USANMADAN OKUYUN-bunları biliyor musunuz ?

DİNSİZ İDEOLOJİLERİN İNSANLIĞA YAŞATTIĞI ACILAR FAŞİZM VE KOMÜNİZM SON BİR YÜZYIL İÇİNDE DÜNYAYA SADECE SAVAŞ, ÇATIŞMA, KATLİAM VE ZULÜM GETİRDİ. DİNSİZLİĞİN BU KARANLIK TARİHİNİ BİLİYOR MUSUNUZ? Bunları biliyor musunuz? Sovyet ...


Ağaç Şeklinde Aç1Beğeni
  • 1 gönderen abı-hayat

  1. Alt 06-30-2009, 15:22 #1
    Ziyaretci
    abı-hayat Mesajlar: n/a
    DİNSİZ İDEOLOJİLERİN İNSANLIĞA
    YAŞATTIĞI ACILAR

    FAŞİZM VE KOMÜNİZM SON BİR YÜZYIL İÇİNDE DÜNYAYA SADECE SAVAŞ, ÇATIŞMA, KATLİAM VE ZULÜM GETİRDİ. DİNSİZLİĞİN BU KARANLIK TARİHİNİ BİLİYOR MUSUNUZ?

    Bunları biliyor musunuz?

    Sovyet diktatör Stalin döneminde pek çok insanın "Gulag" adı verilen ve tutukluların çok ağır şartlarda ölesiye çalıştırıldıkları toplama kamplarına gönderildiğini ve çoğunun bu kamplardan sağ kurtulamadıklarını, 1918-1953 yılları arasında Bolşevik rejime karşı ayaklanan milyonlarca işçi ve köylünün katledildiğini�

    Lenin, Trotsky ve diğer Bolşeviklerin, insanı bir hayvan türü olarak gördüklerini ve bir madde yığını saydıkları için, insan hayatına herhangi bir değer vermediklerini, devrimin başarısı için, milyonlarca insanın kolayca feda edilebileceğini söylediklerini�

    Komünist Lenin'in köylülerin ellerindeki bütün mahsulü ve tohumlarını toplatarak 1921-1922 yılları arasında 29 milyon insanı açlığa terk ettiğini ve bu insanların 5 milyon tanesinin açlıktan kıvranarak öldüğünü�

    Lenin'in tüm mahsüllerini topladığı köylülerin açlık nedeniyle ot, ağaç kabuğu, kemirgen, kedi, köpek yediklerini hatta bir süre sonra yamyamlık olaylarının yaşandığını, insanların kendi çocuklarıyla başkalarının çocuklarını değişerek yamyamlık yaptıklarını�

    Lenin'in köylülerin mahsüllerini toplayarak, insanları bile bile kıtlığa sürüklemesinin asıl nedeninin, insan psikolojisi üzerinde tahribat oluşturarak bu yolla insanların Allah'a olan inançlarını yok etmek ve dine karşı bir hareket başlatmak olduğunu�

    Stalin tarafından, köylülerin ürünlerine zorla el koyan "zoralım birliklerinin" kurulduğunu, bunun sonucunda 6 milyon insanın kıtlık sonucunda kıvranarak öldüğünü, bu sırada diğer ülkelerin bu zulümden haberdar olmasını engellemek için yurtdışına yüz binlerce ton tahıl ihraç edildiğini�

    Stalin döneminde pazarda tohum satmanın, tarlada işçi çalıştırmanın hatta iki semaver sahibi olmanın büyük suç olduğunu, köylülerin kendi ürettikleri ürünleri pazarda sattıkları için "ticarete başladıkları" gerekçesiyle tutuklandıklarını�

    Stalin döneminde 6 milyon erkek, kadın, yaşlı, çocuk ve bebeğin ölümüne neden olan kıtlığın, Sovyet topraklarında yeterince tahıl yetişmediği için değil, komünist partinin emelleri öyle gerektirdiği için gerçekleşen bir kıtlık olduğunu, yani tamamen "insan eliyle yapılmış bir kıtlık", bir kitle katliamı olduğunu�

    Stalin'in, komünizme direnen Ukraynalılar'ı kıtlık yoluyla öldürürken, diğer pek çok halkı da sürgüne göndererek katlettiğini, "sürgün" adı altında yapılan bu uygulamaların, milyonlarca insanın hayatına mal olduğunu�

    Küba'da komünist devrimden sonra 10 bin kişinin idam edildiğini, 30 bini aşkın insanın ise insanlık dışı koşullara sahip cezaevlerine kapatıldığını...

