyla bize ulaşmıştır.
    Rasulullah(sav) hadislerinde Kur'ana ve sünnete sarılmamız, bunun dışında merci edinmememizi bildirmiştir.
    Bundan sonra gelen Ashabıda Rasulullah(sav) sünnetini yaşayıp insanlarada bu hadisleri ulaştırmışlardır. Ve İbn Abbas'ın yukardaki rivayetinde de anlaşıldığı üzere onlar: '' Rasulullah(sav)'tan başka herkezin görüşü alınır veya reddedilir'' demişlerdir.
    Bunlardan sonra gelen tabiin alimleri de yukarıdaki rivayetlerden de görüldüğü üzere kişinin Rasulullah(sav)'den başka bir insanı körü körüne taklid etmesinin caiz olmadığını, kaynağının araştırılıp ona göre amel edilmesi gerektiğini söylemişlerdir.
    Mezhep imamların herbirin sözleri açıktır. Onlar bir kimseyi taklidin caiz olmadığını söylemişlerdir. Ve bu imamlar hiçbir zaman ben mezhep kuruyorum da dememişlerdir.
    Demin ''Mezhepler'' bölümünde bir yazıda şöyle diyordu:'' Hanbeli mezhebinin kurucusu olan Ahmed bin hanbel'' İşte bu düpedüz bu alimlere iftiradır. Onlar mezhep kurucusu falan değil, sünneti ihya eden imamlardır.
    Sadece namaz meselesi değil her meselede konunun Allah ve Rasulune(sav) arz edilmesi gerekir bu ayetlerle sabittir.
    İnsanlar şöyle diyor: '' Biz ictihat edemeyiz ki, biz cahiliz, biz bilemeyiz onlar bilirler''
    Bu iddalar bir müslümanın yapamayacağı iddalardır. Allah insanları YALNIZCA Allaha ibadet etmek için yaratmışır. Allaha ibadet için yaratılan insanında bu ibadeti nasıl yapacağını öğrenmek için sünnnet'i araştırması farzdır. Hristiyanlar ve Yahudiler din adamlarını dinin önüne geçirdikleri için helak oldular. İslam ise böyle bir şeyi yasaklayıp her insana dinini araştırması, yaptığını bilerek yapması sorumluluğunu yüklemiştir. Alimlerin kitaplarını okuyup onların delillerini araştırıp bunlarla amel etmek güzel bir işken, bir kişiye bağlanıp yalnız onun dediklerini araştırmaksızın yapmak sapıklıktan başka nedir söylermisiniz? Başka kimseye bakılmaksızın birebir taklid edilmesi gereken kişi Rasulullah(sav)'den başkası değildir.

    Konu Beyyine tarafından (06-28-2009 Saat 22:28 ) değiştirilmiştir.
  4. Alt 06-29-2009, 02:54 #4
    alptraum Mesajlar: 38.107
    Blog Başlıkları: 28
    Elbette müslüman akilli, zeki, tembel olmamali. Arastirmali ve ilim ögrenmeli. Fakat bunlari ögrenirken kibrinden uzak kalmali. Nefsini yerle bir etmeli ya da hayra yönlendirecek sekilde egitmeli. Bu gibi dersler kolay degildir herkes her ilme hitap olamayabilir. Yinede bu gibi islemlerimizde ayette de belirtildigi gibi, Allaha, resulune, ulul emre itaat edin beyaniyla ulul emri es gecerek, inkar ederek kendi bildigini yapmamali.

  5. Alt 06-29-2009, 21:13 #5
    mhmt Mesajlar: 904
    Blog Başlıkları: 3
    Mezhepler'in izlenmilmemesi gerektiğini yazarken, delil aldığınız şey, insanların verilen ictihatları araştırmadan inanması olmuş.
    Peki, Hanefi mezhebine bağlıyım diyen bir müslüman, İmam-ı Azam'ın herhangi bir hükmüne uyarken, delillerini biliyor olsa Mezhepler için ne değişecek?
    Burada dikkat ettiyseniz Mezhepler aynı, değişen sadece ona uyan insanlar. Biri bilerek uyuyor, biri bilmeden, sorgulamadan kabul edip uyuyor.
    ...

    Mezhepler, Necep Fazıl'ın da dediği gibi, "yüzme biliyorken neden vapur ile karşıya geçiyorsun", cevabı gibidir.

    Buradaki sorun Mezheplerin olması değil. Ona uyanların, uyarken ki hazırcılığı olabilir. Bunu eleştirin. Ama mezhepleri yanlış bulurken, Kuran'dan ayetleri (“Rabbinizin indirdiğine uyunuz, O’ndan başka kimselere tabi olmayınız.” (A’raf 3)) de kullanıyorsunuz. Mezhepler, dine ekleme ya da çıkarma yapmazlar. Eğer yanlış buluyorsanız, Mezheplerin dine uymayan yanlarını göstermelisiniz. Yoksa, birinin uyarken cahilane uyması, Mezheplerin yanlışı değildir, avamın yanlışıdır/eksiğidir.

    selametle..

  6. Alt 06-30-2009, 03:30 #6
    Beyyine Mesajlar: 57
    ''Peki, Hanefi mezhebine bağlıyım diyen bir müslüman, İmam-ı Azam'ın herhangi bir hükmüne uyarken, delillerini biliyor olsa Mezhepler için ne değişecek?'' demişsiniz.

    İşte sorunda burda. Bir müslümanın ben hanefi mezhebindeyim demek gibi bir hakkı yok. Çünkü Yol, Rasulullah'ın yoludur. Müslüman olan bir kimsenin Rasulullah'tan başkasını taklid etmesi caiz değildir. Yukarıda ki yazıyı bir daha okumanızı tavsiye ederim. Necip Fazıl ise bir alim değil bir şairdir ve görüşüde kendisini bağlar.

