1-Kuran-ı Kerim Allah Kelamıdır.
Kuran’da Kuran’dakine benzeyen bir ayet getirmeleri istendiği halde hiçbir kimse Kuran’daki cümlelere benzer cümle yazamamıştır. Ateistler sık sık şunu söylerler: "Sen Nazım Hikmet gibi şiir yazamazsın; nasıl Nazım Hikmet'in şiir üslubu kendine özgüyse Kuran da kendine özgüdür; benzerinin yazılamaması doğaldır" biz de cevap olarak diyoruz ki : 21. Yüzyılda ‘ Kuran-ı Kerim’e benzer, Kuran-ı Kerim’e alternatif kitap’ (!) olarak takdim edilen ‘The Furkan’ yazılmıştır; demekki Kuran'a benzer ayet yazılmaya ortam müsaitti demekki Kuran'a benzer cümle yazmaya özgür ortam mevcuttur. 7. Yüzyılda edebiyatın dorukta olduğu Arabistan’da Kuran-ı Kerim’e benzer yazı yazılamamıştır. Eğer Kuran-ı Kerim’e benzer yazı yazılsa idi, ‘The Furkan’ gibi bize ismi ve metni ulaşırdı. O devirdeki İslam düşmanları; Kuran-ı Kerim’e benzer yazı yazılsa idi, bunu kullanırlardı ve bunu da İslam’ın aleyhine kullanırlardı. Dolayısı ile Kuran-ı Kerim, insan kelamı olamaz.
Kuran-ı Kerim; metafizik mahluk ya da mahlukların da kelamı olamaz. Kuran-ı Kerim’i metafizik mahluklar yazmış olamaz. Çünkü bu durumda kendisini Tanrı gören bu mahluk ya da mahluklar, Tanrı’nın işine-kelamına el koydukları için, Tanrı’nın işine karışmak en üst seviyeye ulaşacağından, Tanrı kavramına saygısızlık yapan bir mahluk ya da mahluklar, yazacakları Kutsal Kitabı da art niyetli kalarak yazacaklardır. Dolayısıyla insanların zihnini altüst edecek yazılar yazmalıdırlar. Ama Kuran-ı Kerim’de ‘Tek olan Allah’ bildirisinin insan zihnine bıraktığı yalınlık ve temizlik, yukarıdaki tespit ile uyuşmadığından Kuran-ı Kerim, metafizik mahlukların da kelamı olamaz. Eğer “Hiç şüphesiz, zikri (Kur'an'ı) Biz indirdik Biz; onun koruyucuları da gerçekten Biziz.” (Hicr 9) ayeti boyutlar üstü mahlukların sözü ise, bu yetenekteki mahluklar; müşrik insanlarla temasa geçip Kuran’a muhalefet-alternatif ayetleri onlara verirlerdi. Çünkü inanmayan cinler de insanlar da müşriklik içinde muhatap olarak ortaktılar. İkisi de Kuran-ı Kerim tarafından meydan okunma ve ağır düello altındaydılar. İşbirliği zaruriydi. Ama Kuran-ı Kerim’e benzer bir söz yazılamadı. Demek ki Kuran ve aynı zamanda “Hiç şüphesiz, zikri (Kur'an'ı) Biz indirdik Biz; onun koruyucuları da gerçekten Biziz.” (Hicr 9) ayeti Tanrı’nın sözüdür.
2 - Kuran-ı Kerim değiştirilmemiştir.
Kuran-ı Kerim değiştirildi mi? Değiştirmek için Kuran-ı Kerim’e düşmanca bakmak gerekir. Peki Kuran-ı Kerim’e göre en büyük düşman kimdir? İslama direnen en büyük toplumlar : Yahudiler ve Müşrikler. Dolayısıyla Kuran’ı tahrif eylemi başta onlardan beklenmelidir. Müşrikler Kuran-ı Kerim’i tahrif etse ‘Lat, Menat, Uzza’ ’yı öven cümleleri Kuran-ı Kerim’e koyardı, yahudiler Kuran-ı Kerim’i tahrif etse kendileri hakkındaki ağır ayetleri değiştirirlerdi. (Yahudiler , Kuran-ı Kerim’i değiştirebilecek imkana ve sosyal rahatlığa –İslam Dünyasında- sahipti.) Böyle bir şey olmadığına göre, Kuran-ı Kerim değişmemiştir, yaşayan Vahydir. Kuran’ın yeniden yazılıp, orjinallerinin yakıldığı bir Hz. Osman devrinde Kuran’ı yazan heyete Kuran-ı Kerim’i tahrif edecek kişi giremezdi. Tersini düşünürsek, Kuran-ı Kerim’i tahrif etmeye kalkacak kişi o heyete nasıl girmiştir? Öyleyse her türlü Kuran düşmanına açık bir heyettir o. Yahudi ve müşriklere de doğal olarak açık olacaktır. Dolayısıyla her türlü tahrifat, Yahudi ayetlerinden başlanarak yapılabilecektir. Sosyolojik bir gerçek olarak mü’minlere en şiddetli düşman Yahudiler ve müşriklerdi. O çok önemli heyete; bu nitelikte yani Kuran-ı Kerim’i değiştirebilecek bir kişi girebiliyorsa , Kuran-ı Kerim, her türlü münafıklık temelinde Yahudi ve müşriklerin ayet operasyonlarına da açık olurdu. Müşrikler , Lat, Menat, Uzza’yi öven ayetler yerleştirirlerdi, müşriğin olmadığı dönemlerde Yahudiler en büyük düşmandı. Ama hiçbir ayet operasyonuyla karşılaşmıyoruz. Kuran-ı Kerim’e Yahudilerin ve müşriklerin operasyonu mümkün olmadığından heyettekilerde öyle bir nitelik (Kuran-ı Kerim’i tahrif etme niteliği) yoktu. Bu “çok önemli heyet” konusunda hiçbir ‘tahrifat’ dedikodusuyla da karşılaşmıyoruz. Dolayısıyla Kuran-ı Kerim, ilk hali ile elimizdedir.