    Kızıl Ordunun Afganistan'ı işgalinden sonra Müslümanlara karşı en alçakça yöntemleri kullandığını; Afgan çocuklarının oyuncak sanarak ellerine almalarını sağlamak için "oyuncak şekilli mayınlar" yaptıklarını, yakalanan mücahitlere korkunç işkenceler yapıldığını, sivil halkın tereddütsüz bombalandığını...

    10 yıl süren Kızıl Ordu işgalinin sonunda Afganistan'da on binlerce ölünün, bir o kadar da sakatın geride kaldığını, bu yüzden bugün Afganistan'ın, dünyanın en çok takma kol ve bacak imal edilen ülkesi olduğunu�

    Darwinist-komünist bilim adamı Lysenko'nun, ekilecek tohumların eğer uzun süre soğuk suda bekletilirse soğuk hava şartlarına uygun bir yapı kazanacaklarını iddia ettiğini ve bunu denemek için tonlarca tohumun soğuk suda bekletildikten sonra Sibirya steplerine ekildiğini ve tohumların hepsinin zayi olduğunu�

    Mao'nun 1949 yılında Çin'de komünist devrimle başa geçtiğini, devrimden sonraki ilk yıllarda tüm Çin'e hakim olmak ve komünist otoriteyi her bölgede kurmak için uğraştığını, bu arada binlerce kişinin tutuklandığını ve halka açık idam gösterileriyle asıldığını...

    1950'lerin ortalarında Mao'nun "Büyük Atılım" adını verdiği bir projeyi uygulamaya soktuğunu, bu projenin de tıpkı Sovyetlerde olduğu gibi Çin halkına sadece büyük bir kıtlık ve işkence getirdiğini�

    Komünistlerin Büyük Atılım projesinin uygulamaya konulmasından sonra Çin'de, sert bir kış yaklaşmasına rağmen ateş yakmanın yasaklandığını, binlerce tutuklaya sistemli işkencelerin yapılması ve öldürülen çocukların haşlandıktan sonra tarlalarda gübre olarak kullanılması gibi vahşet manzaralarının yaşandığını�

    Mao'nun Büyük Atılım politikası sonucunda 1958-61 yılları arasında Çin genelinde yaşanan kıtlığın tarihin en büyük ve en ölümcül kıtlığı olarak kabul edildiğini, kıtlık sonucunda ölen insan sayısının 40 milyon kadar olduğunu, bu sayının o dönemdeki nüfusa göre, tüm Türkiye nüfusunun ölmesi kadar korkunç bir felaket olduğunu�

    Çinli komünistlerin, evrimci fikirlerin etkisiyle bitki tohumlarının toprağa yakın ekildiklerinde tohumların arasında "sosyalist dayanışma" sağlanacağına ve bu şekilde daha fazla verim elde edileceğine inandıklarını üstelik bunu uyguladıklarını, sonuçta büyük bir üretim kaybı ve kıtlığın olduğunu�

    Çinli komünistlerin kimyasal gübrelerin kullanımına son verdiklerini, çünkü tohumların gübresiz kaldıklarında, bu yeni duruma uyum gösterecek şekilde "evrimleşeceklerini" ve böylece gübre kullanmadan da aynı verimin sağlanacağı düşündüklerini, bu denemelerin tarımsal verimi büyük ölçüde düşürdüğünü�

    Mao döneminde milyonlarca insanın herhangi bir somut suçu olmadığı halde, komünizme muhalif sayılarak tutuklandığını, hapsedildiğini ve bir süre sonra büyük kent meydanlarında düzenlenen idam törenleri ile öldürüldüklerini...

