Benim anlatmak istediğim aslında özünde Fethullah GÜLEN’ de değil, Fethullah GÜLEN’in yaşamının inanç temelindeki kesitlerin de… Fakat tümden gelindiğinde ister istemez şahsı da irdelemek gerekiyor… Son 10 yılın en çok ve sıkça tartışması yapılan, yaşamın her alanında; siyasette, ticarette, futbolda, eğitimde medyada, reel sektörde, finans sektöründe adından söz ettiren ve ülkenin gündemine değil düşen, bizzat gündemini oluşturan Fethullah GÜLEN’in bu gücünden bahis etmek istiyorum…
Fethullah GÜLEN, herhangi bir yerde ticaret kaydı olan bir iş adamı ve dünyanın en zenginleri arasında olmamasına rağmen, nasıl oluyor da ülkemizde Sabancı’dan Koç’ tan ve dünyada Bill Gates’den daha çok gündemde…
Fethullah GÜLEN, hayatı boyunca muhtarlığa bile aday olmamışken ve siyasetin hiçbir yerinde olmamasına rağmen, ülkemizde siyasetin geçmişten bugüne iktidar erkini elinde bulunduran her siyasetçiden neden daha popüler ve gündemde…(son araştırmalar ülke genelinde Fethhullah GÜLEN’e sempatisi olanların %65 seviyelerinde olduğunu işaret etmekte)
Fethullah GÜLEN, ilahiyat alanında akademik kariyeri olmamasına rağmen bir sürü profesörden din konusunda neden daha çok otorite haline gelmiş durumda..
Fethullah GÜLEN, TIME dergisinde haber olacak kadar popülist ve başarılı olacak neler yapmış ki; ülkemizin geçmişinde bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar kişiyi haber yapan TIME dergisi, Fethullah GÜLEN’i de konu etmiş.
Fethullah GÜLEN, hayatında belki karakola bile gitmemişken nasıl olurda yaklaşık 300.000 kişilik polis teşkilatında sürekli gündemde ve teşkilatta ’’Fethullahçı polis, cemaatci polis” markalaşması söz konusu..
Fethullah GÜLEN, nasıl oluyor da eğitim sektöründe kimi kaynaklara göre 500, kimi kaynaklara göre kültür merkezi ve dersaneler dahil 2000 civarında, dünyanın en ucra köşelerinde dahi bir eğitim ve okul zinciri kuruyor..
Fethullah GÜLEN, nasıl oluyor da bu kadar basında ve medyada güçlü isimler varken, ZAMAN gazetesi evlere dağıtılan ve tirajı en yüksek gazete oluyor… Cihan Haber Ajansı (CHA), devletin Anadolu Ajansı’nı(AA) bile geride bırakıyor..
Fethullah GÜLEN, nasıl oluyor da Nobel barış ödülü almış dünyaca ünlü yazar Orhan Pamuk’tan daha çok kitap satıyor..
Fethullah GÜLEN, nasıl oluyor da belki hayatında hiç futbol topuna ayak vurmayıp, bir kere bile stattan maç izlememesine rağmen, geçen hafta herkesin kaleminde ve dilinde “Fenerbahçe’yi ele geçiriyor” nidaları atılıyor.
Emin olun bunları en az bu kadar daha çoğaltmak mümkün… Eğitimde SBS ve YGS,ÖSS’de başarı gösterenlerin hangi okullardan yada dersanelerden çıktığına bir göz atın..
Katılım Bankası olmasına rağmen “Asya Finans“ın diğer bankalara oranla her geçen gün nasıl büyüdüğüne bir göz atın…
10 yıl öncesine kadar kimsenin ağzına bile alamadığı isim olan “anarsam siyaset üstüme gelir, anarsam silahlı kuvvetler üzerime gelir, anarsam Atatürkçülere hedef olurum” kısaca “anarsam anam ağlar” korkuları yaşanıyorken, nasıl oldu bir anda olmasa da kısa bir zamanda giderek büyüyen bir fenomen haline geldi Fethullah GÜLEN…
KİMDİR FETHULLAH GÜLEN???
