Salih insanların diğer insanlara nasıl vesile olduğunu şu hadislerden öğreniyoruz:
“ALLAH, bu ümmete ancak aralarında bulunan zayıf görünümlü salihlerin duası, namazı ve ihlası sayesinde yardım eder.” (Nesaî)
“Siz ancak içinizdeki zayıf ve garib görünümlü salih kimselerin dua ve bereketiyle ilahi yardıma ve zafere ulaşırsınız.” (Buharî, Ebu Davud, Tirmizî)
“Zayıf görünümlü salihleri ihmal etmeyiniz. Çünkü siz onlar sayesinde rızıklandırılır ve ilahi yardıma mazhar kılınırsınız” (Nesaî)
Konumuzla alâkalı bir başka hadiste de, bazı savaşlarda sahabe, tabiîn veya etbau tabiîn’den olan kişiler hürmetine o orduya zafer ihsan edileceği belirtilmiştir. (Buhari, Müslim)
İslâm tarihinde, peygamber, veli ve alimleri vesile ederk ALLAHu Tealâ’dan bir şey istemenin örnekleri çoktur. Bu manada ilk vesileyi Hz. Adem (A.S.) yapmıştır.
Hz. Ömer (R.A.) naklediyor: Hz. Rasulullah (A.S.) buyurdu ki: Hz. Adem (A.S.), cennetten çıkarılmasına sebep olan hatayı işledikten sonra affedilmesi için şöyle dua etti:
- ‘ALLAH’ım beni Muhammed’in hakkı için affeyle, tevbemi kabul buyur.’ Cenab-ı Hak:
- ‘Sen Muhammed’i nereden tanıyorsun?’ diye sorunca, Adem (A.S.):
- ‘Ya Rabbi! Beni yarattığın zaman başımı kaldırıp arşa baktığımda, arşın üzerinde, Lâ ilâhe illALLAH Muhammedü’r-Rasulullah yazıldığını gördüm. İsmi ALLAH’ın ismiyle beraber yazılan birinin O’nun katında en sevgili bir kul olduğunu anladım. Bundan dolayı onun ismini zikrederek affımı istedim.’ dedi. ALLAHu Tealâ:
- ‘İzzet ve celâlime yemin ederim ki, o senin zürriyetinden gelecek son peygamberdir. Eğer o olmasaydı seni yaratmazdım.’ buyurdu. (Hakim, Beyhakî, Tabaranî, Heysemî)
Peygamberi ve Onun Yakınlarını Vesile Yapmak
Rasullah (A.S.) Efendimiz’in saadetli hayatlarında zat-ı alisini vesile ederek yapılan pek çok tevessül örneği mevcuttur. Biz, tevessülün edebine dikkat edildiğinde, bu ümmetin salihleri ile her zaman yapılabileceğini göstermek için aşağıdaki örnekleri veriyoruz:
Enes b. Malik (R.A.) anlatıyor: “Hz. Ömer döneminde, müslümanlar kuraklık yüzünden kıtlık tehlikesiyle karşı karşıya geldiler. Durumu halife Ömer’e anlattılar. O da Hz. Peygamber’in amcası Abbas’ı (R.A.) yanına aldı, onu vesile ederek ALLAH’tan yağmur talebinde bulundu, şöyle yalvardı:
- ‘ALLAHım! Bizler daha önce Peygamberimiz’i vesile edinerek sana niyazda bulunurduk, sen de bize yağmur verirdin. Şimdi ise O’nun amcasını vesile kılıyor ve senden talep ediyoruz; bize yağmur ihsan et.’ Dua ve vesilesi kabul edildi; o anda yağmura kavuştular.” (Buhari, Aynî)
Hz. Ömer (R.A.) böyle davranmakla, Hz. Peygamber (A.S.)’dan başka salih insanları ve özellikle Peygamber’e yakınlığı bulunan kişileri vesile edinerek yağmur isteneceği hususuna işaret etmiştir.
Bu hareketi ile müslümanlara vesilenin mahiyetini anlatmak ve Kur’an’da emredilen tevessülün sadece salih amelleri değil; aynı zamanda salih zatlarla tevessülü de içine aldığını belirtmek istemiştir.
