Almanya'nın Ludwigshafen Şehrinde 9 Türkün Yaşamını Yitirdiği Yangından Sonra İlk Kez Alman Der Spiegel Dergisi'ne Konuşan Bakan Yazıcıoğlu, Çarpıcı Açıklamalrda Bulundu.
Almanya'nın Ludwigshafen şehrinde 9 Türkün yaşamını yitirdiği yangından sonra ilk kez Alman Der Spiegel Dergisi'ne konuşan yurtdışındaki Türklerden sorumlu Devlet Bakanı Said Yazıcıoğlu, 11 Eylül olaylarından sonra oluşan 'İslam korkusu'nun Almanya'da 'Türk düşmanlığını körüklediğini' söyledi. Ludwigshafen yangınının bir an önce aydınlatılmasını isteyen Yazıcıoğlu, aksi takdirde olayla ilgili spekülasyonların devam edeceği uyarısında bulundu.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Köln konuşmasında 'asimilasyon insanlık suçudur' şeklindeki açıklamalarının Almanya'da büyük yankı bulması ve asimilasyon-entegrasyon konusunun tekrar alevlenmesinden sonra bu iki kavrama açıklık getiren Yazıcıoğlu, 'Asimile olan, kendi kimliğini, dilini ve inancını kaybeder, kendi benliğine yabancılaşır. Buna karşılık entegrasyon ise, kendi kültürünü koruyarak, ama aynı zamanda misafir olunan ülkenin dilini ve davranış kurallarını öğrenmektir. Bu şekildeki birliktelikten topluluklar istifade eder; çeşitlilik kazanır.' şeklinde konuştu.
Almanya'daki Türklerde özellikle genç kuşaklarda her iki dili de iyi kullanamayanları gözlemlediğini kaydeden Bakan Yazıcıoğlu, bu durumda olan kişilerden her iki toplumun da istifade edemeyeceğine parmak bastı. Almanya'da yaşayan Türklerin ilk önce kendi dillerini ardından Almancayı iyi öğrenmeleri gerektiğine vurgu yapan Yazıcıoğlu, Almanya'ya gelen ilk neslin bunu anlamakta geç davrandığını ama son dönemlerde buna önem verildiğini, fakat yine de istenilen düzeyde olmadığını ifade etti. Yazıcıoğlu buna karşılık 'Alman eğitim sisteminde bazı engeller görüyorum. Türk gençlerine çok az fırsat eşitliği tanınıyor.' dedi.
Türk medyasının Ludwigshafen yangınından sonra 'acelece olayı Neonazi ve ırkçılıkla özdeşleştirdiği' şeklindeki yorumlara katıldığını kaydeden Yazıcıoğlu, ancak diğer taraftan soruşturmanın bir an önce tamamlanıp, yangının nedeninin aydınlatılmasını istedi. 'Yangının nedeni anlaşılmadığı sürece her iki taraftan da hipotez açıklamalar gelecektir, bu eşyanın tabiatında vardır.' diyen Yazcıoğlu, soruşturma hızlandırılır ve olay aydınlatılırsa spekülasyonlara fazla bir hareket alanı kalmayacağını söyledi.
Ocak'ta yapılan Hessen eyalet seçimlerinde yabancı karşıtı söylemlerin kullanıldığının hatırlatılması üzerine Said Yazıcıoğlu, 'Her iki hükümet de gelecekte ülkeler arasındaki iklimi yumuşatıcı tutumları desteklemelidir. Bu tutumu sadece hükümetler değil sivil toplum da benimsemelidir. Bir kez daha söylüyorum: Kutuplaşma ve güçleştirme hiçkimsenin içine yaramaz' diye konuştu.
'Ludwigshafen yangınının ırkçı bir saldırı olduğu ortaya çıkarsa neler olabilir?' şeklindeki soruya karşılık Devlet Bakanı Mustafa Said Yazıcıoğlu, arkasından başka saldırıların gelebileceğine ve toplumların birbirinden uzaklaşmaya devam edeceğine işaret ederek, 'Tasavvur bile edemeyeceğim çok fazla güçlükler çıkabilir' diye konuştu.
Türk ve Alman toplumu arasında yakın zamanlarda ortaya çıkan 'yanlış anlamaların nedenine' ilişkin bir soruya ise, Bakan Yazcıoğlu, '11 Eylül saldırılarından sonra doğu ve batı toplumlarının kutuplaşması ve birbirine yabancılaşmasını' gerekçe gösterdi. Almanların 'İslam korkusu'nun Almanya'da 'Türk düşmanlığını körüklediğine' parmak basan Yazıcıoğlu, önyargılardan arındırılmış bir şekilde bu sorunların araştırılması ve Türklerle Almanlar arasındaki gerilimin düşürülmesi gerektiğini kaydetti. Yazcıoğlu, öte yandan Almanya'daki Türklerin büyük kısmının rahat bir şekilde dinlerini yaşadığını ve ibadetlerini yerine getirebilecek mekanlara sahip olduklarını vurguladı. Yazcıoğlu, Alman hükümetinin 'toplamda sorumlu davrandığını' da sözlerine ekledi.
