islamda kadın ve erkek eşittir

"İslam'da kadın ve erkek eşittir" Akademik eğitime ve ileri kültür seviyesine sahip birçok kadın da bu yüzden, İslami hareket içinde yüksek mevkilere gelmeyi başaramadı. Bu kadınlar, -hala erkek egemen anlayış ...


Ağaç Şeklinde Aç1Beğeni
  • 1 gönderen THEHAFIZ

  1. Alt 02-20-2009, 16:09 #1
    altun Mesajlar: 885
    "İslam'da kadın ve erkek eşittir"

    Akademik eğitime ve ileri kültür seviyesine sahip birçok kadın da bu yüzden, İslami hareket içinde yüksek mevkilere gelmeyi başaramadı. Bu kadınlar, -hala erkek egemen anlayış geçerli olduğu için- kendilerinden daha az kalifiye olan erkeklerle rekabette bile zorlanıyorlar.

    Konuyla ilgili Kuran ayetlerine rağmen, kadın hâlâ erkeğe tabi. Kuran'da, "Erkekler, rızklarından masraflarını karşıladıkları oranda kadınlardan üstün kılınmıştır." denir. Buradaki tabir, erkeklerin üstünlüğünün sadece aile içinde olduğunu ifade etmektedir; ancak aile dışında eşitlik söz konusudur. Kuran'da ayrıca, "Erkek ve kadın müminler, birbirlerinin evliyasıdır; iyiliklere çağrı yapar, kötülüklerden uzak dururlar." denir.

    "Her türden İslami hareket kadının potansiyelinin farkına vardı, ama bu potansiyeli kullanmada gönülsüz davranıyor." Gerek ılımlı gerekse aşırı İslami hareketler, her ne kadar programlarında "kadının iş hayatına entegrasyonu"nu vurgulasalar da, genel olarak hareket içinde kadınların önemli mevkilere gelmeleri yönünde gönüllü olarak pek birşey yapmadılar. Kadının siyasi, sosyal ve kültürel alandaki rolünün etkin hale gelmesi için de ciddi anlamda çaba gösterilmedi; kadınlar karar alma mekanizmalarından ısrarlı biçimde uzak tutuldu. Sözü geçen "kadınların teşvik edilmesi" hedefi ise sadece göstermelik olarak kaldı.

    Ortadoğu'daki İslamcı hareketlerde de kadının rolü erkekleri dini, siyasi ve sosyal alanda desteklemekten ibaret. Pek çok kadın, içinde yetiştikleri kültürün bir parçası olarak kendilerine öğretilen bu rolü kendiliğinden kabulleniyor.

    Geleneklerin kıskacından kurtulma zamanı

    Bazı İslami grupların ileri mevkilerinde yer edinmeyi başaran kadınlar da bu söylemi destekliyorlar. Bunun sebebi ise erkek kadroların rızası olmaksızın hiçbir fikirlerini gerçekleştirememeleri; hatta bu erkekler kültürel ve akademik açıdan kendilerinden düşük seviyede olsalar dahi...

    İslami hareket içinde kadının rolünü etkin hale getirmek, bu rolü yok sayan, kadın düşmanı geleneklerin tozunu silkelemek için cesur ve ciddi bir düşünsel çaba gerekiyor. İslami düşünce ve hedeflere, kadın-erkek eşitliğine dayalı yenilikçi bir bakış açısının eklenmesi şart. Kadının rolünün ve etkinliğinin artması, her alanda dengeyi sağlayacağı gibi, bu hareketlere ve topluma faydası olacak bir enerji de yaratacaktır.

    İstatistiklere göre Arap ülkelerinde kadınlar, eğitimde önemli bir aşama kaydettiler. Bu durum da, kadını kazanmanın ve kararlara dahil etmenin gerekliliğini ortaya koyuyor. Ayrıca İslami hareketlerin, bünyelerinde kadın kollarının bulunduğunu ifade etmeleri, kesinlikle yeterli değil. Kadının rolünün sadece görüntüde iyileştirilmesi yetmez, sözleri eyleme geçirme zamanı çoktan geldi!

