10 Ağustos 1960 günü dünyaya gelen Banderas'ın çocukluğu, faşist Franco'nun baskıcı rejiminin en yoğun hissedildiği yıllara rastladı. Oldukça cana yakın bir çocuk olan Antonio, gelecekte büyük bir insan olmanın hayallerini kurdu. İlk zamanlar iyi bir futbolcu olmayı planlayan Banderas, ciddi bir sakatlık geçirmesi üzerine bu sevdasından erken yaşta vazgeçmek zorunda kaldı.
Oyunculuğa olan yatkınlığını, Milos Forman'ın beğeni toplayan filmi "Hair" ( 1979 ) ile keşfeden aktör, ailesinin bütün itirazlarına rağmen daha 10 yaşındayken sahneye çıkmaya başladı. Arkadaşlarıyla birlikte kurduğu tiyatro topluluğuyla birlikte İspanya’yı dolaşarak sokak gösterileri yaptı. 1981 yılında Madrid'e geçtikten kısa bir süre sonra kendini ispatlama fırsatı yakalayan aktör, İspanya Ulusal Tiyatrosu'na girmeye hak kazandı.
Tiyatro yıllarında ünlü İspanyol yönetmen Pedro Almadovar ile tanışan aktör, bu yetenekli ve hırçın yönetmenle birlikte sinemaya adım attı. Almadovar'ın zekasına ve sinemaya bakışına hayran kalan aktör, İspanya'da yeni bir film endüstrisi kurmaya çalışan yönetmene yardımcı olmaya karar verdi. 1982 yılında yönetmenin "Labyrinth of Passion" adlı seks komedisinde rol alan Banderas, "Women on the Verge of a Nervous Breakdown" ve "Law of Desire" gibi filmlerde Almadovar ile çalışma fırsatı buldu.
1983 yılında film endüstrisine ilk adımını atan Banderas, 1990 yılında Almadovar'ın "Tie Me Up! Tie Me Down!" adlı filminde bir porno yıldızını kaçıran ve kendisine aşık olana kadar onu yatakta bağlı tutan karizmatik bir akıl hastasını canlandırdı. Bu filmin ardından rotasını Hollywood'a çeviren aktör, Arne Glimcher'in Pulitzer ödüllü bir romandan uyarladığı "The Mambo Kings" adlı filmde rol aldı. Henüz çok genç ve tecrübesiz olan Banderas, bu filmde oynayabilmek için Berlitz Okulu'nda eğitim alarak İngilizce'sini düzeltti.
[QUOTEIT]"Hak etmediğim herhangi bir şeyi almak istemem, ama eğer daha fazla
para öneriliyorsa, ben de aptal değilim."
Antonio BANDERAS[/QUOTEIT]
1993 yılında başrollerinde Tom Hanks ve Denzel Washington'ın yer aldığı "Philedelphia" adlı filmde AIDS'e yakalanan sevgilisine moral vermeye çalışan bir eşcinseli canlandırdı. Daha önce Almadovar'ın "Law of Desire" gibi filmlerinde eşcinsel karakterleri canlandıran Banderas, Jonathan Demme'nin bu filminde hiç zorlanmadı. Karmaşık karakterleri oynamaktan büyük zevk alan aktör, sırasıyla Jeremy Irons, Meryl Streep ve Glenn Close gibi oyuncuların yer aldığı "The House of the Spirits" ( 1993 ), Neil Jordan'ın "Interview With the Vampire", Salma Hayek'li "Desperado" ( 1995 ) adlı filmlerle üne kavuştu. Sylvester Stallone ile birlikte oynadığı "Assasins"( 1995 ) adlı filmde acımasız profesyonel bir katili canlandıran aktör, oynadığı her rolü başarıyla ekrana yansıttı.
1995 yılında "Two Much" adlı filmde birlikte rol aldığı Melanie Griffith'e aşık olan aktör, sekiz yıllık eşi Ana Leza'dan boşandı ve bir yıl sonra Griffith ile evlendi. Kariyerindeki tek müzikal film olan "Evita"da Madonna ile birlikte oynayan aktör, 1998 yılında Catherine Zeta-Jones ile birlikte "The Mask of Zorro" adlı ticari filmde oynadı. 1999 yılında, Michael Crichton'ın X. yüzyılda insan yiyen canavarları konu alan "Eaters of the Dead" adlı romanından uyarlanan "The 13th Warrior" adlı filmde başrol oynadı.
Aynı yıl ilk yönetmenlik denemesine imza atan aktör, Griffith’in başrol oynadığı "Crazy in Alabama"yi çekti. Bu filmin ardından Woody Harrelson ile birlikte Rod Shelton'ın "Play it to the Bone" adlı boks konulu filminde oynadı. 2000 yılı içerisinde, kızıl gerdanlı İncil müjdecisi ile seri cinayetler işleyen bir katilin maceralarını konu alan “ The White River Kid ” adlı filmde başrol oynayan aktör, aynı yıl, başka bir dünyada akıl dolu bir yaşamın sürdüğüne dair izler bulan bir dil bilimciyi canlandırdığı "The Sparrow" adlı filmde rol aldı.