    Mao'nun direktifleriyle 6 ila 10 milyon arasında kişinin doğrudan öldürüldüğünü, yaklaşık 20 milyon "karşı devrimci"nin de, ömürlerinin önemli bir bölümünü cezaevlerinde geçirdiğini�

    Mao döneminde tutukluların maden ocaklarında çalıştırıldıklarını, buralarda günde 300 kişinin öldüğünü, tutukluların canlı canlı gömüldüklerini ve küçük düşmelerini, maneviyatlarını yok etmeyi hedefleyen acımasız işkencelere maruz kaldıklarını�

    Mao'nun, halkın komünizmi daha iyi anlaması için bir Kültür Devrimi başlattığını, daha sonrasında "komünizme aykırı" bulunan binlerce üst düzey bürokratın, üniversite hocasının, bilim adamı ve aydının tutuklandığını, korkunç işkencelerden sonra idam edildiklerini�

    Çin'de Kültür Devrimi sonrasında tutuklanan bazı profesörlerin, elleri arkadan bağlı olarak çimlere atıldıklarını ve "otlanmaları", yani ağızlarıyla yerdeki çimi yolmaları için zorlandıklarını, Pekin basınının "Mao karşıtları, sokakları koşan farelerdir, öldürün onları, öldürün" şeklinde başlıklar attıklarını�

    Mao'nun Kızıl Muhafızlarının sadece müzik dinlediği, evcil hayvan beslediği veya ibadet yaptığı için on binlerce insanı tutukladığını, işkenceler yaparak idam ettiklerini...

    Mao'nun iktidara gelmesinden sonra Doğu Türkistan'da yaşayan Uygur Türkleri'ne sistemli bir soykırım uygulandığını�

    Çinli komünistler tarafından Uygur Türkleri'nin dini vecibelerini yerine getirmelerine izin verilmediğini, ibadet yerlerinin ve okulların kapatıldığını, bölgenin birçok yerinde din adamlarının tutuklandığını, büyük bir kısmının ise öldürüldüğünü�

    Çin'in, Uygur Özerk bölgesinde hiçbir önlem almadan nükleer denemeler yaptığını, 1964 yılından bu yana 46 nükleer deneme gerçekleştirildiğini, bu nükleer denemelerin sonucunda Uygur Türkleri arasında kanser oranının olağanüstü derecede arttığını, pek çok bebeğin sakat veya ölü olarak doğduğunu�

    1949-1952 yılları arasında 2.800.000, 1952-1957 yılları arasında 3.509.000, 1958-1960 yılları arasında 6.700.000, 1961-1965 yılları arasında 13.300.000 Müslüman Uygur Türkünün Çinliler tarafından çeşitli yöntemlerle öldürüldüğünü�

    Müslüman Uygurlar'ın 1 taneden fazla çocuk sahibi olmalarının yasaklandığı Doğu Türkistan'da, bu yasağa uymayanların çocuklarının 9 aylık dahi olsa anne rahminde komünistler tarafından katledildiğini...

    Zorunlu göç, zorunlu nüfus planlaması ve katliamlar neticesinde Uygurlu Türkler'in, Doğu Türkistan topraklarında azınlık konumuna düşürüldüklerini, 1953 yılından bu yana sürdürülen asimilasyon politikası sonucunda Uygur Özerk Bölgesi'nde %75 olan Müslüman nüfus oranının günümüzde %35'lere kadar düştüğünü...

    Komünist Kızıl Khmerlerin, Kamboçya'daki pirinç tarlalarını, 1975-79 yılları arasında "ölüm tarlalarına" dönüştürdüklerini, nüfusu 9 milyon olan ülkede, yaklaşık 3 milyon kişinin, kafasına kurşun sıkılarak, kafatası baltayla parçalanarak, başından torba geçirip boğularak veya açlığa mahkum edilerek öldürüldüklerini�

    Komünist yönetim tarafından Kamboçya'da da kasıtlı bir açlığın oluşturulduğunu, ülkede açlıktan ölenler varken ekilmeye elverişli toprakların yalnızca beşte birinin kullanımına izin verildiğini�

    Komünist Mao'nun Kültür Devrimi sırasında başgösteren "sevgiye, güzelliğe, estetiğe ve kültüre düşmanlık" eğiliminin, Kızıl Khmerler'de cinnet noktasına vardığını, insanların saçlarını taramaları, kendilerine biraz özen göstermeleri, hatta gözlük takmalarının bile "halk düşmanlığı" sayılabildiğini�

