Kur’an-ı kerim niçin Arapça'dır

Ateist yazar, (Diğer milletler kendi kulu değil mi de, Tanrı Kur’anı Arapça indirdi) diyor. Eğer Kur’an İngilizce olarak inseydi, aynı bozuk mantıkla, (Diğer milletler kendi kulu değil mi de, Tanrı ...


Ağaç Şeklinde Aç6Beğeni
  • 1 gönderen Metin mete
  • 1 gönderen Metin mete
  • 1 gönderen Metin mete
  • 1 gönderen Metin mete
  • 1 gönderen HiLaLNuRu
  • 1 gönderen RisilacNamyelus

  1. Alt 07-20-2008, 00:06 #1
    HiLaLNuRu Mesajlar: 242
    Ateist yazar, (Diğer milletler kendi kulu değil mi de, Tanrı Kur’anı Arapça indirdi) diyor.

    Eğer Kur’an İngilizce olarak inseydi, aynı bozuk mantıkla, (Diğer milletler kendi kulu değil mi de, Tanrı Kur’anı İngilizce indirdi) diyecekti. Maksadı yanlış bulmak olduktan sonra her şeyi tenkit eder. Yusuf suresinin, (Biz Kur’anı Arapça olarak indirdik, umulur ki, siz onu anlarsınız) mealindeki 2. âyet-i kerimesi, tefsirlerde özet olarak şöyle açıklanıyor:

    Biz Kur’an-ı kerimi herhangi bir lisan ile değil, en geniş, en açık, en âhenktar olan Arap lügâtı üzere indirdik. Eğer akıllıca düşünürseniz, bu Kitabın ulviyetini, kendisinin bir şaheser, hükümlerinin, tesirli sözlerinin, bütün insanlığa hitap ettiğini, müslüman olmayı en büyük bir vazife, en yüksek bir saadet telakki edersiniz.

    Ey Araplar, Kur’an-ı kerim, sizin lisanınızla indi. Bugüne kadar birçok edebiyatçının, şairin sözünü dinlediniz. Hiçbirisine benzemiyor. Bunun insan sözü olmadığını, İlahi bir kelam olduğunu düşünürseniz, anlarsınız.

    Demek ki âyetteki anlamak, bunun ilahi kelam olduğunu anlamaktır. Yoksa ahkamını anlamak değildir. Eğer öyle olsaydı, (Ey Resulüm, Kur’an-ı kerimi insanlara açıklaman için indirdik) mealindeki âyet-i kerimeye zıt olurdu. (Nahl 44)

    Eğer Yunanca olsaydı
    Fussilet suresinin, (Eğer biz Kur’an-ı kerimi yabancı bir dilde okunan bir kitap kılsaydık. Diyeceklerdi ki, âyetleri tafsilatlı şekilde açıklanmalıydı. Muhatapları Arap olduğu halde, Arapça olmayan bir kitap mı geldi) mealindeki 44. âyet-i kerimesinin tefsirlerdeki açıklaması da şöyledir:

    Kur’an-ı kerim [İbranice, Yunanca falan değil] sizin lisanınızda, yani Arapça’dır. Siz Arap olduğunuza göre, ifadelerinin vecizliğinden, şaheserliğinden bu Kur’an-ı kerimin İlahi bir kelam olduğunu anlarsınız. Yoksa, (Siz Arap olduğunuza göre, Kur’anın ahkamını da anlarsınız) denmiyor.
    [Tokatlı Şeyh-ül-islam Mustafa Sabri efendi, (Biz Arabi’yi az biliriz. Fakat Kur’an-ı kerimi Araplardan daha iyi anlarız) buyuruyor.]

    Lisanı Arabi olan herkes Kur’anı anlayamaz. Lisan ayrı, ilim ayrıdır. Türkçe bilen insan, tıp, hukuk, fen gibi bilgileri bilir mi? Kur’an-ı kerim baştan başa bir ilim deryasıdır. Her Arabi bilen Kur’an-ı kerimi nasıl anlar? Ateistler gibi, tercümesini okuyup da, (Bakın Kur’anda çelişki var) demek ne kadar abes ve saçmadır.

    Eshab-ı kiramın anlayışı
    Eshab-ı kiramın hepsi müctehid, birer büyük âlim oldukları halde, âyet-i kerimeleri farklı anlamışlar, ictihadları farklı olmuştu. Mezheplerin çıkışında da âyet-i kerimelerin farklı anlayışının rolü vardır.

