İngiltere Başpiskoposu Şeriat Mahkemeleri Kurulmasını İstedi Bizim Donkişotlar Hâlâ Başörtüsüyle Uğraşıyor

Mehmet Şevket Eygi

11.02.2008


İNSAN Gözlerine inanamıyor, gerçek mi, rüya mı?.. Dünya tersine mi döndü? İngiltere’nin resmî Anglikan kilisesinin başpiskoposu Dr. Rowan Williams “Ülkemizdeki Müslümanlar için Şeriat mahkemeleri kurulmalıdır” demiş. Bu haber bizdeki ultra lâikleri kimbilir ne kadar şaşırtmış, öfkelendirmiş, hattâ çıldırtmıştır.

Bu konuda bendeniz yorum yapmayacağım... Sebebi mâlum...

İkinci inanılmaz haber Rusya’dan geldi. Orada da bir Ortodoks papazı Hıristiyan kadınların örtünmelerini istedi ve çeşitli tepkilerden korkan hanımlara “Müslüman kızlar ve kadınlar kadar cesur olunuz” dedi. Bu haberi de ajanslar, gazeteler, tv’ler verdi.

Üçüncü şaşırtıcı haber İran’dan: Orada binlerce Müslüman genç kız çarşaf lehinde yürüyüş yapmışlar, Türkiye’deki gibi başörtüsü istemeyiz demişler.

Ben bu satırları yazarken, medenî dünyanın binlerce üniversitesinde, yüksek okulunda, lise ve kolejinde, hatta ilkokulunda nice Müslüman kız öğrenci başörtüsü ile okuyor.

Evet dünya dönüyor ama bizdeki bazı skolastik kafalılar bunu anlamıyor. İdeolojik yasaklarını, tabularını, baskılarını, terörlerini inatla ve ısrarla sürdürmeye çalışıyor.

Efendiler, hanımlar!.. Batılı olmak, Avrupa’ya benzemek istiyorsanız onları taklit etmekle mükellefsiniz. Biz Müslümanların böyle bir derdi ve problemi yok ama sizin var. Bugünkü gülünç halinizle Avrupa bir vâdide, siz bambaşka bir vâdidesiniz.

Sizin iddianız şudur: Medeniyet Avrupa’dadır, aydınlık Avrupa’dadır, insan hakları Avrupa’dadır. Öyleyse Avrupa’daki din ve inanç hürriyetini, başörtüsü serbestliğini niçin kabul ve taklit etmiyorsunuz?

Başörtüsü konusunda ne kadar yobazsınız, fanatiksiniz, agresifsiniz...

Çoğunluğun haklarını, hürriyetini, haysiyetini niçin kabul etmiyorsunuz?

Başörtüsü karanlığın timsaliymiş (simgesi imiş)... Bırakın bu saçmalıkları, demagojiyi, safsatayı. Söylediğiniz, haykırdığınız aptalca, geri zekâlıca, delice sloganlara siz kendiniz inanıyor musunuz?

Bir zamanlar Türkiye (Osmanlı devleti) dünyanın en güçlü devleti idi. Bayrakları üç kıt’ada dalgalanıyordu. Budapeşte (Budin) bir Osmanlı şehriydi. Macaristan’da Eğri (Eger) adlı bir şehir vardır. Orada Osmanlı hakimiyeti zamanında minarelerden ezan okunuyor, mahkemelerde kadılar hüküm veriyor, medreselerde İslâm ilimleri okutuluyordu. O devletin enkazından kırka yakın irili ufaklı devlet çıkmıştır. Osmanlı, bildiğimiz mânâda sıradan bir devlet değildi, bir paxtı, barıştı. 16’ncı yüzyılda Akdeniz bir Türk gölüydü. Karadeniz bir Türk gölüydü. Osmanlı devletinde bütün İslâm kadınları tesettürlüydü. Osmanlı bu yüzden geri miydi, güçsüz müydü, karanlık mıydı? Hâşâ, bin kere hâşâ!..

