Hayat tam da böyle bir şeydir..

Çiçeğin Peşinde...


Ağaç Şeklinde Aç2Beğeni
  • 2 gönderen beyza

  1. Alt 10-05-2008, 23:27 #1
    beyza Mesajlar: 2.053
    Çiçeğin Peşinde

    Kocam bir mühendisti. Onunla sâkin tabiatını sevdiğim için
    evlenmiştim. Bu sâkin adamın göğsüne başımı koymak içimi nasıl da
    ısıtırdı


    Gel gör ki iki yıl nişanlılık ve beş yıl evlilikten sonra bu sâkinlik
    beni yormaya başlamıştı. Eşimin -bir zamanlar çok sevdiğim- bu

    özelliği artık beni huzursuz ediyordu.


    İş ilişkiye gelince oldukça içli, hattâ aşırı hassas bir kadınım.
    Romantik anlara, küçük bir çocuğun şekere düşkünlüğü gibi can
    atıyorum. Oysa kocamın sakinliği, başka bir deyişle vurdum duymazlığı,
    evliliğimize romantizm katmaması beni aşktan almış, uzaklaştırmıştı.



    Sonunda kararımı ona da açıkladım: boşanmak istiyordum..
    Şaşkınlıktan gözleri açılarak 'niye?' diye sordu.
    'Gerçekten belli bir sebebi yok' dedim, 'sadece yoruldum'
    Bütün gece ağzını bıçak açmadı. Düşünüyordu. Bu hâli ise hayal
    kırıklığımı daha da artırmaktan başka bir işe yaramıyordu: işte,
    sıkıntısını dışarı vurmaktan bile aciz bir adamla evliydim. Ondan ne
    bekleyebilirdim ki!




    Sonunda sordu: 'seni caydırmak için ne yapabilirim?'
    Demek ki söyledikleri doğruydu: insanların mizacı asla
    değiştirilemiyordu. Son inanç kırıntılarım da kaybolmuştu.
    'İşte mesele tam da bu' dedim. 'Sorunun cevabını kendin bulup kalbimi
    ikna edebilirsen kararımdan vazgeçebilirim.'
    'Diyelim dağın tepesinde bir uçurum kenarında bir çiçek var. O çiçeği
    benim için koparmak, düşüp vücudunun bütün kemiklerinin kırılmasına,
    hattâ ölümüne mâl'olacak. Bunu benim için yapar mısın?'
    Yüzümü dikkatle inceledi ve 'Sana bunun cevabını yarın vereceğim' dedi.
    Bu cevapla son ümidim de yok olmuştu.



    Ertesi sabah uyandığımda evde yoktu. Boş bir süt şişesini mutfak masasının üzerine koymuş, altına da bir not bırakmıştı.
    'Sevgilim' diye başlıyordu,
    'O çiçeği senin için koparmazdım' Kalbim yine kırılmıştı. Okumaya devam ettim.


    'Çünkü her zaman yaptığın gibi bilgisayarın altını üstüne getirip
    çökerttikten sonra monitörün önünde ağladığında, onu tekrar
    düzeltebilmem için ellerime ihtiyacım var.'


    'Anahtarları her zaman evde unuttuğunu bildiğimden, senden önce eve
    varabilmem üzere koşmam gerektiğinden bacaklarıma ihtiyacım var.'


    'Arabayı kullanmayı çok sevdiğin halde şehirde hep yolu
    kaybettiğinden, yolu gösterebilmem için gözlerime ihtiyacım var.'

    '<Sâdık arkadaşın>ın her ayki ziyaretinde sebep olduğu, karnındaki
    krampları rahatlatabilmem için avuçlarıma ihtiyacım var.'


    'Evde oturmayı sevdiğinden, içe kapanıklığını dağıtmak, can sıkıntını
    hafifletmek üzere sana şakalar yapabilmem, hikâyeler anlatabilmem için
    ağzıma ihtiyacım var.'


    'Sabahtan akşama kadar bilgisayara bakmaktan gözlerinin bozulması
    kaçınılmaz olduğundan, yaşlandığımızda tırnaklarını kesebilmem,
    saçlarında -görülmesini istemediğin- beyaz telleri ayıklayabilme, merdivenlerden aşağı inerken elini tutabilmem, çiçeklerin renginin -
    gençliğinde senin yüzünün rengi gibi olduğunu söyleyebilmem için
    gözlerime ihtiyacım var.'


    'Ama seni benden daha fazla seven biri varsa, evet o uçuruma gidip, o
    çiçeği senin için koparırım bi'tanem.'



    Baktım, mektuptaki yazının mürekkepleri yer yer dağılıyordu.
    Göz yaşlarım mektuba düşüyordu.
    'Mektubu okuduysan ve kalbin ikna olduysa lüften kapıyı aç canım.
    Çok sevdiğin susamlı ekmek ve taze sütle kapıda bekliyorum.'


    Koşarak kapıyı açtım. Endişeli bir yüzle ve ellerinde sıkıca tuttuğu
    susamlı ekmek ve sütle kapının önündeydi.
    Artık çok iyi biliyordum: beni ondan daha çok kimse sevemezdi. O
    çiçeği uçurumun kenarında bırakmaya karar verdim.


    Bu gerçek aşktı..

    İlk yıllardaki heyecanlar içinde görmeye alıştığımız aşkın, seneler
    sonra o heyecanlar kaybolup gittiğinde, huzur ve durgunluk içinde de
    hep var olmaya devam ettiğini göremeyebiliyoruz.


    Oysa aşk hep vardır.. Belki artık heyecansız, belki artık romantik
    değil.. Belki sıkıcı, tekdüze, hatta belki yüzsüz.. Ama hep oralarda
    bir yerdedir..


    Çiçekler ve romantik dakikalar ilişkinin başlaması için elbette
    gereklidir.. Bir zaman sonra bunlar gitse de gerçek aşkın sütunu ebedî kalır.


    Hayat tam da böyle bir şeydir..

    oguzhan ve Henna bunu beğendiler.
  2. Alt 10-08-2008, 13:26 #2
    rabbimeaşığım Mesajlar: 142
    sonlarını okurken içim tuhaf oldu..düşündürücü ve güzel yazın için Rabbim razı olsun...

  3. Alt 10-30-2008, 23:58 #3
    safahat Mesajlar: 18
    cok güzel bir yazi göndermissiniz, okuyunca gercekten etkilendim. Ama bir süre düsündükten sonra gercek hayatin bu yazidaki gibi olmadigini farkettim. Bu anlattiginiz olay gercekmi bilmem ama eger gercekse ve siz bu kisiyle evliyseniz dünya üzerindeki sansli azinliktan biri oldugunuzu hatirlatmak isterim. Hoscakalin, mutlu kalin...

  4. Alt 01-10-2009, 12:26 #4
    dionysoz Mesajlar: 103
    aşk uçar gider.umulurki yerini sadakate bıraksın.

  5. Alt 01-10-2009, 21:23 #5
    mhmt Mesajlar: 904
    Blog Başlıkları: 3
    Adamın sabrına hayran kalmamak elde değil
    La havle..

    selametle..

Kullanıcı isminiz: Giriş yapmak için Buraya tıklayın

Bu soru sistemi, zararlı botlara karşı güvenlik için uygulamaya sunulmuştur. Bundan dolayı bu kısımı doldurmak zorunludur.