Miraç

Her peygamberin miracı var. Her peygamber, hayatlarının “bittim” noktasında miraçla teselli edilmiştir. Peygamberlerin “bittim” niyazı “abduhu: O’nun kulu” gerçeğinin, Allah’ın “yettim” mesajı “rasuluhu: O’nun elçisi” gerçeğinin ifadesidir. Aslında miraç, peygamber ...


Ağaç Şeklinde Aç3Beğeni
  • 2 gönderen zeynep_hearty
  • 1 gönderen AsMhA

  1. Alt 03-13-2009, 02:53 #1
    Ziyaretci
    zeynep_hearty Mesajlar: n/a
    Her peygamberin miracı var. Her peygamber, hayatlarının “bittim” noktasında miraçla teselli edilmiştir. Peygamberlerin “bittim” niyazı “abduhu: O’nun kulu” gerçeğinin, Allah’ın “yettim” mesajı “rasuluhu: O’nun elçisi” gerçeğinin ifadesidir. Aslında miraç, peygamber gayretine sunulmuş ilahi bir teselli armağanı, manevi bir hediyedir.


    Ademoğlu’nun sembol atası Adem’in miracı Allah’a karşı hatasından dolayı yaşadığı hüznün zirvesinde gerçekleşti. Af müjdesini işte böyle bir miracın sonunda almıştı. Kur’an’ın ifadesiyle “Adem Rabbinden kelimeler almış/Adem’e Rabbinden kelimeler ulaşmıştı” (ayet iki anlama da açıktır). Tevatüre göre bunun mekanı Arafat idi. Arafat, yani marifet, yani kendini/haddini/kadrini bilme mekanı. Zaten insan ucunda marifet yoksa niçin “yükselir”, nice yücelir, nasıl miraç eder ki?


    Nuh Peygamber’in miracı hüznünün zirvesinde gerçekleşmişti. Bir insanın şu dünyada yaşayabileceği en uzun ömrü tasavvur edin. İşte o, çocukluk süresi hariç, böyle bir ömrü davet yolunda harcamış, fakat li-hikmetin, ancak bir avuç insana ulaşabilmişti. Onlar arasına onca çabasına rağmen bazı yakınlarını katamamıştı. Karada gemi yapma emri, onun miraç hediyesiydi. Tufan, tuğyan ehli için bir felaket haberi, iman ehli için bir kurtuluş müjdesi oldu.


    İbrahim Peygamber’in miracı ateşin içinde gerçekleşti. O, kendisine yardım için gelen vahiy meleğine, işte bu ruhi yüceliş sayesinde “Rabbim bana yeter” diyebilmişti. Hiçbir ateşin böylesine saf bir aşk ve imanı yakamayacağının örneğini ortaya koydu.


    Oğlu İsmail peygamber kurban edilirken, Yusuf peygamber kuyuya atılırken, Yunus peygamber denizden kurtulurken, Musa peygamber büyütüldüğü saraya peygamber olarak atanırken, İsa peygamber düşmanları kendisini astıklarını sanırken miraçlarını yaşadılar.
    Peygamberimiz de davet sürecinin en zor yıllarında miracla ödüllendirildi. Bedenin bittiği an, ruhun önünde ufuklar açılırdı. Miraçla bu gerçek gösterildi. Onun son miracı, çevrenin baskısının en şiddetli anında yaşanmıştı. Allah Rasulünün miracı hakkında sorular sorup, cevaplarını Kur’an’dan alalım:
    -Rasulullah bir kez mi miraç etti?
    -Necm suresi bu soruya, birden fazla diyor .
    -Rasulullah miracta ne gördü?


    -”Rabbinin ayetlerinden bir kısmını” gördü . Gördüğü ayetlerin en büyüğü vahiy meleği idi . Onu, asli suretinde gördüğünü Allah Rasulü ifade etti. Yine miraçta müminlere vaat edilen cennet bir biçimde gösterildi



    -Mirac beden ve ruhla mı, sadece ruhla mı, yoksa rüya yoluyla mı gerçekleşti?


    -İsra 60. ayet: “Sana gösterdiğimiz bu rü’yayı (görme olayı) insanlar için bir imtihan/fitne kıldık” diyor. Hz. Aişe Allah Rasulü’nün miracını ruhun bir müşahedesi olarak niteliyor.

    İsra 1. ayet bu konuda fitneye düşmememiz için, isra ve miraçla ilgili tüm yorumların kırmızı çizgilerini çiziyor. Bu çizgiler, ayette üç noktada somutlaşıyor: ) Ayet, “sübhan” gibi Allah’a ilişkin tüm tasavvurların her tür beşerileştirmenin uzağında olması gerektiğini ifade eden tenzih kelimesiyle başlıyor. ) “Kulunu” ifadesiyle, her tür yorumun Allah Rasulü’nün beşerliği temelinde yapılması gerektiğine işaret ediyor. ) Ayetin sonunda yer alan “..zira O, evet sadece O’dur her şeyi işitip gören” cümlesi, Rasulullah’a neden “Rabbinin ayetlerinin bir bölümünün gösterildiğini” açıklıyor.

    Bu üç sınır, miraç hakikatini yorumlarken, aşmamamız gereken ilahi sınırlar olarak ortaya konuyor.
    Gelelim, miracın aktüel değerine:

    Miraç, yücelmeyi ifade eder. Miracın tam karşı kutbunda “dünyevileşme” yer alır. Dünyevileşmek, “edna olana/en alçak olana” çakılıp kalmaktır. Dünyevileşme, “değerle” değil, “fiyatla” ilgilenenlerin derdidir. Onlar kendi sahte miraclarının adını “ilerleme” koydular.

    Ruhlarını sattılar, cesetlerine yedirdiler. Neticede, bir avuç dünyevileşmişin ilerleme miti, insanlığa çok pahalıya patladı, azgın bir azınlık dışında kalan bütün insanlığı mutsuzluğa boğdu. Dünyanın geldiği nokta bunun göstergesidir.


    Onları ilerleme mitleriyle baş başa bırakıp, biz miracımıza sahip çıkalım? Bunu nasıl mı yapalım? Salatı ikame ederek, namazı/duayı/desteği ayaklandırarak, Allah’a karşı esas duruşumuzu/klas duruşumuzu bozmayarak…


    Mustafa İslamoğlu

    Henna ve emirahmedyasin bunu beğendiler.
  2. Alt 03-13-2009, 03:18 #2
    AsMhA Mesajlar: 208
    Hocamıy yine güzel ve ağır bir konuyu işlemiş.. Ateistlerin zihinlerinin almakta zorluk çektiği noktaların başlarında kader we miraç olayları geliyor işlenmesi gereken konular ki zihnimizi geliştirip imanımızı tazeleyelim konu için teşekkürler

    Henna bunu beğendi.