Patani, belki çoğumuzun adını dahi daha önce duymadığı bir İslam beldesi.

Patani, belki çoğumuzun adını dahi daha önce duymadığı bir İslam beldesi. Uzakdoğu - Güneydoğu Asya müslüman halklarla dayanışma amaçlı ziyaretimizden hemen sonra, genelde Uzakdoğu Müslümanlarının durumu, özelde ise ismi çokca ...


Ağaç Şeklinde Aç1Beğeni
  • 1 gönderen {{şura}}

  1. Alt 09-17-2009, 14:31 #1
    {{şura}} Mesajlar: 697
    Patani, belki çoğumuzun adını dahi daha önce duymadığı bir İslam beldesi.

    Uzakdoğu - Güneydoğu Asya müslüman halklarla dayanışma amaçlı ziyaretimizden hemen sonra, genelde Uzakdoğu Müslümanlarının durumu, özelde ise ismi çokca duyulmamış Güneydoğu Asya'da Tayland Krallık rejiminin katliamları ve baskıları altında yok edilmeye çalışılan Patani Müslümanları ile ilgili bir yazı hazırlamayı düşünüyorduk, dönüşümüzle birlikte, Lübnan'a gitmek zorunda kalışımız bu yazının gecikmesine sebebiyet verdi. Bu yazıya müteakip, sitemizde muhtasar bir şekilde haber olarak yayınladığımız Lüblan izlenimleri dışında, Lübnan'daki İslami Direniş ile ilgili edindiğimiz genel malumatları, elimizden geldiğince sizlere aktarmaya gayret edeceğiz Rabbimizin izniyle.

    Bir dönem Türkiye Müslümanlarının gündeminde geniş yer bulan Asya İslami Hareketleri ve özgürlük mücadeleleri, uzun bir süredir gündem dışında kaldı. şehid metin Yüksel ve arkadaşlarının Fatih başta olmak üzere İstanbul'un bir çok semtini Moro İslami Direniş Hareketine destek içerikli afişlerle donatmaları, 1990'ların İslami dergilerinde Endozneya'nın Açe Müslümanlarına zulmü ile alakalı dosyalar bulunması bu hususta verilebilecek örneklerdendir. Son dönemde ise, Güney Asya'daki durum -Patani başta olmak üzere- daha da vahimleşmesine ve bölgede olumlu yönde ciddi değişikler olmamasına rağmen, konu bilenlerin zihninde silikleşti, yeni nesil tarafından ise hiç bilinmeyen bir mesele haline geldi maalesef. Müslümanlarının tüm baskılara ve din eksenli kıyımına karşın var olma mücadelesi verdiği Patani de, Güneydoğu Asya'da işgal ve zulme maruz kalan, 40.000 Müslümanı İşgalci Tayland Krallığınca şehid edilen, mazlum topraklardan...

    Patani, belki çoğumuzun adını dahi daha önce duymadığı bir İslam beldesi. Coğrafi olarak, Tayland'ın güneyinde bulunan Patani'de, halkın büyük çoğunluğu Müslüman ve Malay kökenli. 1909 yılında Malezya ve Tay Krallığı arasında imzalanan anlaşma ile Malezya tarafından yalnız bırakılan Patani, o tarihten beri fiilen Tayland Krallığının işgali altında. Tay Krallığında 1938'de iş başına gelen askeri yönetim, uyguladığı asimilasyon politikaları ile Patani Müslümanlarını kendi dillerinden, dinlerinden ve kimliklerinden soyutlamaya gayret etti. Buna karşın halk, tüm katliamlara, tecavüzlere, siyasi baskılara ve yıldırma politikalarına rağmen -müslüman malay- kimliklerini yitirmemek için büyük bir azim gösterdi ve 1950'li yıllardan itibaren, çeşitli görüşlerdeki siyasi direniş örgütlerini ortaya çıkardı. Nihayetinde neredeyse bir yüzyıldır süregelen işgal, Patani halkının bağımsızlık iradesini, dilini ve dinini aynen muhafaza etmesine engel olamadı bilakis gözlemlerimizde Patani halkının en gencinden yaşlısına kadar, sağlam temellere dayalı bir İslami şuuru kuşanarak, bu bilinçle işgale karşı dik duruşlarını muhafaza ettiklerini net bir şekilde müşahede ettik.

