Namaz Kılmayan'ın Hükmü

Bismillahirrahmanirrahim. Allah'a hamd, Son Peygamberi Rasulullah(sav)'e, Ailesine ve Ashabına Selam olsun. Rasulullah(sav) Muaz bin Cebel(ra)'i Yemene ehl-i kitap olan bir kavmi islamiyete davet etmeye gönderirken ona: ''Sen, Ehl-i Kitap bir ...


Ağaç Şeklinde Aç2Beğeni
  • 1 gönderen Unnecessary
  • 1 gönderen abı-hayat

  1. Alt 07-03-2009, 00:27 #1
    Beyyine Mesajlar: 57
    Bismillahirrahmanirrahim.
    Allah'a hamd, Son Peygamberi Rasulullah(sav)'e, Ailesine ve Ashabına Selam olsun.
    Rasulullah(sav) Muaz bin Cebel(ra)'i Yemene ehl-i kitap olan bir kavmi islamiyete davet etmeye gönderirken ona: ''Sen, Ehl-i Kitap bir kavme gidiyorsun. Onları, bir olan Allah'a îmana ve benim de Resûlullah olduğuma şehâdete davet et. Eğer bunu kabul ederlerse, onlara, Allah'ın beş vakit namazı farz kıldığını bildir.'' demiştir. Bu hadisten anlıyoruz ki kişinin Lailaheillallah(Alllahtan başka ibadet edilecek ilah yoktur) dedikten sonra yapacağı ilk iş namaz kılmasıdır. Namaz'ın dinde ki önenmi bu kadar büyyükken, namaz'ı terk edenin dinde ki hükmü nedir acaba? Bu yazacağım hadisleri ben toplamadım. Allah kendisinden razı olsun bir alim bu hadisleri toplamış ve bir risale haline getirmiş. Hadisler çok açık ve net olduğundan yoruma gerek duymadım. Allah'tan bu yazıyı faydalı kılmasını diliyorum..


    NAMAZ KILMAYAN MÜŞRİK'TİR



    "Allah(cc)'a dönücüler olarak (O'na yönelin) ve O'ndan korkun. Namazı da dosdoğru kılın da müşriklerden olmayın." (Rum: 32)Allah (cc) bu ayette müşriklerden olmamayı 'namaz kılma'ya bağlamaktadır.

    Ebu Süfyan'dan rivayet edilmiştir. Dedi ki: Cabir şöyle diyordu: Ben Nebi (sav)'den işittim, şöyle buyuruyordu: "Şüphe yok ki kişi ile şirk ve küfür arasındaki şey sadece 'namaz'dır." (Müslim:82, Ebu Davud:4678, Tirmizi:26l9, Nesei:465 ve İbn-i Mace: 1078 rivayet ettiler.)

    Cabir (ra)'den rivayet edilmiştir:Nebi (sav) buyurdu ki:"Namaz'ı kılmamak şirktir."(Musannaf: 5009, Şeria: 133, Usulü's-Sünne-. 1513 sahih bir senedle rivayet ettiler )

    Enes (ra)'den rivayet edilmiştir: Nebi (sav) buyurdu ki: "Kişi ile şirk arasında 'namaz'ı terketmekten başka bir şey yoktur. Namazı terk ettiği zaman şirk koşmuştur."(İbn Mace: 1080, Muhammed İbn-i Nasr/Kitabu's salat :897 rivayet etmişlerdir.)

    Rasulullah (sav)'in azadlısı Sevban (ra)'dan rivayet edilmiştir: Ben Rasulullah(sav)'den işittim. Buyurdu ki: "Kul ve küfür ve iman arasında 'namaz' vardır. 'Namaz'ı terk ettiği zaman muhakkak şirk koşmuş olur."

    Rasulullah (sav)'den rivayet edilen sahih hadisler açıktır ve yoruma gerek yoktur.



    NAMAZ KILMAYAN KAFİR'DİR



    Allah (cc) buyuruyor ki:

    "Kitablarını sağlarından alanlar cennettedirler. Mücrimler hakkında sorarlar: 'Sizi cehennem çukuruna ne sürükledi?' Mücrimler diyecekler ki: 'Biz (dünyada) namaz kılanlardan değildik. Yoksullara yedirmiyorduk. Batıla dalanlarla birlikte dalıyorduk. Kıyamet gününü de yalanlardık. Ta ki ölüm bize gelene kadar (bu hal üzerindeydik) " (Müddessir Suresi: 40-47)

    Allah(cc) bu ayetlerde namaz kılmama suçunu batıla dalma ve kıyamet gününü yalanlama suçları ile aynı ayette zikrediyor ve aynı düzlemde değerlendiriyor. Herkesin de üzerinde görüş birliğine vardığı bir konudur ki batıla dalanlar ve kıyamet gününü yalanlayanlar kafirdirler.

