Fransa Kralı 16. Louis'in karısı Kraliçe Marie Antoinette, açlıktan isyan eden halkı için "Ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler" demişti. Bu sözün benzeri, 2000'li yıllarda Türkiye'de yaşandı. Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren yeni kanunla birlikte, yasak olarak üretilen sağlıksız gıdaların, toplandıktan sonra fakirlere dağıtılmasına izin verildi. Yani merdiven altı diye tabir edilen kaçak gıdalar ile üzerindeki etikette eksik bilgi bulunan ürünlerin, imha edilmesi yerine garibana dağıtılması kararlaştırıldı. Bu konuda yetkili merci de valilikler olarak belirlendi.
Yağ ile başlandı
Kanunun ilk uygulaması ise Gaziantep ve Elazığ'da yaşandı. Gaziantep'te kaçak üretilen 18 bin litre soya yağı, Gıda Bankası ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı'na teslim edildi. Elazığ'da da 25 bin litre sahte sıvı yağ toplatılarak kamu malı sayıldı.
'Çok sakıncalı bir uygulama olur'
Ankara Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Aziz Ekşi:
Tarım Bakanlığı'ndan üretimizni almadan yapılan üretimlerin zaten imha edilmesigerek. Yasak üretilmiş birgıdayı halka nasıl yedireceksiniz? Üstelik, devlet bunları nerelerde depolayacak?
'Başlı başına halkın sağlığına bir tehdit'
Türkiye Gıda ve İçecek Sanayi Dernekleri Federasyonu Başkanı Şemsi Kopuz:
Bu uygulama başlı başına halk sağlığını tehdit edecek. Gıda sektöründeki kayıt dışı, halkın sağlığı açısından en büyük risk faktörüdür. Bu uygulamanın doğuracağı sonuçları kim, nasıl telafi edecek!..
'Gerçek anlamıyla toplu katliamdır...'
İstanbul Ticaret Odası Gıda Meslek Komitesi Üyesi Sadık Çelik:
Bu uygulama, genel olarak gıda terörünü hoş gösteren ve hoş gören bir uygulama. Sanki toplatılan bu mallar, zararlı değilmiş gibi yoksullara dağıtılacak. Bu uygulama, bana göre bir toplu katliamdır.
Faruk ERDEM
http://www.takvim.com.tr/gnc125.html