Başbakan Erdoğan'ın, Köln konuşmasından sonra Almanya'da bazı medya organlarınca 'Türk devletinin en büyük azınlığı Kürtleri asimile etmek istediği' yönünde eleştiriler aldığının sorulması üzerine Bakan Yazcıoğlu, şu karşılığı verdi: 'Bu yanlış. Kürtler bizde eşit şartlarda yaşıyorlar. Uzun zamandan beridir kendi dillerine izin verildi, kendi şarkılarını söyleyebiliyorlar. Bütün ülkede Kürtçe kursları var. Kürtler bütün politik ve ekonomik aktivitelere katılıyorlar. Parlamentodalar, kabinedeler, her yerdeler. Böyle bir problemimiz yok
Almanya'nın Ludwigshafen şehrinde 9 Türkün yaşamını yitirdiği yangından sonra ilk kez Alman Der Spiegel Dergisi'ne konuşan yurtdışındaki Türklerden sorumlu Devlet Bakanı Said Yazıcıoğlu, 11 Eylül olaylarından sonra oluşan 'İslam korkusu'nun Almanya'da 'Türk düşmanlığını körüklediğini' söyledi. Ludwigshafen yangınının bir an önce aydınlatılmasını isteyen Yazıcıoğlu, aksi takdirde olayla ilgili spekülasyonların devam edeceği uyarısında bulundu.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Köln konuşmasında 'asimilasyon insanlık suçudur' şeklindeki açıklamalarının Almanya'da büyük yankı bulması ve asimilasyon-entegrasyon konusunun tekrar alevlenmesinden sonra bu iki kavrama açıklık getiren Yazıcıoğlu, 'Asimile olan, kendi kimliğini, dilini ve inancını kaybeder, kendi benliğine yabancılaşır. Buna karşılık entegrasyon ise, kendi kültürünü koruyarak, ama aynı zamanda misafir olunan ülkenin dilini ve davranış kurallarını öğrenmektir. Bu şekildeki birliktelikten topluluklar istifade eder; çeşitlilik kazanır.' şeklinde konuştu.
Almanya'daki Türklerde özellikle genç kuşaklarda her iki dili de iyi kullanamayanları gözlemlediğini kaydeden Bakan Yazıcıoğlu, bu durumda olan kişilerden her iki toplumun da istifade edemeyeceğine parmak bastı. Almanya'da yaşayan Türklerin ilk önce kendi dillerini ardından Almancayı iyi öğrenmeleri gerektiğine vurgu yapan Yazıcıoğlu, Almanya'ya gelen ilk neslin bunu anlamakta geç davrandığını ama son dönemlerde buna önem verildiğini, fakat yine de istenilen düzeyde olmadığını ifade etti. Yazıcıoğlu buna karşılık 'Alman eğitim sisteminde bazı engeller görüyorum. Türk gençlerine çok az fırsat eşitliği tanınıyor.' dedi.
Türk medyasının Ludwigshafen yangınından sonra 'acelece olayı Neonazi ve ırkçılıkla özdeşleştirdiği' şeklindeki yorumlara katıldığını kaydeden Yazıcıoğlu, ancak diğer taraftan soruşturmanın bir an önce tamamlanıp, yangının nedeninin aydınlatılmasını istedi. 'Yangının nedeni anlaşılmadığı sürece her iki taraftan da hipotez açıklamalar gelecektir, bu eşyanın tabiatında vardır.' diyen Yazcıoğlu, soruşturma hızlandırılır ve olay aydınlatılırsa spekülasyonlara fazla bir hareket alanı kalmayacağını söyledi.
Ocak'ta yapılan Hessen eyalet seçimlerinde yabancı karşıtı söylemlerin kullanıldığının hatırlatılması üzerine Said Yazıcıoğlu, 'Her iki hükümet de gelecekte ülkeler arasındaki iklimi yumuşatıcı tutumları desteklemelidir. Bu tutumu sadece hükümetler değil sivil toplum da benimsemelidir. Bir kez daha söylüyorum: Kutuplaşma ve güçleştirme hiçkimsenin içine yaramaz' diye konuştu.
'Ludwigshafen yangınının ırkçı bir saldırı olduğu ortaya çıkarsa neler olabilir?' şeklindeki soruya karşılık Devlet Bakanı Mustafa Said Yazıcıoğlu, arkasından başka saldırıların gelebileceğine ve toplumların birbirinden uzaklaşmaya devam edeceğine işaret ederek, 'Tasavvur bile edemeyeceğim çok fazla güçlükler çıkabilir' diye konuştu.
Türk ve Alman toplumu arasında yakın zamanlarda ortaya çıkan 'yanlış anlamaların nedenine' ilişkin bir soruya ise, Bakan Yazcıoğlu, '11 Eylül saldırılarından sonra doğu ve batı toplumlarının kutuplaşması ve birbirine yabancılaşmasını' gerekçe gösterdi. Almanların 'İslam korkusu'nun Almanya'da 'Türk düşmanlığını körüklediğine' parmak basan Yazıcıoğlu, önyargılardan arındırılmış bir şekilde bu sorunların araştırılması ve Türklerle Almanlar arasındaki gerilimin düşürülmesi gerektiğini kaydetti. Yazcıoğlu, öte yandan Almanya'daki Türklerin büyük kısmının rahat bir şekilde dinlerini yaşadığını ve ibadetlerini yerine getirebilecek mekanlara sahip olduklarını vurguladı. Yazcıoğlu, Alman hükümetinin 'toplamda sorumlu davrandığını' da sözlerine ekledi.
Başbakan Erdoğan'ın, Köln konuşmasından sonra Almanya'da bazı medya organlarınca 'Türk devletinin en büyük azınlığı Kürtleri asimile etmek istediği' yönünde eleştiriler aldığının sorulması üzerine Bakan Yazcıoğlu, şu karşılığı verdi: 'Bu yanlış. Kürtler bizde eşit şartlarda yaşıyorlar. Uzun zamandan beridir kendi dillerine izin verildi, kendi şarkılarını söyleyebiliyorlar. Bütün ülkede Kürtçe kursları var. Kürtler bütün politik ve ekonomik aktivitelere katılıyorlar. Parlamentodalar, kabinedeler, her yerdeler. Böyle bir problemimiz yok