    Cabir ibn Abdullah (ra)'den rivayet edilmiştir. Nebi (sav) buyurmuştur ki: "İman'la küfür arasındaki şey namazı terk etmektir." (Tirmizi: 2618, Kitabu's-Salat: 887 ve İbni Ebi Şeybe İman: 44 sahih olarak rivayet etmişlerdir.)

    Bureyde (ra)'den rivayet edilmiştir. Rasulullah (sav) buyurdu ki: "Bizlerle münafıkların arasındaki (savaşmaya engel) sözleşme 'namaz'dır. Kim bu namazı terk ederse kafir olur." (İbn Mace: 1079, Müsned: 5/346)

    Enes ibn-i Malik (ra)'dan rivayet edilmiştir: Nebi (sav) şöyle buyurdu: "Her kim ki kasden namazı terk ederse açıkça küfre düşmüştür." (Taberani/Evsat, Mecmeu'z-Zevaid: 1/295)

    Enes (ra)'dan rivayet edilmiştir: Enes (ra) Rasulullah (sav)'i şöyle derken işittim: "Kişi ile küfür veya şirk arasındaki şey 'namaz'dır. 'Namaz'ı terk ettiği zaman kafir olur." (Muhammed ibn Nasr/Kitabu's-Salat: 889)

    Ebu'd-Derda (ra)'den: "Dostum Muhammed (sav) bana şöyle tavsiyede bulundu: Parça parça kesilsen de, yakılsan da Allah (cc)'a ortak koşma ve farz olan namazı bilerek terk etme. Kim ki farz olan namazı bilerek terk ederse o kimseden Allah (cc)'ın koruması kalkmıştır." (Taberani, Mucemu'l-Kebir'de rivayet etti.)

    İbn-i Mes'ud(ra) dedi ki:"Kim namazı terk ederse kafir olur." (Acurri Şeria: 133 rivayet sahih'dir.)

    "Muhammed (sav)'în ashabı namazdan başka hiçbir amelin terk edilmesini küfür saymazlardı." (Tirmizi, Kitabu'l İman: 2757)

    Mücahid ibn-i Cebr (ra)'den rivayet edilmiştir. Cabir ibn Abdullah El-Ensari Rasulullah (sav)'e arkadaşlık yapmış birisidir. Kendisine dedim ki: Rasulullah (sav)'in zamanında sizce amellerden iman ile küfrün arasını ayıran ne idi?O'da 'Namaz' diye cevab verdi." (Usulu's-Sünne:1538, Şeyh El-Bani Terğib)



    NAMAZ KILMAYANIN DİNİ YOKTUR



    Bu konuda da Rasululah (sav)'den bize şu hadisler rivayet edilmiştir:İbn-i Umer (ra)'den rivayet edilmiştir. Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Namaz'ı olmayanın dini yoktur." (Taberani Mucemu's-Sağir: 60 rivayet etti.)

    Umer İbn-i Hattab (ra)'den rivayet edilmiştir: Adamın biri gelerek Rasulullah (sav)'e şöyle dedi: "Ya Rasulullah, Allah (cc) katında İslam'da en faziletli olan amel nedir, söyler misin?" Rasulullah (sav)'de "Vaktinde namaz kılmaktır. Zira namazı terk edenin dini yoktur."

    İbn-i Mes'ud (ra) şöyle demiştir: "Her kim ki 'Namaz'ı terk ederse onun dini yoktur." (Beyhaki, Şuabü'l-İman, Musannaf: 10446)

    Abdullah İbn-i Amr (ra) dedi ki: "Namaz'ı terk edenin dini yoktur." (Buhari, Tarihu'l-Kebir 7/95)



    NAMAZ KILMAYANIN İMANI YOKTUR



    Asr-ı saadet'te kıble Mescid-i Aksa'dan Kabe'ye çevrilince yahudiler, müslümanlara gelerek: "Mescid-i Aksa'ya dönerek kıldığınız namazlar eğer doğru ve sahih ise niçin kıbleyi değiştirdiniz. Eğer yanlış ise bu arada ölenlerinizin namazları ne oldu?" demişlerdi. Müslümanlar ise yahudilere: "Hidayet, Allah (cc)'ın emirlerine uymak, sapıklık ise Allah (cc)'ın emirlerine muhalefet etmektir." diye cevab verdiler. Sonra da Rasulullah (sav)'a giderek önceden Mescid-i Aksa'ya yönelerek namaz kılan ve kıble değiştirilmeden önce ölen müslümanların namazlarının durumundan sordular. Bunun üzerine "Allah (cc) sizin imanlarınızı zayi etmez." ayeti indi.

