Günahtan sakınmak, sevap kazanmaktan önce gelir. Yasaklardan, zararlardan kaçmak, iyi, faydalı şeyleri yapmaktan daha önce gelir. Mekruhtan sakınmak, sünnet işlemekten daha önce gelir. Haramdan sakınmak, farzı yapmaktan önce gelir.
Emir ile yasak bir araya gelince, yasağa uyulur. Bir emri yapmak, bir haramı işlemeye sebep olursa, haram işlememek için, o emir terk edilir, yapılmaz. Mesela namaz kılarken necaseti temizlemek emirdir, başkalarının yanında avret yerine açmak ise yasaktır. Avret yerini açmadan temizleme imkanı yoksa, yasağa uyulur, yani avret yeri açılmaz. Emre uymak ise, sünnete, müstehaba, edebe uymaktan önce gelir. (El emrü fevkal edeb) buyurulmuştur. Emre uymak, edebi gözetmekten önce gelir demektir. Mesela, bir yere büyüklerden önce girmek edebe aykırıdır. Ama o büyük gir demişse hemen girilir. Önce siz girin denmez.
Dünya sevgisini kalbden çıkarmadan ALLAH sevgisini koymak mümkün olmaz. Kalbine ALLAH sevgisini koymak isteyen, haramlardan kaçarak dünya sevgisini kalbinden çıkarması gerekir. Kalbden dünya sevgisi çıkınca, ALLAH sevgisi kendiliğinden girer.
Bir de dinimizde ehemi mühimme tercih prensibi vardır. Bu, daha önemli olanı önemli olana tercihtir. Elzem olanı lazım olana tercihtir. Mesela sünnet işlemek nafileye tercih edilir. Hz. Ömer, sabah namazını kıldırınca, cemaat arasında bir genci göremeyip sebebini sorunca, (O her gece nafile ibadet yapıyor. Belki sabahı kılınca uyumuştur) dediler. (Bütün gece uyusaydı da, sabah namazını cemaat ile kılsaydı, daha iyi olurdu) buyurdu. Görülüyor ki bir farzı yaparken, edeplerinden bir edebi yapmak ve bir mekruhundan sakınmak, zikir, fikir ve murakabeden kat kat daha kıymetlidir. Evet bunlar, o edepleri yapmakla ve mekruhlardan sakınmakla beraber yapılırsa, elbette çok faydalı olurlar. Fakat onlar olmadan, bir şeye yaramaz. Bunun gibi, bir lira zekat vermek, binlerce lira nafile sadaka vermekten daha iyidir. O bir lirayı verirken bir edebini gözetmek, mesela, yakın akrabaya vermek de o nafile sadakadan kat kat daha iyidir.
Öncelik sırası
Bunun için, önce ehl-i sünnete uygun iman etmek, sonra haramlardan sakınmak, sonra farzları yapmak, sonra mekruhlardan sakınmak, sonra müekked sünnetleri, daha sonra da müstehabları yapmak lazımdır. Bu sırada, önce olanı yapmayanın, sonra olanı yapmasının hiç faydası olmaz ve önce olanı yapabilmek için, sonra olanı terk etmesi caiz, hatta vacib olur.
Evliya olmak için de, farzları yapmak lazımdır. Sıra ile, önce Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdikleri gibi iman etmek, sonra haramlardan sakınmak, farz olan ibadetleri yapmak ve salih olan müminleri sevmek lazımdır. İhlas ile yapılmayan ibadetin faydası olmaz, sevabı olmaz. İhlas, her şeyi yalnız ALLAH rızası için yapmaktır. Tam İlmihalde bildirilen kendine farz olan ilimleri öğrenmek farz-ı ayndır. Bir müddet böyle farz-ı ayn ilim öğrenmek, bin sene nafile ibadetten üstündür. Çünkü nafile, denizin yanında damla bile değildir.
Farz-ı ayn ilimden bir şey öğrensen eğer,
Dünyanın hazinesi etmez bu kadar değer