    Urvet-ül-vüska Muhammed Masum-i Faruki hazretleri buyuruyor ki:
    (Bir gün Resulullah efendimiz, Hazret-i Ebu Bekir’e Kur'an-ı kerimin ince manalarından birkaçını onun seviyesine göre anlatıyordu. Hazret-i Ömer yanlarına gelince, konuşma üslubunu ve bahsettiği ince sırları, onun da anlayacağı şekilde değiştirdi. Yanlarına Hazret-i Osman gelince yine üslubunu değiştirdi. Hazret-i Ali gelince de böyle yaptı. Resulullah efendimizin, her değiştirmesi, oraya gelen zatların istidatlarının farklı oluşlarından idi.) [M. Masumiyye 59]

    Hadis-i şeriflerde (Benden sonra peygamber gelseydi, Ömer olurdu), (Osman’ın şefaati ile Cehennemlik yetmiş bin kişi sorgusuz Cennete girecektir) ve (Ben ilmin şehriyim Ali de kapısıdır) buyuruldu. Her üçü de bu derece yüksek olduğu ve Arabiyi çok iyi bildiği halde, Hazret-i Ebu Bekir’e anlatılan tefsiri bile anlayamadılar. Çünkü Peygamber efendimiz herkese derecesine göre anlatıyordu.
    Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
    (İnsanlara akıllarına, anlayışlarına göre söyleyin, onlara [dinin hükmünü] inkâr ettirecek şekilde söylemeyin ki, ALLAH’ı ve Resulünü yalanlamasınlar.) [Buhari]

    ALLAHü teâlâ, (Peygambere sorun, âlimlere sorun) buyuruyor. Bazıları, bizzat kendim anlayacağım diye inat ediyor. Herkes kendisi anlayabilseydi o zaman peygambere ne lüzum kalırdı?

    Kur’an-ı kerimi, lisanı Arapça olanlar bile anlayamaz. Hatta evliyanın ve ulemanın en büyükleri olan Eshab-ı kiram bile, âyetlerin manalarını Resulullah efendimize sorarlardı. Bir hadis-i şerifte buyuruldu ki:
    (Kur’an, ALLAH’ın metin ipidir. Manalarının hepsi anlaşılmaz. Çok okumak ve dinlemekle eskimez.) [İbni Mace]

    Kur’an-ı kerim çok veciz olup, bitmez tükenmez manalarının bulunduğu, bütün manaları bildirilse bile, yazmak için kağıt ve mürekkep bulunamayacağı bizzat Kur’an-ı kerimde bildirilmektedir.
    Mealen buyuruluyor ki:
    (De ki, Rabbimin [İlmini, hikmetini bildiren] sözleri için, denizler mürekkep olsa, bir o kadar daha deniz ilave edilse, denizler tükenir, Rabbimin sözleri tükenmez.) [Kehf 109, Beydavi]

    Anayasayı, bir kanunu anlamak için hukukçulara gidiliyor. Halbuki bunları da insan yazmıştır. Bir kanundan bile herkes aynı şeyi anlamazken, ALLAH’ın kelamını herkes nasıl hemen kolayca anlayabilir?

    Doğrusunu anlayabilmek için, bir Kur’an tercümesine [meallere] değil, İslam âlimlerinin tefsirlerine bakmak gerekir.

  2. Alt 07-20-2008, 03:52 #2
    Metin mete Mesajlar: 547
    HiLaLNuRu´isimli üyeden Alıntı


    Doğrusunu anlayabilmek için, bir Kur’an tercümesine [meallere] değil, İslam âlimlerinin tefsirlerine bakmak gerekir.



    Burdan su anlam cikiyor anlasilmaz bir kitabtir,Arabca bilmenin önemide yok sadece tefsirlere bakmak gerekir demek bu anlamda degilmi?Haydi biz meallere bakiyoruzda ya Arablar ne olacak?Onlarada her halde Tefsir lazim degilmi?Acaba Allah sadece alimlerin anlayacagi Kitabmi gönderdi?Eger öyleyse bizler anlamadigimiz icin muaf olmuyormuyuz?Allah neden 55 ayette akla direk davet yapiyor?Neden 200 ayette dolayli bu davet var?Demekki bu sadece bir kac kisiye inmis ayetlerse bu Allahin dini sadece bu bir kac kisi icin inmis digerleri ise Rayna(güdülen) olacak anlaminda kabul olurki neden Allah rayna demeyin diyor?Dogrusu Kurandadir kimsenin yorumuna bakilmaz cünki Allah diyorki en güzel tefsir-i Ahseni biz yapariz diyor..

    Fani 06 bunu beğendi.
  3. Alt 07-20-2008, 03:59 #3
    Metin mete Mesajlar: 547

    Kur’an, neden Arapça olarak indirilmiştir?