    Görüldüğü gibi namazdan soranlara cevab olarak Allah (cc) imandan söz ediyor. Ve namazı 'iman' olarak nitelendiriyor. Buradan ela anlaşılıyor ki, namaz imandır, namaz kılmayanın imanı yoktur.

    Ebu'd-Derda (ra) şöyle dedi: "Namaz'ı olmayanın imanı da yoktur." (Usul'ü-Sünne:1536, Temhid: 4/225, Şeyh El-Bani Terğib'in sahih'inde: 574 )



    NAMAZ KILMAYANIN İSLAM'DAN NASİBİ YOKTUR



    Umer ibn-i Hattab (ra) bir mecusi köle tarafından namazdayken bıçaklandı. Yere düştü ve bayıldı. Mü'minlere sabah namazını kıldırmakta olan Umer (ra)'e baygınken güneşin doğmak üzere olduğu hatırlatıldı. Baygın halde bulunan Umer (ra) bu ikazı duyunca dimdik ayağa kalktı ve' şöyle dedi: "Namazı terk edenin İslam'dan nasibi yoktur."

    Sonra sırtından kan akıyor olduğu halde cemaate sabah namazını kıldırdı ve sonra düştü, ruhunu Rab'bine teslim etti. (Muvatta: 1/40, Darekutni: 2/52)

    Ebu'l-Müleyh (ra)'den rivayet edilmiştir. Umer (ra)'i minberin üzerinde şöyle söylerken işittim: "Namaz kılmayanın İslamı'da yoktur." (Mervezi, Kadru's-Salat: 930)



    NAMAZ KILMAYAN İSLAM MİLLETİNDEN ÇIKMIŞTIR



    Ubade ibn Samit (ra)'den rivayet edilmiştir. Rasulullah (sav) bize şöyle tavsiyede bulundu: "Allah (cc)'a hiçbir şeyi ortak koşmayın. Namazı da bilerek terk etmeyin. Her kim ki bilerek kasden namazı terk ederse İslam milletinden çıkmıştır." (Usulü's-Sünne: 1523, ibn Ebi Hatim)

    Yezid ibn Meryem (ra) şöyle dedi: Umer (ra) Muaz ibn Cebel (ra)'ın yanından geçerken "Ya Muaz, bu ümmeti ayakta tutan nedir?" diye sordu. Muaz (ra)'da şöyle cevab verdi. "Bu ümmeti ayakta tutan esas üç'dür. Ve o üç esas kurtuluş vesileleridir, 1- İhlas (Tevhid). O ise İSLAM'dır (Allah'ın insanları üzerinde yarattığı din). 2- Namaz, Namaz ise milliyettir. 3- İtaat. O ise ismettir. (Yani hatalardan korunmaya vesiledir). (Taberi Tefsiri: 21/40, Usulü's-Sünne: 1530)



    NAMAZ KILMAYAN ALLAH (CC)'IN KORUMASINDAN ÇIKMIŞTIR



    Ebu'd-Derda (ra) şöyle dedi: "Dostum Muhammed (sav) bana şöyle tavsiyede bulundu. Parça parça kesilsende, yakılsanda Allah (cc)'a ortak koşma ve farz olan namazı bilerek terk etme. Kim ki farz olan namazı bilerek terk ederse Allah (cc)'ın koruması ondan uzaklaşmıştır." (Müsned:5/238, ElBani Sahihi ibn Mace:3529)

    Ubeyd El-Kelai (ra) şöyle dedi: Mekhul (rh) elimden tutarak: "Ya Eba Vehb, Farz olan bir namazı kasden terk eden bir kimse için ne diyorsun?" dedi. Ben de Mekhul (rh)'e "Asi bir mü'mindir." dedim. Elimi daha fazla sıktı ve sonra şöyle dedi: "Ya Eba Vehb, İmanın şanı nefsinde daha kuvvetli olsun. Kim ki bir farz namazını kasden terk ederse Allah (cc)'ın koruması ondan kalkmıştır. Kimden de Allah (cc)'ın koruması kalkarsa o kimse kafir olmuştur."(Abdurrezzak Musannaf: 5008, İbn Ebi Şeybe: İman: 129 sahih olarak rivayet ettiler.)



