Namaz hakkında âyet-i kerîmelerin bazılarının meâlleri:
“O Allah’tan korkanlar, gayba îman ederler. Namazı kılarlar ve kendilerine verdiğimiz rızıktan Allah yolunda harcarlar.” (Bakara Sûresi / 3)
“Fakat onlardan ilimde derinleşmiş olanlar ve îman edenler, sana indirilene ve senden önce indirilenlere îman ederler. Onlar, namazı kılan, zekâtı veren, Allah’a ve âhiret gününe îman edenlerdir. İşte onlara büyük bir mükâfât vereceğiz.” (Nisâ Sûresi / 162)
Rasûlü ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- buyurdular:
“Farz olan namaz bir terâziye benzer. Doğru tartan kazanır. Yani namazını hakkıyla edâ eden mükâfâtını görür.
“Kim güzelce abdestini alır, rükûları ve secdeleri tam yaparak huşû ile vaktinde namazını kılarsa, o namaz bembeyaz, parıl parıl bir şekilde göğe yükselir ve sahibine şöyle der:
– Sen nasıl beni geçirmedin, vaktinde kılarak korudun ise Allah da seni korusun!
Kim ki abdestini güzel almaz, rükûlarını ve secdeleri huşû ile yapıp, vaktinde namazını edâ etmezse, onun namazı da simsiyah zifiri karanlık hâlinde göğe çıkarak şöyle der:
– Sen beni zayi ettiğin gibi Allah da seni zayi etsin!
“Namaz huşûdan -yani tevâzûdan- ibârettir.”
“Kimin ki kıldığı namaz, onu kötülüklerden uzaklaştırmıyorsa, onun bu namazı kendisini
Allah’tan uzaklaştırmaktan başka bir şey yapmaz.”
Allah’tan uzaklaştırmaktan başka bir şey yapmaz.”
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- buyurdular.
“Namaz Allah -teâlâ ve tekaddes- hazretlerinin rızâsına bir vesiledir.
Melekleri sevmektir,
peygamberlerin bir ahlâkı, bir âdetidir.
Namaz, mârifetin nûru, îmanın esasıdır.
Namaz duaya icâbettir.
Amellerin kabulüdür.
Namaz rızıkta berekettir.
Bedenler için bir rahattır.
Düşmanlara karşı bir silahtır.
Şeytanın keyfini kaçırmaktır.
Melekleri sevmektir,
peygamberlerin bir ahlâkı, bir âdetidir.
Namaz, mârifetin nûru, îmanın esasıdır.
Namaz duaya icâbettir.
Amellerin kabulüdür.
Namaz rızıkta berekettir.
Bedenler için bir rahattır.
Düşmanlara karşı bir silahtır.
Şeytanın keyfini kaçırmaktır.
Namaz, onu kılanla ölüm meleği arasında bir şefaatçıdır.
Namaz, onu kılanın kabrinde bir kandil,
yanında bir döşek,
münker-nekir meleklerinin sorularına bir cevap,
kıyâmete kadar kabrinde kendisine bir arkadaştır.
Kıyâmet günü olunca ise,
onu kılanın üstünde bir gölge,
başında bir tac, bedeninde bir elbise,
önünde giden bir nur,
cehennem ile arasında bir perdedir.
Namaz, şânı mübarek ve yüce olan Allah’ın huzurunda mü’minler için bir senet,
iyi amellerin ağır gelmesi için bir ağırlık,
sıratı geçmeğe bir vasıta,
cennet kapılarının açılması için bir anahtar olur.
Zîra muhakkak ki namaz bir tesbihtir,
bir tahmittir, bir takdistir,
bir tâzimdir, bir kıraattır,
bir duadır.
Ve yine şurası muhakkaktır ki,
bütün amellerin en şereflisi vaktinde kılınan namazdır.”
bütün amellerin en şereflisi vaktinde kılınan namazdır.”
İşte bu sayılan değerler, hepsi namaz kılanlara bir müjdedir.
Bizlere düşen kıldığımız namazın kıymetini takdir etmek olmalıdır.
Çünkü namaz her türlü ibâdeti içine alan
ve
Hak -teâlâ ve tekaddes- hazretlerinin
ve
Hak -teâlâ ve tekaddes- hazretlerinin
rızâsını almak hususunda en güzel vasıtadır.
Namazı vaktinde kılmağa azimli olmalı
ve
farzlarını vaciplerini,
ve
farzlarını vaciplerini,
sünnetlerini hakkıyla öğrenmeliyiz,
çocuklarımızı bu hususta ihmal etmek,
doğru değildir.
Hem öğretmeliyiz,
hem de kılmalarına yardımcı olmalıyız,
kılmadıklarında şiddet göstermeden
rıfk ile nasihat etmeliyiz.
Hatta mümkün oldukça beraberce cemaat olup kılmalıyız.
İhmallerini gördüğümüzde,
bıkmayıp,
usunmayıp telkinât ve nasihatlerimize devam etmeliyiz.
Çünkü evlada karşı hakîkî şefkat budur.
Hangi merhametli ana ve baba evlatlarının yanmasına râzı olur?
Şüphesiz hiç biri.
O hâlde bu pek mühim hususta ihmalci olmak doğru olmaz.
Namaza lâzım gelen önemi vermek lâzım.
Ancak ihlâs,
istikâmet üzere yapılan kulluktan semere alınır.
Namaz, dinin direği mesâbesinde olması bakımından
her hususta çok ihtimam gösterilmelidir.
Büyük bir ihlâs ve alçak gönüllülükle,
iç ve dış âdaplarına riâyet edilen namaz,
bizi her türlü kötülüklerden muhafaza ettiği gibi,
hem Allah Teâlâ’nın rızâsına,
hem de mânevî ve ahlâkî tekâmüle vesile olur.
Namaz kılanın îmanı kavîleşir,
aynı zamanda kılana,
sıhhat, gönül zenginliği verir
ve
görüş isabetliliği yani ferâset sahibi eder.
ve
görüş isabetliliği yani ferâset sahibi eder.
Sadık Dânâ