Kalbinin ışığı yüzüne vuruyor… Hiç konuşmadan oturuyoruz bahçedeki taş havuzun kenarında… Tahta çitlerle çevrili bahçede yüzlerce çiçek ve üzerimizde o koskocaman gökyüzünde sallanan milyonlarca yıldız… Birdenbire çıkan rüzgâr havuzun yosun tutmuş yüzeyini dalgalandırıyor… Teni ürperiyor suyun… Beyaz nilüferler yer değiştiriyorlar suyun karanlığında…
Havuzun kenarında beyaz bir güvercin bekliyor… Fısıldıyor zihnime: “Kalbini aç ona, haydi durma… Kalbinde olan senin yüzünün ışığıdır ve bu dünyayı felaketlerden kurtaracak o nurun içinde yazılı olan saklı sözcüktür…”
Öteki gece, hayatın ışığına düşmandır… Şu an mutlu olduğumuz bu huzurlu gece değil, öteki! Hani sürekli bir karmaşa içinde yaşanan, ayaklarımızın altında toprağın artık görünmediği, üzerinde olması gerekenden daha fazla asfalt, beton, bina, insan ve aracın olduğu o sevgisiz şehir… Ve o şehrin üzerinde dolaşan elektrik yüklü manasız sözler…
Kalbin içi sessizdir… Kelimeler huzura uçarak gelirler… Kalbin berrak havuzunun çevresine konarlar… Kalbin cevherini kirletmelerine izin verilmez ters titreşimli kelimelerin… Güzel bir sohbet yapabilmek için kelimelerin önce iç seslerini susturmak, onları temizlemek, Hz. Âdem’e öğretildiği gibi o ilk hâllerine yeniden kavuşturmak gerekir…
Sonra o kelimelerle konuşulur seninle kalbinin içinden… O güzel havuzun çevresinde sohbet edersiniz… Gökyüzünde yıldızlarla birlikte uçuşur O’nun kelimeleri… Ve birden o musiki başlar…
Bütün kâinatta Kur-an’ın eşsiz sesi duyulur… O ses O’nundur… Çağlayan bir ırmak gibi akar gecenin karanlığında…
Ağlayarak secdeye kapanırsın… Bahçe seccaden olmuş, öteki gece artık kaybolmuştur… Birlenmiştir herşey… O ana kadar taş havuzun kenarından hiç ayrılmayan beyaz güvercin hayatın sırrını açıklar sana…
Kalbinin sahibi seni huzura beklemektedir…
Gözyaşlarını tutamazsın… Seneler hızla akar gider zihninde ve gözyaşın kadar bir senede huzura alınırsın… Dünyada akıttığın gözyaşlarının değeri o zaman anlaşılır… Bu hakiki yaşların içinde huzurda, bir çocuk gibi yeniden hayy olursun…
Hayy için atar kalbin… Gözyaşlarının hepsi O’na döner… Ama sen hâlâ dünyada, cennette o ilk günahı işlediğin andan itibaren kalbinden bu topraklara damlayan gözyaşının içinde bir mahkûm gibi beklersin… Ne zaman ki ALLAH (cc) seni affeder, işte o zaman yeniden başlar senin için hayat…
Ve sen daha bu dünyadan ayrılmadan O’na döndürülürsün…
Ölmeden önce ölür, Hayy olursun…
Havuzun kenarında beyaz bir güvercin bekliyor… Fısıldıyor zihnime: “Kalbini aç ona, haydi durma… Kalbinde olan senin yüzünün ışığıdır ve bu dünyayı felaketlerden kurtaracak o nurun içinde yazılı olan saklı sözcüktür…”
Öteki gece, hayatın ışığına düşmandır… Şu an mutlu olduğumuz bu huzurlu gece değil, öteki! Hani sürekli bir karmaşa içinde yaşanan, ayaklarımızın altında toprağın artık görünmediği, üzerinde olması gerekenden daha fazla asfalt, beton, bina, insan ve aracın olduğu o sevgisiz şehir… Ve o şehrin üzerinde dolaşan elektrik yüklü manasız sözler…
Kalbin içi sessizdir… Kelimeler huzura uçarak gelirler… Kalbin berrak havuzunun çevresine konarlar… Kalbin cevherini kirletmelerine izin verilmez ters titreşimli kelimelerin… Güzel bir sohbet yapabilmek için kelimelerin önce iç seslerini susturmak, onları temizlemek, Hz. Âdem’e öğretildiği gibi o ilk hâllerine yeniden kavuşturmak gerekir…
Sonra o kelimelerle konuşulur seninle kalbinin içinden… O güzel havuzun çevresinde sohbet edersiniz… Gökyüzünde yıldızlarla birlikte uçuşur O’nun kelimeleri… Ve birden o musiki başlar…
Bütün kâinatta Kur-an’ın eşsiz sesi duyulur… O ses O’nundur… Çağlayan bir ırmak gibi akar gecenin karanlığında…
Ağlayarak secdeye kapanırsın… Bahçe seccaden olmuş, öteki gece artık kaybolmuştur… Birlenmiştir herşey… O ana kadar taş havuzun kenarından hiç ayrılmayan beyaz güvercin hayatın sırrını açıklar sana…
Kalbinin sahibi seni huzura beklemektedir…
Gözyaşlarını tutamazsın… Seneler hızla akar gider zihninde ve gözyaşın kadar bir senede huzura alınırsın… Dünyada akıttığın gözyaşlarının değeri o zaman anlaşılır… Bu hakiki yaşların içinde huzurda, bir çocuk gibi yeniden hayy olursun…
Hayy için atar kalbin… Gözyaşlarının hepsi O’na döner… Ama sen hâlâ dünyada, cennette o ilk günahı işlediğin andan itibaren kalbinden bu topraklara damlayan gözyaşının içinde bir mahkûm gibi beklersin… Ne zaman ki ALLAH (cc) seni affeder, işte o zaman yeniden başlar senin için hayat…
Ve sen daha bu dünyadan ayrılmadan O’na döndürülürsün…
Ölmeden önce ölür, Hayy olursun…
alintidir..