Kalp hastalığı kalpte oluşan bir bozukluk türüdür. Bu bozukluk kalbin işlev ve
iradesini bozar, öyle bir duruma gelir ki artık hakkı göremez olur. Veya görse de onu gerçek
durumunun aksine görmeye başlar. Kalbin iradesinde oluşan bozulma ise faydalı haktan tiksinme, ondan nefret etme ve zararlı batılı sevme olarak ortaya çıkar.
Bugünkü yazımda bunlardan biri olan (Şehvet ve Aşk Hastalığını) ele almak
istiyorum. Malum içinde bulunduğumuz ortam ve mevsim tamda duyguların kabardığı bu
zamanda beni böyle önemli bir konuyu yazmaya sevk etti.
Şehvet ve aşk hastalığı nefsin kendisine zararlı olan şeyleri sevmesidir. Bazen bununla beraber kendisine fayda verecek şeylere kızması şeklinde de olabilir. Bu duygular bedende psikolojik, nefsani bir hastalık olarak görülür. Bedende etkisini arttırdığında görülmeye başlar. Daha çok beyin hastalıklarından melankoli gibi bir hastalıktır, melankolide olduğu gibi saplantı, kuşku ve vesvese türü bir hastalık beynin kontrol mekanizmasını kaybetmesi olarak görülür. Buda nefsin kendisine zarar veren şeyleri sevmesinin temelini oluşturur. Tıpkı kendisine zarar veren şeyleri arzulayan beden hastası gibidir, bu hasta onu yemese acı çeker, kendini tutamayıp yese bu defa hastalığı artıp, ağırlaşır. Bu duygulara yakalanış kişi de böyledir maşukuyla olan görme, dokunma ve duyma ilişkisi kendisine zarar verir. Hatta maşukunu arzuladığı halde, maşukunu düşünmesi, hayal etmesi dahi ona zarar verir. Bu isteğinden alıkonulsa acı çeker ve azap görür. Şayet bu arzuladığı kendisine verilse, hastalığı daha da kuvvetlenir ve acısının artmasına sebep olur.
Bedeni etkisi altına alan bu nefsani arzu ve istekler ancak etkileyici ve güzel öğütlerle iyileştirmeye çalışmalı. Bazen iyiliğe teşvikle nefsin arzularını başka noktalara çekmek gerekirken, bazen de cezalandırarak kuvvetlenip daha fazla istemesinin önüne geçilmeli. Kimi zaman geçmişten çeşitli ibret olayları verilerek nefsin aynı arzuları istemesinin önüne geçilmelidir. Ahireti sıkça hatırlatarak nefsin geçici heves ve arzulardan uzak durmasını sağlamalı. Birkaç dakikalık arzu için bir ömrü korku ve pişmanlıkla geçirmek ne kadar gereksiz ise şu kısacık dünya hayatını sonsuz ahiret hayatına tercih emek de ne akla ne mantığa sığmayan bir harekettir….
Abdullah YILDIRIM