Kaç Türlü Tesettür Var?
Mehmet Şevket Eygi
04.02.2008
Mehmet Şevket Eygi
04.02.2008
MÜSLÜMANLARIN da kafası karışık. Tesettür diyoruz ama nasıl bir tesettür, hangi tesettür? Tesettürün, yani kadınların örtünmesinin çeşitlerini sayayım:
ŞER’Î TESETTÜR.
Bu tesettür fıkıh kitaplarında, muteber tefsirlerde, hadîs şerhlerinde, fetva mecmualarında, konu ile ilgili dinî-ilmî araştırma kitaplarında sarahaten yazılıdır. Şer’î tesettürün iki vechesi vardır: Biri örtünmek, diğeri namahrem erkeklerle ihtilât etmemektir. Merhum şehid İskilipli Atıf Efendi hazretlerinin “Tesettür-i Şer’iyye” adlı küçük kitabında bu iki konu güzelce anlatılır.
ŞER’Î OLMAYAN TESETTÜRLER. Bunların çeşidi çoktur.
• Gökkuşağı zilli tesettür. Rengarenk elbiseler giyinir. Kimisi daracıktır, vücut hatlarını belli eder, kimisinin etekleri yırtmaçlıdır, takmış takıştırmış, sürmüş sürüştürmüş her tarafta fink atıyor.
• Deve hörgücü tesettürü. Peygamberimiz (salat ve selam olsun ona) “Saçlarını deve hörgücü gibi yapan kadınlar Cennet’in kokusunu alamayacaklar” buyuruyor. (Bu hadîsin kaynağını bundan önce iki kere verdim.)
• Nâmahrem erkeklerle tokalaşmakta beis görmeyenlerin tesettürü.
• Başı açık kadınlardan daha fazla erkeklerin dikkatlerini çeken sözde tesettür.
• Bazı şazz görüşlülere göre tesettürden maksat kadınların başlarını örtmeleri değil, geniş elbise ve örtülerle göğüslerini kapatmalarıdır. Başları açık olabilir.
• Bazı oryantalist-ilâhiyatçılara göre tesettür İslâm’a Yahudilikten geçmiştir. Daha neler neler. Zırvalar, hezeyanlar...
Diyanet yıllardan beri sürdürdüğü sükûtu bozdu ve tesettürün dinî bir emir olduğunu, farz olduğunu beyan etti. Lâkin tesettürün şekli hakkında açık konuşmuyor.
Pakistanlı Fazlurrahmancılar, “Tarihsellİk” diye bir safsata çıkartmışlar, tesettürü de bu açıdan ele alarak, o eskidendi, tarihte kaldı, şimdi gerekmez dercesine lâflar ediyorlar.
Bir de şer’î olmayan, sosyolojik/kültürel tesettür var.
Bendeniz, yabancı erkeklerle el sıkışan, resepsiyonlara katılan, bir tür sosyete hayatı yaşayan başları örtülü Müslüman kadınların daha sık, daha sanatlı, daha estetik giyinmelerini teklif edince birtakım okuyucular, “İslâm’da şıklık mıklık, sanatlı giyim, moda yoktur!..” şeklinde itirazlarda bulunuyor, realiteyi görmezlikten geliyor. Benim tenkitlerim, tekliflerim şer’î tesettürlü Müslüman kadınlara yönelik değildir” yabancı erkeklerle el sıkışan zamane tesettürlülerinedir.
Tesettürlü Müslüman hanımlar doktorluk, eczacılık, mühendislik, avukatlık, gazetecilik yapacaklarsa mutlaka zarif, ****î olmamak şartıyla şık, açıklardan daha vasıflı elbiselere ve başörtülerine bürünmek mecburiyetindedir.
Ya evlerinde otursunlar, oturmayacak, hayata atılacaklarsa zarif olsunlar.
Kesinlikle rüküş olmasınlar...
Düttürü Leyla kıyafetli olmasınlar...
Bayan Gökkuşağı olmasınlar...
İslâm’da din ile hayat iç içedir, birbirinden ayrılmaz. Tesettür, hayatın bir parçasıdır.
Dinî konularda uluorta konuşan bazı kardeşlerime (müsaadeleriyle) sesleniyorum:
Muteber/güvenilir ehl-i sünnet kitaplarından tesettürün ne olduğunu öğrenelim. Ancak ondan sonra, o da çok ihtiyatlı olmak şartıyla konuşabiliriz.
Dini anlayış ve yaşayış açısından Müslümanlar derece derecedir. Tabanda avam/halk vardır. Onun üzerinde havas/seçkinler, en üstte (sayıları çok azdır) havassü’l-havass bulunur.