    12/Yusuf 2 Biz onu, anlayasınız diye, Arapça bir Kuran olarak indirdik.



    Allah, seçtiği resulün ve toplumunun, kendi kullandıkları kavramları, kültürü, örfü, dili neyse, onlarla irtibatı onunla kurmuş, şikayetleri, sıkıntıları ve problemleri yine o toplumda yapılan adaletsizliği, zulmü ve haksızlığı bire bir çözmüştür.



    42/Şura 7 Böylece şehirlerin anası olan Mekke'de ve çevresinde bulunanları uyarman, şüphe götürmeyen toplanma günü ile uyarman için sana Arapça okunan bir Kitap vahyettik. İnsanların bir takımı cennete, bir takımı da çılgın alevli cehenneme girer.


    13/Rad 37 İşte biz o Kur'an'ı Arapça bir hüküm kaynağı olarak indirdik. Eğer sana gelen ilimden sonra onların keyiflerine uyarsan, Allah'tan sana ne bir dost nasip olur ne de bir koruyucu.



    Bize kadar, evrensel olarak gelmekle beraber, yerel problemleri de nasıl çözdüğünü göstermiş ve bize de nasıl çözüm getirmemiz konusunda örneklik sunmuştur.


    Kuran ilk inen toplumun sorunlarına çözüm getirirken, sonradan gelenlerin,


    Kuran’ın nasıl anlaşılmasının önünü açmış ve sorunlara nasıl çözümler getirdiğinin örneğini sunmuştur.



    39/Zumer 28 Bunu, eğri-büğrüsü olmayan Arapça bir Kur'an olarak indirdik ki, korunup sakınabilsinler.



    Şimdi kuran bize evrensel olarak gelmiş ve şunu anlatmaktadır, kurana bakın ilk inen toplumu tanıyın, o toplumu tanıyın kuranın sorunlara nasıl çözüm getirdiğini öğrenin, Kuran’ı öğrenin, ilk muhatap aldığı toplumun, sonra gelenlerin, daha sonra gelenlerin ve sizin problemlerinizi ayrı ayrı nasıl çözüm getirdiğini müşahede edin.


    özetlersek kuran evrensel bir kitap olmasına rağmen ilk muhatap aldığı toplumu es geçmemiş onların mesellelrine çözüm getirmiştir. Çünkü Kur’an Allah’ın kelamıdır.



    16/Nahl 103 "Ona bir insan öğretiyor" biçimindeki sözlerini elbette biliyoruz. Amaçladıkları kişinin dili yabancıdır, bu ise apaçık Arapça bir dildir.

    20/Taha 113 Biz onu işte böyle, Arapça bir Kur'an olarak indirdik ve onun içinde tehditleri türlü ifadelerle sıraladık ki korunabilsinler, yahut da Kur'an onlara yeni bir hatırlatıcı/hatırlatma sunsun.


    41/Fussilet 3 Bilen bir topluluk için, Arapça bir Kuran olarak ayetleri açıklanmış bir kitaptır.


    43/Zuhruf 2,3 O ayan-beyan bilgi veren Kitap'a yemin olsun ki, Biz onu akıl erdiresiniz diye Arapça bir Kur'an yaptık.


    41/Fussilet 44 Onu yabancı dilde bir Kuran kılsaydık, "Onun ayetleri açıklanmalı değil miydi?" diyeceklerdi. İster yabancı dil, ister Arapça olsun, de ki, "O, inananlar için (dilleri sözkonusu olmaksızın) bir rehber ve şifadır. İnanmıyanların ise kulaklarında ağırlık vardır. Onlara sanki uzak bir yerden sesleniliyor gibi onlara kapalıdır.”





    Allah her kavme, kendi içlerinden seçip, onların dilini, örfünü, sosyal yapısını, geleneklerini, tarihi arka planını ve toplumun hassasiyetlerini, ( neyi sevdiklerini neden nefret ettiklerini) iyi bilen, toplumu iyi tanıyan, resuller göndermiştir.


    Bu resuller gönderildiği toplumların, kendisini ve getirdiği mesajı iyi anlaması için, dertlerini ve sorunlarını, karakteristik yapısını bilmesi ve problemlerine çözüm sunması ve en doğru olanı teklif etmesi gerekmektedir.



    26/Şuara 186 "(Ey Şuayb) Sen bizim gibi bir insandan başka şey değilsin. Biz senin yalancılardan olduğunu düşünüyoruz.”



    Allah Resullerini gönderdiği toplumun içinden, genellikle orta sınıftan, fedakar, dayanıklı, avamdan birileri, halden anlayan, birer beşer olarak seçip tayin ediyordu.