    NAMAZ KILMAMAK KİBİR'DİR, KİBİR'Lİ KİMSE DE CENNETE GİREMEZ



    Allah (cc) kendi ayetlerine inanan mü'min kullarını Kur'an'da şöyle anıyor:"Bizim ayetlerimize öyle kimseler iman ederler ki, ayetlerimizle kendilerine öğüt verildiği zaman secdeye kapanırlar ve Rablerine hamd ile tesbih ederler. Onlar kibirlenmezler." (Secde Suresi: 15)

    Kibirlenerek isyan edenler ve Allah (cc)'ın ayetlerini yalanlayanlar için ele Rabbimiz yine Kitap'ında şöyle buyurmaktadır: "Kendilerine Kuran okunduğu zaman secde etmezler (namaz kılmazlar). Bilakis o kafir olanlar Allah (cc)'ın azabından korkmayarak yalanlarlar." (İnşikak Suresi: 21/22)

    "Onlara 'rüku edin' (namaz kılın) dendiği zaman rüku etmezler (namaz kılmazlar) Yalanlayanların o gün vay haline" (Mürselat Suresi: 48/49)

    Allah (cc) Adem (as)'i yarattığı zaman melekleri Adem (as)'le imtihan etmek istedi. Meleklere hitaben söyle buyurdu:"Biz meleklere 'Adem'e secde edin' demiştik de bütün melekler secde etmişlerdi. Ancak iblis secde etmekten yüz çevirip kibirlendi de kafirlerden oldu." (Bakara 34)

    Allah (cc)'ın kıyamete kadar geçerli ve değişmez kitabı olan Kuran'da . İblis'le ilgili olarak verdiği bu örnek namaz kılmaktan yüz çeviren ve böylece kibirlenen herkes için apaçık bir örnektir.

    Ebu Hureyre (ra)'den rivayet edilmiştir: Rasulullah (sav) buyurdu ki: "Adem oğlu secde ayetini okuyup secde ettiği zaman şeytan ağlayarak uzaklaşır ve şöyle der: Helak oldum. Adem oğlu secde etmekle emrolundu da secde etti ve cennet onun oldu. Halbuki ben de secde ile emrolunmuştum fakat ben secde etmekten yüz çevirdim. Artık ateş benim içindir." (Sahih-i Müslim: 81 rivayet edilmiştir)

    Allah (cc) şöyle buyuruyor:

    "Bana kulluk etmekten yüz çevirip büyüklenenler muhakkak ki alçalmış kimseler olarak cehenneme gireceklerdir." (Mü'min Suresi: 60)

    Abdullah İbn-i Mes'ud (ra) şöyle dedi: Rasulullah (sav)"Kalbinde hardal tanesi kadar imanı bulunan kimse cehenneme girmez. Kalbinde hardal tanesi kadar kibir bulunan kimse de cennete giremez." buyurdu. (Müslim rivayet etmiştir.)

    Namaz kılmamak en büyük kibirlerden olduğuna göre namaz kılmayarak Allah (cc)'a karşı kibirlenenler de cennete giremeyeceklerdir.



    NAMAZ KILMAYAN KİMSE KÜFÜR ÖNDERLERİ İLE BERABERDİR



    Abdullah ibn-i Amr ibn As (ra)'den rivayet edilmiştir:Bir gün Rasulullah (sav) 'namaz'dan konuştu. Buyurdu ki: "Her kim şu beş vakit namazı eksiksiz kılarsa namazı, kıyamet gününde ona bir aydınlık, hakkında delil ve kurtuluş olur. Her kim de bu beş vakit namazı gereği gibi kılmazsa kıyamet gününde Karun'la, Haman'la, Firavun'la ve Ubeyy ibn-i Halefle birliktedir." Rasulullah (sav)'in bu hadisinde isimlerini saydığı bu kimseler küfrün önderleri ve elebaşlarıdır. (Müsned: 2/169, Darimi: 2/301, İbn-i Hibban: 1448)

    İbn-i Kayyım (rh) diyor ki: "Namaz kılmayan kimsenin bu dört kişi ile birlikte olacaklarının haber verilmesinin sebebi şudur: Bu dört kişi küfrün önderleridir. Burada çok açık bir işaret vardır. Her kim ki malının meşguliyeti ile namaz kılmazsa Karun ile, mülkünün meşguliyeti ile kılmazsa Firavun'la, makam ve mevkisi sebebi ile kılmazsa Haman'la birlikte ve ticaretinin meşguliyeti ile kılmazsa Ubeyy İbn-i Halefle birliktedir.



    NAMAZ KILMAYAN KİMSE KUR'AN AYETLERİNİ VE AHİRET GÜNÜNÜ İNKAR ETMİŞTİR.