Ayrıca, bu davranışı ile Ehl-i Beyt’in faziletini vurgulamak istemiştir. ALLAH Rasulü’nün hem nesebine, hem de edebine varis olan Ehl-i Beyt alimleri ve o şerefli silsileden gelen kâmil mürşidler, her devirde müslümanlar için Hakk’a ulaşmada en güzel vesiledirler. Onlara “el-Urvetü’l-Vüska” yani kopmayan, sağlam ip denir. Onlar, bir ucu ALLAH’ta, diğer ucu insanların arasında olan Hz. Kur’an’a sımsıkı sarıldıklarından, ellerinden tutanı, kalplerinden ilahi aşk yudumlayanı ALLAH’a ulaştırırlar.
Hz. Ömer (R.A.)’in Hz. Abbas (R.A.)’la tevessülde bulunması, Hz. Rasulullah (A.S.)’ın ona gösterdiği hürmete kendisinin de riayet etmesinden kaynaklanmıştır. O, böyle davranmakla Hz. Peygamber’e ittiba etmiştir. (Aynî, Umdetü’l Kari; Ali Ataç, Kelâm ve Tasavvuf Açısından Tevessül)
Sahabilerin Birbirlerini Vesile Yapmaları
Ebu Zur’a eş-Şeybanî anlatıyor: “Yezid bin Muaviye zamanında uzun bir müddet yağmur yağmadı. Bunun üzerine yağmur duasına çıktılar, fakat ne bulut geldi ne de yağmur yağdı. Yezid b. Muaviye, Dahhâk bin Esved’e dönüp ‘Kalkın! Bizim için yağmur isteyin!’ dedi. O da kalktı, kollarını ileri doğru uzatarak ellerini açtı, başını semaya kaldırdı, şöyle dedi:
- ‘ALLAHım! Bunlar benim vesilemle senden yağmur diliyorlar; onlara yağmur yağdır!’
O daha duasını bitirmemişti ki, yağmur yağıverdi. Öyle ki, neredeyse su içinde kalacaklardı. (İbn-i Ebi’d Dünya, Resail)
Hz. Muaviye (R.A.), Yezid bin Esved el-Cureşî (R.A.)’yi Şamlılar için vesile ederek yağmur duasında bulundu, elini açıp:
- “ALLAHım! En hayırlımız ve en faziletlimiz vesilesiyle senden yardım diliyoruz” diye dua etti; daha evlerine varmadan yağmur yağdı.” (İbnu’s-Salâh, Ulumu’l-Hadis)
İbnu Hacer el-Mekki (Rh.A.) naklediyor: “İmam Şafiî, Bağdat’ta kaldığı günlerde İmam Ebû Hanife’nin türbesine gelir, ziyaret eder, kendisine selam verir, sonra onu vesile edip ALLAHu Tealâ’ya ihtiyacını arzederdi.”
İmam Ahmed b. Hanbel (Rh.A.), ALLAHu Tealâ’dan bir şey isterken İmam Şafiî’nin ismini zikrediyor ve onun hatırına ihtiyacının giderilmesini istiyordu. Oğlu Abdullah buna hayret edip babasına durumu sorunca, İmam Ahmed:
- “Şüphesiz İmam Şafiî, insanlar için güneş gibidir; herkese fayda sebebidir” demişti.
Yine İmam Şafiî’ye, Kuzey Afrika’lı müslümanların İmam Malik’in ismini anarak ALLAH’tan birşeyler istediklerinin haberi ulaşınca, bunu hoş görmüştü.
İmam Ebu’l Hasen eş-Şâzelî (Rh.A.) demiştir ki: “Kimin ALLAHu Teâlâ’ya arzedecek bir ihtiyacı olursa, İmam Gazzalî ile tevessül edip ihtiyacını Cenab-ı Hakk’a arzetsin.” (Nebhanî, Şevahidü’l-Hak).
Her devirde rahmete vesile olan ALLAH dostları bulunur. Kâmil insanlar, ALLAHu Tealâ’nın huzurunda insanlığı temsil ederler. Kâinatın ayakta durmasına vesile olan büyük zikri onlar çekerler. Ariflerin temiz kalbleriyle çektikleri zikirler, saf gönülleri ile yaptıkları dua ve niyazlar, hallerinden yayılan edeb, takva ve güzel ahlâk, aleme rahmet çeker. Velilerin yüzüne bakan ALLAH’ı zikreder; elinden tutan ALLAH’a gider, gönüllerinden sevgi yudumlayan ALLAH’ı sever. Bu da nasibi olana yeter.
SEMERKAND dergisi-Dilaver SELVİ •