Ben onlara ''beşi bir yerde'' diyorum. Bir yandan bakınca beşi bir gibi, öte yandan bakınca beşi de beş ayrı alem. Bu beş ayrı alemin en küçüğü, yani sonbahar goncası tadında olanı, henüz üç yaşında.
İşte o beni bu sabah, zaten ikircikli olduğum bir konuda yeniden tereddüte sevk etti. Mutlu olmak için büyümek mi lazım, küçülmek mi? Fark etmek için çocuk mu olmak lazım, erişkin mi? Dahası çocukların ruhu da çocuk mudur? Yoksa ruhun yaşı yok mudur? Öyle değil mi ama eğer ruhun yaşı olsaydı ihtiyarlaması lazımdı, ihtiyarlasaydı ölmesi lazımdı. Fakat ruh ölmez.
İşte tereddütlerim bunlar. Beni bunları düşünmeye sevk eden ise, beş numaramızın bu sabah şahit olduğum kendi kendisiyle konuşması.
Pencerenin önünde lapa lapa yağan karı seyrediyordu. Bir müddet hayran hayran baktı. Sonra kendi kendine, hepimizin duyacağı şekilde şöyle dedi:
''Allah'ım ellerine sağlık, ne güzel yapmışsın!''
Dışarıda hala kar yağıyor. Her bir kar tanesine bir melek muvekkel. Onun için yağan milyar kere milyar kar tanesinin hiçbiri diğerine benzemiyor. Birbirinin tıpkısının aynısı iki kar tanesi bulmak bile mümkün değil.
Her kar tanesinin ardında bir meleğin olduğunu tasavvur etmek. Bu, işte bu güç veriyor insana, güç veriyor imana.
İlahi kudret önünde başım birkez daha eğiliyor. Belim bükülüyor, gönlüm sökülüyor.
Büyük oğlum söz arasında inkarcı birinden söz ediyor. Allah yoktur demiş diyor.
Ben ona bu cümle kendi içinde mantıksız ve tutarsız diyorum. Çünkü olmayanın adı da olmaz. Bu cümle can yoktur, akıl yoktur, hayat yoktur demeye benziyor. Bırakın bunları para yok diyen biri, bir şeyin kendisinde yok olduğunu söylerken bir yandan da paranın varolan birşey olduğunu söylemiş olur.
Dilde varlığı olanın zihinde de varlığı olur. Zihinde varlığı olmayanın dilde de varlığı olmaz. Hayvanlar bunun için konuşamazlar. Çünkü düşünemezler. Konuşmak ses işi değildir. Hayvanlarında ses telleri ses sistemleri vardır. Onun için kuşlar öter, bülbüller şakır, atlar kişner köpekler havlar. Fakat konuşamazlar. Çünkü düşünemezler. Çünkü zühinlerinde imaj yokturki dillerinde kelime olsun.
Allah yoktur diyen biri de kendi içinde tutarsız bir cümle kurmuş olur. Yok olanın adı da olmaz. Adı varsa zihni varlığı da vardır. Allah'ın zihindeki varlığı üç beş kişinin marjinal düşüncesi değildir. Bir kavme, bir kabileye, bir zamana,bir bölgeye, bir nesle hatta bir medeniyet ve dine has bir düşünce değildir. Allah'ın zihindeki varlığı bütün akıllı ve iradeli varlıklara ait ortak bir kabuldür. İnkar insanlık tarihinin hiçbir döneminde marjinal olmaktan öteye gidememiştir.
Delilerin varlığı nasıl aklın yokluğuna dalalet etmiyorsa, dilsizlerin varlığı nasıl insanın konuşma yeteneğinin yokluğuna delalet etmiyorsa, katillerin varlığı cinayeti insaoğlunun ortak değeri kılmıyorsa, inkarcıların varlığı da Allah'ın yokluğuna delalet etmez.
Allah yoktur diyen biri, bununla Allah'ın varlığını görecek gönül gözünün kör, O'nun varlığını duyacak gönül kulağının sağır, O'nun varlığını itiraf edecek gönül dilinin lal olduğunu söylemiş olur. Vicadanının üzerine örttüğü kalın perdeyi kalın perdeyi itiraf etmiş olur.
Böyle birine sorulacak soru şu: ''Bana yok olan bir şey söyle.''
Söyleyemez. Çünkü yokun adı da yoktur. Dahası insanın sınırlı zihni ''yok''u bile kavrayamaz. Onun içindir ki ''bana yok olan birşey söyle'' cümlesi bile mantıki olarak tutarsızdır. Hem yok diyeceksiniz hem adını söyle diyeceksiniz.
İşte Allah yoktur cümlesi ondan tutarsızdır. Hem adını söyleyeceksiniz, hem de yok diyeceksiniz. Küfreden birini yalanlamaya hacet yok. Kendi dili onu yalanlar. ''Yok'' diyen dilinin varlığı bile O'nun varlığına şahadet eder. Kefere yok derken, aldığı her nefes ''h..h..h.. diyerek ''o..o..o..'' der. Malum ''O'' manasına gelen ''huve'' zamirinin vav'ı zaittir. aslı ''he'' dir. ''he'' ise bir ses değil özünde bir nefestir. Hasılı kelam hersey O'nun varlığına işaret eder. Canlı ve cansız herşey O'nu tesbih eder. Her bir kar tanesi O'na delalet eder.
Demekki akıl gerek şart, ama yeter şart değil. Zİra tek başına yetmiyor; ruh lazım ruh. Üç yaşındaki oğlumun aklı ermiyor, ama onun ruhu var.
Bu yüzden yağan karı görünce, ''Allah'ım ellerine sağlık'' diyebiliyor.
Mustafa Ä°SLAMOÄžLU