    Ahmad Şahab

    ©Qantara 2008

    Arapçadan çeviren Adnan Yılmaz

  2. Alt 02-21-2009, 01:36 #2
    alptraum Mesajlar: 38.107
    Blog Başlıkları: 28
    Simdi bu yaziyi ben iki sekilde degerlendiririm. Islam rüzgari her türlü kültüründen yasanir hale gelen bir memlekette bir kadinin calismasini engellemek zulümdür. Bugün Türkiyede böyle bir rüzgarin nihai bir sekilde her Türk gencinde estigi söylenemez ve bu durumda bayanin disarda etkili olmasi zorlasiyor. Tabi helal dairesi genis oldugu icin bir sekilde bayanlarinda calisabilecekleri uygun is yerleri temin ediliyor fakat yinede konu islam da kadin erkek esitligi ise bu esitligin tam özgür sartnameleri var mi incelemek gerekir.

    Nasil ki zamaninda mezarliklara gitme dahi yasaklanmisken ya da bayanlarin teravih namazina gitme yasaklanmis iken o günkü kurallari bugünkü yasama entegre edip kiyas etmenin dogru olacagi kanisinda degilim.

    "Esitlik" ve "Adalet" . Iste en fazla birbirine karistirdigimiz iki kelime. Esitlik olmadan adalet saglanir mi? Adaletsiz esitlik varmidir? Ya da örnekleri tarihte mevcutmudur?

    Kadin ve erkegin esit oldugu noktalar olsa dahi yasama biciminde hicbirsekilde esit olamazlar ve bunun namümkün oldugunu insan kendi vücudundan dahi anlayabilir. Esitlik kelimesi biraz yobazlastirilmaya, köle olarak kullanilmaya/kullandirtilmaya yatkin bir söz olarak düsünüyorum(b.k.z. kominizm)

    Bu konu münazara edilmeli ve acilmali. En derinlerde dolasilmali. Yoksa ne ye göre esit diye baslariz ve bütünden parcaya degil, tersi parcadan bütüne dogru hem ufak ufak dersler halinde incelemis oluruz.

  3. Alt 02-21-2009, 11:15 #3
    THEHAFIZ Mesajlar: 135
    Konuya farklı bir persfektiften bakmak istiyorum,
    Kur'anda geçen RACÜL kelimesini çözdük mü ortada ne zulüm kalıyor ne hakızlık,
    Rabbim taşları öyle güzel ve sistemlice oturtmuş ki yerine,
    Bakmayın İSRAİLİYYAT masallarını dinleştirip taşları yerlerinden oynatanlara,
    Onları Allaha havale ederek, dikkatleri yazıya çevirmek istiyorum




