HONG KONG’ DA NELER OLUYOR
Hong Kong baharı Ukrayna’yı aratmayacak gibi görünüyor..
Dünyada küresel bir değişim var. İnsanlar sömürülmek istenmiyor. Eşitlik ve özgürlük talepleri iyice küreselleşti. Kendiliğinden tanrısal ve bütünsel olara gelişen bir süreç bu. Her ülkede olduğu gibi bunu Çin’de de görmemiz mümkün. Hong kong’da insanlar, İngiliz ve Çin sömürgeciliğinden kurtulmak istiyor.
İngiltere’nin eski kolonisi olan Hong Kong 1997’de Çin’e devredildi. Özel idarî bölge haline gelen şehir İngiltere’den Çin’e devri için imzalanan ortak deklarasyonla 2047 yılına kadar kendi özel yönetim yapısını koruma hakkı kazanmıştı.
Çin’in Hong Kong’da 2017’de yapılacak yerel seçimlere müdahalesi gerekçesiyle iki hafta önce başlayan gösteriler devam ederken, hükümetle öğrenciler arasında cuma günü yapılması beklenen görüşme iptal edildi.
Yüz binlerce göstericinin katıldığı Hong Kong’daki “Merkezi İşgal Et” hareketi, yönetime isteyen herkesin aday olabilmesini savunuyor. Çin ise bunu kabul etmiyor. Halkın seçeceği kişileri İngiliz ve Çin hükümeti atıyordu. Seçilme işinden çok atama işi oluyordu. Doğrudan halkın seçeceği kişiler seçime katılamıyordu. Hong Kong’da demokrasi uzun süredir baltalanmıştı ve güçlü bir vesayet vardı.
Hong Kong ‘da öncelikle siyasi sistem değişikliği gerekiyor. Halkların eşitçe yaşaması için özgürlük ve eşitlik gerekiyor. Hükümet hayır bu devletin sahipleri biziz, sömürmeye devam edeceğiz, çoğunluk halkı dikkate almıyoruz derse iş Suriye’den farksız hale gelir.
Hong Kong ‘da demokrasi yürüyüşünde binlerce kişi gözaltına alınmıştı, polisin sert müdahalesi sonucunda birçok göstericinin yaralandığı belirtilmişti. Demokrasi yanlısı protestocuların eleştirilerinin hedefinde ise Hong Kong yönetiminin başındaki Leung Chun-ying yer alıyor. Göstericiler, Pekin’in kuklası olarak gördüğü Hong Kong Bölgesel Yönetimi Başkanı’nın istifa etmesini istiyor.
Hong Kong demokrasi istiyor. Pekin ise sosyal medya üzerinden sansürleri arttırmaya devam ediyor. Tiananmen protestolarından sonra en büyük eylem olarak adlandırılan Merkezi İşgal Et hareketinin Çin hükümeti tarafından sadece baskı ile kontrol altına alacağı süpheli görünüyor. Çünkü gösteriler yıllarca bunalmış güçlü bir halk hareketi haline gelmeye çok meyilli.
Çin Halk Cumhuriyeti’nin Hong Kong’taki eylemlere karşı tavrı Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in politikalarının tartışılmasına neden oldu. Çin uzun zamandır baskıcı ve dikta bir yapıya sahipti. Bugün halkın bunu fark etmesi özgürlük arayışını daha da güçlendirecektir.
“Öncelikli olarak iki devlet sistemi çok saçmaydı. Tek devlet ve karşılıklı huzur ve güven inşası çok önemliydi. İngiltere, bir yeri sahiplenip burası bizim, kim gelirse bize çalışır.’ mantığını bırakmadı. Asıl suçlu Çin ve İngiltere yönetimleridir.
Çin’de temel kanunlara, devlet yapısına ve işleyişine baktığınızda her şeyin yanlış olduğunu görürsünüz. Zaten ülkedeki gelir uçurumu bu zümre vesayetini açıkça gözler önüne seriyor.
Britanya sömürgesi altındayken Hong Kong sömürülüyordu. Çin yönetimine devredilince ingilterenin sömürüsü artarak devam etti. Çin yönetimiyle yapılan anlaşma tamamen çıkarlara dayalıydı. İnsanlar aldatıldı. Hong Kong, Çin yönetimine devredilerek sadece modern sömürgecilik yapıldı. Yani bir şey değişmedi. İngiltere sömürgeleri artık ayrılmak şu İngiliz yularından kurtulmak istiyor. Falkland adaları gibi, İskoçya referandumu gibi honk kong ayaklanması gibi insanlar kaynakların adil paylaşılmasını insanca yaşamak istiyor.
Batı’da olduğu gibi Honk Kong’da demokrasi işlemiyordu. Valilik tarafından yönetiliyordu. Pekin yönetimi Hong Kong’un çabasına asla izin vermez. Bu da gerilimin artmasına ve büyümesine zemin hazırlayabilir.
Çin, halk oyuyla seçilecek kişinin Pekin yönetimine ters düşecek biri olmasından endişe ettiğinden, yeni başkanın kendi belirlediği adaylar arasından çıkmasını istiyor.Meselenin özünde de bu yatıyor. Türkiye’de Erdoğan hükümeti gibi Hong kong’da halkın adayını tehlike olarak görüyorlar.
