Din ile yüzleşme   Konuyu açan: zeynep_hearty   İlk Mesaj: 09-11-2008 (17:01)   Son Mesaj: 09-11-2008 (17:01)    Cevap: 0    Gösterim: 1703  

Ağaç Şeklinde Aç1Beğeni
  • 1 gönderen zeynep_hearty

    09-11-2008

    Din ile yüzleşme

    Yazar : İlhan TOSUN Yıl : 2008 Baskı : 1

    Web : "Din ile Yüzleşme" kitabı yakında tüm Türkiye'de ... “Vakit çok geç olmadan, Dininiz ile yüzleşin”


    İlhan TOSUN kimdir?


    Zengine sorsanız, dilinde doldurmadığım bir çeşmem
    Fakire sorsanız, cebimde rahatlığımdan ötürü bu yaşamı seçmem var
    Milliyetçiye sorarsanız, onlarsız olmam eksik bir seçmen
    Laik’e sorsanız, zihninde, teknolojiden yoksun bir göçmen var

    Feministe göre haklarının zorla alınması gerekenlerdenim
    Sosyaliste göre kafamda örümcek ağı biriktirenlerdenim
    Bazı cemaatlere göre bile dinde aşırı gidenlerdenim
    Emperyaliste göre hilafsız, ezilmesi gereken bir böcek var

    Ben ise değil yanlış; hak yolunda ilerleyenlerdenim
    Cahil kimdir, ben kimim, elbet bunu bilenlerdenim
    Ölçülü olan bir yaşamım, kaynağım Kuran’dır; temellerim
    Gaflet değil hidayet , rızalıktır emellerim…



    KİTAP TANITIMI

    Rahman ve Rahim olan ALLAH’IN adı ile…

    Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd eder, yardımlarını ve bize hidayet etmesini dileriz. Kötü amellerimizden, nefislerimizin şerrinden yalnız O’na sığınırız. Allah (c.c.) kime hidayet ederse artık o kişiyi saptıracak kimse olmadığı gibi, O’nun saptırdığını da hiç kimse hidayete erdiremez. Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)’in âline, ashabına ve kıyamete kadar ona en güzel şekilde tabi olanlara salât ve selam olsun.

    Yaşadığımız toplumdaki insanların büyük bir çoğunlunun içinde bulunduğu gaflet, Kuran’ı Kerim’den haberdar olan her insanın malumudur. Bizler de malik olandan habersiz, gaflet içinde sürdürülen bu yaşamı ve varlığını sürdürmekte olan cahiliye inanışlarını kalemimizin gölgesinde oluşan kelimelerle haber verme gayreti içerisine girmiş bulunmaktayız.

    Bu yolda izleyebileceğimiz en etkili yöntemin kendimize soru sormak ve cevapları Kuran-ı Kerim’den ve sahih hadislerden aktarmak olduğuna karar vererek, çalışmamızı bu fikir ile kaleme aldık.

    Neyi, niye, niçin, nasıl ve neden yaptığını bilmeyen Müslüman’ın muhakkak gaflete düşeceğine tarih sayfalarına da başvurarak defalarca tanıklık ediyoruz. Gayemiz kimseye hidayet vermek değil, çünkü bu mutlak anlamda yalnızca Allah (c.c.)’a mahsustur.

    Hedefimiz, Müslümanların bir an önce kendilerine gelmeleri için sınırları çizilmiş bir ülke gibi kabul ve redlerini oluşturmaları ve Allah’ın rızasını kazanmaya yönelik yaşam sürmeye başlamaları yönündedir. Bu anlamda ticari bir amaç güdüldüğü söylemlerinden Allah (c.c.)’a sığınırım. Bu cümleleri, din adına işleyen sömürü mekanizmasının dişlilerinden biri olarak anılma endişemden ötürü yazıyorum. Yalnızca kitabın çok satmasını amaç edinseydim, gaflet veya cehalete dayalı bir yazı yazarak toplumu eleştiren insan olmayı gaye edinmezdim. Ne kadar duygusal metin ve yaşanmış dramatik olay var ise araştırma konusu yapar, onları aktarırdım.