    Allah (cc) bu konuda değişmez ve değiştirilmez kitabımız Kur'an'da buyuruyor ki:"O halde onlara ne oluyor ki iman etmezler. Kendilerine Kur'an okunduğu zaman secde etmezler (Namaz kılmazlar). Daha doğrusu kafir olanlar yalanıyorlar. Halbuki Allah (cc) içlerinde ne sakladıklarını en iyi bilendir. Onun için sen onları acıklı bir azab ile müjdele! Ancak, iman edip salih ameller işleyenler müstesna. Onlar için bitmez tükenmez bir mükafaat vardır." (İnşikak suresi: 20-25)(not:secde ayeti..)

    Bu ayetlerin özeti şudur: Onlara ne oluyor ki namazın farz olduğu Kur'anla bildirildiği halele 'namaz kılarak, iman etmezler' Aslında namaz kılmayarak kafir olanlar hesap gününe inanmıyorlar. Her ne kadar iman ettiklerini söyleseler bile bu söz onların dillerinde kalıyor. "İnsanlardan bir kısmı vardır ki "Biz Allah(cc) ve Ahiret Günü'ne inandık" derler.Halbuki onlar iman edenler değillerdir"(Bakara Suresi: 8)

    "Onlara 'rüku edin' dendiği zaman, rüku etmezler. Yalanlayanların o gün vay haline! Artık Kur'an ayetlerinden sonra neye inanacaklar" (Mürselat Suresi: 48-50)

    "Tasdik etmedi, namaz da kılmadı. Ancak, yalanladı ve yüz çevirdi" (Kıyamet Suresi: 31-32)



    NAMAZ KILMAYAN KİMSENİN ŞEFAATÇİSİ YOKTUR



    "Kitapları sağ tarafından verilenler cennettedirler. Mücrimlerden sorarlar.'Sizi bu sakar cehennemine sokan nedir?' Onlar şöyle derler: 'Biz namaz kılanlardan değildik, yoksula yedirmezdik, batıla dalanlarla dalıyorduk, hesap gününü de yalan sayardık. Nihayet bize ölüm gelip çattı. Fakat şefaatçi hırın şefaati onlara fayda vermez" (Müddessir Suresi: 40-48)

    Allah (cc)'ın bu ayetinde anlatılan mücrimlerin ahirette şefaatçıların şefaatından mahrum olmaları dört nedenden dolayıdır.

    1- Namaz kılanlardan olmadıkları için

    2- Yoksula yedirmedikleri için

    3- Kafirlerle oturup kalktıkları için

    4- Hesap gününü yalanladıkları için

    Kimi gayretsizlerin ve imanın ne demek olduğunu kavrayamayan kimselerin dediği gibi namazı terk-eden kimse kafir olmayıp da büyük günah işleyen kimseler sınıfından olsaydı o zaman, şefaatten mahrum kalmamaları gerekirdi. Çünkü Rasulullah (sav) 'in şefaati bu konu ile ilgili sahih bir hadiste de belirtildiği gibi ümmetinden büyük günah sahihleri içindir.

    Ebu Said El-Hudri (ra)'den rivayet edilmiştir: Rasulullah (sav) bir gün hutbe okurdu. Tam şu ayete geldi. "Her kim Rab'bine mücrim olarak varırsa şüphesiz ki ona cehennem var; orada ne ölür ne de yaşar. Kim de ona mü'min olarak salih ameller işlemiş olduğu halde varırsa işte onlara da en yüksek dereceler var." (Taha: 74-75)

    "Cehennem'e girenler oralıdırlar. Orada ne ölürler ne de yaşarlar. Ebedi cehennemlik olmayanları ise cehennem hafif bir ölümle öldürür sonra ela "şefaat edecekler gelirler ve şefaat ederler" Onlardan bir topluluk alınarak 'hayevan veya 'hayat' denilen bir nehre getirilirler. Orada yıkanırlar sonra da sel kenarında biten otlar gibi hayat bulurlar" (Müsned: 3/20)

    Başka bir ayette de Allah (cc) şöyle buyuruyor: "Artık müslümanlara mücrimlere davrandığımız gibi mi davranacağız? O kıyamet gününde 'sak' açılacak da bütün mücrimler secdeye çağırılacaklar. Fakat güçleri yetmeyecektir. Gözleri düşkün bir halde kendilerini bir zillet saracaktır. Halbuki Vaktiyle (dünyada) başları selamette iken bu namaza davet olunuyorlardı da kılmıyorlardı. O halde bu Kur'an'ı yalanlayanları sen bana bırak. Biz onları, bilemeyecekleri yönden derece derece azaba yaklaştırırız. Ben onlara mühlet veririm. Çünkü, benim azabım çok şiddetlidir" (Kalem Suresi: 35-45)