- Parti kursa ve seçime girse ilk seçimde silme süpür iktidar olabilecek büyük bir siyasetçi mi?
- Kendini Allahtan edip, “ben mesihim” dese arkasından milyonları sürükleyecek bir din alimi mi?
- Dünyanın en başarılı iş adamı mı?
- Dünyanın en başarılı yöneticisi mi?
- Dünyanın gizli lideri mi?
- BARON MU?
- Yoksa Efsane mi???
Neyse ne kardeşim… Şimdi bırakalım rejimi, siyaseti, cemaati, tarikatı ve dini bir tarafa… Başka bir pencereden, farklı tarafsız bakmaya çalışalım… Ne komplo teorilerinin etkisinde kalarak “Amerikan Ajanı” diyelim… Ne “Rejim düşmanı, şeriat savunucusu” diyelim..
Ya Allah aşkına bu zatı muhteremin yaptıklarına ya da organizasyonuna bakıp en azından yapamayanlar sadece konuşanlar bir şeyler çıkarsın, yani birazda bardağın dolu tarafına bakalım..
Bu kadar güçlü bir etkileme ve peşinden giden sempatisi yüksek bir insan niyeti bozuk olsa terör örgütünün kralını kurardı. Dünyanın başına bela olurdu. Usame Bin Ladin’i bile kadrosuna alırdı… Biz üç beş çapulcu dediğimiz PKK ile 30 senedir uğraşırken; devletin bile giremediği Güneydoğu’nun en ücra köşelerine son üç yıldır Kurban Bayramı’nda giden gönüllü hizmet, cemaat ya da Fethullahcı, tabiri, adı ne olursa olsun insanlara bir bakın… Hükümetin bu noktada yapamadığını yaptı bu insanlar…Terör örgütünden değil, bu giden insanlardan gördüler şefkati… Tanıdılar devleti ve milleti…
Bağdat caddesinde ciks kafeler de, ismi yabancı içecekleri yudumlarken ülkeyi kurtarmaya çalışan ve her konuda söyleyecek bir sürü lakırdısı olan vatan evlatları… Sağcılar, solcular, liberaller, hadi var mısınız bu kurban bayramında da bir grup kuralım adı da Arifçiler olsun, Ahmetçiler olsun ya da Mehmetçiler olsun… Gidelim mi Hakkari’ye, Diyarbakır’a, Şırnak’a; var mısın? Gidelim; bu dünyanın sadece Nişantaşı, Bebek, Moda, Bağdat caddesinden ibaret olmadığını önce anlayıp sonra anlatalım bu insanlarımıza… Sonra köşelerimize, gazetelerimize başlıklar atmayalım “Uludere de devlet vurdu, Kahramanmaraş Kayseri arası 145 km uyudu diye”
İZMİR’de icra edilen CHP’nin ana muhalefetin kalesinde , 50 bin kapasitelik stada sığmayıp 30 bin kişinin de dışarıdan izlemek zorunda kaldığı, 80 bin kişilik organizasyon vardı… Adı da “TÜRKÇE OLİMPİYATLARI” idi… Organizasyon sahibi yine bu zatı muhteremin gönüldaşları idi..
Hadi KILIÇDAROĞLU İzmir senin kalen, haftaya bir miting yapsana stat dolacak mı acaba ?
Hatta sadece KILIÇDAROĞLU değil, BAHÇELİ’de Osmaniye’nin stadında bir miting yapsın bakalım stat dolacak mı…Bırakalım Muhalefeti, iktidar yani sayın Başbakan kendisi gitmeden bir stadı AKP doldurabilir mi? (Niçin Başbakana kendisi gitmeden diyorum. Çünkü iktidar kendisi giderse doldurur. Örneği de, İstanbul TT Arena da, İstanbul İl Kongresinde 70 bin kişiyi stada doldurdu.) Adam bir ameliyat oldu bir hafta istirahat etti… Az kalsın kabine birbirine giriyordu.