    59/Haşr 21 Bu Kuran'ı bir dağın üzerine indirseydik, ALLAH'a olan saygıdan ötürü onun titreyip paramparça olduğunu görecektin. Belki düşünürler diye biz insana böyle örnekler vermekteyiz.

    33/Ahzab 72 Biz sorumluluğu (sınanmayı) göklere, yere, dağlara sunmuştuk da onlar onu yüklenmekten çekinmişler ve kabul etmemişlerdi. Ancak onu insan yüklendi; o zalim ve cahil olmuştu.


    Genellikle insanlık, Allah’ın gönderdiklerine karşı hep itiraz etmiş, kendi kafalarından geçeni ileri sürmüşlerdir.


    17/İsra 93,94,95 "Yahut altından bir evin olmalı, yahut göğe yükselmelisin. Ancak senin göğe çıktığına, okuyacağımız bir kitabı bize indirceğin zamana kadar, asla inanmayız." De ki: "Rabbimin şanı yücedir. Ben, insan bir resulden başka neyim ki?”

    Kendilerine hak kılavuzcusu geldiğinde, insanların iman etmelerine, şöyle demelerinden başka birşey engel olmadı: "Allah, bir insanı mı resul gönderdi?"

    De ki: "Eğer yeryüzünde doygunluğa ulaşmış melekler dolaşır olsaydı, elbette gökten onlara bir melek-resul gönderirdik.”



    Allah’ın insanlığa halifelik Bakara30 verdiğinden bu güne kadar, sürekli mesaj olarak gönderdiği, (her kavmin/medeniyetin kendi kullandığı dilde, kelimeler farklı söylense bile, mana itibarıyla aynı şeyi ifade etmekte olan) dinin adı İslam dır.



    İlk inen vahiyden bu güne kadar, Allah’ın emriyle hep aynı melek ( vahiy meleği cebrail ) aynı kitaptan, ( levhi mahfuz ) dan, resullere Allah’ın mesajını bir birinden farksız olarak, her kavme/topluma kapasitesi ölçüsünde ihtiyacı kadarını getirmiştir.



    Toplumlar geliştikçe, medeniyetlerin birbirlerine toplu akıl halinde bıraka geldiği, bilgi, bilim, buluşlar, keşifler ve teknolojinin gelişmesi, geçmişten geleceğe doğru, insanlığın tekamülüne/gelişmesine yol açmış ve bu ölçüde son gelen resule kadar vahiy’de insanlığın konumunu göz önünde bulundurarak, o ölçüde hitabını geliştirerek inmiştir.



    “Hiç kuşkusuz, o Zikir'i/Kur'an'ı biz indirdik, biz; her hal ve şartta onu muhakkak koruyacak olan da biziz.”
    Küllişeyinalim olan Allah, ilk nazil olan vahiyde bu ilkeyi koyar, bir daha resul göndermesine gerek olmazdı, fakat vahiye muhatap olacak insanlığın, kapasitesi buna hazır değildi,



    Hatta kur’an ilk indiği dönemden bu güne kadar, her geçen gün biraz daha iyi ve kapsamlı anlaşılmaktadır.


    Kur’an muhkemiyle, müteşabihiyle aynı fakat insanlık gelişmeye devam etmektedir, gelişip tekamül ettikçe Allah’ın kelamını kendilerinden önceki toplumlardan daha iyi anlıyor ve gelmiş geçmiş dinler ve ideolojilerin tarihin çöplüğüne nasıl gittiğine şahit oluyorlar.



    İnsanlık tarih süresi boyunca ne kadar çok hadiseye şahit olursa, Kuran’ın o kadar çok kapsamlı meselelere değindiğinin farkına varıyor, buda insanoğluna Kuran’ın anlam yelpazesinin daha kapsamlı ve geniş olduğu gerçeğini fark ettiriyor.



    K ur’an’ın indiği dönemdeki hukuk sistemiyle şimdiki hukuk sistemi farklılıklar arzeder




    5/Maide 48 Kur'an'ı, önce gelen Kitap'ı tasdik ederek ve ona şahit olarak gerçekle sana indirdik. Allah'ın indirdiği ile aralarında hükmet; gerçek olan sana gelmiş bulunduğuna göre, onların heveslerine uyma! Her biriniz için bir yol (şeriat) ve bir yöntem kıldık; eğer Allah dileseydi sizi bir tek ümmet yapardı, fakat bu, verdikleriyle sizi denemesi içindir; o halde iyiliklere koşusun, hepinizin dönüşü Allah'adır. O, ayrılığa düştüğünüz şeyleri size bildirir.