Banderas'ın Türk izleyicilerle buluştuğu son filmi, Robert Rodriguez'in yazıp yönettiği "Spy Kids" isimli komedi filmi oldu.
Oyunculuğa olan yatkınlığını, Milos Forman'ın beğeni toplayan filmi "Hair" ( 1979 ) ile keşfeden aktör, ailesinin bütün itirazlarına rağmen daha 10 yaşındayken sahneye çıkmaya başladı. Arkadaşlarıyla birlikte kurduğu tiyatro topluluğuyla birlikte İspanya’yı dolaşarak sokak gösterileri yaptı. 1981 yılında Madrid'e geçtikten kısa bir süre sonra kendini ispatlama fırsatı yakalayan aktör, İspanya Ulusal Tiyatrosu'na girmeye hak kazandı.
Tiyatro yıllarında ünlü İspanyol yönetmen Pedro Almadovar ile tanışan aktör, bu yetenekli ve hırçın yönetmenle birlikte sinemaya adım attı. Almadovar'ın zekasına ve sinemaya bakışına hayran kalan aktör, İspanya'da yeni bir film endüstrisi kurmaya çalışan yönetmene yardımcı olmaya karar verdi. 1982 yılında yönetmenin "Labyrinth of Passion" adlı seks komedisinde rol alan Banderas, "Women on the Verge of a Nervous Breakdown" ve "Law of Desire" gibi filmlerde Almadovar ile çalışma fırsatı buldu.
1983 yılında film endüstrisine ilk adımını atan Banderas, 1990 yılında Almadovar'ın "Tie Me Up! Tie Me Down!" adlı filminde bir porno yıldızını kaçıran ve kendisine aşık olana kadar onu yatakta bağlı tutan karizmatik bir akıl hastasını canlandırdı. Bu filmin ardından rotasını Hollywood'a çeviren aktör, Arne Glimcher'in Pulitzer ödüllü bir romandan uyarladığı "The Mambo Kings" adlı filmde rol aldı. Henüz çok genç ve tecrübesiz olan Banderas, bu filmde oynayabilmek için Berlitz Okulu'nda eğitim alarak İngilizce'sini düzeltti.
[QUOTEIT]"Hak etmediğim herhangi bir şeyi almak istemem, ama eğer daha fazla
para öneriliyorsa, ben de aptal değilim."
Antonio BANDERAS[/QUOTEIT]
1993 yılında başrollerinde Tom Hanks ve Denzel Washington'ın yer aldığı "Philedelphia" adlı filmde AIDS'e yakalanan sevgilisine moral vermeye çalışan bir eşcinseli canlandırdı. Daha önce Almadovar'ın "Law of Desire" gibi filmlerinde eşcinsel karakterleri canlandıran Banderas, Jonathan Demme'nin bu filminde hiç zorlanmadı. Karmaşık karakterleri oynamaktan büyük zevk alan aktör, sırasıyla Jeremy Irons, Meryl Streep ve Glenn Close gibi oyuncuların yer aldığı "The House of the Spirits" ( 1993 ), Neil Jordan'ın "Interview With the Vampire", Salma Hayek'li "Desperado" ( 1995 ) adlı filmlerle üne kavuştu. Sylvester Stallone ile birlikte oynadığı "Assasins"( 1995 ) adlı filmde acımasız profesyonel bir katili canlandıran aktör, oynadığı her rolü başarıyla ekrana yansıttı.
1995 yılında "Two Much" adlı filmde birlikte rol aldığı Melanie Griffith'e aşık olan aktör, sekiz yıllık eşi Ana Leza'dan boşandı ve bir yıl sonra Griffith ile evlendi. Kariyerindeki tek müzikal film olan "Evita"da Madonna ile birlikte oynayan aktör, 1998 yılında Catherine Zeta-Jones ile birlikte "The Mask of Zorro" adlı ticari filmde oynadı. 1999 yılında, Michael Crichton'ın X. yüzyılda insan yiyen canavarları konu alan "Eaters of the Dead" adlı romanından uyarlanan "The 13th Warrior" adlı filmde başrol oynadı.
Aynı yıl ilk yönetmenlik denemesine imza atan aktör, Griffith’in başrol oynadığı "Crazy in Alabama"yi çekti. Bu filmin ardından Woody Harrelson ile birlikte Rod Shelton'ın "Play it to the Bone" adlı boks konulu filminde oynadı. 2000 yılı içerisinde, kızıl gerdanlı İncil müjdecisi ile seri cinayetler işleyen bir katilin maceralarını konu alan “ The White River Kid ” adlı filmde başrol oynayan aktör, aynı yıl, başka bir dünyada akıl dolu bir yaşamın sürdüğüne dair izler bulan bir dil bilimciyi canlandırdığı "The Sparrow" adlı filmde rol aldı.
Banderas'ın Türk izleyicilerle buluştuğu son filmi, Robert Rodriguez'in yazıp yönettiği "Spy Kids" isimli komedi filmi oldu.