NUR TALEBELERİNİN İKİ MÜHİM VAZİFESİ: YAZI VE EZBER
Husrev Efendi, Risale-i Nurların Kur’an hattıyla muhafaza edilmesi hizmetine ve Risale-i Nurların ezber edilmek suretiyle talimine cok ehemmiyet veriyordu. Çünkü Risale-i Nur hizmetine intisap eden talebelerinin en evvel kendi imanlarını kurtarmalarını ve en evvel kendi ruhlarına iman ve Kur’an hakikatlerini nakşetmelerini arzu ediyordu. Hem Bediüzzaman Hazretleri, Risale-i Nur hizmetinin esaslarından birisinin Kur’an hattını muhafaza etmek olduğunu ve kalemle nurlara hizmet etmenin yüz şehid sevabini kazandıracağını, beş nevi ibadet olduğunu defalarca ilan etmişti. Kastamonu’da yazdığı bir mektubunda ise Risale-i Nur Talebesi ünvanını almanın birinci şartının onu yazmak, yazdırmak ve neşrine yardım etmek olduğunu söylemisti.
Husrev Efendi de Üstadı gibi ´kalemle hizmet` üzerinde çok duruyor ve yazı yazmanın ehemmiyetini her fırsatta talebelerine ve Anadolunun dört bir yanından gelen dava arkadaşlarına bildiriyor ve doğrudan doğruya ilim tahsili olduğu için ver Kur’an’a hizmet demek olduğu için bütün nafile ibadetlerin fevkinde görüyor idi. Yine bir sohbetinde yazının kıymeti hakkında şöyle demişti: “Kardeşim Risale-i Nur’u yazmak büyük bir manevi cihaddır. Şehitlik mertebesi kazandırır. Bu devirde kurtulmak ancak şehit sevabı kazanmakla mümkün. Cünkü Cenab-ı Hak şehitlerin bütün günahlarını af ediyor. Karanlık bir gecede, karanlık bir ormanın içerisinde bir kibrit başı kadar ışık bir insana ne kadar lazımsa, sizin sarf ettiğiniz mürekkep ahirette o nisbette size fayda verecek. Yazı hizmeti Bediüzzaman Hazretleri Üstadımız zamanından beri devam ediyor.“