    Yukarıdaki ayettende anlıyoruz ki, toplumların gelişimine göre hukuk değişiyor, zaten Kur’an bir hukuk, anayasa kitabı değil, onlara ışık tutacak ve kaynaklık edecek bir kitaptır.

    Fani 06 bunu beğendi.
  4. Alt 07-20-2008, 18:43 #4
    HiLaLNuRu Mesajlar: 242
    Alıntı:
    Burdan su anlam cikiyor anlasilmaz bir kitabtir,Arabca bilmenin önemide yok sadece tefsirlere bakmak gerekir demek bu anlamda degilmi?

    Hayır kardeşim bu anlamı nasıl çıkardınız anlayamadım.Kuran bütün insanlığa gönderilmiştir evet.Fakat herkes onu kendi birikimince anlar.Alimlerden kastettiği Onlar kendilerini Allah yolunda ilme adamışlardır soruyorum şimdi günde bir saat islami ilimleri okumayan biz mi daha iyi anlarız Kuranı Kerimi, yoksa İlme Adanmış bir ömür mü daha iyi anlar ve yorumlar?Eğer sizin dediğiniz gibi olsaydı bunca alimler niçin müslümanları kendi haline bırakmadılar da tefsir yapma ihtiyacı duydular.Kuran geçmiş ve gelecek bütün ilimleri içerir ve biz oradaki bir ayetten ancak kendimize göre bir pay çıkarırız fakat başka biri daha güzel anlamlar çıkarır.Ayrıca sizin mantığınıza göre insanların mezhebinin olmaması gerekiyordu.Neden ben Hanefiyim veya şu kardeşim Şafi vs.vs. .Yani biz bilmiyormuyduk ne yapacağımızı da alimlere başvurduk Konuyu çok yanlış yerlere çekmişsimiz. Sözlerinize bir itirazım yok fakat çok önyargılı davranmışsınız.Yine de saygı duyuyorum.Selametle...

    Konu HiLaLNuRu tarafından (07-20-2008 Saat 19:00 ) değiştirilmiştir.
  5. Alt 07-20-2008, 19:02 #5
    Ziyaretci
    medine Mesajlar: n/a
    HiLaLNuRu´isimli üyeden Alıntı


    Hayır kardeşim bu anlamı nasıl çıkardınız anlayamadım.Kuran bütün insanlığa gönderilmiştir evet.Fakat herkes onu kendi birikimince anlar.Alimlerden kastettiği Onlar kendilerini Allah yolunda ilme adamışlardır soruyorum şimdi günde bir saat islami ilimleri okumayan biz mi daha iyi anlarız Kuranı Kerimi, yoksa İlme Adanmış bir ömür mü daha iyi anlar ve yorumlar?Eğer sizin dediğiniz gibi olsaydı bunca alimler niçin müslümanları kendi haline bırakmadılar da tefsir yapma ihtiyacı duydular.Kuran geçmiş ve gelecek bütün ilimleri içerir ve biz oradaki bir ayetten ancak kendimize göre bir pay çıkarırız fakat başka biri daha güzel anlamlar çıkarır.Ayrıca sizin mantığınıza göre insanların mezhebinin olmaması gerekiyordu.Neden ben Hanefiyim veya şu kardeşim Şafi vs.vs. .Yani biz bilmiyormuyduk ne yapacağımızı da alimlere başvurduk Konuyu çok yanlış yerlere çekmişsimiz. Sözlerinize bir itirazım yok fakat çok önyargılı davranmışsınız.Yine de saygı duyuyorum.Selametle...


    evet haklısın arkadaşım kendi beynimizce anlıycak kapasite olsaydık tefsire ihtiyaç olmazdı demekki biz müslümanların mealler kadar tefsirede ihtiyacı varki böyle bişey çıkmış
    selam ve dua ile..

    Konu medine tarafından (07-20-2008 Saat 19:05 ) değiştirilmiştir.
  6. Alt 07-21-2008, 08:36 #6
    Metin mete Mesajlar: 547
    HiLaLNuRu´isimli üyeden Alıntı