Bu nasıl bir inanmışlıktır ki, adam nerede organizasyon yapsa hınca hınç… Ya bir de kendisi okyanus ötesinde, acaba hasbel kader bir de gelse ne olur düşündünüz mü? Yer yerinden oynar..
Lise mezunu bile olup olmadığı net bilinmeyen hani bazılarına göre aşağılayıcı betimleme ile “İMAM EFENDİ” nasıl başarıyor bunları..
Türkçe olimpiyatları ilki 9 sene önce yapılmış ve sadece 17 ülkeden 62 öğrencinin katıldığı bir organizasyon… Bugün 130 ülkeden 1000 öğrencinin katılıp Türkçe türküler söyleyip, Türkçe şiirler okunan bir organizasyon… Kısa bir hesapla 9 yılda bu organizasyonlar sayesinde; 5 ila 10 bin arasında yabancı öğrenciler belki de bir kısmı şu anda kendi ülkelerinde önemli noktalara gelmiş insanlar Türkçe konuşuyor, İstiklal Marşı ve birçok bizim bile unuttuğumuz Anadolu ezgilerini ezbere biliyor…
Dünyada 2000 eğitim kurumunun girişinde Türk bayrağı ve sınıflarda Atatürk’ün resmi ve hayatı olan bu kurumlarda, Türk- İslam kültürünün nakş edildiği on binlerce yabancı öğrenci eğitim görüyor…
Korkunun başka şekli bu çıkışlar ve klasik mesnetsiz laflar… Yok şeriat gelecek… Yok Fethullahçılar ülkeyi ele geçirecek…
Ey gafil, adam dünyayı hedeflemiş çalışmaların farkında değil misin… Niçin biraz yaklaşıp, tarafsız anlamaya çalışmıyorsun… Dini yaşamak zorunda değilsin… Başını da kapatmak zorunda değilsin… Hatta Fethullah GÜLEN’e değil sempati duymak, ondan nefret bile edebilirsin…
Ulu önder ATATÜRK bahsetmemiş mi, “muasır medeniyetlerden” demiyor muyuz hep” ilim neredeyse al” diye… Sevme… İnanma… Ama kabul et kardeşim… Bu adam ve adamları başarılı; organizasyonları başarılı; buradan bak, taktir etme, en azından taklit et yada daha iyisini yap …
Şimdi gelelim, ez cümle Sayın Fethullah GÜLEN’e açık ve net tavrımı koymaya… Var mı yüreği yeten benim gibi yazsın köşesinden..
Sayın Gülen; eğer kurulan hayaller ve teoriler gibi sen bu ülkenin geleceğine dinamit koyan farklı emelleri olan, dış güçlerin bir adamı ya da ajanı isen “ALLAH SENİ İKİ CİHANDA LANETLESİN”; yok yukarıda saydığım başarıların altında Türk ve İslam sentezini tüm dünyaya yaymaya çalışan bir elçi isen “ALLAH SENİN İKİ CİHANDA YAR ve YARDIMCIN OLSUN”…
Sevgili okurlarım, ben aklım ve mantığımla kimden ne alacağıma kimin eksisine ve kimin artısına bakarak yaşamımda uygulayacağıma karar verebilecek bir zekaya sahibim… Kimseye biat etmek durumunda olmadığım gibi başarıyı da alkışlayacak ve iyi örnekleri hayatıma nakşedecek kadar da akılı birisiyim… Siz de konulara böyle bakmaya ne dersiniz? Daha neti merak edenler için söyleyeyim; ben Fethullahçı, cemaatçi, tarikatçı, v.b. kim nasıl ifade ediyorsa ocu ya da bucu değilim; olmadım da… Olmayacağım da, ama doğruyu alkışlayıp yanlışı eleştireceğim… Dilim,kalemim,gücüm yettiği kadarıyla… Bu ülkeyi yıkmaya, ne Fethullahların ne de Arif’lerin, ne de başka isimlerin gücü yetmez… Kimse korkmasın. Klasik değil, farklı bakın… Başkalarının gözünüze taktığı gözlükle değil, kendi çıplak gözlerinizle bakın diyor, saygılar sunuyorum…
Köse Yazari: Arif Gülen