Her insan ancak, Allah(c.c.)’ın takdir ettiği süre kadar yaşar. Bu süreyi kısaltmak yada uzatmak, kesinlikle insanın kendi elinde değildir. Allah(c.c.)’ın belirlediği süre geldiğinde, insan bir anda ölüm meleklerini karşısında bulur. Bu yüzden ölümünden sonra Allah(c.c.)’a hesap vereceğinin bilincinde olan bir insan, kendisine verilen bu süreyi en iyi şekilde değerlendirmelidir.
Ortalama 60-70 sene ömür süren insan, çevresinde sürekli meydana gelen ölümlere rağmen, kendisini ölüme çok uzak görür. Sanki hiç ölmeyecekmiş gibi davranarak kendisini tamamen dünyanın geçici nimetlerine kaptırır. Oysaki 70 sene, ahiret hayatındaki sonsuz hayatla kıyaslanamayacak kadar kısadır. Kaldı ki hiçbir insan 70 sene yaşama garantisine sahip değildir.
Samimice düşünen bir insan dünya hayatının çok kısa bir süre olduğuna kanaat getirir, buradaki hayatın sadece bir sınavdan ibaret olduğunu kavrar ve hayatına bunları göze alarak devam eder. İşte burada günlerin, saatlerin, hatta dakikaların değeri ortaya çıkar.
Zamanın ne kadar değerli olduğunu anlayan insan, her sabah uyandığında Allah(c.c.)’a şükretmelidir. Çünkü Allah(c.c.) ona yeni bir gün nasip etmiştir. Belki o gün Allah(c.c.)’ın rızasını kazanacak bir harekette bulunacak ve hüsrana uğramaktan kurtulacaktır. Ancak bir insan Allah(c.c.)’ın ona vermiş olduğu hayat süresinde Allah(c.c.)’ın rızasını kazanamayabilir, bu durumda sonsuz azabı tatmaktan başka seçeneği kalmamıştır.
“İçinde onlar (şöyle) çığlık atarlar: "Rabbimiz, bizi çıkar, yaptığımızdan başka salih bir amelde bulunalım." Size orda (dünyada), öğüt alabilecek olanın öğüt alabileceği kadar ömür vermedik mi? Size uyaran da gelmişti. Öyleyse (azabı) tadın; artık zalimler için bir yardımcı yoktur.” Fatır-37
İnsanın ölümünden sonra sorumlu tutulacağı kaynak Kuran-ı Kerimdir. Kuran’ın bütününe bakıldığında, Allah(c.c.) insanları sürekli olarak ibadet etmeye ve çalışmaya teşvik etmektedir. Peygamberlerimizin hepsi yaşamlarının son anına kadar sürekli Allah(c.c.)’ın rızasını kazanabilmek için çabalamışlardır. Allah(c.c.) kitabında kendi rızasını kazanabilmek için çalışanların çabasını övmüştür. Peygamberlerimizden hiçbiri ik göstermemişlerdir.
“Şu halde boş kaldığın zaman, durmaksızın (dua ve ibadetleyaptıklarını yeterli görüp, Allah(c.c.)’ı zikretmekte ve ona ibadet etmekte gevşekl) yorulmaya-devam et.” İnşirah-7
Bu sebepten dolayı Kuran ayetlerini ve bu değerli insanların hayatını göz önüne alarak, her anımızı elimizden gelen en iyi şekilde değerlendirmeliyiz. Çünkü zaman Allah(c.c.)’ın bize sunmuş olduğu en kıymetli nimetler arasındadır. Nefsimizi ezerek, Allah(c.c.)’ın hoşnutluğu için harcadığımız hiçbir dakika karşılıksız kalmayacaktır. Biz unutmuş olsakta olmasakta, Allah(c.c.) yaşadığımız her dakikayı yaptıklarımızla birlikte karşımıza getirecektir.
Biz ise, kıyamet gününe ait duyarlı teraziler koyarız da artık, hiçbir nefis hiçbir şeyle haksızlığa uğramaz. Bir hardal tanesi bile olsa ona (teraziye) getiririz. Hesap görücüler olarak Biz yeteriz. Enbiya-47