Muhakkak sizin Rabbiniz, O Allah'tır ki, altı günde(devirde), gökleri ve Arz'ı yarattı. Sonra Arş'a istiva etti(yöneldi). Geceyi, kendisini sürekli takip eden gündüzle örttü. Güneş'i, Ay'ı ve yıldızları, emrine boyun eğdirdi. Yaratma da, emir de, (Allah'ın) değil midir.
Gönül gözümü açıpta baktığımda kainata, kalbimin tuz, buz olası geliyor.Gönül gözüm bakmayı öğrendiğinde ufaldık ça ufalıyor yüreğim, alnımın secdeye düşesi, avuçlarımın semayı göresi, yıldız toplayıp yüzüme süresi ve aydınlanası gönlüm ve aydınlanası gönüller;
Nedenler, sayısız birbiri ardına sıralanan nedenler.Gökyüzünde asılı kandiller gülüyor yüzlük,kırklık ampüllerimize hani bulanı tebrik ettiğimiz, sonsuz teşekkür ettiğimiz ampüle gülümsüyorlar.Gök kubbe gülüyor böbürlenerek yaptığımız camdan, betondan kulelerimize, şu tuttuğum kalem, yazdığım kağıt, yanından geçipte fark etmedğim ağaç, altında gölgelendiğim ama gölgenin sahibini hiç düşünmediğim ağaç bile gülüyor halimize, matbayı bulduk diye öğünürken biz.
Topraksız saksılara diktiğim naylon çiçekler ancak balkonları ve salonları süslersin ve gözlerimi yanıltırsın. Ne ciğerlerimi nede gönlümü doldurursun.Topraktan fışkıran hafif bir meltemle nazlıca salınan ve burnumda buram, buram kokusunu duyduğum pembe bir gül gibi coşturur mu yüreğimi?...
Hangi pırıltıyı takmak isterim yıldızlardan başka annemin saçlarına, sevgimin büyüklüğünü, kendi yaptığım hangi büyük şeyle anlatırım ki dağlardan başka, hangi sulara salarım düşlerimi okyanuslardan, ırmaklardan başka. Yapma havuzlaramı yoksa muslukdaki su şırıltısına mı? Hangisi coşturur da yüreğimi sıralar sözcükleri ardı ardına.
Cam bardağı kavradığında avuçlarım kum tanelerini düşlerim,keyifle yudumladığım çayımın demini tutturduğum için öğünürken birden toprağı anımsarım öğünmek onun hakkıdır derim. Ne toprak öğünür yaptıklarıyla, ne güneş, ne yıldızlar. Gökyüzü hayıflanmaz hiç, taşırda yükünü bağrında ve sular toprağı nazlı, nazlı inen göz yaşlarıyla. Belki de teşekkürdür toprakta filizlenen her bir tohum. Her biri uyum içinde birbirini takip eder, kainatın kurulu saati kuşlar her sabah vakti geldiğinde şakırlar her biri ayrı dilden kim kurmuş ki pimlerini, kime seslenirler her sabah, akşamdan kurduğum çalar saatin sesi deli ederken beni, duyduğum kuş sesleri yumuşatır yüreğimi;
Evet uyanma vakti gömlüm uyanma vakti ve vakit çok geç olmadan
Lütfet be gönlüm Eğil artık Eğil ki yücelesin Rabbim katında
Eğil ki doğrulasın.
Bak dökülüyor yıldızlar avuçlarına
Yalnız değilsin bilesin,
Ya Rab avuçlarım ne kadar küçük!
Ya Rab! Rahmetin ne kadar büyük!
Nahl Suresi:
15-Sizi sarsıntıya uğratır diye yerde sarsılmaz dağlar bıraktı, ırmaklar ve yollar da (kıldı). Umulur ki doğru yolu bulursunuz.
16- Ve (başka) işaretler de (yarattı); onlar yıldız(lar)la da doğru yolu bulabilirler.
17- Yaratan, hiç yaratmayan gibi midir? Artık öğüt alıp-düşünmez misiniz?
hayr ile...