    Hayır kardeşim bu anlamı nasıl çıkardınız anlayamadım.Kuran bütün insanlığa gönderilmiştir evet.Fakat herkes onu kendi birikimince anlar.Alimlerden kastettiği Onlar kendilerini Allah yolunda ilme adamışlardır soruyorum şimdi günde bir saat islami ilimleri okumayan biz mi daha iyi anlarız Kuranı Kerimi, yoksa İlme Adanmış bir ömür mü daha iyi anlar ve yorumlar?Eğer sizin dediğiniz gibi olsaydı bunca alimler niçin müslümanları kendi haline bırakmadılar da tefsir yapma ihtiyacı duydular.Kuran geçmiş ve gelecek bütün ilimleri içerir ve biz oradaki bir ayetten ancak kendimize göre bir pay çıkarırız fakat başka biri daha güzel anlamlar çıkarır.Ayrıca sizin mantığınıza göre insanların mezhebinin olmaması gerekiyordu.Neden ben Hanefiyim veya şu kardeşim Şafi vs.vs. .Yani biz bilmiyormuyduk ne yapacağımızı da alimlere başvurduk Konuyu çok yanlış yerlere çekmişsimiz. Sözlerinize bir itirazım yok fakat çok önyargılı davranmışsınız.Yine de saygı duyuyorum.Selametle...



    Selamün Aleyküm;Nasil cikardiniz demissiniz?

    Alıntı:
    Anayasayı, bir kanunu anlamak için hukukçulara gidiliyor. Halbuki bunları da insan yazmıştır. Bir kanundan bile herkes aynı şeyi anlamazken, ALLAH’ın kelamını herkes nasıl hemen kolayca anlayabilir?

    Doğrusunu anlayabilmek için, bir Kur’an tercümesine [meallere] değil, İslam âlimlerinin tefsirlerine bakmak gerekir.


    Anlamadigimiz seyi Alemlerin Rabbi olan Sahibimiz ve Efendimiz Allah neden iman etmemizi isterki?Bir cok ayette apacik oldugunu,her kesin anlayacagi bir sekilde kolaylastirdigini,Insanlara zorluk cikartmadigini,hic bir seyi eksik birakmadigini,unutkanlik yapmadigini Kitabi tastamam yaptigini söylerken Ahsan-i Tefsiride kendisi yapmisken bire bir yapilan cevirilerden anlayamayacaginizi veya haydi biz Arabca bilmeye bilirizde Arablarada illaki Tefsir tavsiye edilisi sizce cokmu uygun?Alemlerin Rabbi anlatimida kendi üzerine almisken acaba illaki Tefsir ihtiyaci neden doguyor?Neden Allah kelami dururken illaki Tefsir?Bakin ayetleri alta aliyorum iyice okuyun cünki yukarida bahsettigim tüm konularda ayetle teyid vardir;

    O yalnızca bir öğüt ve Mübin(apaçık) bir Kuran’dır.

    Yasin Suresi 69


    Rahman
    Kuran’ı öğretti


    Rahman Suresi 1,2

    Şüphesiz onu toplamak ve okutmak bize düşer.
    O halde biz onu okuduğumuzda sen de onun okunuşunu izle.
    Sonra onu açıklamak da bize düşer.


    Kıyamet Suresi 17,18,19

    Bunları Kuran’da türlü türlü şekillerde (sarf) açıkladık ki öğüt alıp hatırlasınlar. Fakat bu sadece kaçışlarını artırıyor.

    İsra Suresi 41


    Bak iyice kavramaları için ayetleri nasıl türlü şekillerde açıklıyoruz(nusarriful).


    Enam Suresi 65


    Ramazan ayı ki; insanları doğru yola ileten, apaçık ve ayırt edici olan Kuran onda indirilmiştir. Öyleyse sizden kim bu aya tanık olursa, onda oruç tutsun. Hasta ya da yolculukta olanlar tutamadığı gün sayısınca diğer günlerde. Allah sizin için kolaylık ister, zorluk istemez. Bu, sayıyı tamamlamanız, sizi doğru yola ilettiğinden dolayı Allah’ı yüceltmeniz içindir. Umulur ki şükredersiniz.


    Bakara 185

    Kitap’ ta hiçbir şeyi eksik bırakmadık.

    Enam Suresi 38

    Rabbin asla unutkan değildir.

    Meryem Suresi 64

    Bu bir kitaptır ki, Hakim ve Her şeyden Haberdar olan, ayetlerini hüküm ifade edici (muhkem) kılmış ve sonra detaylandırıp(fussilet) açıklamıştır.

    Hud Suresi 1

    Onların sana verdiği her örneğe karşın biz sana gerçeği ve en güzel yorumu (ahsena tefsir) veririz.

    Furkan Suresi 33

    Tüm yazdiklarima ayetle delillendirdikten sonra Alemlere Rahmet olan Allahin Resulü Muhammedin su feryadina,sikayetine muhattab olmaktan Alemlerin Rabbine siginirim;

    Ey Rabbim! Benim toplumum bu Kuran’ ı devre dışı tuttular.

