Birden arkasında kocaman bir ayı belirmiş ve onu kovalamaya başlamış. Adam bütün gücüyle kaçıyormuş ama her arkasına baktığında ayının daha yaklaşmış olduğunu fark ediyormuş. Dakikalarca süren bir kaçışın sonunda adamın ayağı yerdeki dala takılmış ve düşmüş; ayı adamın üzerine atlamış, pençesini kaldırmış. Tam vurmaya hazırlanırken…
Adam:
'ALLAHIM! ! ! ' diye bağırmış.
Bir anda zaman durmuş, ayı donmuş, ormandaki nehir bile akmaz olmuş. Orman kararmış ve gökyüzünden bir ışık huzmesi adamın üzerine parlamış.
Çok derinden gelen ilahi bir ses adama:
'Yıllarca bana inanmadın, yaradılışı kozmik bir kazaya bağladın, sana bu durumda yardım etmemi mi istiyorsun? Seni sevgili bir kulum mu saymalıyım? ' demiş.
Adam utanç içinde:
'Biliyorum bunca yıldan sonra dindar biri olmayı istemem haksızlık, ama belki AYIYI dindar yapabilirsiniz.' demiş.
Ses:
'Peki.' diye karşılık vermiş.
Işık kaybolmuş. Nehir tekrar akmaya başlamış. Her şey eski haline dönmüş.
Ayı önce pençesini indirmiş, sonra iki pençesini de göğe doğru çevirmiş ve konuşmaya başlamış:
'ALLAH’ım, senin rızkınla orucumu açıyorum, hamdolsun verdiğin nimetlere.'