    Başka bir ayette Allah (cc) şöyle buyuruyor: "Yiyin, zevklenin dünyada biraz. Çünkü, siz mücrimlersiniz. (Allah'ın hükümlerini) yalanlayanların o gün vay haline. Artık, Kur'an'dan sonra hangi söze inanacaklar?" (Mürselat Suresi: 46-50)

    Bir başka ayette de yine Allah (cc) şöyle buyuruyor:

    "Muhakkak ki mücrimler şaşkınlık ve çılgın ateşler içindedirler. O gün yüzleri üstü ateşe sürünecekler ve onlara: 'Tadın sakar cehenneminin dokunuşunu!' denilecek" (Kamer Suresi: 47-48)



    Davamızın Sonu Alemlerin Rabbine Hamd Etmektir.

  2. Alt 07-03-2009, 00:37 #2
    Unnecessary Mesajlar: 726
    NAMAZ KILMAYAN MÜŞRİK'TİR
    NAMAZ KILMAYAN KAFİR'DİR
    NAMAZ KILMAYANIN İMANI YOKTUR
    NAMAZ KILMAYAN KİMSENİN ŞEFAATÇİSİ YOKTUR

    Okunmalı Allah razı olsun hayırlı bir konu

    Beyyine bunu beğendi.
  3. Alt 07-03-2009, 00:42 #3
    Ziyaretci
    abı-hayat Mesajlar: n/a
    öncelikle beyine kardeşim böylesine önemli bir konuya değindiniz için çok tşkler...

    rabbim sizden razı olsun....

    allah [c.c] cümlemizi namaz ehli ve kur,an ehli ayelesin..

    kendisine yaklaştıracak ameller nasip etsin...

    Namazın, kafirle müslümanı birbirinden ayıran, İslam’ın direği olduğunu bilmek zorundayız.

    Ne yazık ki, İslam coğrafyasında dünyaya gelmiş ve müslüman ismiyle isimlenmiş çok sayıdaki insan namaz gibi ehemmiyeti haiz bir yükümlülüğü terketmiş ve de ihmal etmiş durumdadırlar. Bu da onlara, namaz, dindeki yeri ve terki durumunda söz konusu olan hükümlerinden bahsetmeyi, nasihat babından zorunlu kılmaktadır.

    Şu öncelikle bilinmelidir ki; namazı terkeden kimsenin azgınlığı kendisine üstün gelmiş, alışverişte zarara uğramış, kötü akibetini kendi elleriyle hazırlamış, uzayıp giden bir hüsran ve pişmanlık içine düşmüştür. Namaz kılmayan kimse nefretle kınanmıştır. Şayet bu halde ölürse Rasûlullah Sallallahu Aleyhi Vesellem’in yolu üzere ölmez. Onun barınağı kızgın bir ateş, konuklanacağı ve buyur edileceği yer de Cehennem’dir (Allah korusun).

    Allah Sübhânehu ve Teâla, namazın ehemmiyetini oldukça büyük kılmış, Rasûlü de Sallallahu Aleyhi Vesellem bunu belirtmiştir.

    Allahu Teâla şöyle buyurur;

    “Nihayet onların peşinden öyle bir nesil geldi ki, bunlar namazı bıraktılar; nefislerinin arzularına uydular. Bu yüzden ileride azgınlıklarının cezasını çekecekler” (Meryem, 19/59),

    “Her nefis, kazandığına karşılık bir rehindir; Ancak, (hesap defteri) sağ yanından verilenler başka: Onlar cennetler içindedir. Günahkârlara, “sizi şu yakıcı ateşe sokan nedir?” diye uzaktan uzağa sorarlar. Onlar şöyle cevap verirler: “Biz namaz kılanlardan değildik...” (Müddesir, 74/38-43),

    “Bununla beraber eğer bu hallerinden tevbe ederler, namazı kılarlar ve zekatı da verirlerse, artık onlar dinde kardeşlerinizdirler....” (Tevbe, 9/11).