    Kamboçya'daki Maocu psikopatların önceleri insanları kafalarına kurşun sıkarak öldürdüklerini sonra bunun "mermi israfı" olduğuna karar verdiklerini ve daha sonra kurbanların % 53'ünün kafasını ezerek (demir çubukla, kazma sapıyla, bazen de çapa sapıyla), % 5'inin kafasına geçirilen plastik torbayla boğulduklarını�

    Kuzey Koreli özürlülerin ve cücelerin sürgüne gönderildiklerini, şehir dışındaki bu kamplarda çocuk sahibi olmaktan da yoksun bırakıldıklarını, bu insanlık dışı uygulamanın kaynağının da Darwinizm'in bir ürünü olan "öjeni" (bir insan ırkındaki hasta ve sakatların dışlanmaları, bu şekilde sağlıklı toplumların oluşması) teorisi olduğunu�

    Komünist Ho Chi Minh'in yönetimi altındaki Vietnam'da cezaevlerinde 1975-77 yılları arasında 8 bin kişilik yere 40.000 kişinin konulduğunu, mahkumların açlıktan, havasızlıktan, işkence nedeniyle öldüklerini ya da intihar ettiklerini�

    Almanya'nın en ünlü Darwinisti ve en fanatik öjeni (insan ırklarının ıslahı için sakat ve hastaların dışlanması) taraftarı olan zoolog Ernst Haeckel'in "sakat doğan bebeklerin hiç vakit yitirilmeden öldürülmesini" savunduğunu...

    Faşist diktatör Mussolini'nin "Faşizm özgürlük değil, zalimin hakimiyetidir. Milletin güvencesi değil, özel çıkarların savunmasıdır" diyerek faşizmin zalimliğini itiraf ettiğini ve İtalya'da özel olarak kurdurduğu, "Temizleme Kampı"na 35 bin kişiyi kapattırdığını, bunlardan 18 bininin katledildiğini�

    Faşist Franco'nun İspanya'yı çok büyük bir iç savaşa sürüklediğini ve günde ortalama 500 kişinin öldüğünü, şiddet olaylarının, vahşi katliamların, toplu işkencelerin ve insanlık dışı cinayetlerin ardı arkasının kesilmediğini, İspanya iç savaşının arkasında 600.000 ölü bıraktığını�

    Faşist diktatörlerin ülkelerini bir deneme alanı olarak kullandıklarını, örneğin İspanya'nın faşist diktatörü Franco'nun Hitler'e bir kasaba (Guernica) hediye ettiğini, bu kasabanın 5 Mayıs 1937 sabahı, dev Nazi bombardıman uçaklarıyla yerle bir edildiğini�

    Darwinist-faşist Mussolini'nin "Kara Gömlekliler" adını verdiği, her türlü şiddet ve zorbalık eylemlerini gerçekleştiren yarı askeri birlikler oluşturduğunu, Kara Gömlekliler vasıtasıyla sadece kendi ülkesinde değil, diğer ülkelerde de şiddet ve baskı uyguladığını, örneğin 1935 yılında Etiyopya'yı işgal ederek 1941 yılına kadar 15 bin insanı katlettirdiğini�

    Mussolini'nin Etiyopya işgalini, Darwinizm'in ırkçı görüşleriyle destekleyerek makul göstermeye çalıştığını, Etiyopyalıların siyah ırktan oldukları için aşağı olduklarını düşündüğünü ve bu nedenle İtalyanlar gibi üstün bir ırk tarafından yönetilmenin onlar için bir şeref olduğunu söylediğini�.