Hong Kong baharı Ukrayna’yı aratmayacak gibi görünüyor..
Dünyada küresel bir değişim var. İnsanlar sömürülmek istenmiyor. Eşitlik ve özgürlük talepleri iyice küreselleşti. Kendiliğinden tanrısal ve bütünsel olara gelişen bir süreç bu. Her ülkede olduğu gibi bunu Çin’de de görmemiz mümkün. Hong kong’da insanlar, İngiliz ve Çin sömürgeciliğinden kurtulmak istiyor.
İngiltere’nin eski kolonisi olan Hong Kong 1997’de Çin’e devredildi. Özel idarî bölge haline gelen şehir İngiltere’den Çin’e devri için imzalanan ortak deklarasyonla 2047 yılına kadar kendi özel yönetim yapısını koruma hakkı kazanmıştı.
Çin’in Hong Kong’da 2017’de yapılacak yerel seçimlere müdahalesi gerekçesiyle iki hafta önce başlayan gösteriler devam ederken, hükümetle öğrenciler arasında cuma günü yapılması beklenen görüşme iptal edildi.
Yüz binlerce göstericinin katıldığı Hong Kong’daki “Merkezi İşgal Et” hareketi, yönetime isteyen herkesin aday olabilmesini savunuyor. Çin ise bunu kabul etmiyor. Halkın seçeceği kişileri İngiliz ve Çin hükümeti atıyordu. Seçilme işinden çok atama işi oluyordu. Doğrudan halkın seçeceği kişiler seçime katılamıyordu. Hong Kong’da demokrasi uzun süredir baltalanmıştı ve güçlü bir vesayet vardı.
Hong Kong ‘da öncelikle siyasi sistem değişikliği gerekiyor. Halkların eşitçe yaşaması için özgürlük ve eşitlik gerekiyor. Hükümet hayır bu devletin sahipleri biziz, sömürmeye devam edeceğiz, çoğunluk halkı dikkate almıyoruz derse iş Suriye’den farksız hale gelir.
Hong Kong ‘da demokrasi yürüyüşünde binlerce kişi gözaltına alınmıştı, polisin sert müdahalesi sonucunda birçok göstericinin yaralandığı belirtilmişti. Demokrasi yanlısı protestocuların eleştirilerinin hedefinde ise Hong Kong yönetiminin başındaki Leung Chun-ying yer alıyor. Göstericiler, Pekin’in kuklası olarak gördüğü Hong Kong Bölgesel Yönetimi Başkanı’nın istifa etmesini istiyor.
Hong Kong demokrasi istiyor. Pekin ise sosyal medya üzerinden sansürleri arttırmaya devam ediyor. Tiananmen protestolarından sonra en büyük eylem olarak adlandırılan Merkezi İşgal Et hareketinin Çin hükümeti tarafından sadece baskı ile kontrol altına alacağı süpheli görünüyor. Çünkü gösteriler yıllarca bunalmış güçlü bir halk hareketi haline gelmeye çok meyilli.
Çin Halk Cumhuriyeti’nin Hong Kong’taki eylemlere karşı tavrı Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in politikalarının tartışılmasına neden oldu. Çin uzun zamandır baskıcı ve dikta bir yapıya sahipti. Bugün halkın bunu fark etmesi özgürlük arayışını daha da güçlendirecektir.
“Öncelikli olarak iki devlet sistemi çok saçmaydı. Tek devlet ve karşılıklı huzur ve güven inşası çok önemliydi. İngiltere, bir yeri sahiplenip burası bizim, kim gelirse bize çalışır.’ mantığını bırakmadı. Asıl suçlu Çin ve İngiltere yönetimleridir.
Çin’de temel kanunlara, devlet yapısına ve işleyişine baktığınızda her şeyin yanlış olduğunu görürsünüz. Zaten ülkedeki gelir uçurumu bu zümre vesayetini açıkça gözler önüne seriyor.
Britanya sömürgesi altındayken Hong Kong sömürülüyordu. Çin yönetimine devredilince ingilterenin sömürüsü artarak devam etti. Çin yönetimiyle yapılan anlaşma tamamen çıkarlara dayalıydı. İnsanlar aldatıldı. Hong Kong, Çin yönetimine devredilerek sadece modern sömürgecilik yapıldı. Yani bir şey değişmedi. İngiltere sömürgeleri artık ayrılmak şu İngiliz yularından kurtulmak istiyor. Falkland adaları gibi, İskoçya referandumu gibi honk kong ayaklanması gibi insanlar kaynakların adil paylaşılmasını insanca yaşamak istiyor.
Batı’da olduğu gibi Honk Kong’da demokrasi işlemiyordu. Valilik tarafından yönetiliyordu. Pekin yönetimi Hong Kong’un çabasına asla izin vermez. Bu da gerilimin artmasına ve büyümesine zemin hazırlayabilir.
Çin, halk oyuyla seçilecek kişinin Pekin yönetimine ters düşecek biri olmasından endişe ettiğinden, yeni başkanın kendi belirlediği adaylar arasından çıkmasını istiyor.Meselenin özünde de bu yatıyor. Türkiye’de Erdoğan hükümeti gibi Hong kong’da halkın adayını tehlike olarak görüyorlar.