    Müslümanların başına ne geldi ise zaten, mantığı oluşmamış bir konuya duygusal yaklaşmalarından geldi. Bugün de bu şekilde ilim ehli olarak gözüken, fakat ilmi ile değil duygusal anlatımı ile gündem oluşturan, öğretici olmaktan uzak nice insanlar vardır. Ağlamaklı cümleler ile başlardım ve merhametsizleri eleştirirdim. “Sizden bahsediyorum!’’ demez, “Böyleleri de var!’’ diyerek, kimsenin kendi üstüne alınmayacağı cümleler ile fikrimi aktarıp, reklâmı da temel alan bir kitap tasarlardım. Belirli bir kitleye ulaşmaya başladıktan sonra da “Yarabbi, üşengeçliğimizden değil de, acizliğimizden; cahilliğimizden değil de, içinde yaşadığımız zamanın bereketsizliğinden sana gerektiği şekilde kulluk edemiyoruz. Sen gafuru rahimsin, bizi af eyle.” üslubunda dualar eder, “âmin” diyenlerle beraber ağlaşarak, halkın insanı olduğumu da kanıtlardım.

    Fakat iş öyle değil…

    Bilenlerin yüreğinde yara büyük olur. İşte o zaman, ayeti kerimede lanete uğrayacakları haber verilen, bildiğini gizleyen gruba dâhil olurdum.

    ALLAH (c.c.) şöyle buyuruyor:
    İndirdiğimiz apaçık delilleri ve hidayeti Kitap'ta açıklamamızdan sonra onları gizleyenler var ya, işte onlara hem Allah lanet eder, hem de bütün lanet etme konumunda olanlar lanet eder.

    Bize şah damarından daha yakın olana iman etmişken nedir ki bunlar, nefsin tutsaklığından başka. Tevhid yolunda ilerleyenleri, (Ahiret hayatına inandım demelerine rağmen) kimse ahmak zannetmesin diye bahsediyorum bunlardan…

    ALLAH (c.c.) şöyle buyuruyor:
    Onlara “Halk nasıl iman etti ise siz de öyle iman edin” denildiği zaman “Biz hiç beyinsiz, ayaktakımı gibi iman eder miyiz?” derler. Asıl beyinsiz ayak takımı kendileridir, ama bunu bilmiyorlar. Onlar müminler ile karşılaştıkları zaman “inandık” derler. Fakat şeytanları, elebaşları ile baş başa kaldıkları zaman “Biz sizin yanınızdayız, onlarla sadece alay ediyoruz” derler.
    Bunları, tevhid ehlinden olup da yanılgılara düştüğünü gözlemlediğim bazı grupların kendisine gelmesi için de bahsediyorum. Bu kimseler de bilen ama gizleyen zihniyete dahi olmaktadırlar. Bu insanlar, itikadı sapmaya yönelmiş birini müşrik, münafık veya kâfir ilan etmeyi, hatta bu kapsamda çeşitli deliller getirmeyi kendilerine iş edinmiş olmalarına rağmen, imkânları varken en ufak bir nasihate dahi muhtaç durumda olan kimselere gerekli tebliği yapmaya tenezzül etmeyen kişilerdir. Bunlar, İslam’ın nasıl doğup büyüdüğünü ve günümüze nasıl geldiğini bilmiyorlar, zannederim. Bunların inancında, ne Vahşinin tövbe etmesine ne de kölelerin özgürleştirilmesine imkân bulunmamaktadır. Oysa Kuran-ı Kerim, hastalığımıza ne de güzel bir reçete keserek sıhhati bulma yolunu bizlere bildirmektedir…

    ALLAH (c.c) söyle buyuruyor:
    Allah'a ve Resulü’ne itaat edin ve çekişip birbirinize düşmeyin, çözülüp yılgınlaşırsınız, gücünüz gider. Sabredin. Şüphesiz Allah, sabredenlerle beraberdir.

    Demek ki bunlar, Allah (c.c.)’ın rahmetinden uzak davranışlardır. Allah’a ve Resulü’ne “inandım” demelerine rağmen İslam’dan haberi olmayan iyi niyetli saf insanların, düştükleri gafletten çıkmak için tevhid ehlinin tebliğine ihtiyaçları vardır. Bu formülü ise, Kuran-ı Kerim bizlere şu şekilde bildirmektedir.

    ALLAH (c.c.) şöyle buyuruyor:
    Gerçekten insan, ziyandadır. Ancak iman edip Salih amellerde bulunanlar, birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve birbirlerine sabrı tavsiye edenler başka.