    ''Mezhepler, dine ekleme ya da çıkarma yapmazlar. Eğer yanlış buluyorsanız, Mezheplerin dine uymayan yanlarını göstermelisiniz'' demişsiniz.

    Eğer mezhepleri okursanız birçok meselede ihtilaf ettiklerini görürsünüz. Bunun nedeni alimlerin kendilerine ulaşan hadis ile amel etmeleridir. Şu anda ki müslümanların ise hadisleri araştırmayıp bu alimlerin görüşlerine sarılması caiz değildir diyoruz. Bunu ben demiyorum. Ehl-i sünnet alimleri diyor. Bu mezhep imamları ne diyor? Benim görüşüm hadislere uyuyorsa alın yoksa bırakın. Bir insanın bu imamların görüşlerinin hadislere uyup uymadığını bilmesi için de hadisleri bilmesi gerekir değimi? İşte Alimlerin yolu budur.Siz bana 4 imam'ın benim görüşlerimi takip edin dedikleri bir rivayet getirebilirmisiniz? Hayır getiremezsiniz. Eğer o imamlar şu an hayatta olsalardı bu insanları bidat olan bu inançtan sakındırmaya çalışırlardı. Çünkü onlar hayatta oldukları zaman insanları hadisle amel etmeye sevkeden imamlardır. Tek Mezhep vardır. Oda Rasullullah'ın Mezhebidir.

  7. Alt 06-30-2009, 03:35 #7
    Beyyine Mesajlar: 57
    Ayrıca demişsiniz ki: ''Mezhepler'in izlenmilmemesi gerektiğini yazarken, delil aldığınız şey, insanların verilen ictihatları araştırmadan inanması olmuş.'' yazıyı bir daha okuyup düşünmenizi isterim. Acaba yazı ''verilen ictihatları araştırmadan inanmanın yanlışlığını''mı
    anlatıyor? yoksa Rasulullah(sav)'tan başka bir kimseyi taklid etmenin haramlığınımı?

  8. Alt 07-02-2009, 04:02 #8
    mhmt Mesajlar: 904
    Blog Başlıkları: 3
    Bir insan ben Hanefi Mezhebindenim diyebilir. Hakkı yok, değil. Çünkü, Hanefi mezhebi ile İslam'a aykırı davranıyor ya da red ediyorsa, amenaa.. Ama burada, kendisine ulaşan hadisler ile amel eden bir alimin ictihatlarına uyması durumu vardır. Çünkü "Ey iman edenler, Allah (cc)'a itaat edin. Peygambere itaat edin ve sizden olan emir sahiplerine de itaat edin..." (4/59)" ayetine binaen, İmam-ı Azam ya da diğer İmam'ların ictihatlarında İslam'a aykırılık yoksa uyarız.

    Bunun ne ayrı bir yol, ne de bir ayrı din anlayışı olması durumu yoktur. Mezheplere uymak, ayrı birşeyi taklit etmek değildir.

    Eğer İslam'a aykırılık varsa uymayız. E şimdi, İslam'a uygun bir ictihadını alıp uymak, İslam'a karşı gelmek midir, Efendimizi devredışı bırakmak mıdır? Hayır.

    Bu haliyle neden yanlış oldu peki Mezheplere uymak? Yanlış olan şey, uymak değil. Araştırmadan kabullenmek. En fazla bunu diyebilirsiniz. Ama Mezheplere uymanın Haram olduğunu söylemek için, önce mezheplerin haramlığı ispat etmelisiniz. Yoksa, yazdıklarınız kendi zan'nınızdan öteye geçmez.
    ...

    Peki sizce, vücuttan çıkan kan, abdesti bozar mı?
    İşte, Mezheplerin çıkışı bu soruda gizli..

    selametle..

    Konu mhmt tarafından (07-02-2009 Saat 04:06 ) değiştirilmiştir.
  9. Alt 07-02-2009, 04:30 #9
    Beyyine Mesajlar: 57
    Subhanallah
    Hala mezhebin haramlığına isbatmı istiyorsunuz?
    Nisa suresinde ki '' Sizden olan emir sahiplerine itaat edin'' ayeti nin bu konuyla hiçbir alakası yoktur. Çünkü Ebu hanife emir değildir. Ebu hanife yaşamış ve ölmüş bir alimdir. Rasulullah (sav): ''3 kişi yolculuğan çıktığınızda 1 inizi emir tayin edin'' buyurmuştur. Müslümanların cemaat olduklarına bir emir seçmeleri farzdır. Öncelikle fıkıhta emirlik meselesine sonrasında Bu ayet hakkında ki bir kaç tefsire bakmanızı öneririm.

    Vücuttan çıkan kan abdesti bozarmı demişsiniz. Ve mezheplerin çıkışı bu soruda gizli demişsiniz.
    Vücuddan çıkan kan abdesti bozmaz.
    Mezhepler sadece bu meselede değil bir çok meselede ihtilaf etmişlerdir.
    Mezhepler neden bu soruda gizlidir peki?

    Birde demişsiniz ki ''Bir insan ben Hanefi Mezhebindenim diyebilir. Hakkı yok, değil.''
    Siz bu konuda ki delilinizi söylermisiniz?


Kullanıcı isminiz: Giriş yapmak için Buraya tıklayın

Bu soru sistemi, zararlı botlara karşı güvenlik için uygulamaya sunulmuştur. Bundan dolayı bu kısımı doldurmak zorunludur.