    RACÜL


    “Racül” sözcüğü genelde “erkek [kadının karşıtı]” anlamında kullanıldığı için bazı ayetlerde yanlış anlamalara sebep olmaktadır. Dolayısıyla sözcük hem Arap dilindeki hem de Kur’an’daki kullanımı dikkate alınarak tahlil edilmelidir.
    Arapçada “ الرّجلracül”, “insan nev’inden erkek” demek olup “kadın”ın karşıtıdır. “Çocukluk dönemini geçince, ihtilam olmaya başlayınca, delikanlı olunca racül olur” da denilmiştir. (Lisanü’l-Arab; c: 4, s: 84, Tacü’l-Arus; c: 14, s: 263)
    Dil kitaplarındaki tahlillere bakıldığında, sözcüğün “ayak” anlamına gelen “ricıl” sözcüğü gibi “rcl” kökünden türediği, bu kökten türeyen sözcüklerin de esas anlamları itibariyle “ayak” anlamı ekseninde oluştukları görülür. Mesela “rical” sözcüğü “ayakları ile yürüyen” anlamından gelişmiştir. “Racül” sözcüğünün çoğulu olan “ رجالrical” sözcüğü ile, “رجِلr ricıl” sözcüğünün türevlerinden olan ve “yaya yürümek, piyade” anlamında kullanılan “ رجالrical” sözcükleri aynı olup sözcüğün hangi anlama geldiği ancak cümle içindeki kullanımından ayırt edilmektedir. Mesela Bakara/239 ve Hacc/27’de bu sözcük “yaya” anlamında kullanılmıştır.
    Bu geniş anlamdaki kullanımıyla sözcük, erkek-kadın ayırımı içermeksizin insan türüne verilmiş bir sıfat konumundadır. Daha sonraları anlam daralması olmuş ve sözcük daha çok insanın “erkek” cinsi için kullanılır olmuştur.
    Allame İbnü’l-Menzur’un tespitlerine göre, Ebu Zeyyad el-Kilabi “ فتهايج الرّجلان fetehâyece’r-racülâni [iki racül birbirini kandırdı]” derken, “iki racül” ile kendini ve eşini kastediyordu. (Lisanü’l Arab; c: 4, s: 83)
    Bu tespit aslında “racül” sözcüğünün erkek ve kadın için kullanıldığını göstermektedir.
    Zebidi de Tacü’l-Arus’ta, Muhkem’de “racl” sözcüğünün “olgunluk ve sertlik” ifade eden bir sıfat olduğundan, “ رجل ابوه رجلracülün ebûhü racülün [erkek oğlu erkek]” deyimlerinden bahsedildiğini nakleder. (Tacü’l-Arus; c:14, s: 263)
    Buradan da, insana “racül” denmesinin onun olgunluğundan, çetinliğinden kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Bu yönüyle de “racül” sözcüğü, kadın erkek ayırımı içermeksizin “olgun insan” anlamındadır.
    Benzer şekilde Türkçede de “erkek” sözcüğü, olgunluğun, çetinliğin, yiğitliğin, mertliğin ifadesi olarak, kadın-erkek ayırımı içermeksizin, her iki cins için de “sözünde duran, güç durumlarda arkadaşlarından ayrılmayan, olgun” anlamında kullanılır. Mesela “Erkeklik sende kalsın!” ifadesindeki “erkeklik” sözcüğünün cinsiyetle alakası olmadığı gibi, “Erkek kızmış vesselam!” ifadesi de oldukça yaygın bir kullanımdır.

    KUR’AN’DA “RACÜL”

    Kur’an’da “ ر ج لrcl” kökünden türemiş sözcük sayısı 73 olup bunların 18 tanesi tekil, tesniye ve çoğul olmak üzere “ayak” anlamındaki “ricıl” kalıbındandır [Bakara/239, Hacc/27, Sad/42, Nur/24, 31, 45, A’raf/124, 195, Maide/6, 33, 66, En’am/65, Ta Ha/71, Şuara/49, Ankebut/55, Ya Sin/65, Mümtehıne/12, İsra/64].
    “Erkek” anlamındaki “racül” sözcükleri Kur’an’da nekre [belirtisiz] ve marife [belirli] olmak üzere iki şekilde kullanılmıştır.
    Marife olarak kullanılanları ve bu sözcüğün karşıt cinsi ile birlikte kullanılanları, açıkça kadın cinsinin karşıtı olan “erkek” anlamındadır [Bakara/282, Nisa/1, 12, 32, 34, 85, 98, 176, A’raf/81, Fetih/25].
    Nekre olanların tümü ise mutlak anlamda “olgun insan, adam” anlamında kullanılmıştır [A’raf/46, 48, 63, 69, 155, Yunus/2, Hud/78, Müminun/25, 38, Kasas/20, Ahzab/4, 23, 40, Sebe/7, 43, Ya Sin/20, Zümer/29, Mümin/ 28, Zühruf/31, En’am/9, İsra/47, Kehf/28, 32, Furkan/8, Maide/23, Nahl/43, 76, Yusuf/109, Nur/37, Cinn/6, Sad/62, Tövbe/108].
    Bunlardan bir kaçının meali aşağıdadır:

    Aralarında da bir perde vardır. Ve a‘râf üzerindeki kimseler, onların hepsini simalarından [alâmetlerinden] tanırlar. Ve bunlar [a‘râf üzerinde bulunan kimseler], cenneti umup da henüz girmemiş olan cennet ashâbına seslenirler: “Selâm olsun size!” (A’râf/46)

    A‘râf ashâbı, alâmetlerinden tanıdıkları kimselere seslenip “Topluluğunuz ve büyüklendiğiniz şeyler size yarar sağlamadı, Allah`ın, rahmetine –[ki bu rahmet,] “Girin cennete, size kaygı yoktur, üzülmeyeceksiniz de! [vaadidir]– erdirmeyeceğine yemin ettikleriniz, şunlar mı?” derler. (A’raf/48, 49)