    Küfründe inat edenlere yapılacak tebliğden bahsetmiyorum. Hayat içerisinde ezilmiş, bilgiye ayıracak zamanı olmamış, biliyorum zannı ile yaşam süren inançlı, samimi ama şuursuz insanlardan bahsediyorum. Şeytanı düşman bilerek varlığına inanmışsanız, kimi kimin eline bırakıyorsunuz, tekrar düşünün. Bir an önce bu hastalıktan kurtulup, Hz. Muhammed (s.a.v.)’in yaşadığı zamandaki toplumun merhametli ve azimle çalışan sahabeleri gibi olmalıyız.

    Bizler öylesine duygusal düşünen bir toplumuz ki; Kuran-ı Kerim’in “Size onlardan dost olmaz” demesine rağmen, birilerinin gözyaşlarına kanarak, “Ağlıyorsa dertlidir, ezgindir, bizdendir.” diyerek, samimi görünüşlere aldanıp, kendimizi o fikre teslim etmekteyiz. Bizler, öylesine duygusal düşünen bir toplumuz ki; defalarca izlediğimiz bir filmin en duygusal sahnesi hafızalarımıza kazınmasına rağmen, sadece o sahnesi için filmi tekrar tekrar izlemekteyiz. Bizler, öylesine duygusal düşünen bir toplumuz ki; vaatlerinin genellikle hiç birini görmesek de, merhamet içerikli konuşmalarından ötürü, siyasetçilerimizi defalarca başa getirenleriz.

    Ah bizler ah! İslam’ın mantık kısmını yaşantımıza uyarlamadan, doğruluğunu Kuran’a sormadığımız bilgiyi esas kabul edip, dinimizi görsel veya yazılı medyada ki ne olduğu belli olmayan kişilerin güzel görünümleri ve tatlı konuşmalarına tamah ederek öğreniyoruz. Ölçümüz, kişinin dediklerinin Kuran’a uyup uymaması değil, diyenin hoş bir üslup ile kibar ve tane tane anlatması olmuştur. Denilenin önemini veya doğruluğunu hiç araştırmadan kabullenmekteyiz. Konu veya konular hakkında yeterli bilgimiz olmadığı halde bir konuyu fikir yürüterek çözme, aktarma, insanları buna ikna etme ve kendimize de inandırma çabası içerisinde hayatımızı geçiriyoruz. Vallahi bu durum, insanın kendi helakının oluşması için yeterli bir sebeptir. Bir an önce bu alışkanlıktan vazgeçmeli, periyodik olarak Kur’an-ı Kerim okumalı, onun mesajları üzerinde düşünmeli ve yaşantımıza uyarlama çabası içerisinde olmalıyız.

    Sonuç olarak, kurtuluşun adresi üç dönemeçte yatmaktadır. Doğru bilgi, bu bilgi ile amel ve yaşanılır alanı genişletmek için tebliğ.

    İşte bu anlamda başarı; ne bu kitabın çok satması ne de kitlelere ulaşmaktır. Ne yazık ki “başarı” kelimesi de günümüz cahiliyyesinde “tuttuğunu koparmak”, “kariyer sahibi olmak”, “iyi bir gelecek vaat eden iş sahibi olmak”, v.b. gibi şeylerle beraber anılmaktadır. Zaten “başarı” anlayışı, cahiliyenin var olduğu tüm zamanlarda, bu ve bunun gibi nefsi temel alan esaslara dayandırılmıştır. Oysaki müminin başarısı, Rabbinin rızasını kazanma gayreti içerisinde verdiği yaşam mücadelesinde yatmaktadır. Başarı da budur, mutluluk da budur… Onun için, ne mutlu her şeye rağmen hayatını rızalık kazanma peşinde sürdürene, ne mutlu bataklık çukurunun içinde bile iman elbisesi kirlenmeyene, ne mutlu MÜSLÜMANIM diyene!

