Orta halli bir ailenin en büyük çocuğu olarak Anadolu'da dünyaya geldim.Orta halli olarak doğdum ama yoksulluk ve sefaletin en alasını yaşayarak büyüdük.Her zaman komşularımız ve akranlarımızdan bir adım gerisinden hayatı takip ettik.
Belki bize gelecek için bir ümit ışığı doğar diye umduk ne de olsa gençtik ama annem bu halden başka hal göremeden yaşlandı.Bana en çok dokunanı da bu.
Atadan babadan kalan bir variyetimizin olmadığını bildiğimden ve içimde biriktirdiğim çocukluğum ve gençliğimin özlemlerini gerçekleştirmek için tek çıkış yolum olan eğitime vargücümle sarıldım ama insanoğlu tek başına bir adada yaşamıyor sosyal bir insan.
Akranlarımdan eksik kalan yanlarıma aldırmaz sahte tavırlarım,içime her atılan çeltik beni önce dünyanın en yalnız insanı yaparken sonrasında içsel sorgulamalara ve isyana götürdü.
Allah'ın adaleti;insanların doğuştan beri yazgılarının hiç değişmemesi yoksul doğmusa yoksul,zengin doğmuşsa zengin devam etmesi;kötülerin cezalarını çekmemeleri;iyilerin karşılığını görmemesi vs. gibi sorgulamalar sonrasında üniversitedeki bazı arkadaş gruplarının da etkisiyle dini duygulardan tamamen uzaklaştım ve kendimi bu sorgu ve sıkıntılardan iç hesaplaşmalardan kurtardım ve rahatladım.
Ancak çok uzun sürmüyormuş,Allah'ı yok saymak hiç de insanı o kadar da rahatlatmıyor uzun vadede.
Ama beni yakınlaştırmıyor da.