    Furkan Suresi 30

    HiLaLNuRu bunu beğendi.
  7. Alt 07-21-2008, 08:49 #7
    Metin mete Mesajlar: 547
    medine´isimli üyeden Alıntı

    evet haklısın arkadaşım kendi beynimizce anlıycak kapasite olsaydıkkendi beynimizce anlıycak kapasite olsaydık tefsire ihtiyaç olmazdı tefsire ihtiyaç olmazdı demekki biz müslümanların mealler kadar tefsirede ihtiyacı varki böyle bişey çıkmış
    selam ve dua ile..


    Bu Kuran uydurulacak bir hadis (söz) değildir. Aksine o önündekini tasdikleyici, her şeyi detaylandırıcıdır. İnanan bir topluluk için kılavuz ve rahmettir.

    Yusuf Suresi 111


    İşte bunlar, Allah’ın ayetleridir ki, onları sana gerçek olarak okuyoruz. Hal böyleyken Allah’tan ve ayetlerinden sonra hangi hadise inanıyorlar?

    Casiye Suresi 6

    Kimin hadisi (sözü) Allah’tan daha doğru olabilir?

    Nisa Suresi 87

    Acaba ilk yazimi okudunuzmu?Allah Kuranda tam 55 ayette direk,200 ayette dolayli akla davet ederken kendinizi;
    Alıntı:
    kendi beynimizce anlıycak kapasite olsaydık tefsire ihtiyaç olmazdı

    diyerek beyininizin buna ermeyeceginimi söylemek istiyorsunuz?Iste bu noktada din akil iledir akli olmayanin dinide olmaz yani muaf olursunuz.Bunu bir hakaret olarak algilamayiniz lütfen tamamen benzetme yapmak icindir.Eger alinirsaniz bastan Özür dilerim.Anlatmak istedigim Alemlerin Rabbi öyle bir akil vermiski sonra onu Kurandan sorgulayacagini beyan etmistir;43/44 ayetini okuyunuz...Not;Yunus 100 e de bakiniz...


    RisilacNamyelus bunu beğendi.
  8. Alt 07-21-2008, 18:29 #8
    HiLaLNuRu Mesajlar: 242
    Sayın Metin Mete karedeşim
    Siz benim demek istediğimi mi anlamadınız anlamıyorum.Kuran anlaşılamaz diye bir şey demiyorum Allah diyor zaten Biz onu apaçık bir dille gönderdik anlayasınız diye.Buna bir itirazım yok.Elbette ki Kuranı Kerimi anlayabiliriz fakat Kuran evrensel bir kitaptır bildiğiniz gibi.Herkes kendine birşeyler çıkarabilir.Yalnızca şöyle bir şey var içinde yaşanılan zaman,yer vs. anlamı etkiliyor.Arapça çok geniş bir dil bir kelime birçok manaya gelebiliyor bunu arapça bilen kardeşlerimiz daha iyi bilirler ben de eğitimini görüyorum ama henüz tam olarak öğrenemedim hatta yolun başındayım.Meal den kastım bu kadar manaya gelebilirken bir ayet onu nasıl bir cümleye karşılık verebiliriz.Bir ayetten ne kadar farklı şeyler çıkabiliyor.Gerçi Kuranı anlamak için peygamberimizin hayatına bakmamız yeterli O nasıl uygulamışsa ayette geçeni, onu diyordur.Fakat çağlar değişiyor o zamanki teknolojiyle şimdiki bir değil .Evet Kuran evrenseldi .daha düne kadar denizlerin birbirine karışmadığı bilinmiyordu.Buyrun Taa 1400 sene öncesinden Allah bildirmiş.Demek istediğim o zamanki insanlar bu ayeti okumuyorlar mıydı evet anlam verip geçiyorlardı ama şu an kanıtlanmış bişey.Şu anki Alimler işte bu çağa uygun olan bilgileri alıyorlar Kuran dan.Evrensel olduğu için o çağa da hitap ediyordu,bu çağa da hitap ediyor.Ayrıca Peygamberimizin sözleri de öyle değil miydi insanlar zamana ve çağa göre değişik anlamlar çıkabiliyorlar.Ki Allah'ın sözleri de öyle değil midir?Şöyle bir örnekle açıklayayım;


    ''Resulullah (a.s.m.) “dünya öküz ve balığın üzerindedir” buyurmuştur. Her zaman hak ve hakikat söyleyen peygamber efendimiz bu sözüyle neyi anlatmak istemişti?