    Biz de âcizane, Rabbimizin rızasını kazanmak gayesi ile geleceğe bir kitap bırakmak için, aldık elimize kâğıdı kalemi ve Müslümanın İslam’a bakışının nasıl olması gerektiğini özlü bir biçimde işleme gayretine girdik. Meseleleri kavramsal boyutları ile açıklayan nice kitap mevcut olduğu için çalışmamızı, halkın kullandığı kelimelerle açıklamayı ve örneklere dökmeyi, daha uygun gördük. İnşallah bu açıklamalardan sonra, kitabımız içerisinde mevcut bulunan yanlışlar varsa kendimden, elde edilmiş bir başarı varsa da Allah (c.c.)’tan olduğunu belirterek, kitabımıza başlayalım…

    “Vakit çok geç olmadan, Dininiz ile yüzleşin”

    Bu kitap Allah (c.c)’a ve Resulu (a.s.m.) ’ne iman ettim diyenlerin, Dinlerindeki ve dinin sahibine olan inançlarındaki eksiklikle her an hayatlarının sonuna yaklaşırken, gaflet uykusundan uyandırılması amacı ile hazırlanmıştır. Kul’a düşen tebliğdir. Hidayeti veren de, kişide tesiri yaratan da mutlak anlamda yalnızca ALLAH azze ve celle’dir.


    CEVABINI BULACAĞINIZ SORULAR


    BİRİNCİ BÖLÜM

    DOĞRU BİLGİ NEDİR?

    Benim kabul ettiğim her bilgi
    Nefsime hoş gelen her bilgi
    Başarıya ulaştıracak her bilgi
    Hiçbir şekilde zamana ve mekâna bağlılığı bulunmayan bilgi

    İKİNCİ BÖLÜM

    ÖLÜM VE AKIL

    Aklını kullanmayan mı yoksa ölümden kaçmayan mı aklını kullanmış olur?

    AKLIN YÖNLENDİRMELERİ

    Allah (c.c.)’ın bizlere bağışlamış olduğu akıl nimetinin en güzel kullanım metodu, nedir?

    Şartlar ve koşullar ne olursa olsun, hayatı mutlu ve huzurlu kılmak için yapılacak seçimler nelerdir?

    Hayatımızı yönlendirmemiz için, bilmemiz gereken tanımalar nelerdir?

    Güç kullanımı için neler gerekmektedir?

    DERTLERİMİZ VE AHİRET İNANCI

    Ahiret inancına gösterilen bağlılığın, dertlerimize sağlamış olduğu çözümler nelerdir?

    TEVHİD

    Allah (c.c.)’ı birlemek ne demektir?
    İnsanların bir kısmı hariç, bütün kâinat bu birliğe nasıl hizmet etmektedir?

    İSLAM VE BİLİM

    İcatları ve keşifleri ile bilim gerçekten ilerlemekte midir?
    Bilimin değer olarak, İslam’ı temel almamasının insanlığa kaybettirdiği zaman, ne kadardır?
    Buluşlar, insanlığın hayrına mı yoksa tekniğe mi dönüşmesine hizmet etmektedir?

    ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

    DEĞER VE İNANÇ

    Kıymet + Bedel = Değer
    Değer + İnanç = Din

    ŞİRK

    Allah Şirki bağışlamaz mı?
    Başka şeyleri Allahtan daha çok sevmenin ölçüsü nedir?
    Şirkin oluşum sebebi nelerdir?

    MÜSLÜMAN VE KÂFİR

    Kâfir ile Müslüman arasındaki fark nedir?

    OKUMADAN ALLAH’IN DİNİ BİLİNİR Mİ?

    Baktığımız için okumak ile okuduğumuz için bakmak arasındaki fark nedir?

    KULLANMA KILAVUZU VE BİZ

    Kullanma kılavuzunuz var mı?
    Kullanma kılavuzunun gözetiminde sürdürülen bir yaşam nasıl sağlanır?

    DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

    Cahiliyye zihniyetinin adetleri ve inançları nelerdir?
    İslam’ın bu adetler üzerinde yaptığı değişimler nelerdir?
    Günümüz insanlarının sürdürdükleri yaşam, hangi zihniyeti içerisinde barındırmaktadır?

    Bu konular üzerinde, gelin hep birlikte sohbet edelim. Kitap okurken geçirilen yalnız dakikalar da, baş başa vererek bu soruları cevaplarına ulaştıralım.

    Ölçüsü olmadıktan sonra insanlar, birbirlerini tanıma gereği hissetmezler. Gelin hep beraber Allah ve Resulü’nü tanıdıktan sonra bireysel yaşamın içinden çıkıp, birbirimizi tanıma gerekliliğini oluşturalım.

