Allah’ın Sevdiği Kullar

’ın Sevdiği Kullar -u Zülcelâl, Kur’an-ı Kerim’de birçok ayet-i kerimede bazı kullarını sevdiğini bildirmiştir. Bir ayet-i kerime de şöyle buyurmuştur: “... onları sever, onlar ’ı severler...” (Maide; 54) -u Zülcelâl ...


Ağaç Şeklinde Aç2Beğeni
  • 2 gönderen Henna

  1. Alt 11-21-2008, 22:11 #1
    Ziyaretci
    Henna Mesajlar: n/a
    Allah’ın Sevdiği Kullar’ın Sevdiği Kullar

    Allah’ın Sevdiği Kullar-u Zülcelâl, Kur’an-ı Kerim’de birçok ayet-i kerimede bazı kullarını sevdiğini bildirmiştir. Bir ayet-i kerime de şöyle buyurmuştur: “... Allah’ın Sevdiği Kullar onları sever, onlar Allah’ın Sevdiği Kullar’ı severler...” (Maide; 54)

    Allah’ın Sevdiği Kullar-u Zülcelâl başka bir ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur: “Allah’ın Sevdiği Kullar çok tövbe edenleri ve çok temizlenenleri sever.” (Bakara; 222)

    Bu ayet-i kerimedeki temizlik maddi temizlik olduğu gibi, manevi temizliği de yani kalp temizliğini de içine alır.

    Allah’ın Sevdiği Kullar-u Zülcelâl’in kulunu sevmesi ona iyilik irade etmesidir. O, bu sevgi ve irade ile kalplerin üzerindeki perdeyi kaldırır, basiret gözlerini açar, hakikatleri gösterir ve bunları anlayıp kabul etmeyi kolaylaştırır.

    Allah’ın Sevdiği Kullar-u Zülcelâl bir ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur: “Allah’ın Sevdiği Kullar bir kimseyi hidayete erdirmek isterse, onun göğsünü (kalbini) İslam’a açar. Bir kimseyi hidayetten mahrum bırakmak isterse de, onun göğsünü göğe doğru çıkıyormuş gibi daraltıp sıkıştırır.” (En’am; 125)

    Hiç şüphesiz sevgide yakınlık manası da vardır. Sevgi yakınlığın en önemli sebebidir. Çünkü seven, sevdiğine yakın olmak veya onu kendisine yaklaştırmak ister. Allah’ın Sevdiği Kullar-u Zülcelâl’in kulunu kendisine yaklaştırması ise ona kendi ahlak ve sıfatlarına benzer üstün ahlak ve vasıflar vermesidir. Kul, bu ahlak ve vasıflarla O’na yaklaşmış olur.

    Bir ayet-i kerimede bu ahlak ve sıfatlar “takva” sözüyle özetlenmiş ve şöyle buyrulmuştur: “Allah’ın Sevdiği Kullar’a en yakın olanınız, takvası en çok olanınızdır.” (Hucurat; 13)

    Allah’ın Sevdiği Kullar Sevdiklerini İmtihan Eder

    Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem) bir hadis-i şerifte şöyle buyurmuştur: “Allah’ın Sevdiği Kullar-u Teala bir kulunu severse ona bela verir.” (Taberani)

    Bu hadis-i şerifin manası açıktır. Allah’ın Sevdiği Kullar-u Zülcelâl bir kulunu sevmek isteyince onu dener. Yani onun sevgiye layık olup olmadığını ortaya çıkarmak için onu çeşitli bela ve musibetlerle imtihan eder. Allah’ın Sevdiği Kullar-u Zülcelâl kulunun samimiyetini ortaya çıkarmak için onu imtihan ettiği şey bela olabildiği gibi nimet de olabilir. Bela imtihanı sabırla, nimet imtihanı ise şükürle kazanılır.

    Bu zamanda insanların büyük bir çoğunluğu bela ve musibete sabretmeye karşı zayıftırlar. Olabilir ki insan bir musibete belaya sabredemez. Onun için belasız ve musibetsiz bir sevgiyi Allah’ın Sevdiği Kullar-u Zülcelâl’in fazlından isteyelim. O’nun hazineleri çoktur. Kalben ve ruhen isteyen kuluna mutlaka verir.

    Âlimlerden bir zat şöyle demiştir: “Sen Allah’ın Sevdiği Kullar-u Zülcelâl’i sevdiğin zaman, O’nun seni imtihan ettiğini görürsen bil ki, O da seni sevmek ister.”