    Öyle kimseler ki, ticaret ve alış veriş Allah`ı anmaktan, salatı ikame etmekten ve zekat vermekten onları alıkoymaz. Onlar, kalplerin ve gözlerin ters döndüğü bir günden korkarlar. (Nur/37)

    Allah, bir kimsenin göğüs boşluğu içinde iki kalp kılmadı. Ve kendilerini annelerinize benzeterek yemin konusu yaptığınız [zıharda bulunduğunuz] eşlerinizi de sizin anneleriniz yapmadı. Evlâtlıklarınızı da sizin öz çocuklarınız saymadı. Bu, sizin ağzınızla söylemenizdir. Allah ise hakkı söyler. Ve doğruya yöneltir/ iletir. (Ahzab/4)

    Müminlerden öyle kimseler vardır ki, Allah`a, üzerine ahd verdikleri şeylere sadakat gösterdiler. İşte, onlardan kimisi adağını gerçekleştiren [canını veren] kimsedir, kimi de bekleyen kimsedir. Onlar, hiç değiştirmediler. (Ahzab/23)

    Bu örneklerdeki “racül, rical” sözcüklerinin “erkek, erkekler” olarak çevrilmesi sorun oluşturacağından, kesinlikle uygun değildir. Bize göre bu sözcükler “olgun kişi, kişiler, kimse, kimseler, adam, adamlar” olarak çevrilmelidir.
    Konumuz olan ayete dönülecek olursa, bize göre bu ifade ile kendilerine vahyedilen elçilerin mutlaka erkek oldukları değil, yeryüzünde yaşayanlardan oldukları açıklanmakta ve müşriklerin “beşerden elçi olmaz, elçi melek olmalı” şeklindeki düşünceleri reddedilmektedir. Nitekim bu husus başka ayetlerde çok açık ifadelerle belirtilmiştir:

    Biz senden evvel de sadece, kesinlikle yemek yiyen, çarşılarda yürüyen elçilerden gönderdik. Ve Biz sizin bir kısmınızı bir kısmınız için fitne kıldık. -Sabrediyor musunuz!- Ve senin Rabbin çok iyi görendir. (Furkan/20)

    Ve Biz onları yemek yemez birer ceset kılmadık. Onlar sürekli kalıcılar da [ölümsüz] değillerdi.
    Sonra biz onlara o vaadi [verdiğimiz sözü] yerine getirdik. Böylece onları ve dilediğimiz kimseleri kurtardık. Aşırı gidenleri de helak ettik. (Enbiya/8, 9)

    “Kadın elçi olmaz” hükmü verenlerin, bu iddialarına, Rabbimizin Kur’an’da bizi haberdar ettiği elçiler arasında kadın elçi bulunmamasını gerekçe göstermeleri bize göre yeterli değildir. Çünkü Rabbimiz, gönderdiği elçilerin sayısını ve tümünün kimliğini bize bildirmemiştir:

    Daha önce sana anlattığımız peygamberlerle, anlatmadığımız başka peygamberlere de [vahyettik]. Ve Allah Musa ile de konuştu. (Nisa/164)

    Ve ant olsun ki Biz senin önünden nice elçiler gönderdik. Onlardan kimini sana anlattık, onlardan kimini de anlatmadık. Hiçbir elçi, Allah`ın izni olmaksızın bir ayet getiremez. Artık Allah`ın emri gelince de hakk ile gerçekleştirilir. Batılcılar, işte burada hüsrana uğradılar. (Mümin/78)

    Bu durumda, Rabbimizin bize bildirmediği elçiler arasında kadın elçilerin olması da mümkündür.

    altun bunu beğendi.
  4. Alt 02-21-2009, 18:11 #4
    el_feta Mesajlar: 1.168
    Eşit midir,eş midir?


    Kadın elçi olmaz derken?
    vahy gelir lakin nübüvvet??

Kullanıcı isminiz: Giriş yapmak için Buraya tıklayın

Bu soru sistemi, zararlı botlara karşı güvenlik için uygulamaya sunulmuştur. Bundan dolayı bu kısımı doldurmak zorunludur.