Duhan Suresi'nin 59. ayetinde "(o halde) Gözetle, onlar da gözetlemektedirler" deniliyor. Burada neyi gözetlememiz isteniyor? Ve "onlar da gözetliyor" denilmiş onlardan kasıt nedir, onlar kimdir?
Cevap
Duhan Suresi, 59. ayet: “O halde gözetle! Çünkü onlar da gözetlemektedirler.”
Ayetin Açıklaması: "O halde gözetle. Çünkü onlar da gözetlemektedirler." Yani yüce Allah'ın sana vaat etmiş olduğu onlara karşı zafer kazanmayı gözetle! Onlar da senin ölümünü beklemektedirler. Bunu En-Nekkaş nakletmiştir.
Bir diğer açıklamaya göre: Sen Rabbinden gelecek zaferi bekle! Onlar da kendi kuruntuları ile senin kahrolmanı gözetlemektedirler. Allah senin ile onlar arasında hüküm verinceye kadar bekle! Çünkü onlar da senin başına gelecek kötü musibetleri gözetlemektedirler. Anlamlar birbirine yakındır.
Bir diğer açıklama da şöyledir: Benim sana vaat etmiş olduğum sevap ve mükafatı gözetle! Onlar da Benim kendilerine vaat etmiş olduğum cezayı gözetleyenlere benzemektedirler.
Sen kıyamet gününü gözetle! O ayırt etme günüdür. İsterse onlar kıyametin gerçekleşeceğine inanmasınlar; diye de açıklanmıştır.
Böylelikle onlar gözetleyenler gibi değerlendirilmiş olmaktadırlar. Çünkü onların varacakları akıbet budur. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır. (Bk. İmam Kurtubi, Camiu li-Ahkami’l-Kur’an, Buruc Yayınları: 15/608)
Duhan suresi, ayet 58- "Biz o Kur'an'ı senin dilinle kolaylaştırdık ki, düşünüp öğüt alsınlar."
Duhan suresi, ayet 59- "Öyleyse, sen gözleyip-bekle; gerçekten onlar da gözleyip- beklemekte olanlardır."
Her iki ayet kâfir ve müminlerin sonlarını tanımlamak için tamamlayıcı olarak gelir, Sûrede delilli tartışma konumları üzerinde son sözü ifade eder. Her ikisindeki hitap Peygamber'e yöneliktir. Allah subhanehu, Kur'an'ı Peygamber'in diliyle indirdi ki, kendi dilleri olan dinleyiciler nasihat alsınlar. Eğer nasihat almadılarsa Peygamber de beklesin, onunla birlikte kafirler de; Allah'ın emirlerini ve hükümlerini beklesinler. O, şüphesiz gerçekleşecektir.
Bu, kafirler için bir korkutma, Peygamber için bir güvendir. Böylece ümit, güven, kuvvet ve mehil verme hali hedeflenir. (Bk. İzzet Derveze, Et-tefsiru’l-hadis, Ekin Yayınları: 3/414-415.)