    II. Dünya Savaşı'nı ateşleyenlerin, Almanların, Almanya sınırlarının çok daha ötesine taşan bir "hayat sahası"na ihtiyaç duyduğunu iddia eden Naziler olduğunu ve hem Almanlara hem de diğer milletlere büyük felaketler getiren, toplam 55 milyon insanın ölümüyle sonuçlanan bu cinnetin, faşizmin 20. yüzyıla attığı en kanlı imza olduğunu�

    Üçüncü Dünya faşistlerinin de, Nazi katliamlarını andıran vahşetler uyguladıklarını, örneğin 1973 yılında darbe ile başa geçen Şili diktatörü Pinochet'nin cuntasının ilk yılında binlerce kişinin öldürüldüğünü, 9 milyonluk Şili'de yaklaşık 90 bin kişinin tutuklandığını�

    Arjantin'deki faşist cunta rejimi döneminde iki binden fazla siyasi tutuklunun uçaklara bindirilip Arjantin açıklarında binlerce metre yüksekten denize atıldıklarını, doğum sancısı çeken kadınların denize atılmasından, insanların cinsel organlarını ısırmak için özel olarak yetiştirilen köpeklere kadar pek çok vahşi yöntemin uygulandığını�

    Guatemala'da faşist vahşetlerin yaşandığını, buradaki faşistlerin hedeflerinin asıl olarak din adamları olduğunu, 1966 ve 1968 tarihleri arasında aralarında çok sayıda din adamının da yer aldığı 8 bin Guatemalalı'nın "ölüm mangaları" tarafından infaz edildiğini, 1972'de bu ölüm mangalarının kurbanlarının sayısının 12 bine, dört yıl sonra da 20 bine çıktığını�

    Ortadoğu'nun faşist diktatörlerinden Saddam Hüseyin'in, İran'a başlattığı savaşın sonunda 17 milyon nüfuslu Irak'tan 1 milyon kişinin öldüğünü veya yaralandığını, halkın 1 milyonunun da ülkeyi politik ve ekonomik sebeplerle terk ettiklerini�

    Saddam'ın 1988 yılında Halepçe'deki sivil Kürt yerleşimcilere sinir gazı kullandığını ve birçok masum insanın, bebek, yaşlı, kadın, erkek ayırmaksızın can çekişerek ölümlerine sebep olduğunu, bu katliamda 5.000 Kürt'ün öldüğünü ve birkaç bininin de ülkede yapılan benzer saldırılarda kaybolduğunu�

    Komünistlerin din karşıtı uygulamaların en şiddetlilerinden birinin Arnavutluk'ta yaşandığını, Arnavutluk'un komünist lideri ve dinsizliği ile tanınan Enver Hoca'nın 1967'de Arnavutluk'u dünyanın ilk dinsiz ülkesi ilan ettiğini ve Arnavutluk'ta komünist yönetimin başa geçmesinden sonra 1948 yılında iki piskoposun 5000 din adamı ile birlikte kurşuna dizildiğini, 327'si Katolik mabet olmak üzere, toplam 2 bin 169 cami ve kilisenin kapatıldığını�

    Kırım Türkleri, Orta Asya Türkleri, Kazaklar gibi Rus olmayan halkların Sovyet rejiminin terörüne maruz kaldıklarını, sadece 1920 yılının Ekim ayında 6000'den fazla kişinin ölüme mahkum edildiğini ve bu kararların hemen infaz edildiğini�

    Komünizmin kanlı bilançosunun: SSCB 20 milyon ölü, Çin 65 milyon ölü, Vietnam 1 milyon ölü, Kuzey Kore 2 milyon ölü, Kamboçya 2 milyon ölü, Doğu Avrupa 1 milyon ölü, Latin Amerika 150 bin ölü, Afrika 1.7 milyon ölü, Afganistan 1.5 milyon ölü olmak üzere, toplam ölü sayısının 100 milyona yaklaştığını...

    BUNLARI BİLİYOR MUYDUNUZ ?

    kipchak bunu beğendi.
  2. Alt 06-30-2009, 23:52 #2
    Beyyine Mesajlar: 57
    Evet Yine Dinsiz bir ideoloji olan Demokrasi ise, bugün dünyanın dört bir yanında müslümanları katletmeye, zindanlarda esir etmeye devam ediyor. Dün komünistlerin başında nasıl rusya varsa, bugünde demorkasinin başında abd var,ingiltere ve her demokratik ülkenin başına diktirkleri kukla önderleri var.
    Söylemler hep aynı:İnsan hakları,halkın kendini yönetmesi, işçilerin devleti, millet'in sistemi.
    İnsanlar her ne kadar bu sapık ideolojilerin peşinden sürüklensede bunlar İslam'dan ayrı bir din olan batıl sisemlerdir.