    Siyasi açıdan, Patani'nin kurtuluşu için halk tarafından ortaya koyulan belirgin iradenin, İşgalci Taylar nezdinde dikkate dahi alınmaması ve İşgalci Tayların, bölgedeki Müslümanlara yönelik giderek artan saldırganlıkları sebebiyle, halk kendini savunmak için elindeki imkanları kullandı uzunca bir süre. Köylere gelen ve halka yönelik ağır işkencelerde bulunan modern donanımlı işgalcilere karşı, Patani halkı onurunu ve namusunu geleneksek kılıçlarıyla müdafaa etti ve etmeye devam ediyor. Bu süreçte, ortaya çıkan ve Patani halkını bütün mütecavizlere karşı savunmak için, silahlı mücadele başlattığını ilan eden Patani İslami Hareketi, Patani Milli Kurtulus Partisi ve taraftarlarının çok az olmasına karşın Patani Devrimci Halk Kurtuluş Cephesi kısa sürede, bağımsızlık yanlısı halk için bir umut kaynağı haline dönüştü. Önceleri, geleneksel yöntemlerle direnişi sürdüren ve kılıçlarını kullanarak işgal güçlerine karşı bölgeyi savunan Patani İslami Hareketi, son bir kaç yıldır Güneydoğu Asya'daki diğer direniş hareketleri ile irtibata geçerek -Filipinler başta olmak üzere- modern silahlar da kullanmaya başladı.

    Ziyaretimizde bizi misafir eden Abdul Menaf Hüseyin'in emirliğini yürüttüğü Patani İslami Hareketinin adı, ilk kez 2004 yılında Patani'de sıkıyönetim ilan edilmesiyle dünya medyasında duyuldu. Sıkıyönetim sürecinde, Patani İslami Hareketini ve direnişini bitirmek için bütün imkanlarını seferber eden, A.B.D.'nin siyasi ve İsrailin askeri desteğini arkasına alan İşgalci Tay Ordusu, 2004 yılının Nisan ayında Patani İslami Hareketine mensup mücahidlerin saklandığını öne sürerek bölgenin en büyük camiine(Krue-Se Camii) bir baskın düzenledi. Baskında 150'den fazla Müslüman Patanili şehid olurken, yüzlerce Patanili de İşgalci Taylar tarafından tutuklandı. Bölgede yaşanan olaylar ise, bununla sınırlı kalmadı, yaşanan olaylara karşı sözümona "insan hakları savunucusu" Uluslararası Örgütlerce kayda değer bir tepkinin ortaya konmaması ve İslam Alemini temsil eden devletlerin büyük kısmının o bilinen "üç maymun" rolüne bürünmesi İşgalci Tayları daha da cesaretlendirdi. 11 Eylül sonrası, müttefiki A.B.D.'nin "Önleyici Saldırı/Savaş Doktirini"ni kendi topraklarında tatbik ettiğini ve öldürdüğü herkesin "terörist" olduğunu iddia eden Taylar, 2004 yılının Ramazan Ayında, dünyanın gözleri önünde bir etnik temizlik operasyonu başlattılar. Gözaltına tutulan Patanililerin serbest bırakılması için gösteri düzenleyen halka saldıran Zalim Tay Güçleri, 100'den fazla Müslümanı şehid ederek bölgeden çekildiler. Bu katliamdan sonra Patani'nin farklı yerlerinde yaşanan diğer olaylarda ise yine yüzlerce müslüman kadın-erkek şehid edildi. Yaşanan bir diğer trajedi ise, hava almayan kamyon kasalarına doldurularak gözaltına alınan yüzlerce Müslümanın, havasızlık sebebiyle yaşamını yitirmesiydi. Bu toplu katliamların dışında Patani'de hala hemen hemen her gün kadın-erkek, çocuk-yaşlı demeden müslümanlar öldürülüyor veya tutuklanarak bir daha akibetlerinden haber alınamıyor. Yine bölgedeki direniş ve meydana gelen katliam ve zulüm politikalarının duyulmaması için, İşgalci Tay Yönetiminin, yoğun bir sansür politikası uygulaması da, Patani'deki işgalin geniş kitlelere duyurulmasının önündeki en ciddi engellerden.