Takva sahipleri Şeriatın ve fıkhın hükümlerine uyarlar. Yüzde yüz uyamayanlar, ipin ucunu büsbütün kaçırmamak şartıyla (mutlaka başlarını örterek) hayata atılabilir.
Başlarına bir bez parçası örtmekle kendilerini zamanın Rabiatü’l-Adeviyyesi sananları cahilleri ve gafilleri uyarmak lazımdır.
Bugünkü tesettür krizinde İslâmcıların yüzde elli oranında, belki de daha fazla tuzu biberi vardır. Başörtüsünü, onlar çıkmaz sokaklara soktular.
Türban üniversitelerde serbest bırakılırsa birtakım radikaller, arivistler, beyinsizler kimbilir neler yapacaktır. Uyuyan fitneyi uyandıranlara lanet ediliyor. Haberleri yok mu? Provokasyondan, tesettürü rant konusu haline getirmekten, fitne ve fesat çıkartmaktan kaçınmalıyız.
Tesettür konusunda bir kültür savaşı veriyoruz. Hizmetçi, besleme kıyafetiyle bu savaşı kazanamayız. Mutlaka güçlü, vasıflı, üstün, bilgili Müslümanlar olmalıyız.
(Yıllarca önce, tesettür hakkında HİCAB başlıklı bir kitapçık derlemiştim. Malumat edinmek isteyenlere tavsiye ederim. Bedir Yayınevi 0212/519 36
18)
Bunların Kafasıyla Bu Ülkede Sosyal Barış Olmaz
BİRTAKIM rektörlerin, yazarların, aydınların (aydınsalar), iş adamlarının, seçkinlerin yaptıklarına bakınız. Sanki demokrasiyi, insan haklarını, toplumsal uzlaşmayı dinamitlemek için çalışıyorlar. Yangına benzin püskürtüyorlar. Bunlarda anlaşma, uzlaşma, krizleri barışçı şekilde çözme ahlakı yok. Uygar olduklarını iddia ediyorlar ama uygarlık onların semtinden geçmemiş.
Binlerce başörtülü kızımız yabancı üniversitelerde okuyor. Viyana üniversitelerinde okuyan Müslüman kızlara törenle diploma veriliyor. Rektörler, dekanlar, profesörler onları tebrik ediyor. Müslüman kız, yabancı erkeklerin ellerini sıkmıyormuş... “Bu onun inancıdır. Kendisi bu yüzden asla kınanamaz” diyorlar... Avrupalılar başörtüsü konusunda bizimkilerden bin kat toleranslı, medenî, anlayışlı ve barışçıdır.
Bu memlekette bunların kafasıyla huzur olmaz... Toplumsal barış, millî mutabakat olmaz... Çünkü adamlar sağduyuyu, mantığı, insafı, bilgeliği rafa kaldırmışlar, ille bizim dediğimiz olacak diyorlar. Peki, dediklerinin doğru olduğunu sağlam gerekçelerle isbat edebiliyorlar mı? Sloganların, çağdışı ideolojilerin, demagoji ve safsataların ardına saklanmışlar veryansın ediyorlar.
Bunların çoğu vaktiyle Marksist idi. Marksizm iflâs etti veya çaptan düştü, şimdi başka maskelerle dolaşıyorlar.
Bunlar gerekçesiz adamlar ve kadınlardır.
Başörtüsü demokrasiye, insan haklarına, lâikliğe aykırıymış... Ne büyük hezeyan!.. Demokrasiye, insan haklarına, lâikliğe asıl aykırı olan başörtüsü yasağıdır. Gerekçesi? Dünyaya bakınız, bir tek medenî ülkede böyle saçma sapan bir yasak var mı?
Ne inanılmaz lâflar ediyorlar. Üniversitelere başörtülü kızlar gelir okursa, onlara hakkettiklerinden aşağı not verebilirlermiş... Hayatını akademik kariyere adamış bir profesör nasıl böyle konuşur? Bu bir kendini inkâr değil midir?
Zavallı Müslümanlar... Sadece haklı olmak yetişmiyor. Hem haklı olacaksın, hem de güçlü olacaksın. Nasıl güçlü? İlimde, irfanda, bilgelikte, ahlâk ve karakterde, kültürde, sanatta güçlü... Bir ve beraber olarak güçlü... Üniter bir dinî teşkilâta sahip olarak güçlü... Ehliyetli bir imama veya Emire sahip olarak güçlü... Firasetle güçlü...
................
selametle..