    İÇİNDEKİLER

    BİRİNCİ BÖLÜM
    DOĞRU BİLGİ
    DİĞER CANLILAR VE DOĞRU BİLGİ
    GEÇMİŞ İNSANLAR VE DOĞRU BİLGİ

    İKİNCİ BÖLÜM
    ÖLÜM VE AKIL
    AKLIN YÖNLENDİRMELERİ
    TANIMALAR
    Kendini Tanımak
    Çevreyi (Zamana Göre) Tanımak
    Kaderinizi Tanımak
    KULLANIMLAR
    Sağlığın Kullanımı
    Paranın Kullanımı
    Zamanın Kullanımı
    SEÇİMLER
    Eş Seçimi
    İş Seçimi
    Dost Seçimi
    DERTLERİMİZ VE AHİRET İNANCI
    TEVHİD
    İSLAM VE BİLİM
    Ad Kavmi
    Kâinatın Yaratılışı
    Evrenin Genişlemesi
    Evrenin Gaz Halinden Oluşumu
    Evrenin Çekim Kanunu (Gravitation)
    Dünya'nın Dönmesi
    Dünya'nın Yuvarlak Oluşu
    Zamanın İzafiliği
    Ay'a Yolculuk
    Dünya'yı Koruyan Tavan
    Kara Delikler
    Vuruşlu Yıldız
    Oksijen
    Soy'a Çekim
    Çiftler Halinde Yaradılış
    Ampulün İcadı
    Hava Basıncı
    Dağların Hareket Edişi
    Kömürün Kullanılması
    Yeraltı Sularının Kaynağı
    Yağmurun Oluşum Evreleri
    Parmak İzi
    Saadet


    ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

    DEĞER VE İNANÇ
    ŞİRK
    MÜSLÜMAN VE KÂFİR
    OKUMADAN ALLAH'IN DİNİ BİLİNİR Mİ?
    KULLANMA KILAVUZU VE BİZ
    Yaratılış ve Kuralları
    Dinleme, Okuma ve Yaşam
    Sorumluluk ve Taşıma
    İnsan ve Çevre Sağlığı
    Hata Yapanların Haberi
    Âdem (a.s.)'ın Oğlunun Haberi
    Nuh (a.s.)'un Oğlunun Haberi
    Nuh (a.s.)'un ve Lut (a.s.)'un Eşlerinin Haberleri
    Hud (a.s.)'un Kavmi Olan Ad Halkının Haberleri
    Bahçe Sahibinin Haberi
    Salih (a.s.)'in Kavmi Olan Semud Halkının Haberleri
    Ress Halkının Haberi
    Lut (a.s.)'ın Kavmi Olan Sedum Halkının Haberleri
    Yusuf (a.s.)'un Kardeşlerinin Haberleri
    Şuayb (a.s.)'ın Kavmi Olan Medyen Halkının Haberleri
    Tubba Kavminin Haberi
    Firavun ve Kavminin Haberleri
    Firavun Ailesinin Haberleri
    Haman'ın Haberleri
    Musa (a.s.)'ın Kavminin Haberi
    Samiri'nin Haberleri
    Karun'un Haberleri
    İsrail Oğullarının Haberleri (Yahudiler)
    Bağ Sahiplerinin Haberi
    Sebe Melikesi'nin Haberleri
    Hristiyanların Haberleri
    Şehir Halkının Haberi
    Ebu Leheb ve Eşinin Haberi
    Bedevilerin Haberleri
    Muhammed (s.a.v.) 'in ve Eşlerinin Haberleri
    Özellikler
    Tövbe ve Sabır
    Tövbe
    Sabır
    Zikir
    İman - Amel İlişkisi
    Hayat

    DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

    CAHİLİYYE, İSLAM, GÜNÜMÜZDE
    Kadın
    Erkek
    Evlilik (Nikah)
    Talak
    Zina
    Tesettür
    Ölüme Terk Edilen Kızlar
    Miras
    Faizcilik
    İhtikâr
    Sun'i Artış (Necş)
    Urban
    Din
    Putperestlik
    Melek Ve Cinlere Tapma
    Dirilişi İnkâr Etme
    Zamana Tapma (Dehrilik)
    Resullere Gelen Risaleti Reddetme
    Fal Oklarına İnananlar
    Güneş'e ve Yıldızlara İbadet
    Şirk
    Matem
    İçki
    Kumar
    Kurban
    Bayram
    Teşeüm

    HAYR İLE..



    beyza bunu beğendi.




    Din ile yüzleşme Yorumları