    Bölgede yaşanan sorunların bir diğeri ise, Patani'yi ekonomik açıdan da bir sömürge olarak gören ve ulusal gelirinin çok büyük bir kısmını turizmden sağlayan Tay Krallığının, yöreyi turistik açıdan kullanarak mali gelir elde etme hedefinde olması. Topraklarının büyük bir kısmı el değmemiş doğal ve tarihi güzelliklerle dolu olan Patani'yi bu amaç dahilinde istediği gibi kullanmak isteyen yönetim, halkın topraklarında böylesi bir kirlenmeye müsaade etmeme yönündeki kesin kararlığı sebebiyle de isteklerini gerçekleştiremiyor. Patani halkı, dilini, dinini ve kimliğini oluşturan diğer unsurları bütün mütecavizlere karşı müdafaa ediyor. Aynı zamanda bölgenin okyanusa açılan kıyı şeridini teşkil eden Patani topraklarında, Tay topraklarındaki turistik hareketliliğin aksine turizme dayalı ciddi bir yapılaşmanın ve ahlaki açıdan yozlaşmanın mevcut olmayışı, bu kararlığın başarısını ispatlar mahiyette.

    Yukarıda yaşam şartlarını anlatmaya çalıştığımız Patani Halkı ise bizden "hatırda tutulmak" ve "dualarda unutulmamak" haricinde bir beklenti içinde değil. Bunca işgal, işkence ve baskıya karşı, görüşmemizde "Biz burada olduğumuz müddetçe, Patani'yi özgür kılana kadar mücadele etme azmindeyiz. Ya zafer bize gelinceye kadar ya da her birimiz şehid oluncaya kadar İşgalcilere karşı mücadelemiz bitmeyecek. Tayland Yönetimi de işgal, zulüm ve baskıdan vazgeçecek ya da krallığının çöküşünü seyredecek." cümlesiyle düşüncelerini ifade eden Patani İslami Hareketi Emiri Abdulmenaf Hüseyin'in bu kararlılığı bizce bu feryadı duyan bütün Müslümanlara kardeşlik hukukumuz gereği bir sorumluluk yüklemektedir. Keşmir ve Açe gibi, zihinlerden silinen mazlum coğrafyalarımızı hatırlamak için Patani'yi de büyük bir felaketin vurmasını mı bekliyoruz acaba? Şu halde, bize düşen sorumluluk, sivil toplum kuruluşlarımızın bölgenin, kamuoyu ve ilgili merciler nezdinde gündeme alınması için baskı oluşturması, yardım kuruluşlarımızın ise bölge halkına yardım için daha ciddi projeler üretmesidir.

    Yeryüzünün kan ağlayan, mazlum bir çok coğrafyasını unuttuğumuz gibi, Patani'yi de uzunca bir süre unutulmuş ve kendi haline terkedilmiş bir halde bırakmamız, Patani halkıyla "kenetlenmiş bir yapı gibi saf bağlamayışımız." , iman iddiasında bulunduğumuz "Ancak Mü'minler kardeştir." düsturuna zıtlık arz etmiyor mu? Gelinen bu noktada, küresel zulüm düzenin İslam'a açtığı savaşın Güney Asya cephesi Patani, direnişiyle Ümmetin yüzünü ağarttı ve ağartmaya devam ediyor, biz de ''Özgür Kudüs'e'' varana dek devam etme azminde olduğumuz bu yolda, binlerce şehidinin yolunu sürdürmeye kararlı Patani halkının ve kutlu direnişinin yanında olduğumuzu ve olacağımızı bu vesile ile bir kez daha beyan ediyoruz.

    “İnsanlar, onlara “haberiniz olsun düşmanlarınız size karşı çok büyük bir ordu hazırladı, onlardan korkun” dediklerinde, bu onların imanını arttırdı da “Allah bize yeter, o ne güzel vekildir” dediler.” Al-i İmran 173

    M AL? RUM? bunu beğendi.
  2. Alt 09-17-2009, 17:44 #2
    M ALİ RUMİ Mesajlar: 193

  3. Alt 09-17-2009, 19:14 #3
    {{şura}} Mesajlar: 697
    amin ecmain...

Kullanıcı isminiz: Giriş yapmak için Buraya tıklayın

Bu soru sistemi, zararlı botlara karşı güvenlik için uygulamaya sunulmuştur. Bundan dolayı bu kısımı doldurmak zorunludur.