Sabırlı olmak; Allah’ın rızasını kazanıp, ebedi hayattaki sonsuz nimetlere kavuşmaktır.
(Sabır üç çeşittir: 1- Belaya, musibete sabır, 2- Din bilgilerini öğrenirken ve ibadetlerini yaparken sabır, 3- Günah işlememek için sabır. Belaya sabredene 300, ibadet yapmaya sabredene 600, günah işlememeye sabredene ise, 900 derece ihsan edilir.) [Ebuşşeyh]
Sabırlı insanlar sakin olup her şeye hemen sinirlenmezler,bu nedenle pişman olacağı şeyleri söyleyip insanların kalbini kırmazlar. Çok kolay kalp kırarız;ama onarması çok zordur, bazen onarır, bazen onardığımızı zannetsekte izler hep kalmaktadır.Kalp kırmak çok günahtır.
Başımıza gelen müsibetlere , hastalıklara, dertlere şikayet,isyan etmeyip Allah’a şükretmektir. Her haksızlığın karşısında susmak yanlış olur, hakkımızı korumalı kimseye çiğnetmemeliyiz.
Gözlemlediğim kadarıyla sabırlı insanlar çevrelerinde her zaman sevilen,saygı duyulan,aranılan insanlardır. Sabreden insanlar her zaman kazanır, kaybediyorlar gibi gözükselerde ebedi hayatta çok yüksek dereceler,nimetler kazanmaktadırlar. Sabretmek karanlıklardan aydınlığa çıkmaktır.
Peygamberlerimizden de bir çok örnekler bulunmaktadır.
Sabırın bu nedenli güzel bir huy, özellik olduğunu bidiğimiz halde neden bizler sabırlı olamıyoruz peki? Hiçbir sıkıntıya gelemiyoruz, çileye, hastalığa gelemiyoruz.
Yeni evli çiftler en ufak tartışmalarda (deriz ya incir kabuğu doldurmaz ) evlerini terk ederler,ayrılırlar. Burada büyük sorumluluk ailelere düşmektedir. Her fırsatta kızım evi terk edip gel hiç katlanma denirse o kız neyapacak en ufak bir şeyde evini terk edecek. Her aile evlatlarının iyiliğini düşünür ; ama bu şekilde değil ,evlatlarına akıllar nasihatlar vermeli ; büyük sorunlar yaşanıyorsa ayrılmaktan başka çözüm yoksa ozaman tabiî ki ayrılmak kurtuluştur, ozaman evladını arkasında durup evladına sahip çıkmalıdır aile.
Benim okuduğumda çok etkilendiğim bir yaşanmış olayı sizlerle paşlaşmak isterim.
Yeni evlenicek çift,kendilerine sormuştu; etrafımızda bukadar ayrılan çiftler gördükten sonra biz evlenmeye çok korkluyoruz bize ne gibi tavsiyelerde bulunursunuz; kendilerine bu örneği verdi.
Tarık bin Ziyad, 19 Temmuz 711de, 12 bin kişilik ordusuyla İspanyaya geçti. Askerlerini indirdikten sonra, bütün gemileri ateşe verip yaktırdı. Bu arada İspanya Kralı Rodrikin 100 bin kişilik ordusuyla üzerine geldiğinin haberini aldı. Askerlerine şu tarihi sözleri söyledi: Arkanızda düşman gibi deniz, önünüzde deniz gibi düşman. Nereye kaçacaksınız' Vallahi sizin için ancak sadakat ve sabır kalmıştır. Düşmanın silahı, teçhizatı ve erzakı boldur. Sizin silah olarak ancak kılıçlarınız, erzak olarak da düşmanın elinden sahip olabileceğiniz vardır. Tarık Bin Ziyad, düşman asker sayısının kendi ordusundan sekiz kattan fazla olduğu bu savaşı, kesin bir zaferle kazandı. Endülüs Emevilerinin temelini attı.
Evlenirken arkanızdaki gemileri yakın dedi, böylelikle çok mutlu ve huzurlu olursunuz.
Başımıza bir hastalık, musibet geldiğinde nereden beni buldu,hepte beni bulur zaten gibi birçok sözü ardı ardına sıralarda sıralarız ; ama sabretsek başımıza gelen bu müsibetler günahlarımızı silip götürür, sabretmeyerek varolan günahlarımıza da günah katarız.