    Rasûlullah Sallallahu Aleyhi Vesellem de “Kişi ile küfür ve şirk arasında namazı terketmek vardır.” buyurmuştur.[43]

    Namazın önemini ifade eden başka bir hadis te şöyledir;

    “Kulun, kıyamet gününde ilk hesaba çekileceği şey namazıdır. Eğer -bu hesabı- düzgünse diğer ameli de düzelir, yok bu- hesabı- fasit olursa diğerleri de fasit olur”[44]

    Bir başka hadisinde ise Rasûlullah Sallallahu Aleyhi Vesellem;

    “İnsanlarla, Allah’tan başka ilah olmadığına, Muhammed’in Sallallahu Aleyhi Vesellem şüphesiz Allah’ın elçisi olduğuna şehadet etmeleri, namaz kılmaları ve zekât vermelerine değin savaşmakla emrolundum. Eğer bunları yaparlarsa kanlarını ve mallarını benden korumuş olurlar. Fakat -gerçek- hesapları yine Allah’a kalmıştır.”[45] buyurmaktadır. Yine bir diğer hadisi şeriflerinde şöyle buyurmuşlardır;

    “Benim havzım İyle ile Aden arasından daha uzundur. Nefsim elinde bulunana andolsun ki, O’nun kapları yıldızların sayısından çoktur. Sütten daha beyaz, baldan daha tatlıdır. Nefsim elinde bulunana andolsun ki, ben; bir kimsenin kendi havuzundan, başkalarının develerini kovduğu gibi insanları ondan kovacağım.” Ashab:

    “Yâ Rasûlallah sen, o gün bizi tanıyabilecek misin?” dedi. Peygamber Sallallahu Aleyhi Vesellem de,

    “Evet, sizin o gün hiçbir ümmette bulunmayan bir simânız olur. Yanıma abdest eseriyle -azâlarınız- aklanmış gelirsiniz” - yanıtını verdi” [46]

    Namazı terketmek sebebi ile Rasûlullah’ın namazsızları kendi havzından uzaklaştırdığı o pek zorlu günde senin yerin neresi olacak? Rasûlullah Sallallahu Aleyhi Vesellem, çehrelerinde abdest sebebiyle oluşan parıltıların varlığıyla arkası sıra gelenleri gayet iyi bilecek. Ama seni nasıl tanıyıp ta kendi havzına dahil etsin ki? Çünkü sen namaz kılmıyorsun!..

    “Tasdik etmedi, namaz da kılmadı. Ancak yalanladı ve yüz çevirdi.” (Kıyâmet, 75/31-32).

    Bütün bu tehditlerden sonra Cennete girmeyi umuyor musun!?..

    “Hep Allah’a dönüp itaât edin, O’ndan korkun ve namazı kılın da müşriklerden olmayın” (Rum, 30/31).

    “Aralarında hüküm vermesi için Allah’a ve Resûlüne davet edildiklerinde, mü’minlerin sözü ancak “İşittik ve itâat ettik” demeleridir. İşte asıl bunlar kurtuluşa erenlerdir” (Nur, 24/51).

    Rasûlullah Sallallahu Aleyhi Vesellem de “Kişi ile küfür ve şirk arasında namazı terketmek vardır.” buyurmuştur.[43]

    Namazın önemini ifade eden başka bir hadis te şöyledir;

    “Kulun, kıyamet gününde ilk hesaba çekileceği şey namazıdır. Eğer -bu hesabı- düzgünse diğer ameli de düzelir, yok bu- hesabı- fasit olursa diğerleri de fasit olur”[44]

    Ey namaz kılmayan arkadaşlar:
    Şu ayet ve hadislerde belirtilen azabın şiddetine bak ta gençlik ve hayata aldanma, çünkü hayat ne kadar uzun olursa olsun bütün nefisler ölümü tadıcıdır... Tüm bunları bir kenara bırakıp gaflete dalma. Şüphesiz Allahu Teâla seni boş yere yaratmadı. Aksine, ancak O’na kulluk etmemiz için yaratıldık. Ne biz, ne de insanlardan hiç kimse başıboş bırakılmayacaktır... Allah azze ve celle’nin bizleri kesinlikle toplayacağı, hak ve adâletle sınıfların ayrılacağı bir dönüş yerimiz var bizim...

    Yarın ancak, kendisinden korkup emirlerini yerine getiren, yasaklarından kaçınan; dünyayı, cennet ve Allah’ın hoşnutluğu karşısında satan; geçici hayata karşı Ahiret sonsuzluğunu tercih eden; azap ve ızdıraba karşı mutluluğu satın alan kimselerin olacak, işte onlar güvenlik ve esenlik içinde olacak; ticaretleri boşa gitmeyecektir.

    Aziz ve Kahhâr olan Allah’ın huzurunda yarınki durumunu düşün... Allah’a andolsun, bu öyle bir saattir ki, dehşetinden müttakiler habersiz değildirler.