    Denilmiştir ki: “Allah’ın Sevdiği Kullar bir kulu severse, ona rahmet nazarıyla nazar eder. Eğer Allah’ın Sevdiği Kullar bir kula rahmet nazarıyla nazar ederse, ona azap etmez.”

    Şu bir gerçektir ki, Allah’ın Sevdiği Kullar-u Zülcelâl’in kulunu sevdiğinin en açık ve şaşmaz alameti, onu hayır ve taatlara muvaffak etmesi, şer ve günahlardan korumasıdır.

    Böyle kimselerin hali, hadis-i kudside şöyle anlatılmıştır: “Ben kulumu sevdiğim zaman, onun işiten kulağı, gören gözü, tutan eli, anladığı kalbi olurum. Benden bir şey isterse, istediğini veririm. Bana sığınırsa kendisini korurum.” (Buhari, İbn Mace, Beyhaki)

    Onun için Allah’ın Sevdiği Kullar-u Zülcelâl’in kulunu sevmesi demek; sevdiği kuluna azap etmemesi, kendisini günahlara karşı koruması, ona iyiliği sevdirmesi, onu hayır ve taata muvaffak kılması, nadiren işlediği günahlara karşı da ona tövbe ve istiğfar ilham etmesi ve kefaret yerine geçecek hayır ve hasenat yaptırmasıdır (nasip etmesidir).

    Allah’ın Sevdiği Kullar-u Zülcelâl’in sevgisinin bu anlamda olduğunu bildiren çok ayetler ve hadis-i şerifler vardır.





    Allah’ın Sevdiği Kullar-u Zülcelâl’i Tanımak ve Sevmek

    Şüphesiz Allah’ın Sevdiği Kullar-u Zülcelâl’in sevgisi, kulluğun en son makam ve en üstteki derecesidir. Tövbe ve sabır gibi diğer makamlar, bu son makama ulaşmak için basamaklardır.

    Allah’ın Sevdiği Kullar-u Zülcelâl’i sevmek, kulun kalben maddi ve manevi manada O’na yakın olmak için istek ve iştiyak duymasıdır. Allah’ın Sevdiği Kullar-u Zülcelâl’e itaat ve ibadet etmek de bu sevginin ürünleridir.

    Allah’ın Sevdiği Kullar sevgisinin aslı ve çekirdeği, bütün müminlerde vardır. Çünkü bunların sahip oldukları iman; marifet ve sevgiden oluşan bir cevherdir.

    Ma’rifet, Allah’ın Sevdiği Kullar-u Zülcelâl’i tanımak, muhabbet ise O’nu sevmektir. Bunları kemal (en üst olgunluk) derecesine ulaştırmak için çalışmak gerekir.

    Allah’ın Sevdiği Kullar-u Zülcelâl’i tanımak ve bilmek lazımdır. Çünkü O’nu sevmenin kuvveti, O’nu tanımanın ve bilmenin derecesiyle orantılıdır. İnsan başka şeyleri tanıdıkça sevgisi azalır, Allah’ın Sevdiği Kullar-u Zülcelâl’i tanıdıkça da sevgisi artar. Bundan dolayıdır ki, Allah’ın Sevdiği Kullar-u Zülcelâl’i en çok seven, O’nu en çok tanıyan ve bilen Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem) olmuştur. Allah’ın Sevdiği Kullar-u Zülcelâl’i daha çok tanımanın ve bilmenin yolu ise daha çok tefekkür, zikir ve ibadet etmektir.

    ‘Tabiptim! Tabibim Oldun’

    Anlatıldığına göre, Hasan-ı Basri (ks) zamanında bir zatın kızı vardı. Çok ağlardı. Bu ağlamak onun gözünü görmez hale getirmişti. O zat Hasan-ı Basri’ye geldi ve:
    - Kızımın yanına gel, ona bir şeyler söyle de ağlamasın, bana acısın, dedi. Hasan-ı Basri o kızın yanına gitti ve:
    - Ağlama, babana acı! Deyince o kız şöyle dedi:
    - Ey Üstad! Gözlerim iki halin dışında değil. Birincisi O’nu görmemek, O’nu görmedikten sonra, bana başkasını görmek ne gerek? Görmesin, daha iyi… Bir de O’nu görmek var. Eğer O’nu görmek bana bu halimle nasipse bir değil, binlerce göz O’na feda olsun. Onun için ağlarım.

