Gözün gördüğü gönlün görmediği

[ENAM(6)/ 97] Muhakkak sizin Rabbiniz, O Allah'tır ki, altı günde(devirde), gökleri ve Arz'ı yarattı. Sonra Arş'a istiva etti(yöneldi). Geceyi, kendisini sürekli takip eden gündüzle örttü. Güneş'i, Ay'ı ve yıldızları, emrine ...


Ağaç Şeklinde Aç1Beğeni
  • 1 gönderen zeynep_hearty

  1. Alt 09-25-2008, 03:42 #1
    Ziyaretci
    zeynep_hearty Mesajlar: n/a
    [ENAM(6)/ 97]

    Muhakkak sizin Rabbiniz, O Allah'tır ki, altı günde(devirde), gökleri ve Arz'ı yarattı. Sonra Arş'a istiva etti(yöneldi). Geceyi, kendisini sürekli takip eden gündüzle örttü. Güneş'i, Ay'ı ve yıldızları, emrine boyun eğdirdi. Yaratma da, emir de, (Allah'ın) değil midir.

    Gönül gözümü açıpta baktığımda kainata, kalbimin tuz, buz olası geliyor.Gönül gözüm bakmayı öğrendiğinde ufaldık ça ufalıyor yüreğim, alnımın secdeye düşesi, avuçlarımın semayı göresi, yıldız toplayıp yüzüme süresi ve aydınlanası gönlüm ve aydınlanası gönüller;

    Nedenler, sayısız birbiri ardına sıralanan nedenler.Gökyüzünde asılı kandiller gülüyor yüzlük,kırklık ampüllerimize hani bulanı tebrik ettiğimiz, sonsuz teşekkür ettiğimiz ampüle gülümsüyorlar.Gök kubbe gülüyor böbürlenerek yaptığımız camdan, betondan kulelerimize, şu tuttuğum kalem, yazdığım kağıt, yanından geçipte fark etmedğim ağaç, altında gölgelendiğim ama gölgenin sahibini hiç düşünmediğim ağaç bile gülüyor halimize, matbayı bulduk diye öğünürken biz.

    Topraksız saksılara diktiğim naylon çiçekler ancak balkonları ve salonları süslersin ve gözlerimi yanıltırsın. Ne ciğerlerimi nede gönlümü doldurursun.Topraktan fışkıran hafif bir meltemle nazlıca salınan ve burnumda buram, buram kokusunu duyduğum pembe bir gül gibi coşturur mu yüreğimi?...

    Hangi pırıltıyı takmak isterim yıldızlardan başka annemin saçlarına, sevgimin büyüklüğünü, kendi yaptığım hangi büyük şeyle anlatırım ki dağlardan başka, hangi sulara salarım düşlerimi okyanuslardan, ırmaklardan başka. Yapma havuzlaramı yoksa muslukdaki su şırıltısına mı? Hangisi coşturur da yüreğimi sıralar sözcükleri ardı ardına.

    Cam bardağı kavradığında avuçlarım kum tanelerini düşlerim,keyifle yudumladığım çayımın demini tutturduğum için öğünürken birden toprağı anımsarım öğünmek onun hakkıdır derim. Ne toprak öğünür yaptıklarıyla, ne güneş, ne yıldızlar. Gökyüzü hayıflanmaz hiç, taşırda yükünü bağrında ve sular toprağı nazlı, nazlı inen göz yaşlarıyla. Belki de teşekkürdür toprakta filizlenen her bir tohum. Her biri uyum içinde birbirini takip eder, kainatın kurulu saati kuşlar her sabah vakti geldiğinde şakırlar her biri ayrı dilden kim kurmuş ki pimlerini, kime seslenirler her sabah, akşamdan kurduğum çalar saatin sesi deli ederken beni, duyduğum kuş sesleri yumuşatır yüreğimi;

    Evet uyanma vakti gömlüm uyanma vakti ve vakit çok geç olmadan

    Lütfet be gönlüm Eğil artık Eğil ki yücelesin Rabbim katında

    Eğil ki doğrulasın.

    Bak dökülüyor yıldızlar avuçlarına

    Yalnız değilsin bilesin,

    Ya Rab avuçlarım ne kadar küçük!

    Ya Rab! Rahmetin ne kadar büyük!

    Nahl Suresi:

    15-Sizi sarsıntıya uğratır diye yerde sarsılmaz dağlar bıraktı, ırmaklar ve yollar da (kıldı). Umulur ki doğru yolu bulursunuz.

    16- Ve (başka) işaretler de (yarattı); onlar yıldız(lar)la da doğru yolu bulabilirler.

    17- Yaratan, hiç yaratmayan gibi midir? Artık öğüt alıp-düşünmez misiniz?

    hayr ile...

    Henna bunu beğendi.
  2. Alt 09-25-2008, 05:15 #2
    Ziyaretci
    Henna Mesajlar: n/a


    kerdeşim..bu gece bu yazı tercüman oldu...kadrini bilemdiğimiz gecelerden sonra aradığımız kadir gecesinde nura gark olmanız dileğiyle..
    içimize düşen hissiyata kardeş olsun bu dizeler.

    visal

    Beni zaman kuşatmış, mekan kelepçelemiş;
    Ne sanattır ki, her şey, her şeyi peçelemiş...
    Perde perde veralar, ışık başka, nur başka;
    Bir anlık visal başka, kesiksiz huzur başka.
    Renk, koku, ses ve şekil, ötelerden haberci;
    Hayat mı bu sürdüğün, kabuğundan, ezberci?
    Yoksa göz, görüyorum sanmanın öksesi mi?
    Fezada dipsiz sükut, duyulmazın sesi mi?
    Rabbim, Rabbim, Yüce Rab, alemlerin Rabbi, sen!
    Sana yönelsin diye icad eden kalbi, sen!
    Senden uzaklık ateş, sana yakınlık ateş!
    Azap var mı alemde fikir çilesine eş?
    Yaşamak zor, ölmek zor, erişmekse zor mu zor?
    Çilesiz suratlara tüküresim geliyor!
    Evet, ben, bir kapalı hududu aşıyorum;
    Ölen öluyor, bense ölümü yaşıyorum!
    Sonsuzu nasıl bulsun, posteki sayan deli?
    Kendini kaybetmek mi, visalin son bedeli?
    Mahrem çizgilerine baktıkça örtünen sır;
    Belki de benliğinden kaçabilene hazır.
    Hatıra küpü, devril, sen de ey hayal, gömül!
    Sonu gelmez visalin gayrından vazgeç, gönül!
    O visal, can sendeyken canını etmek feda;
    Elveda toprak, güneş, anne ve yar elveda!


    NECIP FAZIL KISAKUREK