“Bir kimseye kâfir diyenin bu yargısı ortada kalmaz. Kâfir damgasını yemiş olan adam gerçekten kâfir ise mesele yok.. Aksi takdirde o küfür, sözün sahibine geri döner.”
- Bu konuda sert tavır sergileyen alimler olmuştur. Onların : "Kafire kafir demeyen, kafirdir" yargısından maksatları, açıkça kâfir olduğu ortada olan birisine, hâlâ mümin nazarıyla bakan kimse, İslamî değerlere değer vermiyor demektir. Yoksa, hayatı boyunca şeytana lanet etmeyen bir kimse, bundan ötürü sorumlu olmadığı gibi, bir kâfire kâfir demeyen bir kimse de, bundan ötürü sorumlu olmaz. Çünkü, kötülemeler, yergiler, salih amel kavramına dahil değildir.
- Osmanlı döneminde, “Bazı kimseler, Hristiyanlara ‘Hey kâfir’ demeyin, diyorlar.
- "Neden kâfir olana kâfir demeyeceğiz?” şeklindeki bir soruya muhatap olan Bediüzzaman Said Nursi’nin verdiği şu cevap da konumuza ışık tutmaktadır. Cevabı şudur:
“Kör adama, ‘hey kör!’ demediğimiz gibi… Çünkü eziyettir. Eziyetten nehiy var.. Men âza zimmiyen.. ilah”( Nursi, Münazarat). Bediüzzamanın işaret ettiği hadisin manası şöyledir:
“Kim gayrımüslim bir vatandaşa eziyet ederse, kıyamet günü onun hasmı ben olurum. Ben kimin hasmı olursam, onunla hesaplaşırım.”(Kenzu’l-ummal, h. No: 10909).