    Hasan-ı Basri kızı dinledikten sonra şöyle dedi:
    - Seni tedaviye geldim, ben tedavi edildim, sana tabip olarak getirildim, ama sen tabibim oldun.

    İmanın Zevki Allah’ın Sevdiği Kullar İçin Sevmekte

    Allah’ın Sevdiği Kullar için birbirini sevmek ve O’nun yolunda dostlar olmak ve (razı olmadığı bir şeye) Allah’ın Sevdiği Kullar için buğz etmek en üstün ahlaklardandır. Allah’ın Sevdiği Kullar için sevmek, Allah’ın Sevdiği Kullar-u Zülcelâl’i sevmenin meyvesidir.

    Enes (radıyallahu anh)'den rivayetle Resulullah (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurmuştur: “Üç huy var ki, bunlar kimde olursa imanın zevkini ve tadını alır:

    1- Allah’ın Sevdiği Kullar ve Resulünü herkesten ve her şeyden daha çok sevmek.
    2- İyiliği ve iyi kimseleri Allah’ın Sevdiği Kullar için sevmek ve kötülüğe Allah’ın Sevdiği Kullar için buğz etmek.
    3- Allah’ın Sevdiği Kullar'a şirk koşmayı büyük bir ateşe atılmaktan daha kötü görmek.” (Buhari, Müslim, Tirmizi, Nesai)

    Abdullah b. Mesud (ra)'dan rivayetle Resulullah (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurmuştur: “İmanı kâmil olan, sevdiği kimseyi, ondan menfaat gördüğü için değil, sırf Allah’ın Sevdiği Kullar rızası için sever. Gerçek iman da budur.” (Taberani)

    Allah’ın Sevdiği Kullar-u Zülcelâl’i seven bir kimse, O’nun sevdiklerini de sever. Bu yüzden bu kimse, insanlar içinde Allah’ın Sevdiği Kullar-u Zülcelâl’i seven ve O’nun tarafından sevilen kimseleri sever.

    Hz. Ömer (radıyallahu anh)’dan rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurmuştur: “Allah’ın Sevdiği Kullar’ın bazı kulları vardır ki, onlar ne peygamber ne de şehittirler. Fakat peygamberler ve şehitler onlara verilen makam dolayısıyla gıpta edip imrenirler.”

    Bu arada, sahabe-i kiramlar: “Onlar kimlerdir?” diye sordular. Hz. Peygamber (sav) şöyle devam etti: “Onlar (aralarında) neseb ve akrabalık olmadığı, mal alışverişi olmadığı halde birbirlerini Allah’ın Sevdiği Kullar için sevenlerdir. Onların yüzü nurdur, nur üzerindedirler. İnsanların korktukları günde onlara korku yoktur. İnsanların hüzünlendikleri günde onlar mahzun da olmazlar.” (Ebu Davud)

    Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem) daha sonra şu ayet-i kerimeyi okudu: “Dikkat edin! Allah’ın Sevdiği Kullar’ın veli kulları için korku yoktur. Onlar mahzun da olmazlar.” (Yunus; 62)

    Görüldüğü gibi, müminlerin birbirlerini sevmeleri Allah’ın Sevdiği Kullar-u Zülcelâl’in katında çok makbuldür. Müminlerin birbirlerini sevmeleri ve birbirlerine kenetlenmelerini Allah’ın Sevdiği Kullar-u Zülcelâl çok sevmektedir. Dolayısıyla Allah’ın Sevdiği Kullar-u Zülcelâl’in rızası için birbirimizi sevmemiz gerekir.




    Enes oğlu Muaz (radıyallahu anh) der ki: “Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem)’e: ‘En üstün iman nedir?’ diye sordum: ‘Allah’ın Sevdiği Kullar için sevmen, Allah’ın Sevdiği Kullar için buğz etmen, dilinden Allah’ın Sevdiği Kullar'ın zikrini kesmemendir.’ dedi. ‘Daha nedir? Ya Resulallah!’ deyince de: ‘Kendin için sevdiğin şeyi insanlar için de sevmen, kendin için hoş görmediğin şeyi başkaları için de hoş görmemendir.’ buyurdu.” (Ahmed b. Hanbel)

    Bu ayet ve hadislerden anlaşıldı ki kişi Allah’ın Sevdiği Kullar için sevmeli ve Allah’ın Sevdiği Kullar için buğz etmelidir. Bu çok kıymetli bir ameldir. Bu da kalpte olur. Allah’ın Sevdiği Kullar için olan sevgi kıyamete kadar devam eder. Hatta Allah’ın Sevdiği Kullar için birbirlerini sevenler, birlikte cennete girmeyince razı olmayacaklardır.