    Araştırmalar sonucunda anlaşılmıştır ki, bu mecazi bir sözdür, fakat bazıları gerçek anlıyor. Bilindiği gibi söz üç manada kullanılır: hakikat, mecaz ve kinaye. Söz, söylendiği manada kullanılırsa “hakikat” olur. Söz, kendi manasından başka bir mana için söylenmişse ve kendi manasında kullanılmasına bir mani varsa “mecaz” olur. Bir şey hakiki manasıyla değil de, bu hakiki manasının aksi ile ifade olunuyorsa o söze “kinaye” denir. Mesela, “odun” kelimesi yakılacak şey manasında kullanılırsa “hakikat”tir. Şayet bu kelimeyle bir kimsenin kalın kafalı, zarafetten habersiz olduğu anlatılmak isteniyorsa bu “mecaz” olur.

    Şimdi gelelim asıl meseleye, peygamber efendimizin ( a.s.m) “dünya öküzle balığın üstündedir” sözünden, şu manalar anlaşılabilir.

    Birincisi: cenab-ı hak, yarattığı her mahluk için bir melek vazifelendirmektedir. Bunlara “müekkel melekler” diyoruz. Dünyanın da iki tane müekkel meleği vardır ki, bunların isimleri “sevr” ve “hut”tur. Yani “öküz” ve “balık”. Bu durumda hadis “ dünya öküz ve balık isimli iki meleğin idaresindedir.” Anlamına gelmektedir.

    İkincisi: on dört asır önce, yani peygamberimizin ve sahabelerinin yaşadığı asırda en önemli iki geçim kaynağı, çiftçilikle denizcilikti. Bu şimdi de kısmen böyledir. Ziraatin sembolü öküz, denizciliğin sembolü ise balıktır. Nasıl ki bir devlet neyin üzerindedir? Sorusuna, “kılıç ve kalem üzerindedir.” Diye cevap verilir. Yani bir devletin devamı, “asker kuvvetine, ilim ve adalete” bağlıdır. İşte peygamberimiz “dünya öküzle balığın üstündedir.” Hadisiyle bu hakikate parmak basmış, insanların geçiminde yani dünya hayatının devamında, en mühim iki kaynağı gayet beliğ bir tarzda ifade etmiştir.

    Üçüncüsü: bilindiği gibi, tekniğin henüz yeterince gelişmediği devirlerde dünyanın durduğuna, güneşin döndüğüne inanılırdı. Halbuki zamanla bunun tersinin olduğu kesin olarak anlaşıldı. Eski bilgilere inanan insanlara bu gerçeği doğrudan doğruya anlatmak kolay değildi. Böyle yapılsaydı, belki de insanlar islam nurundan istifade edemeyeceklerdi. Resul-i ekrem, bir edebi sanat yaparak cevap vermiş ve o asrın insanlarını tatmin etmiştir.

    Şöyle ki: Dünya, güneşin etrafında dönerken hayali on iki menzilden geçer. Biz bunlara “burçlar” diyoruz. Bu burçlardan ikisinin adı “öküz” ve “balık”tır. Peygamber efendimize ayrı ayrı zamanlarda dünyanın ne üstünde durduğu sorulmuş. O da, birinci defasında “öküzün”, ikinci defasında “balığın üstünde duruyor” diye buyurmuştur. Bu cevaplarıyla, sual vakitlerinde dünyanın öküz ve balık burçlarından geçmekte olduğunu beyan etmiş, bu münasebetle de dünyanın döndüğünü, on dört asır önceden haber vermiştir.

    Mecazlı ve kinayeli bir sözle üç büyük hakikati ve bilemediğimiz başka gerçekleri en güzel şekilde dile getirmekle; hem o devirdeki, hem de kıyamete kadar gelecek muhataplarını tatmin etmek fevkalade bir başarıdır. ''


    Umarım kendimi ifade edebilmişimdir sözlerini anlıyorum ama siz de beni anlayın.Selametle...

    RisilacNamyelus bunu beğendi.
  9. Alt 07-21-2008, 18:35 #9
    RisilacNamyelus Mesajlar: 4
    Güzel paylaşımlar, metin mete'ye katılıyorum bu konuda. Tanışma kısmından sonraki ilk mesajım bu, her türlü bakış açısını forumda barındırdığınız için teşekkürler.

    Edit :

    Bu mesajın üstündeki yazılar için özellikle "öküz ve balık" açıklaması için teşekkürler.

    Konu RisilacNamyelus tarafından (07-21-2008 Saat 18:38 ) değiştirilmiştir.
    Metin mete bunu beğendi.
Kullanıcı isminiz: Giriş yapmak için Buraya tıklayın

Bu soru sistemi, zararlı botlara karşı güvenlik için uygulamaya sunulmuştur. Bundan dolayı bu kısımı doldurmak zorunludur.