Peki neler yapmalıyız sabretmek için; kötü olaylar,durumlar karşısında sabredince mükafatımızın ne olacağını düşünüp Allah’ımıza sığınıp dua edebiliriz,sonradan pişman olabileceğimizi düşünüp, o an karşımızdakine söyleyeceklerimizi içimizden geçirebiliriz. Bizim etrafımızda da bize devamlı sinirlenen, bağırıp çağıran, herşeyizimi eleştirip bizi kıran biri olsa severmiyiz hiç onu? Sevmeyiz değil mi görmek bile istemeyiz; ama bize hoşgörülü davranan, hatalarımızı kötü bir şekilde yüzümüze vurmayan , bizleri kırmaya korkan insanları severiz değil mi? Hem de çok severiz. Bize nasıl davranılmasını istiyorsak bizler de öyle davranmaya, insanların sevgisini, saygısını kazanmaya çalışalım, karşımızdakilerini kırıp üzmeyelim, böyle davranarak hiçbirşey kaybetmeyiz ; ama çok şeyler kazanırız.
Kur’an-ı kerimde sabrın önemini belirten birkaç ayet;
(Sabredenlere, mükafatlar hesapsız verilir.) [Zümer 10]
(Ey iman edenler, Allah’tan sabır ve namazla yardım isteyin. Allahü teâlâ elbette sabredenlerle beraberdir.) [Bekara 153]
(Ey Resulüm, kâfirlerin eziyetlerine, ülülazm Peygamberler gibi sabret!) [Ahkaf 35]
(Eyyubü, [mal ve canına gelen musibetlere] sabredici bulduk. O ne güzel kuldu, hep Allah’a yönelir, Ona sığınırdı.) [Sad 44]
(Ey iman edenler, sabredin, sabretmekte birbirinizle yarış edin!) [A.İmran 200]
Sabır hakkında hadis-i şeriflerden bazıları şöyledir;
(İmanı en üstün olan; sabırlı, cömert ve hoşgörülü olandır.) [Deylemi]
(Hak teâlâ, sevdiği kulu dertlere müptela kılar, o da sabrederse, ondan razı olur.) [Deylemi]
(Kötü komşunun eziyetlerine ölünceye kadar sabredeni Allahü teâlâ sever.) [Hakim]
(Allahü teâlâ, sabredeni sever.) [Taberani]
(En üstün ibadet sıkıntıya sabretmektir.) [Tirmizi]
(En şiddetli bela sabrın az olmasıdır.) [Deylemi]
(Yeminle söylüyorum, uğradığı zulme sabredenin Allahü teâlâ şerefini arttırır.) [Taberani]
(Geçim sıkıntısına sabredeni Allahü teâlâ Firdevs Cennetine koyar.) [Ebuşşeyh]
(Kıt kanaat geçinecek kadar az rızka sabredenlere müjdeler olsun.) [Deylemi]
(İki gözünü kaybeden sabrederse Cennete gider.) [Hatib]
(Müminin silahı sabır ve duadır.) [Deylemi]
(Allahü teâlâ buyurdu ki: Benim hükmüme razı olmayan ve verdiğim musibete sabretmeyen benden başka Rab arasın.) [Taberani]
(Hak teâlâ, sabırlı ve ihlaslı olanı, sorguya çekmeden Cennete koyar.) [Taberani]
(Oruç sabrın, sabır da, imanın yarısıdır.) [Ebu Nuaym]
(Allah’ın sevdikleri, belaya uğrar. Sabreden mükafata nail olur, sızlanan da cezaya.) [İ. Ahmed]
(Derdini açıklayan sabretmiş olmaz.) [İ.Maverdi]
(Uğradığı belayı gizleyenin günahları affolur.) [Taberani]
(Üç gün hasta yatan mümin, yeni doğmuş gibi günahtan temiz olur.) [Ebuşşeyh]
(Baş ağrısı veya herhangi bir hastalığı sebebiyle, müminin Uhud dağı kadar günahı olsa da, hepsi affolur.) [Taberani]
(Hanımın kötü huyuna sabreden erkek, Eyyube sabrından dolayı verilen sevap gibi ecre, kocasının kötü huylarına sabreden kadın da, Âsiyeye verilen sevaba kavuşur) buyuruldu. [İ.Gazali]