Gördükleri ikinci sınıf insan muamelesinden bıkmış olarak mı, yoksa faal olarak çalıştığı zenci derneğinin bir hareket başlatma plânının ilk adımı mıydı bilinmez. Yorgun Rosa için küçük bir hareketti bu, ama ABD’nin siyahileri için büyük bir sıçrayış oldu. Çünkü o yıllarda, zenciler otobüslerden yararlananların yüzde 75’ini teşkil ettikleri hâlde, ön sıralarına oturamazdı. Önden 4 sıra beyazlara ayrılmıştı. Zencilerin yeri arka taraftı. Otobüslerin ücreti ön kapıdan girişte ödeniyordu; zenciler paralarını öder, önde oturmuş beyazlar varsa araların-dan geçmez, geri inip arka kapıdan tekrar binerlerdi. Bazen onlar arka kapıdan binmeden şoför gaza basıverirdi! Arka taraf dolu, öndeki dört sıra da bomboş bile olsa zenciler oraya oturamazdı. Hâlbuki Rosa araca girmiş ve ön sıraya oturmuştu.
Az sonra beyaz bir adam bindi, Rosa’dan kalkıp yerini kendisine vermesini istedi. Rosa kabul etmedi. Şoför duruma el koyup arkaya geçmesini emretti. Rosa kabul etmedi ve polis çağırdı. Rosa tartakla-nıp hapse atıldı. Duruşmasında suçlu bulundu. 10 dolar ceza, 4 dolar mahkeme masrafı ödedi.
Bu kıvılcımı bekleyen şehrin zenci nüfusu şartların olgunlaştığına karar verip Martin Lut-her King’in önderliğinde, otobüslere binmeme kararı aldılar. Ertesi gün tam 40 bin kişi işe yürüyerek gitti, 20 mil-den uzun bir insan seli meydana geldi. Bu karar tam 381 gün sürdü. Onun oturması zencilerin ayağa kalkması ol-du.
Bir yıl sonra Yüksek Mahkeme toplu taşıma araçlarında uygulanan yer ayrımcılığının anayasaya aykırı olduğunu kabul ve ilân etti. Bunun üzerine otobüslere binmeme kararı kaldırıldı.
Amerika’da ırk ayrımcılığına son veren sembol isimlerden biri olan, zenci direnişinin anası sayılan, hikâyesi ders kitaplarına geçen, devletin en itibarlı madalyalarıyla ödüllendirilen Rosa Parks 92 ya-şındayken 2005 yılında hayatını kaybetti.
Bu direnişin, bütün (çağdaşlık adına ) özgürlüğü elinden alınmış, nice mazlumlara örnek olması dileklerimle..