Baylar, bayanlar!.. Giyim kuşam, başörtüsü, tesettür medeniyetin simgesidir. Çıplaklık ise vahşetin ve bedeviyetin... Siz, çıplaklığı, tesettürsüzlüğü uygarlık, aydınlık sanarak ne korkunç bir yanlış ve dalâlet içinde olduğunuzun farkında değilsiniz.

Eski Yunan bilgesi “Önce dinle, sonra vur” demiş. Siz ise karşıtlarınızı konuşturmuyor, “Söyletmen, vurun!..” diye haykırıyorsunuz. Niçin? Çünkü tutar tarafınız yoktur. Karşıtlarınızın gerekçelerine cevap verecek durumda değilsiniz. Acz içindesiniz. Aciz olduğunuz kadar da saldırgansınız.

Siz bu vatanda çoğunluk musunuz? Değilsiniz... Siz haklı mısınız? Değilsiniz... Bu ülke halkının yüzde sekseni sizin inatlarınız, sizin fanatikliğiniz, sizin yobazlığınız, sizin terörünüz yüzünden baskı, zillet ve esaret karanlıkları içinde yaşamaya mecbur ve mahkûm mudur?

Hür insanların kendi dinî inançlarına ve millî kimliklerine göre giyinmeye hakları yok mudur?

Niçin meşru farklılıkları ve çeşitliliği kabul etmiyorsunuz?

Hakaretleri, tehditleri, boş lâfları, mânasız sloganları bırakın da karşımıza sağlam gerekçelerle çıkın. Lâkin siz böyle yapamazsınız, çünkü boşsunuz, kofsunuz.

Hem suçlu, hem güçlüsünüz... Bu hep böyle devam eder mi sanıyorsunuz?

Kaybedilmiş dâvaların avukatlığını yapıyorsunuz. Daha ne zamana kadar?

Başörtüsü yasağı apaçık bir haksızlıktır. Siz bunu müktesep/kazanılmış bir hak olarak görüyorsunuz. Çoğunluğu oluşturan Müslümanlar için haksızlık olan şey, sizin için müktesep hak oluyor. Bu ne saçma bir mantıktır...

Siz İngiltere’deki Anglikan Başpiskoposu Williams kadar toleranslı olamıyorsunuz. Bu halinizle ne kadar korkutucusunuz.

Büyük Fitne ve Fesatlara Hazır Olunuz!

PROVOKASYONLARA hazır olmalıyız. Bunların gözü dönmüştür, her kötülüğü yapabilirler. Cinayetler... Suikastlar... Düzmece-tertip hadiseler... Kışkırtmalar... Sun’î-yapay krizler...

Adam tutacaklar ve bulacaklar ve üniversiteleri birbirine katmaya çalışacaklardır. Dindar kesimdeki birtakım akılsızlar onların tuzaklarına düşebilir.

Kendilerini hem savcı, hem hâkim, hem infaz memuru, hem cellat olarak gören onlardan her şey beklenir.

Onlar bu memlekette iç barışa, toplumsal mutabakata, eşitliğe savaş ilân etmişlerdir.

Onlar dinsiz olabilirler ama agresif din düşmanlığı yapamazlar. Çünkü böyle bir şey Türkiye’ye büyük zarar vermektedir.

Başı örtülü Müslüman kadın ve kızların, açıklar kadar hakları, hürriyetleri, haysiyetleri olduğunu kabul etmek istemiyorlar.

Dünyanın hiçbir medenî, demokrat, insan haklarına saygılı ve bağlı, hukukun üstünlüğünü kabul etmiş ülkesinde bulunmayan bir yasağı sürdürmek için fanatikçe çalışıyorlar.

Onlar kendilerini, çoğunluktan DAHA EŞİT görüyor.

Onlar ÂDİL olmayan yasakların devamı için çırpınıyorlar.

Hiç kimse hayale kapılmasın, onlar bu zihniyeti terk etmedikçe bu memlekette huzur, dirlik düzen, iç barış, toplumsal uzlaşma olmaz.

En az onlar kadar cesur olmalıyız. Haklarımızı, hürriyetlerimizi, haysiyetimizi yasal sınırlar içinde kalmak şartıyla azimle, sabırla korumalıyız.

...................

selametle...