aşka dair

zaman; çok çok önce... mekan; iyi huylarla kötü huyların, ne yapacaklarını bilmeden dolaştıkları yerler... yine bir gün bütün huylar her zamankinden daha da sıkkın halde otururken, saflık birdenbire ortaya bir ...


Ağaç Şeklinde Aç1Beğeni
  • 1 gönderen muhacir

  1. Alt 02-21-2009, 16:26 #1
    mina Mesajlar: 162
    zaman; çok çok önce...

    mekan; iyi huylarla kötü huyların, ne yapacaklarını bilmeden dolaştıkları yerler...

    yine bir gün bütün huylar her zamankinden daha da sıkkın halde otururken, saflık birdenbire ortaya bir fikir atmış:

    "heey, neden saklambaç oynamıyoruz ki?..."

    "neden olmasın ki?..." demişler hep birden, bu teklifi beğenerek...

    tam bu sırada çılgınlık, çığlık çığlığa:

    "ben ebe olup saymak istiyorum!" diye bağırmış.

    hiç kimse çılgınlık'ı saklanabileceği yerlerde arayacak kadar çıldırmadığı için, bu teklifi de herkes tarafından kabul görmüş. ve çılgınlık kollarını bir ağaca yaslayıp, yüzünüde kollarına dayamış ve saymaya başlamış:

    "biiir, ikii, üüç, döört..."

    o saydıkça iyi huylarla kötü huylar, kendileri için saklanacak yer aramaya başlamışlar.

    şefkat, ay'ın boynuzuna asılmış...

    ihanet, çöp yığınının içine dalmış...

    sevgi, bulutların arasına kıvrılmış...

    yalan, bir taşın altına saklanacağını söyleyip, gölün dibine girmiş...

    tutku, dünyanın merkezine inmiş...

    para hırsı, bir çuvalın içine girerken onu da yırtmış...

    ve çılgınlık saymaya devam etmiş:

    "sekseeen, sekseeen biir, sekseen iiikii..."

    aşk dışında bütün iyi huylar o zamana kadar zaten saklanmış.

    aşk kararsız olduğu gibi nereye saklanacağını da bilemiyormuş. buna kimseler şaşırmamış, çünkü "aşkı gizlemenin" ne kadar zor olduğunu herkes bilmekteymiş!...

    ve çılgınlık doksan dokuzu da sayıp "yüüz!" diyeceği anda, aşk sıçramış, güllerin arasına saklanmış. o esnada çılgınlık:

    "sağım solun sobe, saklanmayan ebe!" deyip arkasını dönmüş ve döner dönmez de tembellik'i ayakta görmüş. çünkü onun saklanacak kadar enerjisi yokmuş...

    sonra şefkat'i ay'ın boynuzunda görüp sobelemiş. ardından ihanet'i çöplerin, sevgi'yi bulutların arasında, yalan'ı gölün dibinde, tutku'yu dünyanın merkezinde bulmuş birer birer, saklandıkları yerlerinden çıkarmış...

    sadece biri kalmış bulunamayan, o da aşk'mış...

    çılğınlık tam umutsuzluğa kapıldığı sırada, haset onun yanına yaklaşmış ve kulağına eğilerek;

    "aşk'ı başka yerlerde niye arıyorsun ki" demiş "o güllerin arasında saklanıyor..."

    bunun üzrerine çılgınlık, sinsi sinsi gülerek eline uçu çatal şekline bir değnek almış ve güllerin arasına çılgınca saplamaya başlamış. saplamış, saplamış... ta ki yürek burkan bir haykırış onu durduruncuya kadar! ardından da aşk, elleriyle yüzünü kapatmış olarak ortaya çılmış. acı içinde kıvranıyor, gözlerini sımsıkı bastırıyormuş avuçlarıyla. ama akan kanı durduramıyormuş. çılgınlık bir anlık heyecan ile, istemeden kör etmiş olduğu aşk'ın karşısında dövünüyormuş şimdi:

    "ahh ne yaptım ben, neden yaptım?..." diyormuş. "seni kör ettim! şimdi nasıl gözlerini iyileştirebilir, bu hatamı nasıl telafi edebilirim?"

    "gözlerimi geri veremezsin ki artık!" demiş acı içinde aşk. "ama benim için bir şey yapmak istersen eğer, şunu yapabilirsin: benim klavuzum olabilirsin..."

    işte, o günden beri aşkın gözü kördür ve yanı başında da hep çılgınlık vardır.

  2. Alt 02-21-2009, 16:27 #2
    mina Mesajlar: 162
    mutlaka okuyun

  3. Alt 04-24-2009, 09:32 #3
    muhacir Mesajlar: 14
    Mutlaka okuyun dedin...okuduk...

    İyiki de dedin..Aşkın nasıl kör olupta çılgınlığa ram olduğunu öğrendik..

    Teşekkürler paylaşıma mina...

    mina bunu beğendi.
Kullanıcı isminiz: Giriş yapmak için Buraya tıklayın

Bu soru sistemi, zararlı botlara karşı güvenlik için uygulamaya sunulmuştur. Bundan dolayı bu kısımı doldurmak zorunludur.