    “O gün Cehennem getirilir, insan yaptıklarını birer birer hatırlar. Fakat bu hatırlamanın ne faydası var!” (Fecr, 89/23).

    Gerçekten çok çok kötü olan da Hakkı bilip ona iman etmen sonra da seni hiç ilgilendirmezmiş gibi, umursamaksızın bu yönde bir adım dahi atmıyor olmandır. Yoksa bu hakkı teşrî edip onu emreden Allah’ın, -insanı şiddetlice- kuşatmasının sana asla erişmeyecek olduğuna mı inanıyorsun?.

    Ahiret ve Ahirette olacakların azâmeti ve dehşetinden kurtulmak mı daha kolay, yoksa dünyada peşinde koştuğun heves ve tutkuları bırakmak mı?

    Eğer Allah’a ve Ahiret gününe şüphe duymadan iman ediyorsan, gerçekten doğru ve dikkatli düşünüp sözü anlamaya çalışıp batıla uymayacağına kâni oluyorsan, karşına; bütün müslümanlar için de bir öğüt olacak, tertemiz hakkı uygulamaktan başka bir gerçek çıkmayacaktır.

    Sözün doğrusuna teslim olup önündeki bu açık gerçeğe tutunmaktan başka seçeneğin olmadığını anladığın zaman sana düşen vazife; Allah’ın bizler için seçtiği hayat düzenini yürürlüğe koymak için kalkman, derhal namaza ve Allah için secdeye koşmandır. Şeytan gibi Rabbine isyankâr olma! Bil ki, bu nasihata kulak vermezsen, korkunç sondan Allah’ın dilemesinden başka, ne bir kurtuluş ne de bir kaçış yeri olmayacak!

    Zevk ve isteklerine karşı koymazken seni yaratan Allah’a karşı gelirsin!.. Allah’ın ayetlerini duyar ve namaz konusundaki emirlerini gayet iyi bilir de Allah’ın bu husustaki tehditlerini sanki hiç duymamış gibi namaz kılmamakta hâlâ ısrar edersin:

    “Vay haline, her yalancı ve günahkâr kişinin! ki, Allah’ın kendisine okunan ayetlerini işitir de sonra büyüklük taslayarak sanki hiç duymamış gibi (küfründe) direnir. İşte onu acı bir azap ile müjdele!” (Câsiye, 45/7- 8).

    Bunlar, gerçeği bildiği, onun aydınlığını gördüğü halde Allah’a bilerek karşı gelen, anladığı halde Allah’ın emrinden habersiz gibi davranmak suretiyle kendi kişiliklerine zulmedenlerdir.

    İşte böyleleri Allahu Teâla’nın şu ayetinde belirtiği kimseler gibidirler,

    “Hevâsını (kötü duygularını) ilâh edinen ve Allah’ın (kendi katındaki) bir bilgiye göre saptırdığı, kulağını ve kalbini mühürlediği, gözünün üstüne de perde çektiği kimseyi gördün mü?...” (Câsiye, 45/23).

    Ey Allah’ın kulu! Artık üzerindeki gafleti at!. Latif ve Habîr olan Allah azze ve celle’nin yoluna yönel, tevbe et ve henüz fırsat varken kendini ıslah et... Rabbinin affına O yüce Mevlâ’nın engin rahmetine koş.. Kim bilir? Bu sabah belki son sabahın ya da bu akşam son akşamın?.

    Bir bak... Rabbimiz ne buyuruyor,

    “Bizim ayetlerimize öyle kimseler iman eder ki, ayetlerimizle kendilerine öğüt verildiği zaman secdeye kapanırlar ve Rablerine hamd ile tesbih ederler de kibirlenmezler” (Secde, 32/15).

    “Kendisine Rabbinin ayetleri hatırlatıldıktan sonra onlardan yüz çevirenden daha zâlim kim olabilir? Şüphesiz ki biz, suçlulardan intikam alacağız.” (Secde, 32/22).

    “Onlara “namaz kılın” denildiği zaman itaat edip namaz kılmazlar. (Namaz kılmayarak Kur’an ayetlerini) yalanlayanların o gün vay haline. Artık Kur’an’ın ayetlerinden sonra neye inanacaklar” (Mürselat, 48-50). [50]

    Ölüm bizleri uyandırmadan sen bizleri gaflet uykusundan uyandır RABBİM ...
    [

    Beyyine bunu beğendi.
Kullanıcı isminiz: Giriş yapmak için Buraya tıklayın

Bu soru sistemi, zararlı botlara karşı güvenlik için uygulamaya sunulmuştur. Bundan dolayı bu kısımı doldurmak zorunludur.