yaklaşıp bilet almış ve trenin kalkmasına ne kadar zaman oldugunu
sormuş.
- bir saat on beş dakika... arkadaşlarına dönmüş:
- daha çok var, hadi gidip su karşıki kafede çay içelim... oradan
buradan derken laf lafı açmış... birden
tren düdüğüyle kendilerine gelmişler.
koşarak dışarı fırlamışlar ama, nafile... tren kaçmış..
sormuşlar:
- sonraki tren ne zaman?
- bir buçuk saat sonra... yine dönmüşler kafeye. yine çay, yine laf
ve derken yine düdük sesi...
koşmuşlar ama bu defa da treni kaçırmışlar.
bir saat sonra bir tren daha varmış. dönmüşler kafeye...
ama bu kez uyanık duruyorlar.
trenin sesini duyar duymaz kalkmışlar ve koşmaya başlamışlar.
içlerinden ikisi; biri bir vagona, diğeri başka vagona zar zor
yetişmiş...
üçüncü ise geride kalmış ve yetişememiş...
bir süre dövündükten sonra baslamış katıla katıla gülmeye.
durumu gören istasyon memuru dayanamayıp sormuş:
- hem treni kaçırdın hem gülüyorsun!
- nasıl gülmeyeyim!... onlar beni uğurlamaya gelmişti...