    Yine, üstüne basarak söylüyoruz ki insan Allah’ın Sevdiği Kullar yolundaki bu sevgi için ruhunu, canını, malını ne kadar feda etse, yine de bu yaptığı azdır.

    Müminleri Birbirine Düşüren Şeytandır

    Üzülerek duymaktayız ki, bazı mümin kardeşlerimiz birbirine buğz etmekte ve birbirlerine küsmektedir. İslami hizmetlerde en büyük zarar, müminlerin birbirlerine karşı, kin ve düşmanlık beslemeleridir.

    Bu hal, İslami hizmetlere çok zararlıdır. Şeytan bu gibi durumların, ne kadar büyük zarar verdiğini iyi bildiği için çeşitli hilelerle müminleri aldatmaktadır. Çünkü müminler birbirlerinin aleyhinde konuşup birbirlerine buğz ettiklerinde, manen çok büyük zarara uğruyorlar.

    Şeytan, bunun dindeki en büyük zararlardan olduğunu bildiğinden, müminler arasında sürekli kin ve düşmanlık tohumları ekmeye çalışmaktadır. İnsanlar da kendi nefislerini tatmin etmek için şeytanın bu hilesine, bile bile uyuyorlar. Böyle yapmış olmakla, şeytana tabi olmuş oluyorlar. Bu hileye uyduktan sonra da kendilerini haklı zannediyorlar.

    Müminlere Hatırlatma

    Şeytanın bu hilelerine uyan kimselere şu ayet-i kerimeyi hatırlatıyorum: “Ya kötü ameli süslenip de onu güzel gören kimse de mi? (Allah’ın Sevdiği Kullar’ın hidayet verdiği kimse gibi olacak?) Şüphesiz ki, Allah’ın Sevdiği Kullar dilediğini şaşırtır, dilediğine de hidayet verir. O halde (Resulüm) canın onlara karşı hasretle (tükenip) gitmesin. Allah’ın Sevdiği Kullar, onların yaptıklarını çok iyi bilicidir.” (Fatır; 8)

    Görüldüğü gibi bu davranışların İslami hizmetlere ve müminlere büyük zarar verdiği, Allah’ın Sevdiği Kullar-u Zülcelâl tarafından ayet-i kerimeyle bizlere açıkça beyan edilmiştir.

    Bütün bunlardan sonra bize düşen görev; mümin kardeşlerimize şefkat ve merhametle davranmak, her türlü işimizi ve hizmetlerimizi sünnet-i seniyeye uygun olarak, istişareyle yapmaktır.


    İLİM MECLİSİNDEN SOHBETLER


    el_feta ve Güllere Hasret bunu beğendiler.
  2. Alt 11-21-2008, 23:24 #2
    Güllere Hasret Mesajlar: 35
    Emeğine sağlık bacım...Vesselam!...

  3. Alt 11-22-2008, 00:25 #3
    el_feta Mesajlar: 1.168
    Ebû'd-Derdâ (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Hz Dâvud (aleyhisselâm)'un duaları arasında şu da vardır: "Allahım! Senden sevgini ve seni sevenlerin sevgisini ve senin sevgine beni ulaştıracak ameli taleb ediyorum Allah'ım! Senin sevgini nefsimden, âilemden, malımdan, soğuk sudan daha sevgili kıl"Ebû'd-Derdâ der ki: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) Hz Dâvud'u zikredince, onu "insanların en âbidi (yani çok ve en ihlaslı ibadet yapanı)" olarak tavsif ederdi" [Tirmizî, Da'avât 74, (3485)]

  4. Alt 11-22-2008, 00:33 #4
    Ziyaretci
    Henna Mesajlar: n/a
    şimdi bu tevafuk için şükrediyorum...13 yaımda namazı daha iyi kavramak adına bir kitap almıştım....ve en sonda bu dua yazılı idi...ve her an okumaya başladım..sonra hayatım değişti...

  5. Alt 04-28-2011, 18:19 #5
    Ziyaretci
    din Mesajlar: n/a
    Alıntı:
    allahin insanlari sevdigini belirten ayetler-Allah’ın Sevdiği Kullar

    çok seviyorum dinimi

Kullanıcı isminiz: Giriş yapmak için Buraya tıklayın

Bu soru sistemi, zararlı botlara karşı güvenlik için uygulamaya sunulmuştur. Bundan dolayı bu kısımı doldurmak zorunludur.